youtube ta takip ettiğim bir adam. kaliteli işler yapıyor.
uyuyan öğrenci profilidir.
gerçekten bu tarz insanlar izliyor.
vefatından bir gün önce ''Payitaht Abdülhamid'' dizisinin çekimlerinde rol almış. https://www.ntv.com.tr/ekonomi/istanbul-ticaret-odasi-baskani-ibrahim-caglar-hayatini-kaybetti,FlHhvp0h_kuGvLpSXC1vvA
amerika'da, abd'ye karşı dolandırıcılık, uluslararası acil ekonomik güç yasası'nı ihlal (iran'a uygulanan yaptırımları ihlal), bankacılık sistemine karşı dolandırıcılık, kara para aklama suçlamalarıyla tutuklanan iran asıllı türk vatandaşı.
aslında reza zarrab'la ilgili olarak, 17-25 aralık operasyonlarının ardından, her türk vatandaşının kafasında az veya çok, olumlu veya olumsuz belli başlı fikirler var. misal, kimilerine göre reza zarrab rüşvetçi, hırsız, mafyatik ve ne idüğü belirsiz biriyken, kimilerine göre (sayın cumhurbaşkanımız) hayırsever bir işadamı, kimilerine göre (eski içişleri bakanı muammer güler) tutuklanmaması için önüne yatılabilecek biri.
ancak, kendisiyle ilgili kamuoyunun pek bilmediği birçok bilgi olduğunu farkettim. mümkün mertebe tarafsız bir üslupla anlatmaya çalışayım:
reza zarrab'ı birçok insan, ebru gündeş'in kocası, zengin azeri işadamı olarak tanıdı. henüz yirmili yaşlarda, inanılmaz bir servetin sahibi olması ilgi çekiciydi.
aslında reza zarrab'ın hikayesi, iran'ın, nükleer programı başlatmasıyla başladı. iran'ın bağımsız olarak nükleer program başlatmasının ardından, abd ve ab, nükleer programı denetlemek istediler. ahmedinejad buna yanaşmayınca, batılı ülkeler iran'a karşı inanılmaz ağır bir ambargo başlattılar. iran'ın, ayakta kalabilmesi için bu ambargoyu bir biçimde delmesi gerekiyordu. yöntem şuydu. ambargoyu delmek için bir ekip oluşturuldu. ekibin başında babek zencani isimli iranlı karanlık bir işadamı vardı. zencani, çok güvendiği birkaç adamını dünyanın çeşitli ülkelerine yolladı. türkiye'ye gelen adamı ise bizim reza'dan başkası değildi. işlem şu şekilde gerçekleşiyordu. türkiye, petrol ve doğalgazının büyük kısmını iran'dan alıyordu ve türkiye'nin iran'dan alacağı petrol ve doğalgaz, ambargonun dışında tutulmuştu. ancak bu alışveriş dolarla yapılamıyordu. reza, işte tam burada devreye giriyordu. görünürde bir işadamıydı. ilgilendiği alanlardan biri de altın ticaretiydi. türkiye'yle iran arasındaki değiş tokuşta, işadamı kimliğiyle rol alıyordu. türkiye aldığı petrolün karşılığında iran'a güya altın yolluyor, reza da altınları tekrar türkiye'ye (ve diğer bazı ülkelere - dubai vs-) getirip dolar karşılığında satıyordu. aldığı dolarları da gizli ve karmaşık hesaplar aracılığıyla ortağı babek zencani'ye yolluyor, o da iran merkez bankasına veriyordu.
ama ne olduysa, iran'da ahmedinejad'ın gidip hasan ruhani'nin gelmesiyle oldu. yeni cumhurbaşkanı, ülkesindeki nükleer programı, batılıların denetlemesine açmaya karar verdi. denetleme için batıyla pazarlıklara başladı. bizim reza'nın işleri de işte o andan itibaren sarpa sarmaya başladı. muhtemelen abd'nin talimatıyla, cemaat kadroları eliyle reza zarrab'a operasyon yapıldı. ama ülke kamuoyunda beklenmeyen bir durum ortaya çıktı. zira, rezacığımın, ülkedeki bağlantılarının birçoğu, siyasi iktidarı elinde bulunduran siyasetçilere dayanıyordu. rüşvet vermediği kimse kalmamıştı neredeyse. hatta kendisi rüşveti öylesine kurumsallaştırmıştı ki, 'oro..puyla memurun parasını önden vereceksin.' özdeyişinin sahibi olmuştu. peki iran buna neden müsaade ediyordu? bunun iki cevabı var. birincisi, batının uyguladığı ambargonun kaldırılmasını istiyordu. bunun için gerekirse birilerini kurban etmeye artık razıydı. bu kurban da pekala zencani ve zerrab olabilirdi. çünkü -işte burada ikinci cevaba geliyoruz-, iran istihbaratı, zencani ve zerrab'ın, bu petrol, altın, dolar dalaveresini çevirirken, milyarlarca doları iç ettiklerini ve kendilerine ait kişisel gizli hesaplara aktardıklarını farketmişti. ''vaaaayyy! ağaya yamuk haa.' diye düşünmesi normaldi.
