Rus uçağı yanlışlık ile bizim askerlerimizin bulunduğu binayı vurmuş, yersen! Herkes biliyor ki kuruluşundan beri, sovyetler birliği olsun, Rusya olsun, savaşsiz bir gününü geçirmemiş, en derin muharebe tekniklerine sahip aynı zamanda savaş psikolojilerini çok iyi bilen ve yanlış hedef vuramayacak nitelikte bir ülke..Bunun böyle bir yanlışlık olmadığını, düşürülen rus uçağınin intikamı olduğunu devletin zerresinden zirvesine herkes biliyor lakin yapacak hiç bir şeyimiz yok, şu anda Aslanın, çakallara zoraki saygı duyması gereken bir suni ortamdayiz, sabredelim, Allah sabredenler ile beraberdir...
9 şubat 2017 rus uçaklarının türk askerini vurması
El Bab'ta şehit düşen askerlerimize Allah'tan rahmet ve cennet dilerim... İki günde çok şehit verdik. Rusya yanlışlıkla vurduk diyor ama yalan olduğunu hepimiz biliyoruz. CIA başkanı yeni bir plan üzerinde konuşmak üzere başkanın talimatıyla Ankaradayken göz dağı veriyorlar. Herkesin hesabı Türkiye üstüne. Allah şerlerinden muhafaza ede... Şehadet makamında karar kılanlara selam olsun.
olayın sonuç kısmında kazanç elde eden taraflarını düşündüğümüzde, pilotun amerikan bağlantısı (casusluk) ihtimalini de düşündürtmesi gerekendir.
rus jeti'nin diyeti. maalesef öyle. Güçlü bir ülkeyiz belki ama en güçlü ülke değiliz maalesef. İnsanın içini yakan şeyler bunlar. Hemde kor ateşiyle yakan şeyler.
dış politikada ne kadar başarılı olduğumuzun göstergesi.
Savaşta olduğumuzun da bir göstergesidir bu olay.
Savaşta olduğumuzun da bir göstergesidir bu olay.
rus uçağının düşürülmesinin diyetini, rusya tayyip erdoğan'a kamuoyu önünde resmi olarak özür dileterek almıştı zaten.
bu, başka bir şeyin diyeti. cia başkanı'nın türkiye'ye gelmesi üzerine, rusya türkiye'ye 'akıllı ol. bizi yanlayıp tekrar abd'nin tarafına geçersen iyi şeyler olmaz.'ın mesajını verdi bence.
ülke adına çok zor zamanlar. ülkeyi yönetenlerin basiretsiz, dirayetsiz ve baştan sona yanlış uygulamalarının bizi getirdiği nokta bu. gelen vuruyor, giden vuruyor ve bizler içimiz kan ağlayarak elimizi ısırmakla yetiniyoruz.
kriz içinde debelenen, ufacık yunanistan bile bize posta koyuyor. yüzme mesafesindeki adalarımızı işgal ediyor ve bizler seyretmekle yetiniyoruz. sonra da güçlü ülkeyiz diye kendimizi avutuyoruz.
rahmetli islam çupi'nin bir lafı vardı. 'fenerbahçe'nin büyüklüğü ne şampiyonluk büyüklüğü, ne kupa büyüklüğüdür. onun büyüklüğü başka bir büyüklüktür, adı konulamaz.' derdi.
bizimki de o hesap. güçlü ülkeyiz... neyimiz güçlü peki?
ekonomik anlamda mı güçlüyüz? o yüzden mi, dolar 4 lira sınırlarında?
siyasi anlamda mı güçlüyüz? o yüzden mi ülkede herkes birbirini boğazlamak için fırsat kolluyor?
askeri anlamda mı güçlüyüz? o yüzden mi, süleyman şah türbesini tırıs tırıs kaçırdık?
uluslararası anlamda mı güçlüyüz? o yüzden mi, tek bir dostumuz kalmadı?
güçlüyüz... ama hangi konuda güçlü olduğumuzu ifade edemiyoruz. öyle bir güç bizimkisi...
