eski türklerde hanlık sembolü olan mızrak.
(bkz: kime göre neye göre) sorusu ile kapısı ilk çalınan ifade olsa da, toplumsal bir hastalığımızdır. bırakın bit pazarına nur yağdırmayı, ölünce badem gözlü olmayı, yaşarken kıymeti anlaşılmamayı ve daha nicesi...
çoğu sanatçımızın, müzisyenin, şairin, yazarın, siyasetçinin, devlet adamının ya da köşe başındaki sıradan bir bakkalın bile yaşamış olduğu...
çoğu sanatçımızın, müzisyenin, şairin, yazarın, siyasetçinin, devlet adamının ya da köşe başındaki sıradan bir bakkalın bile yaşamış olduğu...
binalara yapılan güneş ışığı ve temiz havanın içeriye girmesini sağlayan yapı v.s.
ve güzel bi şarkı
https://www.youtube.com/watch?v=HBH0aGh-X0Q
ve güzel bi şarkı
https://www.youtube.com/watch?v=HBH0aGh-X0Q
İnsan olarak düşününce gencecik yaşında yitip giden başka bir can, bu şekilde bir mücadele ile bir yere varılamayacağını bilseydi keşke. kullanılmış da olsa kendisi de yapmış olsa yazık oldu.
ama gerçek şu ki o bir teröristtir.Cumhuriyet savcısını öldürmüştür.Savcı devlettir.Güzel bir vatandaş olarak yaşamak varken kendisini ve ailesini bu şekilde tanıtan bir çocuktur.Hepsi bi tarafa bir insan canını alacak kadar taşlaştırmıştır kalbini ve o kalbi mermi ile doldurtmuştur. http://i.imgur.com/9w3qEFt.jpg
ama gerçek şu ki o bir teröristtir.Cumhuriyet savcısını öldürmüştür.Savcı devlettir.Güzel bir vatandaş olarak yaşamak varken kendisini ve ailesini bu şekilde tanıtan bir çocuktur.Hepsi bi tarafa bir insan canını alacak kadar taşlaştırmıştır kalbini ve o kalbi mermi ile doldurtmuştur. http://i.imgur.com/9w3qEFt.jpg
\"yolu yok çekeceksin, isyan etmenin faydası yok. kaderin böyle. yol belli, eğ başını, usul usul yürü şimdi.\"
(bkz: masumiyet)
(bkz: masumiyet)
verdiğin perhize budur gayratim
bundan başka uyamayon dohtor bey
üç sepet yımırta sabah kahvaltım
teker teker sayamayon dohtor bey
iki leğen pilav bir yayık ayran
ister yağlı olsun isterse yavan
yanına keseyon beş kilo sovan
yeyon yeyon doyamayon dohtor bey
yirmi tas su içip biraz koşunca
her yani sökülür garnim şişince
sağlam göynek geyemeyon dohtor bey
şinciye acımdan çoktan ölürdüm
sağolsun gomşular ediyo yardım
bi guzudan fazla yimem söz virdim
ayıp olur cayamayon dohtor bey
bazı az geliyo beş kasa hurma
yedi lahanadan yapıyoz sarma
onuda mı yedin deye hiç sorma
utaneyon deyemeyon dohtor bey
utaneyon deyemeyon dohtor bey
bundan başka uyamayon dohtor bey
üç sepet yımırta sabah kahvaltım
teker teker sayamayon dohtor bey
iki leğen pilav bir yayık ayran
ister yağlı olsun isterse yavan
yanına keseyon beş kilo sovan
yeyon yeyon doyamayon dohtor bey
yirmi tas su içip biraz koşunca
her yani sökülür garnim şişince
sağlam göynek geyemeyon dohtor bey
şinciye acımdan çoktan ölürdüm
sağolsun gomşular ediyo yardım
bi guzudan fazla yimem söz virdim
ayıp olur cayamayon dohtor bey
bazı az geliyo beş kasa hurma
yedi lahanadan yapıyoz sarma
onuda mı yedin deye hiç sorma
utaneyon deyemeyon dohtor bey
utaneyon deyemeyon dohtor bey
isteyen yazarlarımızın dahil olup, görüşlerini aktarabileceği masumane, aile çay bahçesi tadında kategorik başlıktır. her türden spor, f1 vs. hepsi olur.
