şu sıralar kinyas ve kayra 'yı okuyorum.kitabın bir bölümünde ikilimiz bir oyun oynuyor. buraya aktarmak istedim. oyunumuz şu şekilde : bir kişi bir kelimeyle oyunu başlatır. daha sonra başkası o kelime aklına ne getiriyorsa onu söyler. sonra diğeri o kelimeyle aklına ne geliyorsa onu söyler. bu şekilde devam eder. onlar birbirlerinin zihin haritalarını çok iyi bildikleri için alakasız gibi görünse de çok güzel çağrışımlar çıkarmışlardı. sınıfta öğrencilere oynatıyorum bazen. o zaman ilk kelimemiz: -terlik
adıyaman milli eğitimin başlattığı bir proje. haftada bir gün tüm idareciler, öğretmenler, öğrenciler okula eşofmanlarıyla geliyorlar. ilk 20 dakika spor yapıyorlar. ilkokullar için zorunlu, ortaokul kısmı için gönüllü. çocuklar çok eğleniyor bu etkinliği yaparken. sağlam kafa sağlam vücutta bulunur diyoruz ve sporu destekliyoruz.
3 boyutlu çizim yapabilme. göz yanılsaması. biz yapmaya çalışıyoruz bunu sınıfta. ellerini kağıda koyup çiziyorlar.sonra ellerinden geçen çizgilerle boyut kazandırıyorlar sanki elleri kağıdın üzerindeymiş gibi bir izlenim oluşuyor. dip not: resim ekleyebilsem atardım sınıf çalışmalarımızı ama (__) kendi çalışmamızı bulamadım ama orjinali bu.
düğünden sonra çeşitli işkencelere maruz kalan insan evladı. yok çarşafını göster, yok el öpmelere git, sabahına kaynana eli öp, yemek hazırla, bulaşık yıka. neyse ki azalarak yok oluyor. (bkz: sevilmeyen adetler)
okul servisimizin ihtiyacı olan başlık. söylenecek kadar ağır , tahammül sınırlarını zorlayan bir koku. camlar açık gidiyoruz kışın ortasında . bana mısın demiyor !! servisin içinde sıkmadığımız deodorantlar mı kalmadı, parfümler mi kalmadı nafile.
bildiğimiz baş dönmesinin kısa aralıklı zamana yayılmış hali. iç kulak taşlarıyla(kristalleri) alakalı bir durum. onlar yerinden oynadığı zaman dengenizi kaybediyormuşsunuz ve sürekli bir dönme hissediyorsunuz. bu zamana kadar ki dengesiz davranışlarımı hastalığımın üzerine atabilirim artık. !
(bkz: çılgın bediş) başlığında yazdığım duygu durumumdan dolayı açıp açıp diziyi izliyorum. geçmişe götürüyor beni. sanki onu izlerken ilkokul zamanlarıma geri dönüyorum. hep orda kalmak istiyorum. eskiyi sık özler oldum bu aralar. biraz önce arabada trt türküyü açtım onu dinledim. gözümde ne canlandı tabii ki çocukken babamlarla gece misafirlikten dönerken arabada çalan belkıs akkale arif sağ kasedi. sanırım o zamanları özledim fazladan bir tur da o zamanlar için attım. gelelim sonucumuza yaşlanmak istemiyorum, nefret ediyorum, büyümek bana göre değilmiş. tekrar evinde , ailesinin yanındaki küçük kız olmak istiyorum. dondurun beni. ...
bugün sabah okula doğru gidiyoruz. yol da baya dar. karşıdan başka bir servis arabası geliyor. okul servisimizin şoförünün küs olduğu başka bir servişçi abimiz.yol dar. birinden birinin yavaşlaması lazım. ikisi de son sürat. karşıdaki servisci bizimkine sellektör yaptı yavaşla yol ver manasında. bizim servisci de yanında oturan müdüre dönüp bu da bana sellektör yapıyor selam veriyor bak bak dedi. kendi kendime dedim ki, demek ki platonik sevgi de böyle bir şey. karşıdan gelen her sellektörü yanlış anlıyorsun. !!!
bugün 'ölene kadar ' dizisini izlerken fark ettiğim durum. (anca mı fark ettin demeyin bir kez daha diyeyim ) sanırsın ülkede polis yok herkes mafya herkes kendini kurtarıyor. polise olan güveni daha da azaltıyorlar bu dizilerle. kabadayılığa sürüklüyorlar insanları.
