Tam bir safsatadır :) çok hastaydım uyuyordum. Uyandıktan sonra çay içtim uykum kaçtı şimdi de canım sıkılıyor, kitap okuyorum. Bir sene boyunca aynı mı geçecek şimdi? Dediğim durum.
--- (gbkz: spoiler) ---
Yalnız şöyle de bir şey var. 1 ocak tatilini takmayan okulumuzda geçen sene osmanlıca dersimiz vardı. Hatta hoca, eşini okulda ders olduğuna inandırmak için amfide hepimizle selfie çekilip whatsapptan yollamıştı :) Yarın da akdem arapça kursum var. Yine 1 ocakta. Bunu düşününce acabaa demiyor değilim hani :))
--- (gbkz: spoiler) ---
Biri 'Aşıklık nedir?' diye sordu. 'Benim gibi olursan anlarsın.' dedim. Kalem ki, çarçabuk yazıp gidiyordu. Aşkın tefsîri bahsine gelince, tahammül edemeyerek yarıldı. Akıl, aşkın şerhinde çamura batmış merkep gibi aciz kaldı.\" (gbkz:Mevlâna)
bir şeyi, allah öyle istiyor diye değil, \"gelenek, örf ve ananeler öyle istiyor diye yapıp, sonra da bunu dine mâL etmektir. ha bi de tam tersi, Allahın emrini yaptığımız için gelenekselci olmakla itham edilmemiz var ki, sormayın gitsin.
--- (gbkz: spoiler) ---
başörtüsünü Allah emrediyor diye örtüyoruz, geleneklerden dolayı örtündüğümüzü sanıyorlar, ha bi de daha da ileri gidip kuranda olmadığını iddia ediyorlar ki, bu direkt küfürdür.
dinde olmayan adetleri gelenekleri de Allah öyle emrediyor gibi konuşan kesim oluyorlar bunlar ayrıca. örn: (gbkz: kurşun döktürmek )
--- (gbkz: spoiler) ---
--- (gbkz: spoiler) ---
başörtüsünü Allah emrediyor diye örtüyoruz, geleneklerden dolayı örtündüğümüzü sanıyorlar, ha bi de daha da ileri gidip kuranda olmadığını iddia ediyorlar ki, bu direkt küfürdür.
dinde olmayan adetleri gelenekleri de Allah öyle emrediyor gibi konuşan kesim oluyorlar bunlar ayrıca. örn: (gbkz: kurşun döktürmek )
--- (gbkz: spoiler) ---
sizi her koşulda destekleyen, yüzünüzü asık görünce üzülen, üzüldüğünüzü farkettiğinde kahrolan, gözünüzden düşen bir damla yaşa bile dayanamayan, her an arkanızda bir kale gibi duran, sizi koruyup kollayan, Allah başımızdan eksik etmesin dediğimiz mucizevi varlıklardır.
Enam
(151) (Ey Muhammed!) De ki: \"Gelin, Rabbinizin size haram kıldığı şeyleri okuyayım: Ona hiçbir şeyi ortak koşmayın. Anaya babaya iyi davranın. Fakirlik endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin. Sizi de onları da biz rızıklandırırız. (Zina ve benzeri) çirkinliklere, bunların açığına da gizlisine de yaklaşmayın. Meşrû bir hak karşılığı olmadıkça Allah'ın haram (dokunulmaz) kıldığı canı öldürmeyin.İşte size Allah bunu emretti ki aklınızı kullanasınız.\"
--- (gbkz: spoiler) ---
kadınlar, huy olarak babalarına benzettikleri erkeklere aşık olurlarmış. ne kadar doğru bilemiyorum, dediğim durum
--- (gbkz: spoiler) ---
Enam
(151) (Ey Muhammed!) De ki: \"Gelin, Rabbinizin size haram kıldığı şeyleri okuyayım: Ona hiçbir şeyi ortak koşmayın. Anaya babaya iyi davranın. Fakirlik endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin. Sizi de onları da biz rızıklandırırız. (Zina ve benzeri) çirkinliklere, bunların açığına da gizlisine de yaklaşmayın. Meşrû bir hak karşılığı olmadıkça Allah'ın haram (dokunulmaz) kıldığı canı öldürmeyin.İşte size Allah bunu emretti ki aklınızı kullanasınız.\"