ispanya maçı ile oturumu açalım.
kendimizi kandırmamamız gereken ve eğer değer veriyorsak, ilerlemesini ciddi biçimde istiyorsak, önce ligimizin kalitesini yükseltmemiz gereken takım.
gol atmak için ne lazım. ortalama 5-10 pas ve adam akıllı bir şut olmadı, kaleciden sekerse tamamlamak. bu kadar basit. bu takım, neredeyse 2. maçını tamamlıyor ve şut ile ilgili hiçbir özelliği yok, yetersiz. bu kadar kötü olabilir.
şu maçı kazansak bile bu futbol anlayışı ile daha çok sıkıntı çekeriz. lig çok ama çok geride. hakem hatası, büyük takım kaygısı, yok o şampi, yok bu gol kralı derken kaliteyi unutuyoruz. anadolu takımlarının güçlenmesi şart.
oyuncu seçimleri ve oyun tercihi de sıkıntı. senin her türde, özellikte oyuncun var, tecrübe vs. hepsi var. lig şampiyonu takımdan bir sürü oyuncun, iskeletin var. bu takıma direkt oyun oynayan bir 4-3-3 kurmayıp, pasif ötesi bir futbol oynarsan, (sete set bile değil) oyuncular yardımlaşmazsa, yakın oynamazsa, hızlı hücuma çıkamazsan nasıl gol atacaksın?
lig düzelmeden, ligin futbol kalitesi artmadan uzun süreli başarıların gelmesi, oldukça sıkıntılı olan takımımız.
ispanya maçı ile oturumu açalım.
kendimizi kandırmamamız gereken ve eğer değer veriyorsak, ilerlemesini ciddi biçimde istiyorsak, önce ligimizin kalitesini yükseltmemiz gereken takım.
gol atmak için ne lazım. ortalama 5-10 pas ve adam akıllı bir şut olmadı, kaleciden sekerse tamamlamak. bu kadar basit. bu takım, neredeyse 2. maçını tamamlıyor ve şut ile ilgili hiçbir özelliği yok, yetersiz. bu kadar kötü olabilir.
şu maçı kazansak bile bu futbol anlayışı ile daha çok sıkıntı çekeriz. lig çok ama çok geride. hakem hatası, büyük takım kaygısı, yok o şampi, yok bu gol kralı derken kaliteyi unutuyoruz. anadolu takımlarının güçlenmesi şart.
oyuncu seçimleri ve oyun tercihi de sıkıntı. senin her türde, özellikte oyuncun var, tecrübe vs. hepsi var. lig şampiyonu takımdan bir sürü oyuncun, iskeletin var. bu takıma direkt oyun oynayan bir 4-3-3 kurmayıp, pasif ötesi bir futbol oynarsan, (sete set bile değil) oyuncular yardımlaşmazsa, yakın oynamazsa, hızlı hücuma çıkamazsan nasıl gol atacaksın?
lig düzelmeden, ligin futbol kalitesi artmadan uzun süreli başarıların gelmesi, oldukça sıkıntılı olan takımımız.
kullanılmak için yapılmışsa gayet mizahi bir durumdur. Çekilen resim fotomontaj ile değişik şekillere sokulabilir. Gırgır malzemesidir.
anı yaşamayı bilen erkektir.
tanımı girdim rahat rahat çocukluğumdan bir enstantane anlatayım.
