Rektör, öğretmen eşini Enstitü Sekreteri olarak atadı
DENİZLİ'de 15 Temmuz darbe girişiminin ardından vekaleten Pamukkale Üniversitesi Rektörlüğü'ne atanan, ardından 19 Nisan'da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından asaleten rektörlük ataması yapılan Prof.Dr. Hüseyin Bağ, Bereketli İmam Hatip Ortaokulu'nda öğretmen olarak görev yapan eşi Derya Bağ'ı, Pamukkale Üniversitesi İslami İlimler Enstitüsü'ne Enstitü Sekreteri olarak atadı.
Rektör, öğretmen eşini Enstitü Sekreteri olarak atadı
15 Temmuz darbe girişiminin ardından Pamukkale Üniversitesi'nde (PAÜ) yürütülen soruşturmalar kapsamında eski Rektör Prof.Dr. Hüseyin Bağcı, gözaltına alındı. Etkin pişmanlıktan yararlandığı öğrenilen Bağcı, serbest bırakıldı, ancak önce açığa alındı, ardından KHK ile kamudan ihraç edildi. Rektör Bağcı'nın yerine vekaleten Prof. Dr. Hüseyin Bağ atandı. Rektörlük için aday olan Prof. Dr. Hüseyin Bağ, bu yıl 19 Nisan tarihinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Pamukkale Üniversitesi Rektörlüğü'ne asaleten atandı. 15 Temmuz soruşturmaları sürecinde üniversitede birçok fakülteye vekaleten dekanlık da yapan Prof. Dr. Hüseyin Bağ'ın asaleten atanmasının ardından ilk icraatlarından biri Bereketli İmam Hatip Ortaokulu'nda öğretmen olarak görev yapan eşi Derya Bağ'ı PAÜ bünyesinde yeni kurulan İslami İlimler Enstitüsü'ne Enstitü Sekreteri olarak atamak oldu.
Bereketli İmam Hatip Lisesi'nin kurucu müdürü olan, bir yıl müdürlük, iki yıl müdür yardımcılığı yapan öğretmen eşi Derya Bağ'ı Milli Eğitim Bakanlığı'ndan isteyerek naklen atamasını yapan Pamukkale Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Hüseyin Bağ, Milli Eğitim Bakanlığı'na 4 Mayıs'ta gönderdiği yazıda, "Bakanlığınıza bağlı Denizli Milli Eğitim Müdürlüğü Bereketli İmam Hatip Ortaokulu'nda öğretmen kadrosunda görev yapmakta olan Derya Bağ'ın üniversitemiz İslami İlimler Enstitüsü'ne tahsisli Enstitü Sekreteri kadrosuna naklen ataması yapılmıştır. Adı geçene tebliğ edilerek görevden ayrılış tarihinin bildirilmesini, maaş nakil ilmühaberi, sigortalı işten ayrılış bildirgesi (4/1-c kapsamındaki sigortalı için) ile şahsi dosyasının gönderilmesini ve Sosyal Güvenlik Kurumu HİTAP sisteminden ayrılış işleminin yapılmasını arz ederim" ifadelerine yer verildi. Derya Bağ'ın iki gün önce ilişiğini keserek Pamukkale Üniversitesi'ndeki görevine başladığı öğrenildi.
"EŞİM OLDUĞU İÇİN DEĞİL YETKİN OLDUĞU İÇİN ATADIM"
Eğitim Fakültesi Dekanlığı ile Pamukkale Teknokent'in Yönetim Kurulu Başkanlığı'nı da yürüten Pamukkale Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Bağ, yaptığı atamayı savundu. Atamayı yaptığında eleştirileceğini bildiğini belirten Rektör Prof.Dr.Hüseyin Bağ, Derya Bağ'ı eşi olduğu için değil, görev için yetkin birisi olduğu için atadığını söyledi. Eşinin İlahiyat Fakültesi ön lisans mezunu olduğunu, Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fatültesi'nin lisans programını bitirmek üzere olduğunu, Bereketli İmam Hatip Ortaokulu'nun kurucu müdürlüğünü yaptığını belirten Prof.Dr. Hüseyin Bağ, "Atamayı eşim olduğu için yapmadım. İlahiyatla ilgili konularda yetkin olduğu için yaptım. Eşim iki yıllık ilahiyat ön lisans mezunudur. Ayrıca 4 yıllık lisanstan da son sınıfta iki dersi kaldı. İlahiyattan da mezun olacak. Kesinlikle eşime sıfırdan bir iş sağlama olayı değildir. İslam İlimleri Enstitüsü, Cevat Akşit Hoca'nın girişimleri ve Cumhurbaşkanımızın oluruyla kuruldu. Şu anda kuruluş çalışmaları sürüyor. Enstitü, Yatağan Mahallesi'nde kurulacak. Bu enstitü bizim göz bebeğimiz. Bizim için bu kadar önemli olan bir kuruma yetkin birisini aradığım için bu atamayı yaptım. Tepkiler geleceğini biliyordum ama bunları göğüsleyerek bu atamayı yapmalıyım dedim ve atamayı gerçekleştirdim" dedi.
