BİR DERDİM VAR BİN DERMANA DEĞİŞMEM
Muhabbet bağında bir gül açıldı
Bir derdim var bin dermana değişmem
Yüküm lal-i gevher mercan saçarım
Bir derdim var bin dermana değişmem
Cemi kuşlar dile gelir yazım der
Gövel turnam Şam'dan gelir güzüm der
Benim yarelerim tuzum tuzum der
Bir derdim var bin dermana değişmem
Garip bülbül gönlüm eğler ses ile
Nicelerin ömrü gitmiş yas ile
Aratıp bulduğum pir heves ile
Bir derdim var bin dermana değişmem
Mende eyder niyazım var özüne
Güzel pir ayıbım vurma yüzüme
Yarelerim hoş görünür gözüme
Bir derdim var bin dermana değişmem
Şah Hatayi'm muhabbete bakarım
Men doluyum men dolana akarım
Güzel pirim bir dert vermiş çekerim
Bir derdim var bin dermana değişmem
Şah Hatayi
Azerbaycan
Sözlüğün kurucusu kıymetli insan
İl SAMSUN İlçe ÇARŞAMBA
Alınacak Sayı 1 kişi
Ünvan SOSYAL YARDIM VE İNCELEME GÖREVLİSİ
Çalışma Şekli BELİRSİZ SÜRELİ
Açıklama - Bilgisayar sertifikası olması tercih sebebidir.
- 4 Yıllık Yüksek Öğretim Sosyoloji, Psikoloji, Danışmanlık ve Rehberlik, Sosyal Hizmetler bölümü
- En az B sınıfı Ehliyet sahibi olmak tercih sebebidir.
- Aday vakfın bulunduğu ilçe sınırları içinde ikamet ediyor olmalı
- SOSYAL YARDIM İNCELEME GÖREVLİSİ Personel alımında aranacak şartlar 1) Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak. 2) Medeni haklarını kullanma ehliyetine sahip olmak. 3) 18 yaşını bitirmiş olmak ve 35 yaşını doldurmamış olmak. 4) Askerlik görevini yapmış veya muaf olmak ya da askerlikle ilişkisi bulunmamak, 5) Kamu haklarından mahrum bulunmamak. 6) Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar. Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkûm olmamak. 7) Görevin özelliğine göre eğitim, yaş, tecrübe gibi özel şartları taşımak. 8) Sosyal Yardım ve İnceleme görevlisinde 4 yıllık Yükseköğretim Sosyoloji, Psikoloji, Danışmanlık ve Rehberlik, Sosyal Hizmetler bölümlerinden mezun olmak. 9) ÖSYM tarafından yapılan 2014 Kamu Personeli Seçme Sınavında KPSS P3 puan türünde en az 60 puan almış olmak. 10) Bilgisayar sertifikası (zorunlu olmayıp tercih nedenidir.) 11) Sosyal iletişim becerisine sahip olmak. 12) En az B sınıfı ehliyet sahibi olmak(tercih sebebidir.) 13) Başvuracak adayların Çarşamba İlçesi sınırları içerisinde ikamet etmesi zorunludur. ( Son 6 ay ikamet ediyor olması tercih sebebidir).
Alınacak Sayı 1 kişi
Ünvan SOSYAL YARDIM VE İNCELEME GÖREVLİSİ
Çalışma Şekli BELİRSİZ SÜRELİ
Açıklama - Bilgisayar sertifikası olması tercih sebebidir.
- 4 Yıllık Yüksek Öğretim Sosyoloji, Psikoloji, Danışmanlık ve Rehberlik, Sosyal Hizmetler bölümü
- En az B sınıfı Ehliyet sahibi olmak tercih sebebidir.