çok uzun süre lokanta işlettik ailecek. pasaj içinde sade bir esnaf lokantasıydı. dışarıdan bakan sözüm ona titiz bazı insanlar girmek istemese de bulunduğumuz şehrin çoğu esnafı ve halkı bizden yemek yerdi.
her durup dinlenilen dükkanda olduğu gibi bizim de yüksek bir yere demir ayaklarla monte edilmiş tüplü bir televizyonumuz vardı. genelde haberler açık olurdu ama çizgi film çıkacağı sırada ben lokantadaysam izlememe izin verirlerdi.
bazı öğlenler şehrin bilindik bir oyuncakçısını babasıyla işleten hakan abi, yemeğe gelirdi. gelir yemeğini söyler; khantura aç bir çizgi film de izleyelim derdi. o kadar mutlu olurdum ki. koşa koşa gider kumandayı alır televizyonda çizgi film aramaya koyulurdum.
öyle açtırıp yemeğine yönelmezdi hem. mesela road runner tilkiden kaçmayı başarsa, bak yine kurtardı paçayı gibi yorumlar yapar mümkün olduğunca ekrana bakardı.
güzel günlerdi be, gözlerim doldu...
tanımı girdim rahat rahat çocukluğumdan bir enstantane anlatayım.
çok uzun süre lokanta işlettik ailecek. pasaj içinde sade bir esnaf lokantasıydı. dışarıdan bakan sözüm ona titiz bazı insanlar girmek istemese de bulunduğumuz şehrin çoğu esnafı ve halkı bizden yemek yerdi.
her durup dinlenilen dükkanda olduğu gibi bizim de yüksek bir yere demir ayaklarla monte edilmiş tüplü bir televizyonumuz vardı. genelde haberler açık olurdu ama çizgi film çıkacağı sırada ben lokantadaysam izlememe izin verirlerdi.
bazı öğlenler şehrin bilindik bir oyuncakçısını babasıyla işleten hakan abi, yemeğe gelirdi. gelir yemeğini söyler; khantura aç bir çizgi film de izleyelim derdi. o kadar mutlu olurdum ki. koşa koşa gider kumandayı alır televizyonda çizgi film aramaya koyulurdum.
öyle açtırıp yemeğine yönelmezdi hem. mesela road runner tilkiden kaçmayı başarsa, bak yine kurtardı paçayı gibi yorumlar yapar mümkün olduğunca ekrana bakardı.
güzel günlerdi be, gözlerim doldu...
mutfak badanasıyla açılışı yaptığımız temizliktir.
çok güzel bir eser ortaya koymuştur. fakat ülkenin içinde bulunduğu durum göz önüne alınınca bu kadar ilgi görmesi insanı üzmeli mi? sevindirmeli mi? bilmiyorum. adamı içeri falan atmasalar bari..
bu klip sayesinde marşın orjinalinin izmir marşı olmadığını da öğrenmiş oldum.
kafkasya dağlarında çiçekler açar...
bu klip sayesinde marşın orjinalinin izmir marşı olmadığını da öğrenmiş oldum.
kafkasya dağlarında çiçekler açar...
ofsayt kuralı işlemediğinden çok etkili kullanılabilecek bir atış.
Mizah anlayışı olarak kendini bitirdiği dergidir.Yazıktır
http://www.leman.com.tr/wp-content/uploads/1216kapak.jpg
insanların vermek istedikleri mesajları çeşitli boyaları kullanarak duvarlara yazmalarıdır. kimi zaman ortaya çok yaratıcı ve gülümseten yazılar çıkar.
"kızım bu kırdığın kalp, annenin porselen takımı değil!"
"kızım bu kırdığın kalp, annenin porselen takımı değil!"