...
rte, one minute dediğinde, televizyon başında canlı izlemiştim o anları. gururum kabarmıştı. ilerleyen günlerde, 'artık uluslararası ilişkilerde monşerlik devri bitti.' dendiğinde, 'işte özlediğimiz duruş.' demiştim.
ama ne yazıktır ki, beğenmediğimiz monşerlerin dış politika yönetimini arar hale geldik. ruslar askerimizi bombalıyor ve ruslardan önce başbakan yardımcımız öne fırlıyor: 'kesinlikle kazaen oldu.'
oysa, silahlı kuvvetler diyor ki, 'koordinatları taa 10 gün önce vermiştik ruslar'a. askerimiz 10 gündür aynı yerdeydi.'
ne onurlu bir duruş!..
hani diyorlardı ya, 'diklenmeyeceğiz dik duracağız.'
elinizi vicdanınıza koyup cevaplayın. dik duruştan kastınız bu muydu?
bu, başka bir şeyin diyeti. cia başkanı'nın türkiye'ye gelmesi üzerine, rusya türkiye'ye 'akıllı ol. bizi yanlayıp tekrar abd'nin tarafına geçersen iyi şeyler olmaz.'ın mesajını verdi bence.
ülke adına çok zor zamanlar. ülkeyi yönetenlerin basiretsiz, dirayetsiz ve baştan sona yanlış uygulamalarının bizi getirdiği nokta bu. gelen vuruyor, giden vuruyor ve bizler içimiz kan ağlayarak elimizi ısırmakla yetiniyoruz.
kriz içinde debelenen, ufacık yunanistan bile bize posta koyuyor. yüzme mesafesindeki adalarımızı işgal ediyor ve bizler seyretmekle yetiniyoruz. sonra da güçlü ülkeyiz diye kendimizi avutuyoruz.
rahmetli islam çupi'nin bir lafı vardı. 'fenerbahçe'nin büyüklüğü ne şampiyonluk büyüklüğü, ne kupa büyüklüğüdür. onun büyüklüğü başka bir büyüklüktür, adı konulamaz.' derdi.
bizimki de o hesap. güçlü ülkeyiz... neyimiz güçlü peki?
ekonomik anlamda mı güçlüyüz? o yüzden mi, dolar 4 lira sınırlarında?
siyasi anlamda mı güçlüyüz? o yüzden mi ülkede herkes birbirini boğazlamak için fırsat kolluyor?
askeri anlamda mı güçlüyüz? o yüzden mi, süleyman şah türbesini tırıs tırıs kaçırdık?
uluslararası anlamda mı güçlüyüz? o yüzden mi, tek bir dostumuz kalmadı?
güçlüyüz... ama hangi konuda güçlü olduğumuzu ifade edemiyoruz. öyle bir güç bizimkisi...
...
rte, one minute dediğinde, televizyon başında canlı izlemiştim o anları. gururum kabarmıştı. ilerleyen günlerde, 'artık uluslararası ilişkilerde monşerlik devri bitti.' dendiğinde, 'işte özlediğimiz duruş.' demiştim.
ama ne yazıktır ki, beğenmediğimiz monşerlerin dış politika yönetimini arar hale geldik. ruslar askerimizi bombalıyor ve ruslardan önce başbakan yardımcımız öne fırlıyor: 'kesinlikle kazaen oldu.'
oysa, silahlı kuvvetler diyor ki, 'koordinatları taa 10 gün önce vermiştik ruslar'a. askerimiz 10 gündür aynı yerdeydi.'
ne onurlu bir duruş!..
hani diyorlardı ya, 'diklenmeyeceğiz dik duracağız.'
elinizi vicdanınıza koyup cevaplayın. dik duruştan kastınız bu muydu?
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?