- Aday vakfın bulunduğu ilçe sınırları içinde ikamet ediyor olmalı
- SOSYAL YARDIM İNCELEME GÖREVLİSİ Personel alımında aranacak şartlar 1) Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak. 2) Medeni haklarını kullanma ehliyetine sahip olmak. 3) 18 yaşını bitirmiş olmak ve 35 yaşını doldurmamış olmak. 4) Askerlik görevini yapmış veya muaf olmak ya da askerlikle ilişkisi bulunmamak, 5) Kamu haklarından mahrum bulunmamak. 6) Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar. Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkûm olmamak. 7) Görevin özelliğine göre eğitim, yaş, tecrübe gibi özel şartları taşımak. 8) Sosyal Yardım ve İnceleme görevlisinde 4 yıllık Yükseköğretim Sosyoloji, Psikoloji, Danışmanlık ve Rehberlik, Sosyal Hizmetler bölümlerinden mezun olmak. 9) ÖSYM tarafından yapılan 2014 Kamu Personeli Seçme Sınavında KPSS P3 puan türünde en az 60 puan almış olmak. 10) Bilgisayar sertifikası (zorunlu olmayıp tercih nedenidir.) 11) Sosyal iletişim becerisine sahip olmak. 12) En az B sınıfı ehliyet sahibi olmak(tercih sebebidir.) 13) Başvuracak adayların Çarşamba İlçesi sınırları içerisinde ikamet etmesi zorunludur. ( Son 6 ay ikamet ediyor olması tercih sebebidir).
aklınıza sıklıkla gelebilecek sorulardır. Bu başlık altında bulabilirsiniz.
İstanbul 3. Bölge'den Ak Parti'den 11. sırada milletvekili adayı
MERHUM (gbkz:MUHSİN YAZICIOĞLU)NUN DAMADIDIR
MERHUM (gbkz:MUHSİN YAZICIOĞLU)NUN DAMADIDIR
Türk şarkıcı ve sunucu.
1971 yılında Almanya'nın Neviges şehrinde dünyaya gelen Uğur Işılak aslen Şereflikoçhisarlıdır.
1971 yılında Almanya'nın Neviges şehrinde dünyaya gelen Uğur Işılak aslen Şereflikoçhisarlıdır.
1.NESİL YAZAR.hOŞGELMİŞ
"emekliliğe ne kadar kaldı acaba?" düşüncesinin başını çektiği listedir.
(bkz:SABUNLUK)
(bkz:SABUNLUK)
aşırı derecede hiyerarşi içeren kelimelerdir.
(bkz: peki sayın hocam)
(bkz: peki sayın hocam)
bu toprakların yetiştirdiği en sulu, en olgun meyvalardan.Usta yönetmen,tiyatrocu
Kürt sanatçı.
Malatyada 5 çocuklu bir ailenin en küçüğü olarak büyümüştür.
ruhi su ve zülfü livaneli'nden etkilenmiştir.
Malatyada 5 çocuklu bir ailenin en küçüğü olarak büyümüştür.
ruhi su ve zülfü livaneli'nden etkilenmiştir.
kutsal sayilmasinin nedeni, kuran'in (gbkz:hz.muhammed)'e (s.a.v) ilk kez indigi gece olmasidir
Şâban ayının 15'inci gecesi, yani 14'ünü 15'ine bağlayan gece Berât Gecesi'dir.
Receb'in 27'nci gecesi yani 26'sını 27'sine bağlayan gece "Mi'rac gecesi"dir.
Üçayların ilki olan Recep ayının ilk cuma gecesi, yâni perşembeyi cumaya bağlayan gece, Regâib Gecesi'dir.
Mevlid Gecesi, Rebîu'l-evvel ayının 12'nci yani onbirini onikisine bağlayan gece Peygamber Efendimiz'in dünyayı şereflendirdikleri gecedir.
İrâde-i cüz'iyye: Cenâb-ı Hakk'ın kuluna verdiği mahdut bir salâhiyet ve tercih hakkıdır. Fakat ehemmiyeti pek büyüktür. Zira insan, irâdesini hayra sarf ederse Mevlâ hayrı, şerre sarf ederse şerri yaratır. Bu itibarla insan, Cenneti de, Cehennemi de bu irâde ile kazanır. Evet, Hâlık (Yaratıcı) yalnız Cenâb-ı Hakk'tır. O dilemezse, o yaratmazsa hiç bir şey olmaz. Şu kadar ki, kul kâsib yani isteyip çalışan, Mevlâ ise Hâlik yani yaratan'dır.
İnsana verilen irâde-i cüz'iyye otomobilin direksiyonu gibidir . İnsan direksiyonu ne tarafa çevirirse otomobil o tarafa gider. Bu sebeple, isyan içinde olan bir kimse, "Ben ne yapayım Allâh böyle dilemiş, böyle yaratmış" deyip mes'uliyeti üzerinden atıp sıyrılamaz. Evet, Allâh dilemiştir ama, kulun irâdesi ve çalışması bu yolda olduğu için dilemiştir. Zâten kulda, böyle bir irâde-i cüz'iyye yâni tercih hakkı olmasaydı, Cenâb-ı Hakk kuluna imtihan fırsatı vermemiş, onu hayra veya şerre zorlamış olurdu. Halbuki Cenâb-ı Hakk kuluna zorla bir günahı yaptırıp, sonra da cezalandırmaktan münezzehtir.
