confessions

abuzeroklava

1. nesil Moderatör - Moderatör -

  1. toplam entry 3141
  2. takipçi 28
  3. puan 96756

4 ocak 2016 sigara zamları

abuzeroklava
tanıdığım slim sigara içenlerin hepsi kaçak içiyorlar. Sebebi bu zamlardan kaynaklıdır tamamen. Fazla vergi alacağım diye ülkeyi kaçakçıların yuvası yaptılar. Ayrıca bütün dünya bıraktı bi biz içiyoruz bu zıkkımı.

kanuni sultan süleyman

abuzeroklava
Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi
Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi
---
Saltanat didükleri ancak cihan gavgasıdır
Olmaya baht u saadet dünyada vahdet gibi
---
Ko bu ıyş u işreti çün kim fenadur akıbet
Yâr-ı baki ister isen olmaya tâat gibi
---
Olsa kumlar sagışmca ömrüne hadd ü aded
Gelmeye bu şîşe-i çarh içre bir saat gibi
---
Ger huzur itmek dilersen ey Muhibbî fârig ol
Olmaya vahdet cihanda kûşe-i uzlet gibi
-----------------
GAZELİN AÇIKLAMASI (Günümüz Türkçesi) :
----
Halkın gözünde iktidâr gibi, zenginlik gibi değerli bir şey yok. Halbuki şu cihânda bir nefes sıhhat gibi hiç mutluluk olamaz.
----
Saltanat dedikleri sadece bir dünyâ kavgasıdır.
Bu kavga, gürültüden uzak yalnızlık gibi büyük saâdet ve baht açıklığı olamaz.
----
Bu eğlenceyi yeme içmeyi bırak, sonu kötüdür.
Eğer ebedî bir sevgili istiyorsan ibâdetten ayrılma.
----
Ömrün, kumlar sayısınca sınırsız ve hesapsız olsa bile,
O, şu dünyâ içinde bir saât gibi geçip gider.
----
Ey Muhibbî, eğer huzûr içinde olmak istersen, ferâgat sâhibi ol, dünyâdan vazgeç.
Yalnızlık köşesi gibi dünyâda huzûr olmaz.

muhibbi

latif doğan

abuzeroklava
Bir arabesk şarkısı vardır ayselim diye https://www.youtube.com/watch?v=_kYeHFS_5K8

Öyle bir aşk yaşadık ki Ayselim
Tüm masallar yanımızda halt etmiş
Leyla Mecnununu , Mecnun Leylasını
Arabistan çöllerinde kaybetmiş
---
Kar altında çiçek açtı yaz olduk
Dile düştük şarkılara söz olduk
Nazarlıkta maviş maviş göz olduk
Takvimlere yazmadılar Ayselim..
---
Gökyüzünde parıl parıl parladık
Yeryüzünde şarıl şarıl şarladık
Aşkımızı ta güneşe yolladık
Yıldızları kıskandırdık ayselim..
---
Saçımıza aklar düştü kar dedik
Bu ayrılık vallah bize zor dedik
Yüzümüze gülenlere dost dedik
Düşman çıktı bilemedik Ayselim..
---
Ağaç olduk..Meyve verdik,dal verdik..Bulut olduk..Yağmur verdik,kar verdik..Arı olduk,petek petek bal verdik..Sofralara koymadılar AYSELİM..Kalbimizi birbirine bağladık..Bazen güldük,bazen oldu ağladık..Aşkımızı Rabbimize yolladık..Mahşer günü buluşuruz AYSELİM...

zinedine zidane

abuzeroklava
futbolculukla tip olarak uzaktan yakından alakası olmayan bir oyuncuydu oynadığında. Her izleyişim de beni şaşırtırdı ve oldukça fazla şaşırtırdı. Bu tipte birinin bu hareketleri yapması maçtan daha fazla heycanlandırırdı tıpkı jardel gibi.

necmettin erbakan

abuzeroklava
(gbkz: devrim arabaları)nın motor şanzuman gurubunda yüksek mühendis olarak görev almış ve o zamanlar 35 yaşındaymış. Uzun uzun yazmak istemedim.