dün youtube 'da dolaşırken tesadüfen önüme 1.bölümü çıktı. şaşırdığım kadar da sevindim. izleyeyim dedim. neyse jenerik müziği başladı. hepimizin bildiği çılgın bedişim yok başka işim dırtt dırı rırıt.... diye başladı. aldı mı beni bir duygusallık. 'silerim hüzünü baştan çizerim' kısmında duygusallık tavan oldu gözlerim doldu. kendime mi şaşırayım , ağlayayım mı ,güleyim mi bilemediğim bir duygu selinin ortasında kaldım. bir çılgın bediş ki nasıl eğlenceli bir dizi olduğunu biliyoruz duygu durumum da resmen fırtınalar estirdi. jenerikten sonra durdurudum ve düşündüm. neydi ki sebebi ?? düşündükçe de beni eskilere çocukluğuma götürdüğünü fark ettim. mahalleden en yakın arkadaşımla oynadığımız oyunlar, çılgın saçma salak danslarımız, odamızın duvarındaki posterler, arkadaşlarımızın bizden baya büyük abilerine aşık olmalarımız, ilkokul sıralarındaki gamsız hayatımız... kısacası o zamanlarda yaşadığımız birçok şey gözümde canladı. duygusallığımın nedenini bulmuş oldum. başladım izlemeye. 2 gündür izliyorum ara ara. hala jenerik müzik girince o duygusallığı yaşıyorum. onun dışında diziyi izlerken bir çok şeye hayret ettim. şuan yayınlamış olsa ilk bölümünde yayın hayatına veda ederdi muhtemelen. siyasete yönelik eleştiriler mi, sürekli göğüs dekolteli dolaşan lise öğrencileri mi her şey var. yani bizim çook önceden ucundan bacağından yakalayıp tanık olabildiğimiz biraz yaşayabildiğimiz her özgürlük mevcut. şuanı düşüdüm bunlardan birini yapsan ya hapse giriyorsun ya da tecavüze uğruyorsun. aşırı garip geldi bir ülke 10 yılda ne kadar da değişmiş. sonra tekrar çocukluğumu düşündüm cidden ne kadar özgür ve mutluyduk. işte bu yüzden dönmek istediğim zaman dilimini değiştirdim ilkokul yıllarıma dönmek isterdim. ne taraftan ışınlanabiliyoruz ??
söylemedikleri başka bir şey kalmadı herhalde ! utanmaz arlanmazlar. neye saracaklarını şaşırdılar. manevi kızıyla beraber oldu dediler yetmedi, eş cinsel dediler yetmedi. şimdi de annesine dil uzatıyorlar. daha hangi boyutta hakaret edebilirler cidden bilmiyorum. sınırları aşırı zorluyorlar. en büyük yaptırım uygulanmalı. devletimizin kurucusu , ulu önderimiz mustafa kemal atatürk 'e yapılan bu hakaret cezasız kalmamalı. şuanın cumhurbaşkanına yapılmış gibi yargılanmalıdır. !!!!!!!
türkiye cumhuriyetine, demokrasiye, atatürk 'e düşman olanların başlattığı yeni akım. derdiniz nedir anlamadım ki ! ne yapsaydık padişahla yönetilmeye devam mı etseydik ya da başka ülkelerin himayesine mi girseydik ? ne var bu kadar acının içinde azıcık çocuk olabildiğimiz, demokrasimizin temelinin atıldığı günde. böylelerini atmak istiyorum bu ülkeden. !!!
ailelerimizin hala küçük bebekleri olduğumuz mantığından kurtulamamış olmasından kaynaklıdır genelde. diğer yarısı da bizim hala yeni bir aile kurduğumuzu idrak edememizden kaynaklıdır. tabii haliyle iki tarafında ailesi bu boşluklardan oluşan sızıntılardan içeri girmeyi kendilerine hak sayarlar. malesef ki bir çok evliliğin ilk dönemlerindeki sorunlar bundan kaynaklanır. hatta başa çıkılmazsa önlemi alınmazsa önü kesilmezse boşanmaya kadar bile gidebilir.
hıh bu benimdir. güzel bir huy mu? bence değil. insanların sizi çözmesi 1 saniyeden az bir zamanı alıyorsa ve hakkınızda her şey tahmin edilebiliyor oluyorsa çok da güzel olmuyor.
şubat sayısında turgut uyar 'ı barındıran edebiyat dergisi. turgut uyar ve ali lidar için almıştım ama diğerlerine o kadar daldım ki ne için aldığımı unuttum. güzel yazıyorlar efendim tavsiye edilir.
reklamını izleyerek alacak olanlara sesleniyorum: kesinlikle almayın. !!! aldım bin pişman oldum ki henüz alalı 1 ay oldu. şarjı 1 gün dayanmıyor. daha 1 aylık olmayan telefon donuyor. hiç bir özelliği yok. sadece kamerası güzel. ki 2600 tl verince kamerası güzel olup özellikleri de iyi olan bir telefon bulabilirsiniz. ben ki lg kullanıcısı ve memnunu birisiydim ta ki g5 i alıncaya kadar. verdiğim parayı hiç haketmiyor.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır. katkıda bulunmak istemez misin?