Bâzı kimseler, "Ezelde bâzılarının rûhu secde etmiş, bâzılarının etmemiş; işte ezelde rûhu secde etmeyenler kâfir gider." derler. Aslâ böyle bir şey yoktur. Bu iddiâ insanın itikadını kökünden sarsar. Ezel itiraz yeri değildir. Orada isteyerek veya istemeyerek herkes secde etti. Cenâb-ı Hakk, ruhları imtihana çekerek, "Elestü birabbiküm (Ben sizin Rabbiniz değil miyim?)" diye sorduğunda bütün ruhlar istisnâsız olarak, "Belâ (Evet Rabbimizsin Yârabbi)" diye ahid verdiler.
Yine bâzı yanlış düşünenler diyorlar ki: "Sen ne yaparsan yap, Allâh dilediğine hidâyeti dilediğine dalâleti halkeder." Bu düşünce de aslâ doğru değildir. Bu husustaki Âyet-i Kerîmeyi çokları yanlış tefsir ve izah ediyor. Üstâzım, Hocam Süleyman Hilmi Tunahan Efendi Hazretleri bu husustaki Âyet-i Kerîmeyi: "Allâh, hidâyeti isteyip, hidâyeti dileyenlere hidâyeti; dalâleti isteyip, dalâleti dileyenlere de dalâleti halkeder" diye tefsir ve izah ederlerdi.
Ayrıca bu mevzuu izah ederken derlerdi ki: "Ezelde Ahmed Cennetlik, Mehmed Cehennemlik diye zât ve şahıs üzerine bir hüküm yoktur. Ancak elbiseler biçilmiş; (İman elbisesi, itâat elbisesi, nur elbisesi) şu elbiseleri giyenler cennetliktir denilmiş; ayrıca küfür, isyân, zulmet elbiseleri biçilmiş, bunları giyenler de Cehennemliktir denilmiştir. Kul, irâde-i cüz'iyyesiyle bu elbiseleri seçmekte tamâmen serbest bırakılmıştır. Binâenaleyh, insan irâde-i cüz'iyyesiyle bunlardan hangisini seçer ve giyerse oraya gider."
Kul bütün fiillerinden kendisi mes'ul olduğuna göre artık kula lâzım gelen isyan etmek değil, mukadderâta boyun eğmek ve başa gelene râzı olmaktır. Bununla beraber görünür görünmez belâlardan bizi koruması ve ömrümüzü sıhhat ve âfiyet içinde geçirmemiz için Cenâb-ı Hakk'a yalvarmak da üzerimize düşen mühim bir vazifedir. Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şerîflerinde, "Sadaka vermek belayı defeder, ömrü uzatır" buyurmuşlardır.
İnsana verilen irâde-i cüz'iyye otomobilin direksiyonu gibidir . İnsan direksiyonu ne tarafa çevirirse otomobil o tarafa gider. Bu sebeple, isyan içinde olan bir kimse, "Ben ne yapayım Allâh böyle dilemiş, böyle yaratmış" deyip mes'uliyeti üzerinden atıp sıyrılamaz. Evet, Allâh dilemiştir ama, kulun irâdesi ve çalışması bu yolda olduğu için dilemiştir. Zâten kulda, böyle bir irâde-i cüz'iyye yâni tercih hakkı olmasaydı, Cenâb-ı Hakk kuluna imtihan fırsatı vermemiş, onu hayra veya şerre zorlamış olurdu. Halbuki Cenâb-ı Hakk kuluna zorla bir günahı yaptırıp, sonra da cezalandırmaktan münezzehtir.
Bâzı kimseler, "Ezelde bâzılarının rûhu secde etmiş, bâzılarının etmemiş; işte ezelde rûhu secde etmeyenler kâfir gider." derler. Aslâ böyle bir şey yoktur. Bu iddiâ insanın itikadını kökünden sarsar. Ezel itiraz yeri değildir. Orada isteyerek veya istemeyerek herkes secde etti. Cenâb-ı Hakk, ruhları imtihana çekerek, "Elestü birabbiküm (Ben sizin Rabbiniz değil miyim?)" diye sorduğunda bütün ruhlar istisnâsız olarak, "Belâ (Evet Rabbimizsin Yârabbi)" diye ahid verdiler.
