confessions

abuzeroklava

1. nesil Moderatör - Moderatör -

  1. toplam entry 3141
  2. takipçi 28
  3. puan 96469

şafak yayla

abuzeroklava
İnsan olarak düşününce gencecik yaşında yitip giden başka bir can, bu şekilde bir mücadele ile bir yere varılamayacağını bilseydi keşke. kullanılmış da olsa kendisi de yapmış olsa yazık oldu.
ama gerçek şu ki o bir teröristtir.Cumhuriyet savcısını öldürmüştür.Savcı devlettir.Güzel bir vatandaş olarak yaşamak varken kendisini ve ailesini bu şekilde tanıtan bir çocuktur.Hepsi bi tarafa bir insan canını alacak kadar taşlaştırmıştır kalbini ve o kalbi mermi ile doldurtmuştur. http://i.imgur.com/9w3qEFt.jpg

kastamonu üni. akademik personel alım ilanı 21.04.2015

abuzeroklava
AKADEMİK PERSONEL ALINACAKTIR
Üniversitemizin aşağıda belirtilen birimlerine 2547 sayılı Kanun ile Öğretim Üyeliğine Yükseltilme ve Atanma Yönetmeliği’nin ilgili maddeleri ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48. maddesi gereğince Öğretim Üyesi alınacaktır. Başvurular ilanın Resmi Gazete’de yayın tarihi itibariyle 15 (On Beş) gündür. Başvurular şahsen yapılacak olup süresi içinde yapılmayan başvurular ve eksik belgeli dosyalar ile postayla yapılacak başvurular kabul edilmeyecektir.
Öğretim Üyesi kadrosuna başvuracak adayların 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunun 5772 sayılı Kanunla değiştirilen 23 ve 26. maddelerinde belirlenen asgari koşulları sağlamış olmak şartıyla:
Profesör kadrolarına başvuracak adayların; başvurdukları birim ve anabilim dalını belirten dilekçelerine; özgeçmiş, 2 adet fotoğraf, nüfus cüzdanı örneği, askerlik durum belgesi, doçentlik belgesi, öğrenim belgeleri ile yayın listesi, bilimsel çalışma ve yayınlarını kapsayan 6 adet CD’yi ekleyerek Üniversitemiz Personel Daire Başkanlığına şahsen müracaat etmeleri gerekmektedir. (Profesör kadrosuna müracaat edecek adaylar daimi statüde çalıştırılacaktır.)
Yardımcı Doçent kadrolarına başvuracak adayların; başvurdukları birim ve anabilim dalını belirten dilekçelerine; özgeçmiş, 2 adet fotoğraf, nüfus cüzdanı örneği, askerlik durum belgesi, öğrenim belgeleri (Lisans, Yüksek Lisans, Doktora ve Uzmanlık belgesi), yayın listesi ile birlikte bilimsel çalışma ve yayınlarını kapsayan 4 adet CD’yi ekleyerek ilgili birime şahsen müracaat etmeleri gerekmektedir.
Yardımcı Doçentlik Kadrolarına Başvurularda 2547 sayılı Kanunun 23. maddesinin (b) fıkrasının 2. bendine göre üniversitemizce yabancı dil sınavı yapılacaktır. Yabancı dil sınav tarihleri daha sonra belirlenecek, adaylara ilgili birim tarafından duyurulacaktır.
Başvuruda bulunacak adaylardan, herhangi bir kamu kurumunda çalışanlar (daha önce çalışıp ayrılsalar dahi) çalıştığı kurumdan alacakları onaylı ayrıntılı Hizmet Belgesini başvuru belgesine ekleyerek ibraz edeceklerdir.
Adaylar sadece durumuna uygun 1 (Bir) birime müracaatta bulunabileceklerdir.
Yurtdışından alınan diplomaların Üniversitelerarası Kurulca denkliğinin onaylanmış olması gerekmektedir. Atamaların yapılabilmesi için adayların durumunun ilan edilen kadro derecesine uygun olması gerekmektedir.
NOT: İlanımızahttp://www.kastamonu.edu.tr adresinden ulaşılabilir.


Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi
(gbkz:Gıda Mühendisliği)

(gbkz:Profesör) (gbkz:1 kişi) Mantarlar ve enzimler konusunda çalışmış olmak.

Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi
Gıda Mühendisliği

(gbkz:Yardımcı Doçent )(gbkz:1 kişi) Süt teknolojisi alanında doktora yapmış olmak.

Fen Edebiyat Fakültesi
(gbkz:Kimya)

(gbkz:Yardımcı Doçent) (gbkz:1kişi) Boyar maddeler üzerine doktora yapmış olmak.

İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi
Bankacılık ve Finans

(gbkz:Yardımcı Doçent )(gbkz:1 kiş)i

genç osman

abuzeroklava
Hey Koca Topçu
Hey koca topçu
Su dağlara yan gele – Yan gele
Vahreş-i fitteki düşman sefilesinin su kesimi
Denkleş dur
İki bıyık bükümü sağa – Beraber bir iki
Üç evlek ile ruh – Beraber bir iki üç
Bir gülle tıkıla
Ikıla
Sıkıla
Mesafe hak getire
Haydi Allah rasgetire aman

Genç Osman dediğin bir küçük uşak
Beline bağlamis ibrişin kuşak
Askerin içinde birinci uşak
Allah Allah deyip geçer Genç Osman

BağdatÂ'ın kapısını Genç Osman açtı
Düşmanın cümlesi önünden kaçtı
Kelle koltuğunda üç gün savaştı
Allah Allah deyip geçer Genç Osman

BağdatÂ'ın içine girilmez yastan
Her ana doğurmaz böyle bir arslan
Kelle koltuğunda geliyor KarsÂ'tan
Allah Allah deyip geçer Genç Osman

askerde yapılan ilk banyo

abuzeroklava
akan sıcacık suyun altında, tüm askerlik dertlerinden arınarak, gül kokulu sabunlar, dinlendirici bir fon müziği eşliğinde yapılan banyo...

değil tabii ki.

"süre dolduaaa çığın artık, keserem suyu haaa" diye bağıran hırt bir banyo çavuşu eşliğinde, 3.8 dakikada 0.79 litre su ile yapılan bir banyodur bu.
ancak sizden sonra girecek varsa çavuşu (onbaşı) ciddiye almayıp süreyi 3 katınca çıkararak yapılan ancak sonunda bölükte eksik olması ile dikkatlerin üzerine toplanmasına razı olunması demektir.

bir kadına söylenebilecek en ağır söz

abuzeroklava
gönlümle baş başa düşündüm demin;
artık bir sihirsiz nefes gibisin.
şimdi tâ içinde bomboş kalbimin
akisleri sönen bir ses gibisin.

mâziye karışıp sevda yeminim,
bir anda unuttum seni, eminim
kalbimde kalbine yok bile kinim
bence artık sen de herkes gibisin.''

nazım hikmet ran

en yakın arkadaş

abuzeroklava
olmayandır.Şöyle açıklayayım hayat insanı sürekli bir yerlere sürüklüyor ve bu sürüklenmede de yanınızda taşıyamıyorsunuz çünkü aynı hayat onu da sürüklüyor.Tabi en iyi arkadaşı eşi ya da annesi olanlar için durum biraz daha farklı olabilmekte

metrobüste ayakta kalma rehberi

abuzeroklava
Efendim kapı açılır açılmaz yaşlı çocuk demeden o yeri kapma uğruna ününüze ne gelirse ezip geçip o koltuğu öncelikle kapmanız lazım.Eğer kaptıysanız uyur moda girip kapamayanlara yerinizi vermemeniz lazım ya da hasta numarası da işe yarar.
Yok efendim ben yer kapamadım diyorsanız şöyle devam etmeniz lazım koltuk altında kalmamanız lazım yoksa bayılabilirsiniz.
Tabi söylediklerimde gerçekci değildim bari siz binmek için insanları ezmeyin,yaşlı,hamile,sakat görünce yer verin ama ayakta kalmak oldukça zor olabiliyor http://imggaleri.hurriyet.com.tr/LiveImages/Foto%20Haber/390/Mecidiyek%C3%B6y%20Metrob%C3%BCs%20dura%C4%9F%C4%B1nda%20mah%C5%9Feri%20kalabal%C4%B1k/IMG00044-20120618-0900.jpg?