abd cemaat kadroları eliyle zerrab'a operasyon yaparken, iran da zencani'yi yargılamaya başlamıştı (iran zencani'yi idama mahkum etti ancak dedikodulara göre, çaldıkları birkaç milyar doları getirirse ölüm cezasını affedecekleri söyleniyor)...
...
gelelim rezacığın abd'de tutuklanmasına.
şimdi mantıken düşününce, reza'nın abd'ye giderken tutuklanacağından habersiz olması akla mantığa aykırı. yani bilmiyor olması imkansız. peki tutuklanacağını bile bile abd'ye niye gitti o zaman? bunun kesin bir cevabı yok ama mantıklı açıklamaları var.
reza değişen konjonktür nedeniyle, sonunun gelmeye başladığını farketmişti. evet 17-25 aralık operasyonlarından, ülkedeki siyasilerin kendilerinin de ayaklarının kayacağını anlamaları nedeniyle yaptıkları karşı müdahaleler sayesinde bir şekilde kurtulmuştu ancak bu şekilde devam edemezdi. çember daralıyordu ve türkiye'deki siyasilerin kendisini ne kadar daha kollayacağı belli değildi. zaten buradakilere güvenmediğini, 17-25 aralık operasyonları sırasında gözaltına alındığında, 'beni hemen içerden çıkarttırmazsanız her şeyi bir bir anlatırım.' diyerek göstermişti. kimbilir, belki de türk siyasiler de kendisinden kurtulmaya çalışıyorlardı. faili meçhul bir cinayete uğramayacağının garantisi yoktu. zira, kendisinin ölümü, kendisine göbekten bağlı türk siyasileri de kurtaracaktı. kendisi konuşamayacağı için, siyasilerin de korkacağı bir şey kalmayacaktı. e, iran'a da dönemezdi. başka bir ülkeye gitse, abd ensesindeydi. ne yapabilirdi, ne yapabilirdi, ne yapabilirdi?...
belki de en iyi çözüm, abd'yle anlaşmasıydı. gidip teslim olur ve onlarla pazarlık yaparsa, nispeten daha az bir zararla kurtulabilirdi (burada cia'in mit'ten gizli biçimde reza'yla pazarlıklar yaptığı ihtimali akla geliyor). ama böyle elini kolunu sallayarak da abd'ye gidemezdi. çünkü bu durumda türkiye'dekiler bülbül gibi ötmek için gittiğini anlayabilir ve daha gitmeden öldürülebilirdi. çaktırmadan gitmeliydi. rezacık da, önce dubai'ye, oradan da abd'ye gitti ve abd adaletinin şefkatli kollarına kendini bıraktı.
bundan sonra neler olacağı tamamen muamma. belki çok derin bilgileri ve çaldığı paraları abd'ye vermesi karşılığında az bir cezayla -hatta sıfır cezayla- kurtulacak. belki de uzun bir süre içerde yatacak. abd de, ondan elde ettiği bilgilerle, türkiye'dekilere şantaj yaparak, hepsini süt dökmüş kediye çevirecek. neler olacağını hepimiz göreceğiz.
türkiye'nin geek iç politikasında, gerekse de dış politikasında keskin dönüşlere hazır olmanızı tavsiye ediyorum. özellikle ak gençliğe söylüyorum. ferasetli cumhurbaşkanımız, ''yok yok böyle olmuyor. biz tekrar sayın abdullah öcalan'la sohbetlere başlayalım. ypg özgürlük mücadelesi yapıyor canım. cemaat o kadar da kaka değilmiş. bayrak da ne oluyormuş canım. türk ne demek, türkiyeli diyoruz bundan sonra...'' demeye başlarsa diye, savunmalarınızı, açıklamalarınızı hazır edin şimdiden. malum, biz gibi cahillerin büyük resmi görebilmesi için, siz gibi aydınların izahatlarına ihtiyaç var.