--- (gbkz: spoiler) ---
kadınlar, huy olarak babalarına benzettikleri erkeklere aşık olurlarmış. ne kadar doğru bilemiyorum, dediğim durum
--- (gbkz: spoiler) ---
bizi 9 ay karnında taşıyan, dünyaya getirmek için ölüm riskini bile göze alan, olağanüstü güçlerle donatılmış mucizevi varlık
(bkz:Number One For Me)
--- (gbkz: spoiler) ---
46. Sure (Ahkâf Suresi), 15. Ayet
Biz insana anne babasına iyi davranmayı emrettik. Annesi onu ne zahmetle karnında taşıdı ve ne zahmetle doğurdu! Onun (anne karnında) taşınması ve sütten kesilme süresi (toplam olarak) otuz aydır. Nihayet olgunluk çağına gelip, kırk yaşına varınca şöyle der: \"Bana ve anne babama verdiğin nimetlere şükretmemi, senin razı olacağın salih amel işlememi bana ilham et. Neslimi de salih kimseler yap. Şüphesiz ben sana döndüm. Muhakkak ki ben sana teslim olanlardanım.\"
31. Sure (Lokmân Suresi), 14. Ayet
İnsana da, anne babasına iyi davranmasını emrettik. Annesi onu her gün biraz daha güçsüz düşerek karnında taşımıştır. Onun sütten kesilmesi de iki yıl içinde olur. (İşte onun için) insana şöyle emrettik: \"Bana ve anne babana şükret. Dönüş banadır.\"
--- (gbkz: spoiler) ---
(bkz:Number One For Me)
--- (gbkz: spoiler) ---
46. Sure (Ahkâf Suresi), 15. Ayet
Biz insana anne babasına iyi davranmayı emrettik. Annesi onu ne zahmetle karnında taşıdı ve ne zahmetle doğurdu! Onun (anne karnında) taşınması ve sütten kesilme süresi (toplam olarak) otuz aydır. Nihayet olgunluk çağına gelip, kırk yaşına varınca şöyle der: \"Bana ve anne babama verdiğin nimetlere şükretmemi, senin razı olacağın salih amel işlememi bana ilham et. Neslimi de salih kimseler yap. Şüphesiz ben sana döndüm. Muhakkak ki ben sana teslim olanlardanım.\"
31. Sure (Lokmân Suresi), 14. Ayet
İnsana da, anne babasına iyi davranmasını emrettik. Annesi onu her gün biraz daha güçsüz düşerek karnında taşımıştır. Onun sütten kesilmesi de iki yıl içinde olur. (İşte onun için) insana şöyle emrettik: \"Bana ve anne babana şükret. Dönüş banadır.\"
--- (gbkz: spoiler) ---
https://www.youtube.com/watch?v=f4J7-WR1QOY
şeytanın, insanı Allah'tan uzaklaştırmak için aklına saldığı kötü düşüncelerdir. korunma yöntemleri, felak ve nas surelerini bol bol okumak, malayaniyi terk etmek, haram yememek ve gözünü haramdan sakındırmak
''vs'' yazacağım yere aslında ''mi'' soru edatını yazarak açmayı düşündüğüm başlıktır. kıyaslamayı neye göre yapmak gerekir? gerekçeleri nelerdir? diye birkaç gündür kafamı kurcalayan soru.
GÖNÜL DİLİ NEDİR?
Bir gönül insanı olan Mevlânâ, “Mesnevi”de gönül dilini şöyle tanımlar:
“Söz deri gibidir, mana da onun içindeki
Söz beden misali ve manası da bu tatlı candır.”
Mevlânâ, bu beyitinde anlamın kelimenin ruhu olduğunu belirtir. İnsandaki ruhun çıkması gibi kelimenin de manasının kaybolması onun ölümü olacaktır. Dolayısıyla önemli olan konuşma dilindeki kelime değil, gönül dilindeki manasıdır.
“Sözden suret doğar, tekrar ölür.
Dalga denize gider gelir.”
