John Doe

bir işletim sistemi hatasıdır. insanı kanser eder. genellikle en lazım olan zamanları bulur bunu yapmak için.

bir başka çeşidi için (bkz: mavi ekran)

\"iki gözüm seneler geçiyor
gönül ektiğini biçiyor
bi selam lütfet bu ne çok hasret
gel barışalım artık\"
şeklinde sözleri olan güzel ve anlamlı(u:altını çizerek söylüyorum casper) bir sertab erener parçası.

https://www.youtube.com/watch?v=FdB5Z_9CM9U

abd'de bir talk show programcısı olan jimmy kimmel'in halloween (cadılar bayramı) için ebeveynlere kendi çocuklarını trolletmesi ve bunları programında yayınlatmasıdır.
çocukların verdiği tepkiyi izlemek isteyenler için ilgili video:



ya doyamazsın. yetiştiren ebeveynleri burdan tebrik ediyorum (her ne kadar kendisi bundan bihaber olsa da)

açın şu videoyu izleyin ve de böyle bi arkadaşlık edinin.
https://www.youtube.com/watch?v=TDrXh0wptY8

bozmayın ya moralinizi. değmiyor işte hiçbrişeye.
(bkz: ironi)

yaşanılan bir anı daha önceden yaşamış gibi hissetme duygusudur. gece bilgisayar başında miskin miskin otururken bile olabilitesi varmış bunu farkettim.

tv izlemeyen insanların televizyonda çok popüler olan programları yada kişileri bilmemesi üzerine karşılaştıkları durum. (bkz: ben)

hipokondriyazis hastası kişilere verilen isim. tam türkçe ifadesi olarak \"hastalık hastası\"
bu kişiler sürekli kendilerinde bi hastalık olduğunu düşünür. ilaçla ve doktorla tedavi olacaklarına inanarak ilaç bağımlılığına sürüklenirler. psikolojik bir rahatsızlıktır.


--- ---

anlam ayrımı olarak (gbkz:zakkum) grubunun bir şarkısı.
bazı vurucu dizeleri ile insanın içine işler.

\"her birliktelik kalbinin emzireceği bir yeni bebektir
önce emeklemeyi sonra yürümeyi öğretir
kalbindeki sütü tüketmediler mi?\"
https://www.youtube.com/watch?v=wF5JOWYtsUs

sosyal medya sayesinde dil dağarcığımıza girmiş bir söz öbeğidir.
yattım ama uyuyamıyorum, sohbet edecek kimsem de olmadığından(u: yalnızlığa vurgu yapılır) tavanla konuşuyorum manasında kullanılır.

diziyle, dedikoduyla en çok da kavgayla(u: kavga eden insan gördüm mü dayanamam yanımdakileri dürtüp çekirdek ister oturur izlerim. tuzum kuru benim.) çok iyi giden kuruyemiş.

bitki yetişirken oluşan bir çeşit genetik bozukluk nedeniyle bitkinin hiç bir renk pigmeti üretememesi sonucu oluşan beyaz bembeyaz bitkilerdir.
bunlara bazı botanikçiler vampir bitki de diyorlar. nedeni ise aslında güneşte kalıp fotosentez yapması gereken bitkilerin albino olduğu durumlarda fotosentez yapamaması ve bu durumda güneş ışığının onlar için zararlı hale gelmesi.
çok değişik çok ilginç bi görüntü oluştursa da fotosentez yapamadığı için ömürleri çok kısa oluyor tabi bu bitkilerin.
not: itinayla googleda aratabilirsiniz yada başka bi arama motorunda artık o sizin bileceğiniz iş.
not2:gaza gelip sırf birinci notu yazmak için açtım aslında başlığı. (u: yersen)
not3:lütfen not2'yi ciddiye almayınız nitekim kendisi espri amaçlı yazılmıştır.

milli düş kırıklığımız da denebilir.

çıkmaz demeyin şansınızı deneyin milli piyango şeklindeki cingılı ile akıllara yer etmiştir.
ya çıkarsa? şeklinde de bi sloganı vardı sanki.

bu sene yılbaşında yapılacak çekilişte 55 milyon türk lirası büyük ikramiye imiş.
tam bilet 50 tl, yarım bilet 25 tl ve çeyrek ise 12,5 tl.
ben bu satırları yazarken biletlerin %60'ı da tükenmiş bulunmaktadır.

söylenen sözlere inandırıcılık katmak için kullanılan, son günlerde moda haline gelmiş söz.
aynı zamanda adana'dan çıktığı için bir adana repliği de denilebilir.
aynı anlamı taşıyan bir başka adana repliği için (bkz: deel mi dezzemim cülüğü)

öğrencilerimin günaşırı bana tekrar tekrar hatırlattığı şeydir. böyle böyle soğuyorum meslekten.