aslında reza zarrab'la ilgili olarak, 17-25 aralık operasyonlarının ardından, her türk vatandaşının kafasında az veya çok, olumlu veya olumsuz belli başlı fikirler var. misal, kimilerine göre reza zarrab rüşvetçi, hırsız, mafyatik ve ne idüğü belirsiz biriyken, kimilerine göre (sayın cumhurbaşkanımız) hayırsever bir işadamı, kimilerine göre (eski içişleri bakanı muammer güler) tutuklanmaması için önüne yatılabilecek biri.
ancak, kendisiyle ilgili kamuoyunun pek bilmediği birçok bilgi olduğunu farkettim. mümkün mertebe tarafsız bir üslupla anlatmaya çalışayım:
reza zarrab'ı birçok insan, ebru gündeş'in kocası, zengin azeri işadamı olarak tanıdı. henüz yirmili yaşlarda, inanılmaz bir servetin sahibi olması ilgi çekiciydi.
aslında reza zarrab'ın hikayesi, iran'ın, nükleer programı başlatmasıyla başladı. iran'ın bağımsız olarak nükleer program başlatmasının ardından, abd ve ab, nükleer programı denetlemek istediler. ahmedinejad buna yanaşmayınca, batılı ülkeler iran'a karşı inanılmaz ağır bir ambargo başlattılar. iran'ın, ayakta kalabilmesi için bu ambargoyu bir biçimde delmesi gerekiyordu. yöntem şuydu. ambargoyu delmek için bir ekip oluşturuldu. ekibin başında babek zencani isimli iranlı karanlık bir işadamı vardı. zencani, çok güvendiği birkaç adamını dünyanın çeşitli ülkelerine yolladı. türkiye'ye gelen adamı ise bizim reza'dan başkası değildi. işlem şu şekilde gerçekleşiyordu. türkiye, petrol ve doğalgazının büyük kısmını iran'dan alıyordu ve türkiye'nin iran'dan alacağı petrol ve doğalgaz, ambargonun dışında tutulmuştu. ancak bu alışveriş dolarla yapılamıyordu. reza, işte tam burada devreye giriyordu. görünürde bir işadamıydı. ilgilendiği alanlardan biri de altın ticaretiydi. türkiye'yle iran arasındaki değiş tokuşta, işadamı kimliğiyle rol alıyordu. türkiye aldığı petrolün karşılığında iran'a güya altın yolluyor, reza da altınları tekrar türkiye'ye (ve diğer bazı ülkelere - dubai vs-) getirip dolar karşılığında satıyordu. aldığı dolarları da gizli ve karmaşık hesaplar aracılığıyla ortağı babek zencani'ye yolluyor, o da iran merkez bankasına veriyordu.
ama ne olduysa, iran'da ahmedinejad'ın gidip hasan ruhani'nin gelmesiyle oldu. yeni cumhurbaşkanı, ülkesindeki nükleer programı, batılıların denetlemesine açmaya karar verdi. denetleme için batıyla pazarlıklara başladı. bizim reza'nın işleri de işte o andan itibaren sarpa sarmaya başladı. muhtemelen abd'nin talimatıyla, cemaat kadroları eliyle reza zarrab'a operasyon yapıldı. ama ülke kamuoyunda beklenmeyen bir durum ortaya çıktı. zira, rezacığımın, ülkedeki bağlantılarının birçoğu, siyasi iktidarı elinde bulunduran siyasetçilere dayanıyordu. rüşvet vermediği kimse kalmamıştı neredeyse. hatta kendisi rüşveti öylesine kurumsallaştırmıştı ki, 'oro..puyla memurun parasını önden vereceksin.' özdeyişinin sahibi olmuştu. peki iran buna neden müsaade ediyordu? bunun iki cevabı var. birincisi, batının uyguladığı ambargonun kaldırılmasını istiyordu. bunun için gerekirse birilerini kurban etmeye artık razıydı. bu kurban da pekala zencani ve zerrab olabilirdi. çünkü -işte burada ikinci cevaba geliyoruz-, iran istihbaratı, zencani ve zerrab'ın, bu petrol, altın, dolar dalaveresini çevirirken, milyarlarca doları iç ettiklerini ve kendilerine ait kişisel gizli hesaplara aktardıklarını farketmişti. ''vaaaayyy! ağaya yamuk haa.' diye düşünmesi normaldi.
abd cemaat kadroları eliyle zerrab'a operasyon yaparken, iran da zencani'yi yargılamaya başlamıştı (iran zencani'yi idama mahkum etti ancak dedikodulara göre, çaldıkları birkaç milyar doları getirirse ölüm cezasını affedecekleri söyleniyor)...
