Çok şükür ki can kaybı yok.
Diyarbakır'ın Sur İlçesi'nin Bağıvar Mahallesi yakınlarında, demiryoluna yerleştirilen patlayacı, ham petrol taşımacılığında kullanılan yük treninin geçişi sırasında infilak ettirildi.
Saat 13.00 sıralarında meydana gelen patlamada 8 boş vagon raydan çıktı.
Patlamanın ardından bölgeye çok sayıda ambulans sevk edildi. Ancak saldırıda can kaybı ve yaralanan olmadığı bildirildi.
tık tık
#terör
tdk'ya göre anlamı 'yıldırma, cana kıyma ve malı yakıp yıkma, korkutma, tedhiş' olan kelime.
nihal osmanoğlu'na söylediği o sözlerden sonra başına bişeler geleceği belliydi. O sözler derken çirkin ifadeler, hakaretler, ahlaksızlıklardan bahsediyorum.
müjdat gezen'in söyledikleri ne kadar nahoş ve kişiliğini yansıtıyorsa müjdat gezen'e bunu yapanda bi o kadar alçak ve şerefsizdir.
Bir insanın evini, otağını yakmak nedir? Bu nasıl bir ahlak anlayışıdır.
İdeolojiniz batsın.
http://www.malayani.com/turkiye/mujdat-gezen-sanat-evi-kundaklandi/.html
müjdat gezen'in söyledikleri ne kadar nahoş ve kişiliğini yansıtıyorsa müjdat gezen'e bunu yapanda bi o kadar alçak ve şerefsizdir.
Bir insanın evini, otağını yakmak nedir? Bu nasıl bir ahlak anlayışıdır.
İdeolojiniz batsın.
http://www.malayani.com/turkiye/mujdat-gezen-sanat-evi-kundaklandi/.html
fırat yılmaz çakıroğlu cinayeti ile ilgili sanık. Bildiğim kadarıyla hala hüküm giymedi.
kimileri için kahraman, kimileri için leş. Benim için ise insan. Sadece insan.
Bu fiili gerçekleştirdiyse verilmesi gereken ceza en ağırından olmalı. Ağır derken insan öldürmekten değil gen. beyin öldürmekten hüküm giymeli. Kanunlarımızda genç beyin ayrıca tanımlanmamış ama cezası aynı olmamalı.
Bu fiili gerçekleştirmediyse suçlamalardan da itibardan da aklanması gerekir.
Bu tarz gençlere çok içim acıyor. Yetişmesi gereken bir beyinken, sırf ideolojilerden dolayı katil oluyor. Bu çocuğu bu zihniyete bu fiile iten sebepler aslolarak cezalandırılmalı.
Ailesine de üzüldüm. Bu kan davası olaylarını da bilirim maalesef ki bilirim. Rahat olmayacak bi daha hayat sadece kendisi için değil ailesi için de rahat olmayacak. Sıfatla yaşayacak hep.
Ölen taraf olmadığı için hep lanetleyecek belki kaderini.
kimileri için kahraman, kimileri için leş. Benim için ise insan. Sadece insan.
Bu fiili gerçekleştirdiyse verilmesi gereken ceza en ağırından olmalı. Ağır derken insan öldürmekten değil gen. beyin öldürmekten hüküm giymeli. Kanunlarımızda genç beyin ayrıca tanımlanmamış ama cezası aynı olmamalı.
Bu fiili gerçekleştirmediyse suçlamalardan da itibardan da aklanması gerekir.
Bu tarz gençlere çok içim acıyor. Yetişmesi gereken bir beyinken, sırf ideolojilerden dolayı katil oluyor. Bu çocuğu bu zihniyete bu fiile iten sebepler aslolarak cezalandırılmalı.
Ailesine de üzüldüm. Bu kan davası olaylarını da bilirim maalesef ki bilirim. Rahat olmayacak bi daha hayat sadece kendisi için değil ailesi için de rahat olmayacak. Sıfatla yaşayacak hep.
Ölen taraf olmadığı için hep lanetleyecek belki kaderini.
Ne cami tanırsınız ne cenaze, ne çocuk tanırsınız ne kadın!
Lafa geldimi barış adalet hede hödö.
Allah düşmanın bile namerdini vermesin.
Bu Ülkeyi Bölemeyeceksiniz!
#Gaziantep
Lafa geldimi barış adalet hede hödö.
Allah düşmanın bile namerdini vermesin.
Bu Ülkeyi Bölemeyeceksiniz!