Devletin resmî imtihanında Alman malı kalemtıraş ve silgi kullanmak hangi akla hizmettir? Silgi ve kalemtıraş yapmaktan aciz miyiz?
Bir Üniversite Talebesine Nasihatler
1. Allah yolunda ol, dosdoğru ol, verdiğin sözün eri ol.
Evladım, ağzın laf ediyorsa dilinle doğru ol, sözünle doğru ol. Sana inanan kişilere karşı sözünden cayma. Eğer sözünü tutarsan “söz” olur ve seni cennete götürür, tutmazsan “köz” olur.
Elinle doğru ol. Kolunu, muzırda değil yardım işinde kullan. Tartıyla iş yapıyorsan terazinde, ölçüyle iş yapıyorsan metrende ve litrende doğru ol. Doğrunun doğruluğu bütün sülalesine akseder, hepsini hayra götürür.
2. İnsanları sev ve kimseyi kendinden alçak görme. Tevazu sahibi ol, zira en halis ziynet alçakgönüllülüktür. Mütevazi olan kimse, en güzel ziyneti takınmıştır.
Kimseyi kendinden aşağı görme. Hayatta haset etmeden say, kıskanmadan sev. Bazı insanlar, başkasındakini istemez. Öyle olma. Gıpta et, fakat haset etme. Zira Allah'ın huzuruna fesatla çıkılmaz.
Memur olduğun zaman, sana gelen vatandaşlara sakın yüksekten bakma, yanına geleni ayakta bekletme. Yanında, daima bir sandalye bulundur ve oturtuver. Biraz dinlendirdikten sonra halini sor, işini hallet. Sakın ha “bugün git yarın gel” deme! İşini, o gün bitir. Eğer öyle yapmazsan on parmağım yakanda olacaktır.
Eğer memursan ve başında müdürün varsa, haset etmeden say, kıskanmadan sev.
İnsanlar muhteliftir. Bazısı daha kabiliyetli, bazısı daha yakışıklıdır. “Ben niye onun yerinde olmayayım” deme, elindekinden de olursun. “Allah bana bir verirse, arkadaşıma, komşuma iki versin” diye düşünürsen, seninki üç olur. Eğer arkadaşın veya komşun böyle düşünmüyorsa, onunki ikide kalır.
Senden daha iyi hizmet edecek olan varsa, makamını ona ver. İşte vatanperverlik budur.
3. Çalışkan ol, üretici ol. Zira Peygamber Efendimiz “Çalışmak ibadettir” buyuruyor. Evladım, alınteri olmadan hiçbirşeyin kıymeti bilinmez. Tarlanı ek, mahsülünü al, komşuna ver, ağaç dik… Sadaka-i cariye, iyi evlat yetiştirmek, ilmi eser bırakmak ve ağaç dikmektir ki, ağaç dikmek en efdalidir. Bunun için biz, heykel dikmeyeceğiz, yeşil ağaç, yeşil âbide dikeceğiz.
Bir dut ağacı 400 sene, ceviz ağacı 700 sene, kestane ağacı 900 sene, çınar ağacı 1500 sene yaşar. Ihlamur ağacı dik, çiçeği şifalıdır.
Bursa'da Osman Gazi'nin ve Orhan Gazi'nin diktiği bin senelik çınarlar var. Ben bekarken, her sene bir ağaç dikerdim. Şimdi evliyim ve yengen için de her sene bir ağaç dikiyorum.
Ben reklam sevmiyorum, kendini methetmek gibi oluyor. Bu yüzden herkese söylemedim, fakat sen bil. Benim Fatih ve Bazayıt Camii yanında birer tane çınar ağacım var.