...
gelelim rezacığın abd'de tutuklanmasına.
şimdi mantıken düşününce, reza'nın abd'ye giderken tutuklanacağından habersiz olması akla mantığa aykırı. yani bilmiyor olması imkansız. peki tutuklanacağını bile bile abd'ye niye gitti o zaman? bunun kesin bir cevabı yok ama mantıklı açıklamaları var.
reza değişen konjonktür nedeniyle, sonunun gelmeye başladığını farketmişti. evet 17-25 aralık operasyonlarından, ülkedeki siyasilerin kendilerinin de ayaklarının kayacağını anlamaları nedeniyle yaptıkları karşı müdahaleler sayesinde bir şekilde kurtulmuştu ancak bu şekilde devam edemezdi. çember daralıyordu ve türkiye'deki siyasilerin kendisini ne kadar daha kollayacağı belli değildi. zaten buradakilere güvenmediğini, 17-25 aralık operasyonları sırasında gözaltına alındığında, 'beni hemen içerden çıkarttırmazsanız her şeyi bir bir anlatırım.' diyerek göstermişti. kimbilir, belki de türk siyasiler de kendisinden kurtulmaya çalışıyorlardı. faili meçhul bir cinayete uğramayacağının garantisi yoktu. zira, kendisinin ölümü, kendisine göbekten bağlı türk siyasileri de kurtaracaktı. kendisi konuşamayacağı için, siyasilerin de korkacağı bir şey kalmayacaktı. e, iran'a da dönemezdi. başka bir ülkeye gitse, abd ensesindeydi. ne yapabilirdi, ne yapabilirdi, ne yapabilirdi?...
belki de en iyi çözüm, abd'yle anlaşmasıydı. gidip teslim olur ve onlarla pazarlık yaparsa, nispeten daha az bir zararla kurtulabilirdi (burada cia'in mit'ten gizli biçimde reza'yla pazarlıklar yaptığı ihtimali akla geliyor). ama böyle elini kolunu sallayarak da abd'ye gidemezdi. çünkü bu durumda türkiye'dekiler bülbül gibi ötmek için gittiğini anlayabilir ve daha gitmeden öldürülebilirdi. çaktırmadan gitmeliydi. rezacık da, önce dubai'ye, oradan da abd'ye gitti ve abd adaletinin şefkatli kollarına kendini bıraktı.
bundan sonra neler olacağı tamamen muamma. belki çok derin bilgileri ve çaldığı paraları abd'ye vermesi karşılığında az bir cezayla -hatta sıfır cezayla- kurtulacak. belki de uzun bir süre içerde yatacak. abd de, ondan elde ettiği bilgilerle, türkiye'dekilere şantaj yaparak, hepsini süt dökmüş kediye çevirecek. neler olacağını hepimiz göreceğiz.
türkiye'nin geek iç politikasında, gerekse de dış politikasında keskin dönüşlere hazır olmanızı tavsiye ediyorum. özellikle ak gençliğe söylüyorum. ferasetli cumhurbaşkanımız, ''yok yok böyle olmuyor. biz tekrar sayın abdullah öcalan'la sohbetlere başlayalım. ypg özgürlük mücadelesi yapıyor canım. cemaat o kadar da kaka değilmiş. bayrak da ne oluyormuş canım. türk ne demek, türkiyeli diyoruz bundan sonra...'' demeye başlarsa diye, savunmalarınızı, açıklamalarınızı hazır edin şimdiden. malum, biz gibi cahillerin büyük resmi görebilmesi için, siz gibi aydınların izahatlarına ihtiyaç var.
Atatürk'ü Gördüm | Koç Holding 10 Kasım 2017 Filmi
ölüm, öldürmek. hayat bu, bir fps oyunu değil.
hiçbir ihtimalde kabul etmediğimdir ve karşı çıktığımdır. hastalıklı bir düşüncedir ve terörle eşdeğerdir. polise, askere karşı tutulma ihtimali ve vakalarını duyuyoruz.
bir silahı görmek bile kanımın çekilmesine neden oluyor ki, hiçbir şeyden korkmam.
diğer insanların çözümlerine, yaşantılarına saygı duymakla birlikte, bu şekilde kendimi savunacağıma ölmeyi tercih ederim. öldüreceğime, öleyim.