şiir yaz

abuzeroklava
siz aşktan n'anlarsınız bayım?

çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca
alt katında uyumayı bir ranzanın
üst katında çocukluğum...
kâğıttan gemiler yaptım kalbimden
ki hiçbiri karşıya ulaşmazdı.
aşk diyorsunuz,
limanı olanın aşkı olmaz ki bayım!

allah'la samimi oldum geçen üç yıl boyunca
havı dökülmüş yerlerine yüzümün
büyük bir aşk yamadım
hayır
yüzüme nur inmedi, yüzüm nura indi bayım
gözyaşlarım bitse tesbih tanelerim vardı
tesbih tanelerim bitse gözyaşlarım...
saydım, insanın doksan dokuz tane yalnızlığı vardı.
aşk diyorsunuz ya
ben istemenin allahını bilirim bayım!

çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca
balkona yorgun çamaşırlar asmayı
ki uçlarından çile damlardı.
güneşte nane kurutmayı
ben acılarımın başını
evcimen telaşlarla okşadım bayım.
bir pardösüm bile oldu içinde kaybolduğum.
insan kaybolmayı ister mi?
ben işte istedim bayım.
uzaklara gittim
uzaklar sana gelmez, sen uzaklara gidersin
uzaklar seni ister, bak uzaklar da aşktan anlar bayım!

süt içtim acım hafiflesin diye
çikolata yedim bir köşeye çekilip
zehrimi alsın diye
sizin hiç bilmediğiniz, bilmeyeceğiniz
ilahiler öğrendim.
siz zehir nedir bilmezsiniz
zehir aşkı bilir oysa bayım!

ben işte miraç gecelerinde
bir peygamberin kanatlarında teselli aradım,
birlikte yere inebileceğim bir dost aradım,
uyuyan ve acılı yüzünde kardeşimin
bir şiir aradım.
geçen üç yıl boyunca
yüzü dövmeli kadınların yüzünde yüzümü aradım.
ülkem olmayan ülkemi
kayboluşumu aradım.
bulmak o kadar kolay olmasa gerek diye düşünmüştüm.
bir ters bir yüz kazaklar ördüm
haroşa bir hayat bırakmak için.
bırakmak o kadar kolay olmasa gerek diye düşünmüştüm.

kimi gün öylesine yalnızdım
derdimi annemin fotoğrafına anlattım.
annem
ki beyaz bir kadındır.
ölüsünü şiirle yıkadım.
`bir gölgeyi sevmek ne demektir bilmezsiniz siz bayım`
öldüğü gece terliklerindeki izleri okşadım.
çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca
acının ortasında acısız olmayı,
kalbim ucu kararmış bir tahta kaşık gibiydi bayım.
kendimin ucunu kenar mahallelere taşıdım.
aşk diyorsunuz ya,
işte orda durun bayım
islak unutulmuş bir taş bezi gibi kalakaldım
kendimin ucunda
öyle ıslak,
öyle kötü kokan,
yırtık ve perişan.

siz aşkı ne bilirsiniz bayım
aşkı aşk bilir yalnız!

(gbkz:didem madak)

muharrem şemsek

abuzeroklava
tekerlekli sandalyede politika
16 eylül 1995 / mustafa ünal-aksiyon
düşünüyorum da, normal bir insan olsaydım, hayatımda değişik bir seyir olur muydu? hayır diyorum. yine bugün bulunduğum yerde olurdum ve yine aynı şeyleri yapardım.' meclis'in tekerlekli sandalyeli ilk ve tek milletvekili mhp'li muharrem şemsek bunları söylerken 'haline şükretmeyi' de ihmal etmiyor.
durumundan hiç şikayetçi değil. 'beterin beteri var, buna şükür' diyor.