4. Bildiğini öğret, temiz ol ve temizliğinle örnek ol. Münevver kişi, münevvir kişi demektir. Öyleleri var ki, üç fakülte bitirir de, hasedinden, kıskançlığından (dolayı) hiçbirşey öğretmez. Gerçek münevver, bildiğini yapan ve öğreten kişidir.
Temizlik, ibadettir ve imanın yarısıdır. Eğer sokakta birisi hata yapmışsa (yola pislik yapmışsa) sen, onu ayağının ucu ile örtüver…
5. Günde en az iki kişiye iyilik et, gönlünü al. Çünkü cennetin yolu, gönül almaktan geçer. Gönül almak, Cennetin Firdevs kapısını açmaktır. Bu beş maddenin en kolayı, fakat en “içten geleni” de budur. Bir gönül kazanmak, 40 vakit namaza bedeldir. Bir gönül kırmak ise, 40 vakit namazın sevabını kaybettirir. Ben sabahları kalkarken, “Ey Allah'ım, bana, bugün bir kişiye iyilik yapmak nasip eyle” diye dua ederim. Evden çıktığında veya eve dönerken karşından gelen ilk kişiye selam ver. Onun vermesini beklersen olmaz, evvela sen ver. İşte o zaman, o da sana karşılığını verecektir. Veren el, alan elden, sunan gönül, alan gönülden azizdir....
1. Allah yolunda ol, dosdoğru ol, verdiğin sözün eri ol.
Evladım, ağzın laf ediyorsa dilinle doğru ol, sözünle doğru ol. Sana inanan kişilere karşı sözünden cayma. Eğer sözünü tutarsan “söz” olur ve seni cennete götürür, tutmazsan “köz” olur.
Elinle doğru ol. Kolunu, muzırda değil yardım işinde kullan. Tartıyla iş yapıyorsan terazinde, ölçüyle iş yapıyorsan metrende ve litrende doğru ol. Doğrunun doğruluğu bütün sülalesine akseder, hepsini hayra götürür.
2. İnsanları sev ve kimseyi kendinden alçak görme. Tevazu sahibi ol, zira en halis ziynet alçakgönüllülüktür. Mütevazi olan kimse, en güzel ziyneti takınmıştır.
Kimseyi kendinden aşağı görme. Hayatta haset etmeden say, kıskanmadan sev. Bazı insanlar, başkasındakini istemez. Öyle olma. Gıpta et, fakat haset etme. Zira Allah'ın huzuruna fesatla çıkılmaz.
Memur olduğun zaman, sana gelen vatandaşlara sakın yüksekten bakma, yanına geleni ayakta bekletme. Yanında, daima bir sandalye bulundur ve oturtuver. Biraz dinlendirdikten sonra halini sor, işini hallet. Sakın ha “bugün git yarın gel” deme! İşini, o gün bitir. Eğer öyle yapmazsan on parmağım yakanda olacaktır.
Eğer memursan ve başında müdürün varsa, haset etmeden say, kıskanmadan sev.
İnsanlar muhteliftir. Bazısı daha kabiliyetli, bazısı daha yakışıklıdır. “Ben niye onun yerinde olmayayım” deme, elindekinden de olursun. “Allah bana bir verirse, arkadaşıma, komşuma iki versin” diye düşünürsen, seninki üç olur. Eğer arkadaşın veya komşun böyle düşünmüyorsa, onunki ikide kalır.
Senden daha iyi hizmet edecek olan varsa, makamını ona ver. İşte vatanperverlik budur.
3. Çalışkan ol, üretici ol. Zira Peygamber Efendimiz “Çalışmak ibadettir” buyuruyor. Evladım, alınteri olmadan hiçbirşeyin kıymeti bilinmez. Tarlanı ek, mahsülünü al, komşuna ver, ağaç dik… Sadaka-i cariye, iyi evlat yetiştirmek, ilmi eser bırakmak ve ağaç dikmektir ki, ağaç dikmek en efdalidir. Bunun için biz, heykel dikmeyeceğiz, yeşil ağaç, yeşil âbide dikeceğiz.
Bir dut ağacı 400 sene, ceviz ağacı 700 sene, kestane ağacı 900 sene, çınar ağacı 1500 sene yaşar. Ihlamur ağacı dik, çiçeği şifalıdır.
Bursa'da Osman Gazi'nin ve Orhan Gazi'nin diktiği bin senelik çınarlar var. Ben bekarken, her sene bir ağaç dikerdim. Şimdi evliyim ve yengen için de her sene bir ağaç dikiyorum.