şunu da anlıyorum, kayıt dışı bu iş yürüyor bari devlet eliyle tanzim edilsin. hem ruhsat tespit durumlarında filan daha iyi olur gibi. ama yine de, kalemi, şiiri ve türklüğün o naif tarafını korumayı tavsiye ederim.
Düzen bu diye aynı olmak zorunda değiliz. Belki, ilk defa bir şeyleri doğru yaparak örnek olabiliriz ve belki sırf buradan başlayarak bir şeyler düzelebilir. Ya zaten derin bir kutuplaşma içerisindeyiz. Buna bir de silahlar eklenirse, olay çok başka bir boyut alır. Sadece ateşli silahlar değil, bıçak, kelebek, muşta, jop, pala vs. bu tarz aletlere de ulaşmak imkânsız olmalı. Yüzü bir baştan başa çizilmiş, bir gözü çıkmış insanları, hayvanları görmek insanın canını acıtıyor. Hayvan dedim çünkü bunu hayvanlara da uygulayanlar var. Tabi burada silah değişkeni olayı bütüyor sadece etki bakımından ama temel bir "algı" ya da "eğitim" problemi var. topluma katılmada da "adalet." insanlar kendi adaletini kurmaya kalkıyor...
önemli istek: silah propagandası yapmayı da uygunsuz içerik olarak görüyorum ve silah görsellerinin sadece link olarak paylaşılmasını istiyorum. isteyen tıklayıp baksın, silah görmeye alışmak istemiyorum. özgürlüklere saygı duyduğumdan kolay kolay sesimi çıkarmam ama tekrarlı, hassasiyeti tahrik edici durumlar canımı sıkıyor.
hiçbir ihtimalde kabul etmediğimdir ve karşı çıktığımdır. hastalıklı bir düşüncedir ve terörle eşdeğerdir. polise, askere karşı tutulma ihtimali ve vakalarını duyuyoruz.
bir silahı görmek bile kanımın çekilmesine neden oluyor ki, hiçbir şeyden korkmam.
diğer insanların çözümlerine, yaşantılarına saygı duymakla birlikte, bu şekilde kendimi savunacağıma ölmeyi tercih ederim. öldüreceğime, öleyim.
şunu da anlıyorum, kayıt dışı bu iş yürüyor bari devlet eliyle tanzim edilsin. hem ruhsat tespit durumlarında filan daha iyi olur gibi. ama yine de, kalemi, şiiri ve türklüğün o naif tarafını korumayı tavsiye ederim.
Düzen bu diye aynı olmak zorunda değiliz. Belki, ilk defa bir şeyleri doğru yaparak örnek olabiliriz ve belki sırf buradan başlayarak bir şeyler düzelebilir. Ya zaten derin bir kutuplaşma içerisindeyiz. Buna bir de silahlar eklenirse, olay çok başka bir boyut alır. Sadece ateşli silahlar değil, bıçak, kelebek, muşta, jop, pala vs. bu tarz aletlere de ulaşmak imkânsız olmalı. Yüzü bir baştan başa çizilmiş, bir gözü çıkmış insanları, hayvanları görmek insanın canını acıtıyor. Hayvan dedim çünkü bunu hayvanlara da uygulayanlar var. Tabi burada silah değişkeni olayı bütüyor sadece etki bakımından ama temel bir "algı" ya da "eğitim" problemi var. topluma katılmada da "adalet." insanlar kendi adaletini kurmaya kalkıyor...
önemli istek: silah propagandası yapmayı da uygunsuz içerik olarak görüyorum ve silah görsellerinin sadece link olarak paylaşılmasını istiyorum. isteyen tıklayıp baksın, silah görmeye alışmak istemiyorum. özgürlüklere saygı duyduğumdan kolay kolay sesimi çıkarmam ama tekrarlı, hassasiyeti tahrik edici durumlar canımı sıkıyor.
TEOG'UN YERİNE GELEN SİSTEMİN ADI.
18 maddede açıklayalım.
1-TEOG NEDEN KALDIRILDI? YERİNE YENİ BİR SİSTEME NEDEN GEÇİLİYOR?
Sınav yarışının okul dışı kaynaklara öğrenciyi yönlendirdiği şeklinde algı nedeniyle?
2-TEOG'UN YERİNE GELEN YENİ SİSTEMİN ADI NE OLACAK?
Yeni sistemi "Eğitim Bölgesi ve Sınavsız Mahalli Yerleştirme Sistemi" olarak açıklayan Bakan Yılmaz, kısa adına ilişkin soruya, "Liseye Geçiş Sistemi" yanıtını verdi.