mhp genel başkan yardımcılığı'na kadar yükselen çorum milletvekili şemsek, 12 eylül askeri darbesinden önce uğradığı silahlısaldırı sonucu iki ayağını da kullanamaz hale geldi ve tekerlekli sandalyeye mahkum oldu. saldırı gününü unutma sı ne mümkün: "polatlı'da yedek subay olarak askerlik yapıyordum. ankara'da evimiz olduğu için cumartesi-pazar günleri etlik'teki evimize geliyordum. terör olaylarının ortalığı kasıp kavurduğu 1979 yılının 22 temmuzu'nda, daha sonra dev-yol teröristleri olduğunu öğreneceğim bir grup, çapraz ateşe aldı. vucudumun çeşitli yerlerine üçü önden, ikisi arkadan 5 kurşun isabet etti. arkadan giren kurşunların birisi omuriliğe denk gelmiş. ayaklarıma felç gelmesinin sebebi o kurşun. arkamdaki diğer kurşun hala vücudumda. doktorlar, çıkarırsak tehlikeli bir durum ortaya çıkabilir diyerek almadılar. anlayacağınız bir kurşunla yaşıyorum.'

tekerlekli sandalye o günden sonra şemsek'in ayrılmaz bir parçası oldu. hayatı iki tekerleğin üzerinde geçiyor. ölümcül bir saldırıyı 'özürlü olarak' atlatmasını, 'öldürmeyen allah öldürmüyor' diye değerlendiriyor.

şemsek, 'siz bakmayın benim tekerlekli sandalyede yaşadığıma, partide belki de en çok gezen benim' diyor ve ekliyor: "benim gitmediğim şehir kalmadı. adeta evliya çelebi gibi gezdim."

ayaklarına felç gelmesi dava adamlığından bir şey kaybettirmedi. bu kez tekerlekli sandalyede koşturdu. 12 eyü1 askeri darbesinde gadre uğrayanlardan biri oldu. o haliyle 8 ay mamak cezaevi'nde yattı. cezaevinden çıkınca içerdeki arkadaşlarına yardımcı olmak için çabaladı. güç durumdaki mahkum ailelerine yardım etmek için bütün imkanlarını seferber etti.

1987 yılındaki genel seçimlerde mçp'den çorum milletvekili adayı oldu. tekerlekli sandalyedeki milletvekili adayını halk nasıl karşıladı? şemsek, çorum halkının, nasıl bu hale geldiğini bildiği için 'garipsemediğini' belirtiyor ve şöyle konuşuyor: 'çorum halkı bilir. ayaklarımı bu uğurda kaybettiğim için halk bana sahip çıktı.' şemsek, gerçi 1987 yılındaki seçimlerde milletvekili 0lamadı; ama bir dönem sonra 1991 yılında parlamentoya girdi.

özürlü hali seçimlerde avantaj mı, dezavantaj mı getirdi? şemsek bu soruyu şöyle cevaplandırıyor: "felçli olmam ne aleyhime oldu, ne de !ehime. halk zaten beni tanıyordu. bu halimle ankara'ya göndermekte bir mahzur görmedi." peki tekerlekli sandalye ile seçim çalışmalarını nasıl yürütmüştü? şemsek, miting dahil her türlü çalışmayı yaptığını vurguluyor ve şöyle konuşuyor: "bu halim le köy köy, kahve kahve gezdim. hiç bir sıkıntım olmadı. normal bir insan seçim çalışmalarını nasıl yürütüyorsa, onlardan geri kalmadım. mitingyaptım, binlerce insanın katıldığı toplantılarda çıkıp konuştum. "

şemsek'in milletvekili seçildiği kesinieşince meclis personeli epey tedirgin olmuş. çünkü ilk kez iki ayağı tutmayan bir milletvekili geliyor. ama daha sonra ilgili yerlerin tekerlekli sandalyeye göre dizayn edilmesi zor olmamış. önce merdivenlerin hemen yanına tekerlekli sandalyenin inebilmesi için yollar yapılmış. daha sonra genel kurul'daki oturma sırası ve kürsüde değişiklikler yapılmış. 'meclis kürsüsündeki düzenleme belki de dünyada tek' diyor şemsek; çünkütekerlekli sandalye ile kürsüye çıktığında bir düğmeye basıyor ve kürsü ona göre ayarlanıyor. meclis personelinin kendisine fazlasıyla yardımcı olduğunu belirtiyor ve şükranlarını sunmadan edemiyor.

meclis lojmanlarında şemsek'e tahsis edilen evde gerekli değişikliklerin yapılması zor görülünce meclis, tekerlekli sandalye ile girip çıkılabilecek ayrı bir ev tutmuş.

