Bu öğretmendir...
Bir Cumhuriyet Öğretmeninin anısı...
Bir gün öğretmenler odasında sınav kâğıtlarını okuyordum. Bir yandan da kız öğrencilerin yanlış olan cevaplarını silip, sınıfı geçecek notu alacak şekilde düzeltiyordum. Öğretmenler odasına giren bir beyin bu durum dikkatini çekmiş. Neden kız öğrencilerin sınav kâğıtlarını değiştirdiğimi sorduğunda cevabım şu oldu:
'Bu kızlar eğer sınıfta kalacak olurlarsa babaları okuldan alıp 12-13 yaşında evlendirecek. Ama sınıflarını geçerlerse evlilik yaşları en az 15-16 olacak. Hem en tembel öğrenci bile derste mutlaka bir şeyler öğrenir.'
Yarım saat kadar sonra okul müdürümüz beni yanına çağırdı. Öğretmenler odasında ne yaptığımı sordu. Sınav kâğıtlarını okuduğumu söyleyince müdür
'Peki bir bey gelmiş yanına ona ne söyledin'
diye sordu. Öğretmen Okulundan yeni mezun olmuştum. İdealist bir yapıya sahiptim. Gençliğin verdiği güçle kızgın bir şekilde
'Size beni mi şikâyet etti o bey'
deyince, müdür; o beyin müfettiş olduğunu yanına gelip kendisine
'Müdür bey benim sizi teftiş etmeme gerek yok sizin zehir gibi gencecik öğretmenleriniz var kendisine teşekkürlerimi iletin'"
dediğini anlattı.
gerçek öğretmen
MEVLÜT TEZEL 'in 30/05/2016 tarihinde yazdığı yazıdır .. Ahmet Naç isimli bir öğretmen anlatılmaktadır ..
---
İşte gerçek öğretmen!
*
Sosyal medyada bir video dolaşıyor; ilkokul birinci sınıf öğrencileri, rap müziği ritmi eşliğinde şu şarkıyı söylüyorlar: \"Cumhuriyet kuruldu, 29 Ekim'de. Meclis açıldı, 1920'de. Çanakkale Savaşı, 18 Mart. Atatürk doğdu Selanik'te… Sonbahar, kış, ilkbahar, yaz. Dört tane mevsim, haydi defterine yaz. Bir yılda 12 ay. Haydi durma say. Say, say, say, say… Ocak, Şubat, Mart, Nisan, Mayıs, Haziran… Durma haydi devam. Temmuz, Ağustos, Eylül, Ekim, Kasım, Aralık. Liste hayli kabarık. Ben 1. sınıfım. Okurum, yazarım. Şehitlerimi anarım, herkese saygılıyım. Göklerde dalgalanır gururla bayrağım. İstanbul Esenler, işte ben buradayım.\"
İşte eğitimde fark yaratmak bu. Bu farkı yaratan pahalı bir kolejin öğretmeni değil. Adı: Ahmet Naç. İstanbul Esenler'deki Mehmet Akif Ersoy İlkokulu'nda öğretmen. Aljazeera Türk'ten Umay Aktaş Salman, Ahmet Naç'ı okulunda ziyaret etmiş. Ahmet Öğretmen, öğrencilerine sadece rap müzikle ders öğretmiyor; elinde fırçasıyla 1-E sınıfını rengarenk boyamış. Okulda kütüphane, resim atölyesi, spor salonu yok. Ancak Ahmet Öğretmen, okul bahçesini resim atölyesine çevirmiş, velilerden destek alarak ilkel lastikten yaptığı ilkel bir filenin etrafında öğrencilere tenis öğretmiş. Fakir bir okulda böylesine istekli, yaratıcı bir öğretmeni görünce veliler de kolları sıvamış; anneler, beden derslerinin öncesinde her hafta okula gelerek, tenis filesini ve basketbol potalarını kuruyorlarmış. Üşenmeden ağır malzemeleri depodan bahçeye taşıyorlarmış.
Ve en önemlisi; Ahmet Öğretmen'in kendi sınıfında yarattığı büyük fark, diğer öğretmenleri de harekete geçirmiş, onlara ilham kaynağı olmuş.
Ahmet Öğretmen şöyle diyor: Burası Esenler diyebiliriz. Burası Bağcılar diyebiliriz. Görev süremizi doldurup buradan belki daha iyi bir yere gidebiliriz. Ama o zaman da gerçekten tam anlamıyla öğretmenlik yapmış olur muyuz? Bu aslında kaçmaktır, bahanelere sığınmaktır.\"
Ne yazık ki, ülkemizde birçok özel okulda bile öğretmen ve eğitim kalitesi düşük. Çocuğunuzu pahalı bir özel okula, adı çok duyulmuş bir devlet okuluna yollasanız da fark etmiyor; asıl önemli olan öğretmenin kalitesi. Ne yazık ki, 'Hababam Sınıfı'ndaki 'Mahmut Hoca' gibi idealist öğretmen ve müdürlerin sayısı hızla azalıyor ülkemizde. Eğitimde en büyük devrim, öğretmenlerimizin hayat standartlarını yükselterek mümkün olabilir. Elbette her şeyi de devletten bekleyemeyiz; Ahmet Naç gibi öğretmenlere ve ona destek olan velilere de ihtiyaç var.
İyi ki varsın Ahmet Naç; öğrencilerin, velilerin seninle ne kadar gurur duysa az.
