04 mart 2016 başörtülü kadına polis şiddeti

1-(bkz: başörtüsü füruattır ..)

2-(bkz: alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste ..)

provakasyon olduğu ortaya çıkan durum.
(bkz: bi bitmediniz!)...

Eskiden başörtülülere zulmediliyordu.
Şimdilerde ise başörtüsüne zulmediliyor. Bu daha acı belki de.

Merhametsizlik vardır burada merhametsizlik. Zaman gazetesini bilmem etmem. Bu görüşü savunanları okuldan tanırım sadece. Şunu ciddi anlamda hak etmediklerini düşünüyorum. Bu örgütün ya da topluluğun yaptıkları (üst yönetiminin) bir sürü kötü şey olabilir ama bunu tabanındaki insanlara yansıtması normal değildir.

İnsanların düşünceleri kolay kolay değişmez. Atomu parçalamaktan zordur. Alışkanlıklar değişmez. Dini bir kimlikleri bence hiç olmadı ama sahiplenenler dini kimlik çerçevesinde sahipleniyor bunların düşüncelerini değiştirmek imkansızken bu insanlar gazete kapanıyor diye gidecekler tabi direnişe. Karşı çıkacaklar tabi ki bunu yapan iktidara ama iktidarın bu kadar merhametsiz oluşu beni tedirgin ediyor.

Ayrıca mücadelenin çerçevesi değişiyor. Masum insanlara sıçrıyor. Belki masum olmayan (bunu ben bilemem) insanların tarafında görünüyorlar ama bu insanlar halk ve masum. Bu kadar merhametsizlik olmamalı. Yazıktır. Kafası kanayan bu kadına yazıktır. Başörtülü olduğu için değil kadın olduğu için bu kadar merhametsizlik olmamalı diye düşünüyorum.

yüzlerine gözlerine bulaştırdılar ve bulaştırmaya devam ediyorlar. Bu hükümet bi gün düşerse bu problemlerden ve Suriye politikasından düşer.

öncelikle bir hususu açıklığa kavuşturalım. '...bu haberi yazan tek kaynak olan cumhuriyet gazetesi yazarları...' diyen yazarımız, büyük ihtimalle, bu haberi yazabilecek bütün televizyonlara ve gazetelere birer birer el konulduğunu unutmuşlar sanırım.
ama esas meselemiz, bu haberi kimlerin haberleştirdiği değil tabii ki. farzedelim ki, bu haber sadece israil ya da rus basınında yer buldu. bir şey değişecek mi? o zaman bu müdahale haklılık mı kazanmış olacak?
28 şubat dönemini diline dolayanların bir kısmı o dönemde henüz emzik emerken, ben yapılan uygulamaların insanlık dışı olduğunu, bulunduğum her ortamda yüksek sesle dile getiriyordum. kıyıma uğrayan başörtülülerin ana babaları bile korkudan ses çıkaramazken, ben ve benim gibiler, bunları yapanların karşısında durmaya çalışıyordu.
niye peki?
başörtülü müydüm? eşim mi başörtülüydü? ablam ya da kız kardeşim mi başörtülüydü? kızım mı başörtülüydü? bir akrabam başörtüsü yüzünden eğitim hakkından mı oluyordu?
hiçbirisi... tek sebebi, yapılanları vicdanıma ve inancıma yediremememdi...
28 şubat döneminde emzik emenler, diyebilir ki, o dönemde küçüktüm. yaşım yetse ben de karşı dururdum.
o zaman çok uzağa gitmeyelim. 28 şubatın emzikli bebelerine, 4 yıl öncesini soralım.
hükümet üyelerinin tam kadroyla katıldığı türkçe olimpiyatlarını soralım mesela. acaba 28 şubatın emzikli bebeleri, şimdi fetö terör örgütü dedikleri kesimin türkçe olimpiyatlarını izleyebilmek için, stadyum önlerinde saatlerce beklediler mi? liderleri fetö terör örgütünün liderine, 'yeter bu gurbetlik. gel artık yuvana.' derken gözyaşları döktüler mi? cemaat evlerine gidip maklubeye kaşık salladılar mı?..
benim için dört yıl önce de, cemaat aynı cemaatti. fikri olarak bana uzaklardı. şimdi de... oysa, görülüyor ki, 28 şubatın emzikli bebeleri için her şey ama her şey, büyük liderlerinin iki dudağının arasından çıkacak ifadelere göre şekilleniyor.
ha diyebilirler ki, 'o zaman bunların terör örgütü olduğunu bilmiyorduk.'
amenna. ama gerçekten çok merak ediyorum. hani olur ya, büyük liderleri yarın birgün kalkıp derse ki 'bizi birileri kandırmışlar. aslında hocaefendinin hiçbir günahı yokmuş.'
o zaman, bizim emzikliler nasıl bir dönüş yapacaklar acaba?
...
size bir tavsiye vereyim mi?
bu devran elbet böyle sürmeyecek.
gün geldiğinde, -eğer vicdanınız varsa- vicdanınız sizi çok rahatsız edecek. işte o gün geldiğinde, vicdanınızın sizi rahat bırakmasını istiyorsanız, şimdiden haksızlıklara dur diyebilmelisiniz. benim vicdanım rahat. ben 28 şubatta da haksızın karşısındaydım, şimdi de... siz de benim kadar rahat biçimde bunu söyleyebiliyor musunuz? bunun cevabını bana değil kendi vicdanınıza verin.