Suret, tasavvuf felsefesinde varlığın görünen yanı, beş duyu ile algılanan yönü demektir. Mevlânâ, bu beyitinde sözden doğan suretin yani konuşma dilinin fanî olduğunu belirtir. Bakî olansa gönül dilidir.
“Bilhassa gönül dili olursa,
Gönüldaşlık dildaşlıktan iyidir.”
“O söz ima ve yazıyla değildir
Ama gönül diline tercüman olur.”
Aynı dili konuşmaktan daha önemlisi aynı hissiyata yani aynı gönül diline sahip olmanın daha önemli olduğu belirtilmiştir. Gönül dili ile konuşma ima ve yazıyla değil algıların dışında bir yolla olmaktadır.
“Harfi sesi ve sözü ortadan kaldır ki,
Onlar ayrı olarak mana sana erişsin.”
Harf, ses ve söz, gönül dilimizde var olan manaları karşımızdaki insanlara aktarmada kullandığımız araçlardır. Eğer gönül dilini okuyabilecek yetenekte olabilseydik harfe, sese ve söze ihtiyacımız kalmaz doğrudan manaya erişebilirdik.
“İbret sahipleri ondan sırlar duymakta
Gafiller ise sadece sesler işitmektedir.”
“Sırların arslanı ve beyi olana
Gönüllerdeki şey akseder.”
Sırlara vakıf olan kişilerin, yani tasavvufta yüksek mertebede olan Allah dostlarının kalp gözleri açık olur ve onlar konuşma dilinden ziyade gönül dilini duyarlar.
“Kâmilin önünde kalbindekine dikkat et.
Gafil olma, gönüle nazar eder.”
“Gerçi o eşeğin suçunu söylemezse de bilir.
Yüzüne bakar onu büyüler.”
Mevlânâ, âlim kimselerin önünde insanın gönlünden geçenlere dikkat etmesi gerektiğini öğütlüyor. Çünkü, o kimseler insanların gönüllerinden geçenleri okuyabilirler.
“Sözsüz övgünün olduğu o makamı,
Ey Rabbim sen bu cana göster.”
Yukarıdaki birkaç örnek beyitte de görüldüğü gibi, kişiler arası iletişimin gerçek zemini gönül dilidir. Mevlânâ, bu seçkin beyitlerinde iletişimin bizcesini, Türk milletine özgü, Şark kültürüne ait tarzını özetlemiştir.
Mevlânâ, bir başka özlü sözünde;
“Ya olduğun gibi görün,
Ya göründüğün gibi ol!”
diyerek iletişimin gerçek sırrının doğallık olduğunu da izhar etmiştir. İdeal insanın; herkesin elinden, belinden, dilinden emin olduğu, güvenilir kimse olduğunu da ifade etmiştir. O hâlde, insanlarla kurduğumuz ilişkilerde içimizle dışımızın bir olması gerekir. Yüzümüz maskesiz, sözümüz lekesiz olmalı! Olduğumuz gibi görünmemek başımıza büyük işler de açabilir. Çünkü; gerçekler, er geç bir gün mutlaka ortaya çıkar. İçi dışı bir olmak, bir meziyet değil; bir mecburiyet tir.
Sonuç olarak gerek Mevlânâ Hazretleri'nin hayatına gerekse Mesnevi'deki sözlere bakıldığında, Gönüller Sultanı olarak adlandırılan Mevlânâ'nın, “konuşma dili”yerine “lisan-ı hâli” ve kalbin dili olan “gönül dili”ni tercih ettiği görülür. Nitekim sema ayinlerinde onca süre hiçbir Dünya kelamının edilmemesin e rağmen gönülleri coşturması da bunun en önemli delillerindendir. Mevlânâ'ya zamanın gerisinden zaman ötesine taşıyan ve milyonlarca insanın gönlüne yerleştiren sırrı, belki de bu kelamsız “gönül dili”nde aramak gerekebilir.