Not: Bi de şimdiki siyasilere bak arkadaş.

hişt hişt

abuzeroklava
bir sait faik abasıyanık öyküsü ve şöyledir;

Yürüyordum. Yürüdükçe de açılıyordum. Evden kızgın çıkmıştım. Belki de tıraş bıçağına sinirlenmiştim. Olur, olur! Mutlak traş bıçağına sinirlenmiş olacağım.

Otların yeşil olması, denizin mavi olması, gökyüzünün bulutsuz olması, pekala bir meseledir. Kim demiş mesele değildir, diye? Budalalık! Ya yağmur yağsaydı? Ya otların yeşili mor, ya denizin mavisi kırmızı olsaydı? Olsaydı o zaman mesele olurdu, işte.

Çikolata renginde bir yaprak, çağla bademi renkli bir keçi gördüm. Birisi arkamdan:

-Hişt,dedi.

Dönüp baktım. Yolun kenarındaki daha boyunu posunu almamış taze devedikenleriyle karabaşlar erik lezzetinde bana baktılar. Dişlerim kamaştı. Yolda kimsecikler yoktu. Bir evin damını, uzakta uçan bir iki kuşu, yaprakların arasından denizi gördüm. Yoluma devam ederken:

-Hişt hişt, dedi.

Dönüp bakmak istedim. Belki de çok istediğim için dönüp bakamadım. Olabilir. Gökten bir kuş hişt hişt ederek geçmiştir. Arkamdan yılan, tosbağa, bir kirpi geçmiştir. Bir böcek vardır belki hişt hişt diyen.

Hişt! dedi yine.

Bu sefer belki de isteksizlikten dönüp baktım çalıların arasına birisi saklanıyormuş gibi geldi bana.

Yolun kenarına oturdum. Az ötemde bir eşek otluyor. Onun da rengi çağla bademi, ağzı, dişleri, kulakları boynu ne güzel. Otluyor. Otları adeta çatırdata çatırdata yiyor. Belki de bu çıtırtılı, çatırtılı sesi “hişt hişt” diye duymuşumdur. Eşeğin ot koparışının sesinden apayrı bir ses:

– Hişt hişt hişt, dedi.

Hani bazı kulağımızın dibinde çok tanıdığımız bir ses isminizi çağırıverir. Olur değil mi? Pek enderdir. Belki de kendi kafanızın içinden sizin sevdiğiniz, hatırladığınız bir ses, ses olmadan sizi çağırmıştır. Olabilir.

Birdenbire güneşi, buluta benzemez garip ve sarı bir sis kapladı. Bir kirli el, çağla bademi eşeğin sırtından bir kumaş çekip aldı. Her zamanki kül rengi, yer yer havı dökülmüş eski mantosunu giydirdi eşeğe.

Yola indim. İstediği kadar hişt desin. İsterse sahici sulu bir dost olsun. İsterse kimseler olmasın, kendi kendime kulağıma hişt hişt diyen bir divane olayım, ben, aldırmayacağım.

Belki bir kuştur. Belki tosbağadır. Belki bir kirpidir. Belki de yakın denizden seslenen bir balık, bir canavardır. Karabataktır. Mihalaki kuşudur.

İyisi mi ben kendim hişt hişt derim. O zaman tamamı tamamına pek hişt hişt seslenişine benzemeyen, benzemesin diye uğraştığım bir mırıldanmadır, tutturdum.