---
İşte gerçek öğretmen!
*
Sosyal medyada bir video dolaşıyor; ilkokul birinci sınıf öğrencileri, rap müziği ritmi eşliğinde şu şarkıyı söylüyorlar: \"Cumhuriyet kuruldu, 29 Ekim'de. Meclis açıldı, 1920'de. Çanakkale Savaşı, 18 Mart. Atatürk doğdu Selanik'te… Sonbahar, kış, ilkbahar, yaz. Dört tane mevsim, haydi defterine yaz. Bir yılda 12 ay. Haydi durma say. Say, say, say, say… Ocak, Şubat, Mart, Nisan, Mayıs, Haziran… Durma haydi devam. Temmuz, Ağustos, Eylül, Ekim, Kasım, Aralık. Liste hayli kabarık. Ben 1. sınıfım. Okurum, yazarım. Şehitlerimi anarım, herkese saygılıyım. Göklerde dalgalanır gururla bayrağım. İstanbul Esenler, işte ben buradayım.\"
İşte eğitimde fark yaratmak bu. Bu farkı yaratan pahalı bir kolejin öğretmeni değil. Adı: Ahmet Naç. İstanbul Esenler'deki Mehmet Akif Ersoy İlkokulu'nda öğretmen. Aljazeera Türk'ten Umay Aktaş Salman, Ahmet Naç'ı okulunda ziyaret etmiş. Ahmet Öğretmen, öğrencilerine sadece rap müzikle ders öğretmiyor; elinde fırçasıyla 1-E sınıfını rengarenk boyamış. Okulda kütüphane, resim atölyesi, spor salonu yok. Ancak Ahmet Öğretmen, okul bahçesini resim atölyesine çevirmiş, velilerden destek alarak ilkel lastikten yaptığı ilkel bir filenin etrafında öğrencilere tenis öğretmiş. Fakir bir okulda böylesine istekli, yaratıcı bir öğretmeni görünce veliler de kolları sıvamış; anneler, beden derslerinin öncesinde her hafta okula gelerek, tenis filesini ve basketbol potalarını kuruyorlarmış. Üşenmeden ağır malzemeleri depodan bahçeye taşıyorlarmış.
Ve en önemlisi; Ahmet Öğretmen'in kendi sınıfında yarattığı büyük fark, diğer öğretmenleri de harekete geçirmiş, onlara ilham kaynağı olmuş.
Ahmet Öğretmen şöyle diyor: Burası Esenler diyebiliriz. Burası Bağcılar diyebiliriz. Görev süremizi doldurup buradan belki daha iyi bir yere gidebiliriz. Ama o zaman da gerçekten tam anlamıyla öğretmenlik yapmış olur muyuz? Bu aslında kaçmaktır, bahanelere sığınmaktır.\"
Ne yazık ki, ülkemizde birçok özel okulda bile öğretmen ve eğitim kalitesi düşük. Çocuğunuzu pahalı bir özel okula, adı çok duyulmuş bir devlet okuluna yollasanız da fark etmiyor; asıl önemli olan öğretmenin kalitesi. Ne yazık ki, 'Hababam Sınıfı'ndaki 'Mahmut Hoca' gibi idealist öğretmen ve müdürlerin sayısı hızla azalıyor ülkemizde. Eğitimde en büyük devrim, öğretmenlerimizin hayat standartlarını yükselterek mümkün olabilir. Elbette her şeyi de devletten bekleyemeyiz; Ahmet Naç gibi öğretmenlere ve ona destek olan velilere de ihtiyaç var.
İyi ki varsın Ahmet Naç; öğrencilerin, velilerin seninle ne kadar gurur duysa az.
SİSTEMİN ÇARPIKLIĞINA RAĞMEN ÖZGÜN FİKİRLİ, ARAŞTIRAN, SORGULAYAN, İNSAN YETİŞTİRENDİR. BİLGİYİ DEĞİL BİLGİYE NASIL ULAŞILACAĞINI ÖĞRETENDİR. MÜMKÜN OLDUĞUNCA BUNDAN UZAK DURANDIR.
http://nacikaptan.com/wp-content/uploads/2013/07/tek-tip.jpg
http://nacikaptan.com/wp-content/uploads/2013/07/tek-tip.jpg
Aslında toplumumuzdan en az binlercesinin yetişmiş olduğu önemli kişidir. bazısı tabi ki, çok ciddi farklılaşarak öne çıkıyor, burada bir sorun yok. sadece biz toplum olarak, öğretmene gereken değeri ve önemi vermiyoruz sonra tabi ki öne çıkmayı başaranlar değerli görünür. Zorluklarla pişmesi, yetişmesi tabi ki ayrı bir boyut ama gerçek öğretmen, gerçekten kenetlenmiş bir toplumda ortaya çıkar.
vicdanlı olandır her meslekte olduğu gibi.
yoksa zaten sevmeden istemeden yaparsa özveri yoksa öğretmen bile demeye gerek yok.
yoksa zaten sevmeden istemeden yaparsa özveri yoksa öğretmen bile demeye gerek yok.
aile terbiyesi almış kişidir. Yoksa önce ösym nin sınavına gir sonra kpss ye gir al sana öğretmen. Bu süreç boyunca da bişeler almak o kadar kolay da değil. Eğer ilk su düzgünse sonrası da düzgün oluyor.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?