--- (gbkz: spoiler) ---
Bildiğim bir konuydu fakat yazmaya üşendim. (gbkz:Zaman kıtlığı)
Alıntıdır
--- (gbkz: spoiler) ---
Bir gönül insanı olan Mevlânâ, “Mesnevi”de gönül dilini şöyle tanımlar:
“Söz deri gibidir, mana da onun içindeki
Söz beden misali ve manası da bu tatlı candır.”
Mevlânâ, bu beyitinde anlamın kelimenin ruhu olduğunu belirtir. İnsandaki ruhun çıkması gibi kelimenin de manasının kaybolması onun ölümü olacaktır. Dolayısıyla önemli olan konuşma dilindeki kelime değil, gönül dilindeki manasıdır.
“Sözden suret doğar, tekrar ölür.
Dalga denize gider gelir.”
Suret, tasavvuf felsefesinde varlığın görünen yanı, beş duyu ile algılanan yönü demektir. Mevlânâ, bu beyitinde sözden doğan suretin yani konuşma dilinin fanî olduğunu belirtir. Bakî olansa gönül dilidir.
“Bilhassa gönül dili olursa,
Gönüldaşlık dildaşlıktan iyidir.”
“O söz ima ve yazıyla değildir
Ama gönül diline tercüman olur.”
Aynı dili konuşmaktan daha önemlisi aynı hissiyata yani aynı gönül diline sahip olmanın daha önemli olduğu belirtilmiştir. Gönül dili ile konuşma ima ve yazıyla değil algıların dışında bir yolla olmaktadır.
“Harfi sesi ve sözü ortadan kaldır ki,
Onlar ayrı olarak mana sana erişsin.”
Harf, ses ve söz, gönül dilimizde var olan manaları karşımızdaki insanlara aktarmada kullandığımız araçlardır. Eğer gönül dilini okuyabilecek yetenekte olabilseydik harfe, sese ve söze ihtiyacımız kalmaz doğrudan manaya erişebilirdik.
“İbret sahipleri ondan sırlar duymakta
Gafiller ise sadece sesler işitmektedir.”
“Sırların arslanı ve beyi olana
Gönüllerdeki şey akseder.”
Sırlara vakıf olan kişilerin, yani tasavvufta yüksek mertebede olan Allah dostlarının kalp gözleri açık olur ve onlar konuşma dilinden ziyade gönül dilini duyarlar.
“Kâmilin önünde kalbindekine dikkat et.
Gafil olma, gönüle nazar eder.”
“Gerçi o eşeğin suçunu söylemezse de bilir.
Yüzüne bakar onu büyüler.”
Mevlânâ, âlim kimselerin önünde insanın gönlünden geçenlere dikkat etmesi gerektiğini öğütlüyor. Çünkü, o kimseler insanların gönüllerinden geçenleri okuyabilirler.
“Sözsüz övgünün olduğu o makamı,
Ey Rabbim sen bu cana göster.”
Yukarıdaki birkaç örnek beyitte de görüldüğü gibi, kişiler arası iletişimin gerçek zemini gönül dilidir. Mevlânâ, bu seçkin beyitlerinde iletişimin bizcesini, Türk milletine özgü, Şark kültürüne ait tarzını özetlemiştir.
Mevlânâ, bir başka özlü sözünde;
“Ya olduğun gibi görün,
Ya göründüğün gibi ol!”
diyerek iletişimin gerçek sırrının doğallık olduğunu da izhar etmiştir. İdeal insanın; herkesin elinden, belinden, dilinden emin olduğu, güvenilir kimse olduğunu da ifade etmiştir. O hâlde, insanlarla kurduğumuz ilişkilerde içimizle dışımızın bir olması gerekir. Yüzümüz maskesiz, sözümüz lekesiz olmalı! Olduğumuz gibi görünmemek başımıza büyük işler de açabilir. Çünkü; gerçekler, er geç bir gün mutlaka ortaya çıkar. İçi dışı bir olmak, bir meziyet değil; bir mecburiyet tir.