Birdenbire, önümde bir adamla bir kadın gördüm. Kalpazankaya yolunu sordular. Üstündesiniz dedim. Sanki yol hareket etti. Yürümediler. İki adımda benden uzaklaştılar. Koyunların arasına yüzükoyun uzanmış papazın oğlunu gördüm. Yüzünden aptal, çilli horoza benzer bir mahluk kalktı. Ağzının salyasını sildi. Kuzuyu bacaklarından tuttu. Kuzu ile yere yıkıldı. Kuzuyu burnundan öptü. Papazın oğlu çirkin, aptal, otuzbirli bir yüzle baktı. Şimdi bir çiçek tarlasında idim. Bana hişt hişt diyen mutlak bir kuştu. Vardır böyle kuşlar. Cık cık demezler de hişt hişt derler. Kuştu kuş.

Bir adam yer belliyordu. Belin demirine basıyor, kırmızıya çalan bir toprak altını, üste aktarıyordu.

– Merhaba hemşerim, dedi.

– Ooo! Merhaba! dedim.

Tekrar işine daldı. Hişt hişt, dedim. Aldırmadı. Bir daha hişt, dedim. Yine aldırmadı. Hızlı hızlı hişt hişt hişt!

-Buyur beğim, dedi.

-Bir şey söylemedim, dedim.

Küçük parmağını kulağına soktu. Kaşıdı. Çıkarıp parmağına baktı. Belin sapına siler gibi yaptı.

– Hişt hişt, dedim.

Yüzünü göğe kaldırdı. Kuşlara baktı. Denize baktı. Dönüp şüphe ile bana baktı.

– Bu sene enginarlar nasıl? Dedim.

– İyi değil, dedi.

– Baklayı ne zaman keseceksin?

– Daha ister, dedi.

Nefes alır gibi “hişt” dedim.

Yine şüphe ile denize, şüphe ile göğe, şüphe ile bana baktı.

– Kuşlar olmalı, dedim.

– Benim de kulağıma bir hışırtı gelir amma, dedi, ne taraftan gelir? Zati bu sırada şu kulağım ağırlaştı.

– Bir yıkatmalı, dedim, benim de geçenlerde ağırlaşmıştı…

– Yıkattın mı?

– Yıkatmadım, hacet kalmadı, doktora gittim. Alıverdi; pislikmiş.

– Çocuklar nasıl? diye sordum.

– İyiler, dedi. Dokuzdu sekiz kaldı. Biliyorsun dokuzuncusunun macerasını ya…

– Sus, sus, dedim. Yürekler acısı. Haydi allahaısmarladık!

– Haydi güle güle.

Biraz uzaklaşınca:

– Hişt hişt.

Bu sefer yakaladım. Bahçıvandı. Oydu oydu.

– Hadi hadi yakaladım bu sefer seni, dedim.

– Yok vallahi, dedi, vallahi daha kesmedim bakla, senden ne diye saklayayım, parasıyla değil mi?

– Sen değil misin hişt hişt diyen?

– Ben de duyarım bir ses, amma bulamam nereden gelir?

Nereden gelirse gelsin dağlardan, kuşlardan, denizden, insandan, ottan, böcekten, çiçekten. Gelsin de nereden gelirse gelsin! Bir hişt sesi gelmedi mi fena. Geldikten sonra yaşasın çiçekler, böcekler, insanoğulları.

Hişt hişt!

Hişt hişt!

Hişt hişt!

SAİT FAİK ABASIYANIK
(Bu öykü önce “31 Mart” adıyla yayımlanmıştır. Günümüzde Sait Faik’in bütün eserlerini yayımlamış olan Yapı Kredi Yayınları serisindeki, “Alemdağ’da Var Bir Yılan” kitabında yer almaktadır.)
85 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol

tag heuer carrera womens price montblanc timewalker 2017 replica watches rolex oyster perpetual datejust made in hong kong vintage heuer chronograph replica watches hublot 992703 price panerai limited edition 2015 replica ladies watches ulysse nardin watches platinum brand watches for ladies uk replica watches belfort watch kickstarter breitling yellow face chrono uk replica watches