#Gaziantep
13 Kasım 2015'te Fransa’da kanlı terör hadisesi oldu. 130’a yakın insan öldü.
Öncelikle söylemek istiyorum, bu olayı yapan ve azmettirenlerin İslam’la, müslümanlıkla yakından, uzaktan en küçük alakaları olduğunu sanmıyorum. Delilim de şu ayettir:
“…Kim bir insanı (suçsuz yere) öldürürse, sanki bütün insanları öldürmüş gibidir. Kim de (suçsuz) bir insanı ölümden kurtarırsa, sanki bütün insanları ölümden kurtarmış gibidir!..” (Maide suresi, 32. ayet)
Müslüman sadece sulhün, barışın ve huzurun sembolüdür ve hep öyle olmalıdır. Bu sebeple hiçbir teröristin Müslüman olması mümkün olmadığı gibi, hakiki bir Müslümanın da terörist olması söz konusu olamaz.
İslam güzel ahlaktır. Peygamber Efendimiz SAV Mekke’nin fethine giderken ordunun güzergahını S şeklinde değiştiriyor. Sebebi ne biliyor musunuz?
Bir köpek yavrularını emziriyor. Haberi alan Efendimiz SAV, o köpeğin başına bir sahabiyi görevlendiriyor. Ve ordu sırf o köpeği rahatsız etmemek için yolunu değiştiriyor. (eş-Şâmî, Sübülü`l-hüda ve`r-reşâd, VII,51.)
Savaşta bile çocuk, kadın, yaşlıları öldürmeyi, hatta ağaçlara zarar vermeyi yasaklayan İslam dini, nasıl olur da terörle özdeşleştiriliyor.
Evet ben onların ölülerine yas tutalım, demiyorum. Güya bu eylem Hz. Muhammed’i SAV korumak için yapılmış. Fakat islam barış, sevgi, hoşgörü dinidir.
Şimdi acizane öngörülerim şöyle:
*** Nefret, kin nefreti doğurur. Adamlar şimdi intikam alacaz diye, tüm Ortadoğuyu kan gölüne çevirebilirler. Binlerce masum müslüman kardeşimiz ölebilir.
*** Avrupa tamamen mültecilere kapılarını kapatabilir, açlık ve soğuğa terkedebilir.
*** Avrupa’da ve tüm dünyada müslümanlar toplumdan dışlanabilir, özellikle gurbetçilerimiz.
Allah aklımızı nefretle değil, basiretle kullanmamızı nasip etsin.
***
Sanıyorum bütün dünyanın toptan rehabiliteye ihtiyacı var, ben de dahil. Acizane bütün televizyon kanallarında dünya, bütün cazibesiyle kendine çekiyor.
Sosyal yaşantımızda da sinema, AVM, park, piknik, plaj, TV, internet ile dünya sevgisi o kadar içimize işlemiş ki..
Duyduğumuz vefat haberleri, kaybettiğimiz sevdiklerimiz bile bizi gaflet uykusundan uyandıramıyor. Bir süre sonra tekrar eski aktif sosyal hayatımıza dönüyoruz.
Baba veya annesini kaybettikten sonra bile tövbe edip namaza başlayan insana çok az rastladım.
Oysa hepimiz birgün öleceğimizi biliyoruz. Ama dünya sevgisi bunu unutturuyor.
İnsanlığın İftihar Tablosu, Yüce Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa Sallallahu Aleyhi Vesellem bir Hadis-i Şerif’lerinde şöyle buyuruyor:
“Lezzetleri kesip atan ölümü çokça anınız.” (Tirmizî)
Hz. Ömer’in şu meşhur kıssasını duymuşşunuzdur:
Halife Hazreti Ömer (r.a.) Hilâfeti zamanında belki birgün olur da bir haksızlık yaparım korkusuyla kendisine hergün ölümü hatırlatması için kendi kesesinden bir memur tutmuştu.
Bu memur hergün Halifenin yanına gelir: «Ölüm var ya Ömer!» der giderdi.
Hatta birçok kerre Hazreti Ömer, bu memuru gittiği yerlere yanında götürür, günde birkaç defa memur aynı kelimeyi tekrarlayarak Hazreti Ömer'e ölümü hatırlatırdı.
Yine bir gün memur Halifenin huzuruna çıkıp: «Ölüm var ya Ömer!..» diye ikaz ettikten sonra Hazreti Ömer:
— Artık seni bu vazifeden azlediyorum, dedi. Memur:
— Ya Ömer bu güzel huyundan vaz mı geçiyorsun? Halbuki sen bunu âdet haline getirmiştin. Seni bundan vazgeçiren cebeb nedir? diye sordu.