Sonuç olarak gerek Mevlânâ Hazretleri'nin hayatına gerekse Mesnevi'deki sözlere bakıldığında, Gönüller Sultanı olarak adlandırılan Mevlânâ'nın, “konuşma dili”yerine “lisan-ı hâli” ve kalbin dili olan “gönül dili”ni tercih ettiği görülür. Nitekim sema ayinlerinde onca süre hiçbir Dünya kelamının edilmemesin e rağmen gönülleri coşturması da bunun en önemli delillerindendir. Mevlânâ'ya zamanın gerisinden zaman ötesine taşıyan ve milyonlarca insanın gönlüne yerleştiren sırrı, belki de bu kelamsız “gönül dili”nde aramak gerekebilir.
--- (gbkz: spoiler) ---
Bildiğim bir konuydu fakat yazmaya üşendim. (gbkz:Zaman kıtlığı)
Alıntıdır
--- (gbkz: spoiler) ---
Bir kaç güne kalmaz okullar tatil oldu haberleri duyarız artık, dediğim durum
Soruları Test olarak hazırlamak zor fakat okuması kolay, klasik olarak hazırlamak kolay fakat okuması zordur. Cevap kişiden kişiye ve şartlara göre değişiklik gösterebilir dediğim durum
Arapça \"medde/uzadı\" kelime kökünden türemiş olan bu kelime if'al babına girince imdâd şekline girer ve \"el uzatma, yardım isteme\" anlamlarına gelir.
Kale almamak? Nerenin kalesi? Diye sorma ihtiyacı duyduğum kelimedir.
Güzel Türkçemiz de kâle almamak şeklinde telaffuz edilen bu kelime, arapça kökenli gâle/dedi fiilinden türemiş olup, sözünü etmeye değer bulmamak anlamında kullanılır.
Nasıl ki ihlas suresinde gul hüvallahu yazan kısmı kul hüvellahu şeklinde okuyunca iğreti duruyor, bundan ziyâde anlam bozuluyorsa, gâle kelimesini kale diye okuyunca da anlam bozulur. dediğim durum
Güzel Türkçemiz de kâle almamak şeklinde telaffuz edilen bu kelime, arapça kökenli gâle/dedi fiilinden türemiş olup, sözünü etmeye değer bulmamak anlamında kullanılır.
Nasıl ki ihlas suresinde gul hüvallahu yazan kısmı kul hüvellahu şeklinde okuyunca iğreti duruyor, bundan ziyâde anlam bozuluyorsa, gâle kelimesini kale diye okuyunca da anlam bozulur. dediğim durum
Bulunduğu yer için yapanlardan başka, bir de de o yerde olmadığı halde yer bildirimi yapanlar var ki evlerden ırak.
Kızla konuştuğumda, evde pijamalarımla oturup ders çalışıyorum, saç baş darma duman, annem görse 20 küsür yıllık kızını tanımaz diyor, 1 saat sonra görüyorum ki bebekte 3 5 tur atarım diye yer bildirimi yapıyor. Altına yorum yazıp bozmak istemedim ama Şaşkınlardayım. ¿¿¿
Kızla konuştuğumda, evde pijamalarımla oturup ders çalışıyorum, saç baş darma duman, annem görse 20 küsür yıllık kızını tanımaz diyor, 1 saat sonra görüyorum ki bebekte 3 5 tur atarım diye yer bildirimi yapıyor. Altına yorum yazıp bozmak istemedim ama Şaşkınlardayım. ¿¿¿
Normal mesajlaşmalarda, gerçekten gülümsediğim zamanlarda smile işaretini kullanırken,-ki kızınca asla kullanmam- sözlükte ise, genelde Ya ciddi olduğumun anlaşılmaması, ya ironiye vurmak, ya da gâle almadığım zamanlar yaptığımdır. :)
Kişiden kişiye, durumdan duruma değişiklik gösterebilir
Kişiden kişiye, durumdan duruma değişiklik gösterebilir
https://youtu.be/KHfEOpQgmng
(u:Çılgınlar gibi Eğleneceğiz dimi gençler :P )
(u:Çılgınlar gibi Eğleneceğiz dimi gençler :P )
ilahiyat fakülteleri bile ileride ışidin arka bakçesi olabilir diyen prof. dr. hasan onatı buradan saygı(!) ve sevgilerle(!) selamlıyoruz (!)