Diğer, öbür.
mobili çok güzel olan istanbul teknik üniverstesinin sözlüğü olmasına karşın genel bir sözlüktür
yeni hali instela.com olmuştur
yeni hali instela.com olmuştur
Sorgun Kaymakamı Ali ARSLANTAŞ 1975 Kadirli Osmaniye doğumludur. İlk ve orta öğrenimini Kadirli’de, lise öğrenimini Sakarya’da tamamladıktan sonra, 1999 yılında Ankara Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü’nden mezun oldu. 2000 yılında Hatay Valiliği’nde Kaymakam adaylığı yaparak, Mülki İdare Amirliği mesleğine girdi. 2001 yılında bir yıl süre ile İngiltere’de, İngilizce Dil Eğitimi aldıktan sonra; sırasıyla Tefenni (Burdur), Pazar (Tokat), Ulubey (Ordu) kaymakam vekillikleri ve Feke (Adana), Musabeyli (Kilis), Başkale (Van) kaymakamlıkları Amasya Vali Yardımcılığı, Altınözü (Hatay) kaymakamlığı görevlerinden sonra 2014 yaz kararnamesiyle Sorgun Kaymakamlığına atandı. Harp Akademileri Komutanlığının 49. dönem öğrenimi, İngilizce (Üstün Başarılı Derece- 356 Saat Süreli), 3. Dönem Oryantasyon Eğitimi, 87. Dönem Kaymakamlık Kursu, Temel Düzey Bilgisayar Eğitimi, Kamu Yönetiminde Yeniden Yapılanma, 84. Dönem Mülki İdare Amirleri Semineri, Kolluk Denetiminin ve Gözetim Kapasitesinin Arttırılması Semineri, 100. Dönem Mülki İdare Amirleri Kursu, 118. Dönem Mülki İdare Amirleri Eğitimi, Türkiye- İran Hudut Olayları Görüşme Protokol Hazırlık Çalışmaları (Dışişleri Bakanlığı), İçişleri Bakanlığı Personelinin AB Fonlarının Etkin Kullanımında Desteklenmesi Projesi çalışmalarına katılmıştır. Engellilerin Sosyal Hayata aktif katılımını amaçlayan ve Engelli Hakları konusunda mevzuatımızın getirdiği ayrıcalıkları ortaya koyan “Pozitif Ayrımcılık” isimli kitabı yayınladı. Çalıştığı İllerin Valilerinden, 9 takdirname ve 1 başarı belgesi almıştır. Hatice R. ARSLANTAŞ ile evli ve 3 çocuk babasıdır. İyi derecede İngilizce bilmektedir.
(1889-1956) istanbul doğumlu büyük roman yazarı. aynı zamanda, öğretmenlik ve milli eğitim bakanlığı müfettişliği de yapmış. milletvekillik döneminden sonra paris elçiliği kültür ateşeliğinde bulunmuş. tedavi için gittiği londra'da vefat etmiş.
![]()
anadolu insanının yaşantılarını, sorunlarını sade ve yapmacık olmayan bir dille aktarır. çalıkuşu romanından önce, öykü, tiyatro eleştirileri ve oyunlarıyla da dikkat çekmiş.
![]()
eserleri; kızılcık dalları, dudaktan kalbe, yeşil gece, miskinler teknesi, kavak yelleri, damga, çalıkuşu, yaprak dökümü, acıkmak... (roman), sönmüş yıldızlar, olağan işler... (öykü), balıkesir muhasebecisi... (oyun) ve anadolu notları (gezi yazısı).

anadolu insanının yaşantılarını, sorunlarını sade ve yapmacık olmayan bir dille aktarır. çalıkuşu romanından önce, öykü, tiyatro eleştirileri ve oyunlarıyla da dikkat çekmiş.

eserleri; kızılcık dalları, dudaktan kalbe, yeşil gece, miskinler teknesi, kavak yelleri, damga, çalıkuşu, yaprak dökümü, acıkmak... (roman), sönmüş yıldızlar, olağan işler... (öykü), balıkesir muhasebecisi... (oyun) ve anadolu notları (gezi yazısı).
Varoluşum.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?