Ben reklam sevmiyorum, kendini methetmek gibi oluyor. Bu yüzden herkese söylemedim, fakat sen bil. Benim Fatih ve Bazayıt Camii yanında birer tane çınar ağacım var.
4. Bildiğini öğret, temiz ol ve temizliğinle örnek ol. Münevver kişi, münevvir kişi demektir. Öyleleri var ki, üç fakülte bitirir de, hasedinden, kıskançlığından (dolayı) hiçbirşey öğretmez. Gerçek münevver, bildiğini yapan ve öğreten kişidir.
Temizlik, ibadettir ve imanın yarısıdır. Eğer sokakta birisi hata yapmışsa (yola pislik yapmışsa) sen, onu ayağının ucu ile örtüver…
5. Günde en az iki kişiye iyilik et, gönlünü al. Çünkü cennetin yolu, gönül almaktan geçer. Gönül almak, Cennetin Firdevs kapısını açmaktır. Bu beş maddenin en kolayı, fakat en “içten geleni” de budur. Bir gönül kazanmak, 40 vakit namaza bedeldir. Bir gönül kırmak ise, 40 vakit namazın sevabını kaybettirir. Ben sabahları kalkarken, “Ey Allah'ım, bana, bugün bir kişiye iyilik yapmak nasip eyle” diye dua ederim. Evden çıktığında veya eve dönerken karşından gelen ilk kişiye selam ver. Onun vermesini beklersen olmaz, evvela sen ver. İşte o zaman, o da sana karşılığını verecektir. Veren el, alan elden, sunan gönül, alan gönülden azizdir....
TRT nin dikkatine.Kuran yarismasi yapiliyor ve Jurinin onunde dekoru duzenleyen her kimse bu isaretlerin buraya kasitli koyuldugunu dusunuyorum.Acaba burdaki sembolleri bir tek benmi goruyorum.Yetkililerin derhal buna mudahale etmesini ve bu süs diye koyduklari haç ve siyinost sembollerini kaldirmalarini bekliyorum.Tüm duyarli musluman kardeslerimin bunu ivedilikle paylasmasini istiyorum.
(bkz: RECEB-İ ŞERÎF)
İdrâk edeceğimiz mübârek Receb ayı, kamerî ayların yedincisidir. “Eşhür-i hurum”dan olan bu ay, Şehrullah yani Allâhü Teâlâ'nın ayıdır. Bu aya oruçlu girmeli ve bu ayda çok ilticâ etmelidir.
Receb ayının 1'inci günü oruç tutanlara 3 senelik, 2'nci günü oruç tutanlara 2 senelik, 3'üncü günü oruç tutanlara ise 1 senelik nâfile oruç sevâbı verilir. Bu, hadîs-i şerîf ile sâbittir. Üç günden sonra her gününe birer ay oruç sevâbı verilir.
Bu ay Cenâb-ı Hakk'a mahsus bir ay olduğu için yalnız Zât-ı İlâhî'yi bildiren İhlâs sûresini çok okumak lâzımdır. Bilhassa bu aya hürmet olarak, ayrıca günde 11 defa İhlâs-ı Şerîf okumalı, tevhîd, istiğfâr ve salevât-ı şerîfeyi ihmâl etmemelidir.
Bu ayda 2 kandil vardır:
1. İlk cuma gecesi “Regâib Kandili”,
2. Yirmi yedinci gecesi “Mi'râc Kandili”dir.
Bu ayın birinci gecesi bir tesbih namazı veya Receb-i Şerîf'in ilk onu zarfında bir defaya mahsus olmak üzere kılınan on rek'at namaz da kılınabilir. Önümüzdeki günlerde bu namazların kılınış şekli anlatılacaktır.
Receb ayında her gün, -başında ve sonunda 7'şer Fâtiha ile- 100 İhlâs-ı Şerîf okumak da çok sevâptır. Bu ayda, mümkün olduğu kadar Hatm-i enbiyâ yapılmalı ve oruç tutulmalıdır.
Bu orucu 13, 14 ve 15'inci günlerinde tutanlar, Eyyâm-ı Bıyz'da oruç tutma sünnetini de yerine getirdiklerinden, nice hastalıklardan şifâ bulurlar. (Duâ ve İbâdetler, Fazilet Neşriyat)
İdrâk edeceğimiz mübârek Receb ayı, kamerî ayların yedincisidir. “Eşhür-i hurum”dan olan bu ay, Şehrullah yani Allâhü Teâlâ'nın ayıdır. Bu aya oruçlu girmeli ve bu ayda çok ilticâ etmelidir.