öğretmenlerin çok sık kullandıkları repliklerdir. çoğu klişeleşmiştir. çoğunlukla öğrencilere karşı kullanılsa da öğretmenlerin kendi aralarında kullandıkları klişeleşmiş replikler de vardır.
bir kaç örnek olarak:

öğretmenler odasında:
-yok yaa bi ömür yapılmaz bu meslek, 40'ından sonra müdür, müdür yardımcısı filan olacaksın.
-ek dersler yatmış mı?
-şu çocuk senin dersinde nasıl?

koridorda nöbetçiyken:
-gir içeri kapat kapıyı artık!

derse başlarken:
-nerde kalmıştık?
-kim sözlüye kalkmak istiyor?

ders esnasında:
-o arka dörtlüyü dağıtacam
-kahvekaneye çevirdiniz burayı
-kendini de unutsaydın
-çeneniz değil eliniz çalışsın
...

yurdum insanının birbirine değer verdiğini göstermek yada belli bir duyguyu söylemek yerine davranışa dökmek için kullandığı örf, adet ve geleneklerdir. farklı yerlerde duyduğum, gördüğüm, yaşadığım bir kaç örnek şu şekilde sıralanabilir. bu gelenekler yöreden yöreye (tam tersi şekilde) değişiklik gösterebilir.

misafir geldiğinde hemen çay konulmaz. bi süre oturup sohbet edilmesi beklenir. hemen çay konulması çayınızı için de çabucak gidin anlamı taşır.
misafire sofrada tüm ekmek uzatılmaz, ekmek bölünüp de verilir. bunun anlamı ekmeğini paylaşmaktır. tüm ekmek dilenciye, yoksula, muhtaç kişiye verilir.
sofrada en büyük kişi yemeğe başlamadan başlanmaz.
sofrada misafir başlamadan yemeğe başlanmaz.( bazı yerlerde tam tersi ev sahibi başlanmadan başlanmaz)
misafire yemekten sonra hoşgeldiniz denir. çünkü ancak yemek yenildikten sonra o eve misafir olarak kabul edilmiştir.
bayramlarda ikran edilen şekeri almamak saygısızlık sayılır.
mırra (acı kahve) bekar biri tarafından ikram edilir eğer ikram edilen kişi bunu geri çevirirse bu kişinin tüm evlilik masraflarını karşılamayı kabul etmiş sayılır.
bir kaç gün yatılı olarak kalacak misafirin yatağı ev sahibi tarafından toplanmaz, toplanırsa misafirliğinizi bitirin de dönün anlamı taşır. (bazı yerlerde tam tersi bi şekilde yatağı toplamamak istenmediğine yorumlanır)

bulunulan lokasyonda kullanılabilir alternatifi varsa asla ama asla tercih edilmemesi gereken internet servis sağlayıcıdır. sizi her türlü mağdur etmenin bir yolunu bulur.

yolda, bi toplantıda, internette falanda filanda bi tanıdık görülür, aaa naber yaa? diye nezaketen sorulur.
karşındakinin car car car (es) car da car car konuşması yada abuk sabuk sapur supur konulardan bahsetmeye başlaması sonucu karşılaşılan durumdur.

az önce istemsizce birini maruz buraktığım durumdur ayrıca.

çeşitli nedenlerden dolayı başın farklı bölgelerinde oluşan ağrı.

misal sinüzit göz etrafı, alın ve şakaklarda kendini daha yoğun hissettirirken yüksek tansiyondan oluşan ağrı ense kökünden başın arkasına doğru yayılır. migren ise özellikle başın üst kısmında olmak üzere tüm başın nerdeyse hepsini ağrıtabilir. strestense herbiyer ağrıyabilir.

insanoğlundaki hayvan sevgisinin ve yaşama verilen değerin en güzel örneklerinden biridir. karınca yuvasının etrafı çakıl taşları ile belirtilip yanına da bi kartonda "dikkat karınca çıkabilir, ezmeyin!" yazılmıştır.

sabahattin ali'nin 1943'de yayınladığı romandır.

şahsım tarafından yıllarca yazarı, konusu ve yayım tarihi bilinmeden, ismini duyunca popülist bir kitap olduğu önyargısıyla hep uzak kalınmıştır. ne var ki 1920-30-40'lı yıllarda geçtiğini ve yazarının bir türk olduğunu öğrenmemle birlikte kendisine bakış açım değişmiş ve tarafımda okunmuş çok beğenilmiştir ve bu önyargıdan dolayı utanç duyulmuştur.

eserin konusuna değinmeyeceğim ama yazarın kitap ile ilgili söylediği bir söz ana fikrini belirtiyor:
”dünya’nın en basit, en zavallı, hatta en ahmak adamı bile, insanı hayretten hayrete düşürecek ne müthiş ve karışık bir ruha maliktir!... niçin bunu anlamaktan bu kadar kaçıyor ve insan dedikleri mahluku anlaşılması ve hakkında hüküm verilmesi en kolay şeylerden biri zannediyoruz?”

kısaca okuyunuz okutunuz.