3-LİSEYE GEÇİŞTE YENİ SİSTEM NASIL İŞLEYECEK?
Sınava girmek istemeyen bir öğrenci, adrese en yakın okula yerleştirilecek.
Sınava giren öğrenci için de girmeyecek öğrenci için de başvuru esnasından bir ekran gelecek, ekrandan 5 tercihte bulunulacak. Öğrencinin tercihi esas olacak. Uzmanlara göre 100 bine yakın öğrenci sınavla öğrenci alan üst düzey liselere girebilecek. Sınavı kazanamayan yaklaşık 1.1 milyon öğrencinin ise adrese yakın yerleştirme sistemine göre liseye yerleşecek.
Yaklaşık 400 bin öğrenci Anadolu, Fen veya Sosyal Bilimler liselerine gidecek.
4-LİSEYE GEÇİŞTE YENİ BİR SİSTEME GEÇMENİN AMACI NE?
Liselere sınavsız geçiş imkanını sağlayabilmek
5-YENİ LİSEYE GİRİŞ SİSTEMİNDE SINAVA GİRMEK MECBURİ Mİ?
Hayır. Veliler çocuklarını bu sınava ister yönlendiriristerse de yönlendirmez. Bir liseye yerleşmek için bu sınava girmek zorunlu değil.
6-SINAVA GİRMEYEN ÖĞRENCİLER HANGİ LİSEYE YERLEŞECEK?
İkamet ettiği bölgedeki en yakın okula. 5 tercih yapılabilecek.
7-TERCİH YAPILABİLECEK LİSELER NE ZAMAN AÇIKLANACAK?
Mayıs ayında açıklanacak.
8-LİSEYE YERLEŞMEK İÇİN SINAVA GİRMEK İSTEYEN ÖĞRENCİLERİ NASIL BİR SINAV BEKLİYOR?
Soruları Milli Eğitim Bakanlığı hazırlayacak. Öğrenci sınava kendi okulunun bulunduğu ilde girecek. Açık uçlu sorular olacak iddiaları boşa çıktı. Sadece açık uçlu sorular olmayacak.
Sınav iki bölümden oluşacak: Sayısal ve sözel.
9- KAÇ SORU OLACAK?
60 soru yer alacak.
10- SINAV NE ZAMAN YAPILACAK?
Sınav haziran ayının ilk hafta sonu yapılacak. Yani ilk yapılacak olan sınav için tarih 2 Haziran 2018 Cumartesi veya 3 Haziran 2018 Pazar olarak görünüyor. Sınavın Cumartesi mi yoksa Pazar günü mü yapılacağı konusunda net bir açıklama yapılmış değil.
11-SORULAR NASIL OLACAK?
6, 7 ve 8. sınıf müfredatından sorular hazırlanacak. Sadece 8. sınıf müfredatından sorular sorulacak iddiaları doğru çıkmadı.
12-ÖRNEK SORU YAYINLANACAK MI?
Örnek sorular yayınlanacak. 8. sınıf ağırlıkta olmak üzere 6,7 ve 8. sınıftaki ders kitapları çerçevesinde örnek sorular olacak.
13-SINAV SÜRESİ NE KADAR?
Sınav süresi 90 dakika olacak
14-SINAVA GİREN ÖĞRENCİLER LİSE İÇİN KAÇ TERCİH YAPABİLECEK?
Sınava giren öğrenciler için 5 tercih verilecek.
15-SINAV SONUÇLARI NE ZAMAN AÇIKLANACAK?
Sınava girecek ve girmeyecek öğrencilerin de yerleştirme duyurusu aynı anda yapılacak.
16-YABANCI LİSELER NASIL ÖĞRENCİ SEÇECEK?
Yabancı okullar isterlerse kendileri özel sınav yapabilirler. Uzun yıllar sonra özel okullara kendi sınavını yapma imkanı verildi.
İsterlerse yaptıkları bu sınavlara göre, isterlerse MEB 'in yaptığı merkezi sisteme göre öğrenci seçebilecek.
18-SINAVLA GİRİLECEK OLAN YABANCI LİSELER İÇİN ADRES ÖNEMLİ Mİ?
Hayır değil.
Habertürk
18 maddede açıklayalım.
1-TEOG NEDEN KALDIRILDI? YERİNE YENİ BİR SİSTEME NEDEN GEÇİLİYOR?
Sınav yarışının okul dışı kaynaklara öğrenciyi yönlendirdiği şeklinde algı nedeniyle?
2-TEOG'UN YERİNE GELEN YENİ SİSTEMİN ADI NE OLACAK?