Hazreti Ömer (r.a.):
— Artık sakalıma ak düştü. Ölümü bana haber veren, şimdi her zaman benimle beraber olduğu için, senin ikazına lüzum kalmadı, buyurdu.
Eskiden mezarlıklar şehrin tam ortasına yaptırıldı ki, hergün önünden geçenler ibret alsın.
Sanırım 10-15 yıl önce bir tanıdığın babası ölmüştü. Cenaze için kasabalarına gittik.
Şehrin ortasındaki camide cenaze namazı kılındı. Sonra cenaze, birkaç kilometre ilerdeki mezarlığa kasaba sokaklarında kalabalığın omuzlarında götürüldü. Neden diye sordum.
Tüm esnaflar ve kasabalılar tabutu görsün, ölümü hatırlasın, birgün kendilerinin de o tabutta mezarlığa götürüleceğini düşünsünler, gaflete dalmasınlar diye, imiş…
Evet ölümü unuttuk, hiç ölmeyecek gibi yaşıyoruz. Kuzenim bu yüzden çok sık mezarlığa gidiyor ve ölmüş yakınlarını ziyaret ediyor…
Ölümü hatırlamak bizi dünyanın fani olduğunu unutturmayan bir ilaçtır.
Allah hepimizi Sırat-ı Müstakim’de sabit eylesin…
Öncelikle söylemek istiyorum, bu olayı yapan ve azmettirenlerin İslam’la, müslümanlıkla yakından, uzaktan en küçük alakaları olduğunu sanmıyorum. Delilim de şu ayettir:
“…Kim bir insanı (suçsuz yere) öldürürse, sanki bütün insanları öldürmüş gibidir. Kim de (suçsuz) bir insanı ölümden kurtarırsa, sanki bütün insanları ölümden kurtarmış gibidir!..” (Maide suresi, 32. ayet)
Müslüman sadece sulhün, barışın ve huzurun sembolüdür ve hep öyle olmalıdır. Bu sebeple hiçbir teröristin Müslüman olması mümkün olmadığı gibi, hakiki bir Müslümanın da terörist olması söz konusu olamaz.
İslam güzel ahlaktır. Peygamber Efendimiz SAV Mekke’nin fethine giderken ordunun güzergahını S şeklinde değiştiriyor. Sebebi ne biliyor musunuz?
Bir köpek yavrularını emziriyor. Haberi alan Efendimiz SAV, o köpeğin başına bir sahabiyi görevlendiriyor. Ve ordu sırf o köpeği rahatsız etmemek için yolunu değiştiriyor. (eş-Şâmî, Sübülü`l-hüda ve`r-reşâd, VII,51.)
Savaşta bile çocuk, kadın, yaşlıları öldürmeyi, hatta ağaçlara zarar vermeyi yasaklayan İslam dini, nasıl olur da terörle özdeşleştiriliyor.
Evet ben onların ölülerine yas tutalım, demiyorum. Güya bu eylem Hz. Muhammed’i SAV korumak için yapılmış. Fakat islam barış, sevgi, hoşgörü dinidir.
Şimdi acizane öngörülerim şöyle:
*** Nefret, kin nefreti doğurur. Adamlar şimdi intikam alacaz diye, tüm Ortadoğuyu kan gölüne çevirebilirler. Binlerce masum müslüman kardeşimiz ölebilir.
*** Avrupa tamamen mültecilere kapılarını kapatabilir, açlık ve soğuğa terkedebilir.
*** Avrupa’da ve tüm dünyada müslümanlar toplumdan dışlanabilir, özellikle gurbetçilerimiz.
Allah aklımızı nefretle değil, basiretle kullanmamızı nasip etsin.
***
Sanıyorum bütün dünyanın toptan rehabiliteye ihtiyacı var, ben de dahil. Acizane bütün televizyon kanallarında dünya, bütün cazibesiyle kendine çekiyor.
Sosyal yaşantımızda da sinema, AVM, park, piknik, plaj, TV, internet ile dünya sevgisi o kadar içimize işlemiş ki..
Duyduğumuz vefat haberleri, kaybettiğimiz sevdiklerimiz bile bizi gaflet uykusundan uyandıramıyor. Bir süre sonra tekrar eski aktif sosyal hayatımıza dönüyoruz.
Baba veya annesini kaybettikten sonra bile tövbe edip namaza başlayan insana çok az rastladım.
Oysa hepimiz birgün öleceğimizi biliyoruz. Ama dünya sevgisi bunu unutturuyor.