Zaman gazetesine kayyum atanmasını protesto etmek amacıyla izinsiz gösteri yapan fetö örgütü ablalarından birinin başına gelen durum.

Mesele şu ya da bucu olması değil. Kimsenin hele bir kadının fiziki zarar görmesini istemem. Orası ayrı mevzu.
Ancak şunu da merak etmiyor değiliz. Bu haberi yazan tek kaynak olan Cumhuriyet gazetesi yazarları, 28 Şubat döneminde tek istedikleri eğitimlerini tamamlamak olan ve bunu Allahın âyetlerinden bir ayet olan baş örtüleri ile, kimsenin kendi kılık kıyafetlerine karışmadan, giyim kuşamlarında özgür olarak yapmak isterlerken neredeydiler, sırf başörtülerini açmadıkları için okullarından kovulurken, olmadık hakaretlere maruz kalırken sokaklarda yüzlerine tükürülürken, ikna odası diye tehdit odalarında işkence görürlerken neredeydiler? Şimdi ne oldu da baş örtüsünün savucusu (!) Oldular böyle? Baş örtüsü savunuculuğu değil insanlık denmesin sakın çok gülerim. İnsanlıksa eğer, neden o dönemde bacılarımızı savunan bi sol medya habercisi çıkmadı. Ne savunması, hepsi ellerinden gelse bir kaşık suda boğacaktı neredeyse. Bu ablamız alanen terör örgütünü savunuyor diye mi gazeteci vatandaş onu savundu, yoksa ciddi ciddi baş örtülü olduğu için mi acaba?? Dediğim durum..

edit: savcılık, bu oyunu da deşifre etti.
(bkz: çevrilen oyunlara başörtüsünü alet etmenin iğrençliği)
(bkz: acizlik)
http://www.yeniakit.com.tr/haber/savcilik-fetonun-oyununu-desifre-etti-143869.html
(bkz: provakasyonlara gelmeyelim!)

akp döneminde olmuştur
(bkz: chp döneminde küçük çocuklara bira içiriliyordu)

Hükümetin, yeri geldiğinde \"başörtülü bacım\" ağlaması yaparken, işine gelmediğinde polisine tüm yetkiyi vererek başörtülü bacılarına uygulattığı şiddettir. Günlerdir dolaşıyor sosyal medyada, başı kanlı kadını görmüşsünüzdür. Onu gördüyseniz \"adalet bir gün size de lazım olacak demiştik\" cümlesini de görmüşsünüzdür.

Ama biz, \"ne işiniz vardı orada??!!\", \"polisimizin ellerine sağlık!!\" Demeyeceğiz. Şiddet her zaman kötüdür. Polis vahşeti ise daha kötüdür.

\"Bugün ve her zaman, belli bir kesim için değil herkes için, ön şartsız, 'ama'sız, 'fakat'sız insan hakkı ve demokrasi!\"