Yeni sistemi "Eğitim Bölgesi ve Sınavsız Mahalli Yerleştirme Sistemi" olarak açıklayan Bakan Yılmaz, kısa adına ilişkin soruya, "Liseye Geçiş Sistemi" yanıtını verdi.
3-LİSEYE GEÇİŞTE YENİ SİSTEM NASIL İŞLEYECEK?
Sınava girmek istemeyen bir öğrenci, adrese en yakın okula yerleştirilecek.
Sınava giren öğrenci için de girmeyecek öğrenci için de başvuru esnasından bir ekran gelecek, ekrandan 5 tercihte bulunulacak. Öğrencinin tercihi esas olacak. Uzmanlara göre 100 bine yakın öğrenci sınavla öğrenci alan üst düzey liselere girebilecek. Sınavı kazanamayan yaklaşık 1.1 milyon öğrencinin ise adrese yakın yerleştirme sistemine göre liseye yerleşecek.
Yaklaşık 400 bin öğrenci Anadolu, Fen veya Sosyal Bilimler liselerine gidecek.
4-LİSEYE GEÇİŞTE YENİ BİR SİSTEME GEÇMENİN AMACI NE?
Liselere sınavsız geçiş imkanını sağlayabilmek
5-YENİ LİSEYE GİRİŞ SİSTEMİNDE SINAVA GİRMEK MECBURİ Mİ?
Hayır. Veliler çocuklarını bu sınava ister yönlendiriristerse de yönlendirmez. Bir liseye yerleşmek için bu sınava girmek zorunlu değil.
6-SINAVA GİRMEYEN ÖĞRENCİLER HANGİ LİSEYE YERLEŞECEK?
İkamet ettiği bölgedeki en yakın okula. 5 tercih yapılabilecek.
7-TERCİH YAPILABİLECEK LİSELER NE ZAMAN AÇIKLANACAK?
Mayıs ayında açıklanacak.
8-LİSEYE YERLEŞMEK İÇİN SINAVA GİRMEK İSTEYEN ÖĞRENCİLERİ NASIL BİR SINAV BEKLİYOR?
Soruları Milli Eğitim Bakanlığı hazırlayacak. Öğrenci sınava kendi okulunun bulunduğu ilde girecek. Açık uçlu sorular olacak iddiaları boşa çıktı. Sadece açık uçlu sorular olmayacak.
Sınav iki bölümden oluşacak: Sayısal ve sözel.
9- KAÇ SORU OLACAK?
60 soru yer alacak.
10- SINAV NE ZAMAN YAPILACAK?
Sınav haziran ayının ilk hafta sonu yapılacak. Yani ilk yapılacak olan sınav için tarih 2 Haziran 2018 Cumartesi veya 3 Haziran 2018 Pazar olarak görünüyor. Sınavın Cumartesi mi yoksa Pazar günü mü yapılacağı konusunda net bir açıklama yapılmış değil.
11-SORULAR NASIL OLACAK?
6, 7 ve 8. sınıf müfredatından sorular hazırlanacak. Sadece 8. sınıf müfredatından sorular sorulacak iddiaları doğru çıkmadı.
12-ÖRNEK SORU YAYINLANACAK MI?
Örnek sorular yayınlanacak. 8. sınıf ağırlıkta olmak üzere 6,7 ve 8. sınıftaki ders kitapları çerçevesinde örnek sorular olacak.
13-SINAV SÜRESİ NE KADAR?
Sınav süresi 90 dakika olacak
14-SINAVA GİREN ÖĞRENCİLER LİSE İÇİN KAÇ TERCİH YAPABİLECEK?
Sınava giren öğrenciler için 5 tercih verilecek.
15-SINAV SONUÇLARI NE ZAMAN AÇIKLANACAK?
Sınava girecek ve girmeyecek öğrencilerin de yerleştirme duyurusu aynı anda yapılacak.
16-YABANCI LİSELER NASIL ÖĞRENCİ SEÇECEK?
Yabancı okullar isterlerse kendileri özel sınav yapabilirler. Uzun yıllar sonra özel okullara kendi sınavını yapma imkanı verildi.
İsterlerse yaptıkları bu sınavlara göre, isterlerse MEB 'in yaptığı merkezi sisteme göre öğrenci seçebilecek.
18-SINAVLA GİRİLECEK OLAN YABANCI LİSELER İÇİN ADRES ÖNEMLİ Mİ?
Hayır değil.