--- (gbkz: spoiler) ---
yok ona selam, Allah'ın selamına yazık be, verilmez öylelerine dediğim durum
--- (gbkz: spoiler) ---
+akıl tutulması nasıl yaşanır?
-ha bunun gibi
--- (gbkz: spoiler) ---
yok ona selam, Allah'ın selamına yazık be, verilmez öylelerine dediğim durum
--- (gbkz: spoiler) ---
+akıl tutulması nasıl yaşanır?
-ha bunun gibi
laf konuşayım da, boşmuş doluymuş farketmez, diye düşünerek her türlü fantazilerini dillere döküp kendini birşeyler konuşuyor gösterip fasulye gibi nimetten sayan kişilerin sahip olduğu durumdur(u:.-ki fasulye de nimettir, ben onu lafın gelişi söyledim) boynunuz tutulursa iyileşir ama akıl tutulmasının tedavisi çok zor, hatta imkansız gibi,
öylelerinden ışık hızıyla uzaklaşıp Allah'tan akıl fikir dileklerinde bulunmak lazım dediğim durum
(bkz:akıl dağılırken kafaya şemsiye tutmak)
öylelerinden ışık hızıyla uzaklaşıp Allah'tan akıl fikir dileklerinde bulunmak lazım dediğim durum
(bkz:akıl dağılırken kafaya şemsiye tutmak)
Ölümü sevgiliye kavuşmak olarak gören ve Anadolu Selçukluları döneminde yaşayan Mevlana Celaleddin-i Rumi yaşama gözlerini yumdu. (1273)
(bkz:şeb-i arus)
(bkz:şeb-i arus)
♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡
Ay yüzlüm, apaçık sözlüm, ruhum sana kurban;
Gönlüm sana hayran!
Nergis bakışlarının tesiri ne de yaman!
Sultanım el-aman!
Bak sinemde bir ok var, derûnumda bir acı,
Sendedir ilacı…
Ey varlığı nûr, dünyası sürur, sözü kur’ân!
Her derdime derman…
Pür âteşim bırakma beni hicranda zinhâr!
Rûhumda âh u zâr…
Hem mahzun, hem de perişan dertlerle kıvrandım;
Kapına dayandım!
Bilmem başka kor, başka ateş, ben sana yandım;
Seninle uyandım.
Ey dünyaya arştan gelen nûr, ey meh-i tâbân!
Aydınlattı ziyan…
Baktım şemailine hep dîdârını andım;
Aşkınla kıvrandım.
Ey taptaze gül, kâkülü amber, saçı reyhan!
Câziben ne yaman!
Görmemiştir cihanda gözler, sen gibi dilber…
Güneşlerden enver…
Aç lütufla bağrını aç ki, kıtmir kölendir,
Dergâhın uludur…
Deryalara denk kereminden bir katre ihsân,
Ey gönlüme sultan!
Lutfeyle ne olur bildiğim başka kapı yok! (s.a.v)♡
Ay yüzlüm, apaçık sözlüm, ruhum sana kurban;
Gönlüm sana hayran!
Nergis bakışlarının tesiri ne de yaman!
Sultanım el-aman!
Bak sinemde bir ok var, derûnumda bir acı,
Sendedir ilacı…
Ey varlığı nûr, dünyası sürur, sözü kur’ân!
Her derdime derman…
Pür âteşim bırakma beni hicranda zinhâr!
Rûhumda âh u zâr…
Hem mahzun, hem de perişan dertlerle kıvrandım;
Kapına dayandım!
Bilmem başka kor, başka ateş, ben sana yandım;
Seninle uyandım.
Ey dünyaya arştan gelen nûr, ey meh-i tâbân!
Aydınlattı ziyan…
Baktım şemailine hep dîdârını andım;
Aşkınla kıvrandım.
Ey taptaze gül, kâkülü amber, saçı reyhan!
Câziben ne yaman!
Görmemiştir cihanda gözler, sen gibi dilber…
Güneşlerden enver…
Aç lütufla bağrını aç ki, kıtmir kölendir,
Dergâhın uludur…
Deryalara denk kereminden bir katre ihsân,
Ey gönlüme sultan!
Lutfeyle ne olur bildiğim başka kapı yok! (s.a.v)♡
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?