Yine bâzı yanlış düşünenler diyorlar ki: "Sen ne yaparsan yap, Allâh dilediğine hidâyeti dilediğine dalâleti halkeder." Bu düşünce de aslâ doğru değildir. Bu husustaki Âyet-i Kerîmeyi çokları yanlış tefsir ve izah ediyor. Üstâzım, Hocam Süleyman Hilmi Tunahan Efendi Hazretleri bu husustaki Âyet-i Kerîmeyi: "Allâh, hidâyeti isteyip, hidâyeti dileyenlere hidâyeti; dalâleti isteyip, dalâleti dileyenlere de dalâleti halkeder" diye tefsir ve izah ederlerdi.
Ayrıca bu mevzuu izah ederken derlerdi ki: "Ezelde Ahmed Cennetlik, Mehmed Cehennemlik diye zât ve şahıs üzerine bir hüküm yoktur. Ancak elbiseler biçilmiş; (İman elbisesi, itâat elbisesi, nur elbisesi) şu elbiseleri giyenler cennetliktir denilmiş; ayrıca küfür, isyân, zulmet elbiseleri biçilmiş, bunları giyenler de Cehennemliktir denilmiştir. Kul, irâde-i cüz'iyyesiyle bu elbiseleri seçmekte tamâmen serbest bırakılmıştır. Binâenaleyh, insan irâde-i cüz'iyyesiyle bunlardan hangisini seçer ve giyerse oraya gider."
Kul bütün fiillerinden kendisi mes'ul olduğuna göre artık kula lâzım gelen isyan etmek değil, mukadderâta boyun eğmek ve başa gelene râzı olmaktır. Bununla beraber görünür görünmez belâlardan bizi koruması ve ömrümüzü sıhhat ve âfiyet içinde geçirmemiz için Cenâb-ı Hakk'a yalvarmak da üzerimize düşen mühim bir vazifedir. Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şerîflerinde, "Sadaka vermek belayı defeder, ömrü uzatır" buyurmuşlardır.
Hazret-i Âdem aleyhisselâmdan Peygamberimize kadar bir rivâyete göre 124 bin, diğer bir rivâyete göre ise 224 bin peygamber gelmiştir. Bunlardan ancak 28 tanesinin isimleri Kur'ân-ı Kerim'de zikredilmiştir. Kur'ân-ı Kerim'de adları geçen ve bilinmeleri vâcip olan peygamberlerin mübârek isimleri şunlardır:
1. Âdem 8. İsmâîl 15. Hârûn 22. Zekeriyya
2. İdris 9. İshâk 16. Dâvûd 23. Yahyâ
3. Nûh 10. Yâkûb 17. Süleyman 24. Îsâ
4. Hûd 11. Yûsüf 18. Yûnus 25. Üzeyr*
5. Sâlih 12. Eyyûp 19. İlyas 26. Lokman*
6. İbrâhîm 13. Şuayb 20. Elyesa 27. Zülkarneyn*
7. Lût 14. Mûsâ 21. Zülkifl
28. Hazret-i Muhammed. (Aleyhimüsselam)
* Bu üç mübârek zâta evliya diyenler de vardır.
Allâhü Teâlâ'ya inanmak,
Meleklerine inanmak,
Kitaplarına inanmak,
Peygamberlerine inanmak,
Âhiret gününe inanmak,
Kadere; hayır ve şerrin Allâh'tan olduğuna, öldükten sonra dirilmenin hak olduğuna inanmaktır.
İmanın bu altı şartından birini kabul etmeyen, hepsini inkâr etmiş sayılır. Meselâ, imanın beş şartını kabul edip, âhirete inanmayan kimse müslüman olamaz.
Meleklerine inanmak,
Kitaplarına inanmak,
Peygamberlerine inanmak,
Âhiret gününe inanmak,
Kadere; hayır ve şerrin Allâh'tan olduğuna, öldükten sonra dirilmenin hak olduğuna inanmaktır.
İmanın bu altı şartından birini kabul etmeyen, hepsini inkâr etmiş sayılır. Meselâ, imanın beş şartını kabul edip, âhirete inanmayan kimse müslüman olamaz.
Kur'an Kursları, İlk ve Orta dereceli okullar ile yetişme çağındaki bütün müslüman çocukları için zarûri dînî bilgiler
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?