Habertürk
fırsat bulur bulmaz gidip ziyaret edeceğim cennet gibi gözüken yer.
Çanakkale merkeze bağlı Kemerdere Köyü göleti, deresi ve Roma dönemi su kemeri ile ünlü bir doğa cennetidir.
Çanakkale merkeze bağlı Kemerdere Köyü göleti, deresi ve Roma dönemi su kemeri ile ünlü bir doğa cennetidir.
Yalnızlıktan cenazelerimize ağlayacak düğünümüz de oynayacak adam bulamayacağız yakında. Biz anadolu'da yaşıyoruz tuhaf geliyor ama İstanbul'da işler böyle.
Hababam sınıfının tek mezunu olan Ahmet'in çocukların kaderini değiştirmek amacıyla gittiği 2000 nüfusluk çekme köyünün
Bugün İstanbul'un 240.000 nüfuslu çekmeköy ilçesi olduğunu biliyormuydunuz?
Bugün İstanbul'un 240.000 nüfuslu çekmeköy ilçesi olduğunu biliyormuydunuz?
iyi yakalanmış bir detay :)
baya iyi :)
:) facebookta gördüm paylaşayım dedim.
gerçekten orasımıymış?
:))
bunu yapanlara hakkım haram olsun, zerre kadar dahi hakkım varsa helal etmiyorum, çoluk çocuğundan çıkmasını istemem, ama kendilerinden çıkacağı gün yaklaşıyor.
yeni tanıştığım komşumun ismini bile duymadığınız belediye de belediye başkanının bilmem kaçıncı yardımcısının makam şoförüymüş. Altında son model araba ve başkan yardımcısını&ailesinin kölesi gibi çalışıyor. bu kadar rezil durumda belediyeler. Cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzlukları oluyor. Haram zehir olsun. kendi adıma konuşuyorum bu arada.
yeni tanıştığım komşumun ismini bile duymadığınız belediye de belediye başkanının bilmem kaçıncı yardımcısının makam şoförüymüş. Altında son model araba ve başkan yardımcısını&ailesinin kölesi gibi çalışıyor. bu kadar rezil durumda belediyeler. Cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzlukları oluyor. Haram zehir olsun. kendi adıma konuşuyorum bu arada.
ABD'DE 2 TÜRK'TEN DEVRİM GİBİ BULUŞ!
herkesin nefret ettiği, her yeri kan gölüne dönüştüren ABD nin dünya yı yönetmesi bilime&teknoloji ye ve liyakata verdiği değerden kaynaklanıyor. Türkiye de olmasa da türk oldukları için gurur duydum. biz hedef olarak yenilenebilir enerji de rüzgar ve güneşi hesap ederken onlar bunu aşmış bir sonraki adımın temellerini atıyorlar. ses getirecek bir gelişme.
ABD'nin en prestijli üniversitelerinden Columbia'da Doçent Dr. Özgür Şahin ile Dr. Ahmet Hamdi Çavuşoğlu, yeşil enerji üretimi için devrim niteliğinde bir buluşa imza attı. Bacillus subtilis adı verilen organizmalar yel değirmenine benzer bir mekanizmanın ucundaki pervanelere yerleştiriliyor. Nem, pervanelere yapıştıkça değirmen dönerek enerji üretiyor. O enerji ise dinamo ile stoklanıyor. Projenin güneş ve rüzgar gibi yeşil enerjilere oranla 2 kat daha fazla güç ürettiği kaydedildi.
herkesin nefret ettiği, her yeri kan gölüne dönüştüren ABD nin dünya yı yönetmesi bilime&teknoloji ye ve liyakata verdiği değerden kaynaklanıyor. Türkiye de olmasa da türk oldukları için gurur duydum. biz hedef olarak yenilenebilir enerji de rüzgar ve güneşi hesap ederken onlar bunu aşmış bir sonraki adımın temellerini atıyorlar. ses getirecek bir gelişme.
ABD'nin en prestijli üniversitelerinden Columbia'da Doçent Dr. Özgür Şahin ile Dr. Ahmet Hamdi Çavuşoğlu, yeşil enerji üretimi için devrim niteliğinde bir buluşa imza attı. Bacillus subtilis adı verilen organizmalar yel değirmenine benzer bir mekanizmanın ucundaki pervanelere yerleştiriliyor. Nem, pervanelere yapıştıkça değirmen dönerek enerji üretiyor. O enerji ise dinamo ile stoklanıyor. Projenin güneş ve rüzgar gibi yeşil enerjilere oranla 2 kat daha fazla güç ürettiği kaydedildi.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?