çok acıkmak.
Kendisine veya başkalarına yapılan bir haksızlığı protesto için bir kimsenin aç durarak gösterdiği tepki.
yoksulluk içinde bulunmak.
Aç olma durumu.
Kıtlık.
Yoksulluk.
Aşırı istek içinde bulunmak.
Kıtlık.
Yoksulluk.
Aşırı istek içinde bulunmak.
açlık hissini geçiştirmek, yatıştırmak.
Açkı yapılmamış, perdahlanmamış, perdahsız.
Açkı yapılmış, perdahlanmış, perdahlı.
Açkı işi yaptırmak, perdahlatmak.
Açkılatmak işi.
Açkı yapılmak, perdahlanmak.
Açkılanmak işi.
Açkı ile parlatmak.
Açkılamak işi.
Açkı yapan (kimse), perdahçı.
Anahtarcı.
Anahtarcı.
Bir cismin yüzeyi üzerinde sert bir madde veya bir araç sürterek onu düzleştirip parlatma, perdah.
Demircilikte delik büyütmekte kullanılan araç.
Anahtar ve her türlü açma aracı.
Demircilikte delik büyütmekte kullanılan araç.
Anahtar ve her türlü açma aracı.
Bir duvarda açık bırakılmış bulunan kapı, pencere, kemerleme benzeri açıklık.
Herhangi bir toplantıyı başlatmak için yapılan ilk konuşma.
Açmak işi veya biçimi.
Bir kuruluşu çalışmaya başlatma.
Bir kuruluşu çalışmaya başlatma.
Hareket eden cismin birim zamanda gözlemciye göre aldığı yol.
Gök cisimlerinin (yıldız veya gezegen) birbirlerinin karşılaşma düzlemine göre uzaklığı.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?