İnsanlığın İftihar Tablosu, Yüce Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa Sallallahu Aleyhi Vesellem bir Hadis-i Şerif’lerinde şöyle buyuruyor:
“Lezzetleri kesip atan ölümü çokça anınız.” (Tirmizî)
Hz. Ömer’in şu meşhur kıssasını duymuşşunuzdur:
Halife Hazreti Ömer (r.a.) Hilâfeti zamanında belki birgün olur da bir haksızlık yaparım korkusuyla kendisine hergün ölümü hatırlatması için kendi kesesinden bir memur tutmuştu.
Bu memur hergün Halifenin yanına gelir: «Ölüm var ya Ömer!» der giderdi.
Hatta birçok kerre Hazreti Ömer, bu memuru gittiği yerlere yanında götürür, günde birkaç defa memur aynı kelimeyi tekrarlayarak Hazreti Ömer'e ölümü hatırlatırdı.
Yine bir gün memur Halifenin huzuruna çıkıp: «Ölüm var ya Ömer!..» diye ikaz ettikten sonra Hazreti Ömer:
— Artık seni bu vazifeden azlediyorum, dedi. Memur:
— Ya Ömer bu güzel huyundan vaz mı geçiyorsun? Halbuki sen bunu âdet haline getirmiştin. Seni bundan vazgeçiren cebeb nedir? diye sordu.
Hazreti Ömer (r.a.):
— Artık sakalıma ak düştü. Ölümü bana haber veren, şimdi her zaman benimle beraber olduğu için, senin ikazına lüzum kalmadı, buyurdu.
Eskiden mezarlıklar şehrin tam ortasına yaptırıldı ki, hergün önünden geçenler ibret alsın.
Sanırım 10-15 yıl önce bir tanıdığın babası ölmüştü. Cenaze için kasabalarına gittik.
Şehrin ortasındaki camide cenaze namazı kılındı. Sonra cenaze, birkaç kilometre ilerdeki mezarlığa kasaba sokaklarında kalabalığın omuzlarında götürüldü. Neden diye sordum.
Tüm esnaflar ve kasabalılar tabutu görsün, ölümü hatırlasın, birgün kendilerinin de o tabutta mezarlığa götürüleceğini düşünsünler, gaflete dalmasınlar diye, imiş…
Evet ölümü unuttuk, hiç ölmeyecek gibi yaşıyoruz. Kuzenim bu yüzden çok sık mezarlığa gidiyor ve ölmüş yakınlarını ziyaret ediyor…
Ölümü hatırlamak bizi dünyanın fani olduğunu unutturmayan bir ilaçtır.
Allah hepimizi Sırat-ı Müstakim’de sabit eylesin…
Ölüm,... insanlık tarihi başladığından beri değişmeyen ve değişmeyecek tek gerçek, ölüm...
10 Ekim 2015 Cumartesi günü kanlı bir eylem gerçekleşti biliyorsunuz. Ankara Garı’nın önünde toplanan binlerce insan içinde iki hain intihar bombacısı ardarda kendilerini patlattı.
Şu an 97 ölü ve yüzlerce yaralı var. Ölüm bize o kadar yakın ki…
2014’te de hainler yine Kızılay Kumrular sokakta bomba patlatmış, onlarca kişi ölmüştü.
Niye hatırlattım bunu. Çünkü babamın içinde bulunduğu otobüs saniyelerle o patlamadan kurtulmuştu. Babam o dehşetli dakikaları uzun süre unutamamıştı.
Yani demem o ki, her an sevdiklerimizi bırakıp bu dünyaya veda edebiliriz.
Allah birlik beraberlik, huzurumuzu bozdurmasın. Allah patlamalardaki ölenlere rahmet etsin, yaralılara acil şifa versin. Allah yakınlarına sabr-ı cemil versin…
10 Ekim 2015 Cumartesi günü kanlı bir eylem gerçekleşti biliyorsunuz. Ankara Garı’nın önünde toplanan binlerce insan içinde iki hain intihar bombacısı ardarda kendilerini patlattı.
Şu an 97 ölü ve yüzlerce yaralı var. Ölüm bize o kadar yakın ki…
2014’te de hainler yine Kızılay Kumrular sokakta bomba patlatmış, onlarca kişi ölmüştü.
Niye hatırlattım bunu. Çünkü babamın içinde bulunduğu otobüs saniyelerle o patlamadan kurtulmuştu. Babam o dehşetli dakikaları uzun süre unutamamıştı.
Yani demem o ki, her an sevdiklerimizi bırakıp bu dünyaya veda edebiliriz.
Allah birlik beraberlik, huzurumuzu bozdurmasın. Allah patlamalardaki ölenlere rahmet etsin, yaralılara acil şifa versin. Allah yakınlarına sabr-ı cemil versin…
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?