Receb ayının 1'inci günü oruç tutanlara 3 senelik, 2'nci günü oruç tutanlara 2 senelik, 3'üncü günü oruç tutanlara ise 1 senelik nâfile oruç sevâbı verilir. Bu, hadîs-i şerîf ile sâbittir. Üç günden sonra her gününe birer ay oruç sevâbı verilir.
Bu ay Cenâb-ı Hakk'a mahsus bir ay olduğu için yalnız Zât-ı İlâhî'yi bildiren İhlâs sûresini çok okumak lâzımdır. Bilhassa bu aya hürmet olarak, ayrıca günde 11 defa İhlâs-ı Şerîf okumalı, tevhîd, istiğfâr ve salevât-ı şerîfeyi ihmâl etmemelidir.
Bu ayda 2 kandil vardır:
1. İlk cuma gecesi “Regâib Kandili”,
2. Yirmi yedinci gecesi “Mi'râc Kandili”dir.
Bu ayın birinci gecesi bir tesbih namazı veya Receb-i Şerîf'in ilk onu zarfında bir defaya mahsus olmak üzere kılınan on rek'at namaz da kılınabilir. Önümüzdeki günlerde bu namazların kılınış şekli anlatılacaktır.
Receb ayında her gün, -başında ve sonunda 7'şer Fâtiha ile- 100 İhlâs-ı Şerîf okumak da çok sevâptır. Bu ayda, mümkün olduğu kadar Hatm-i enbiyâ yapılmalı ve oruç tutulmalıdır.
Bu orucu 13, 14 ve 15'inci günlerinde tutanlar, Eyyâm-ı Bıyz'da oruç tutma sünnetini de yerine getirdiklerinden, nice hastalıklardan şifâ bulurlar. (Duâ ve İbâdetler, Fazilet Neşriyat)
Mersin'de 7 yıl önce meydana gelen trafik kazasında evin 5 ferdi ve Annesi ölür, 6 aylık bebek sağ kurtulur, çok acıkmış sürekli ağlayan bebeği, yeni doğum yapmış olan 112 calışanı hemşire emzirir uyutur. 7 yıl sonra karsılaştığı çocuğun emzirdiği bebek olduğunu öğrenen hemşire göz yaşlarına boğulur.
bu güzel insanlar hatrına dönüyor bu dünya
bu güzel insanlar hatrına dönüyor bu dünya
Bir yerde buluşacaksınız diyelim bununla, saati 3 olarak belirlediniz bu adam en erken 3:30 da gelir. Üniversite yıllarında hemen geliyorum deyip 2 saat bekletmişliği vardır.
Mesele Göktürkçe armalarını yasaklamanız değil, mesele: bir teröristin şikayeti üzerine Göktürkçe armaları yasaklamanız!
Bizlere ilkokul çağlarından bu yana papağan gibi söylenen ve dimağlara kazınan meşhur yalan:
Dersim' deki (Genç olayları) hareketin sebebi bir Kürt isyanı ve devlete başkaldırıdır (!)
Lakin Üstad diyor ya kitapta: Dersim ve civarında meydana gelen facianın tek sebebi: Doğu'nun sulandırılamayan İslami rengidir..
Dersim' deki (Genç olayları) hareketin sebebi bir Kürt isyanı ve devlete başkaldırıdır (!)
Lakin Üstad diyor ya kitapta: Dersim ve civarında meydana gelen facianın tek sebebi: Doğu'nun sulandırılamayan İslami rengidir..
Bu dönemde kılıç kalkan silah işe yaramıyor. Fatih İstanbul'u silahla aldı ancak devir silahtan ticarete dönü.
Müslümanların zenginleşmesi gerek. Güç dediğimiz şey bu gün zenginleşmek demek. Arap şeyhleri gibi değil tabi ki. Bir olup zenginleşmek.
İşte o gün o korkak yahudiler Filistin topraklarından defolup saygı görmedikleri Avrupa'yla yaşamak zorunda kalacaklardır.
Müslümanların zenginleşmesi gerek. Güç dediğimiz şey bu gün zenginleşmek demek. Arap şeyhleri gibi değil tabi ki. Bir olup zenginleşmek.
İşte o gün o korkak yahudiler Filistin topraklarından defolup saygı görmedikleri Avrupa'yla yaşamak zorunda kalacaklardır.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?