şemsek bir yandan parti içi çalışmalarda yükselirken, diğer yandan kanunlarda özürlülerle ilgili değişiklikler yapılması için uğraşıyor. sağlık komisyonu'nda bekleyen özürlüler hakkındaki kanunda da onun imzası var.

şemsek'e bundan sonraki politik hedefinin ne olduğunu sorduğumuzda, gözünün makam-mevkide olmadığını belirtiyor ve 'benim hayattaki tek hedefim mem!ekete hizmet etmektir. politikayı da bunun için yapıyorum' şeklinde konuşuyor. http://www.aksiyon.com.tr/aksiyon/haber-1005-34-tekerlekli-sandalyede-politika.html

saadet nesin

abuzeroklava
aziz nesin'in dindar kızkardeşi
1 haziran 1996 / ahmet dinç
aziz nesin hep sivri çıkışlarıyla tanındı. sivas olayları 'nda tahrikçi olduğu iddiasıyla itham edildi. nesin 'i herkes tanıdı, okudu, konuştu. fakat çok az kişinin tanıdığı bir nesin daha vardı; aziz nesin 'in kızkardeşi saadet nesin. geçtiğimiz günlerde hayattan ayrıldı. ağabeyinin unuttuğu saadet hanım, en başta dindar biriydi.
türkiye'nin en ünlü ateisti aziz nesin'in kızkardeşi saadet nesin, yalnız ve gözlerden ırak yaşadığı istanbul beyazıt'taki evinde 20 mayıs pazartesi sabahı vefat etti. bu haberi bütün ajanslar, gazeteler atladı. bir kısım basın belki duymadı, bir kısmı ise basit bir önyargı genellemesiyle, ilgilenmedi bile.

saadet nine, aziz nesin'in anababa bir kardeşiydi, 80'ine merdiven dayamıştı. fakat onu ağabeyinden ayıran birçok farklar vardı aralarında. bir kere saadet nine, allah'a inanıyordu; daha da öte, islam'ın emrettiklerini yaşamaya, namazını kılıp, orucunu tutmaya gayret ediyordu. beyazıtlı komşuları, son 25 senede aziz nesin'in kızkardeşini ziyarete geldiğine şahit olmamışlardı.

bir de, ölümü sessiz oldu saadet hanım teyze'nin, ağabeyinden farklı olarak.çocukluğu, ağabeyi aziz nesin'le birlikte büyükada'da geçmiş. o günleri ve aziz ağabeyi'ni şöyle anlatırmış çevresine: "çocukluğumdaki ağabeyim, aynı allah'a inandığımız, aynı dinin mensubu olmanın gururunu paylaştığımız ağabeyimdi. ne olduysa oldu, kardeşim önce, dinde beni yalnız bıraktı. bizim dünyamızdan ruhen uzaklaştı. onu bizden ve dinden uzaklaştıran, biraz da çev resinde gördüğü yarım müslümanlar'dı. insan rabbinden uzaklaşınca diğer şeylerden uzaklaşıyor olsa gerekti. benden de uzaklaştı. "

hiç evlenmemişti. bir evi, birkaç dükkanı vardı. bir ömür geçirdiği beyazıt'ta, onun, aziz nesin'in kızkardeşi olduğunu bilen çok azdı. bir, dore apartmanı sakinleriyle iyi ilişkiler kurmuş, bir de evine çok yakın olan saraç ishak camii'nin imam-hatibi ve yazar şerif benekçi'yle. evinin ahşap balkonundan uzanıp, her sabah, "bugün nasılsınız hocaefendi?" diye hatır sormayıihmal etmemiş yıllarca. tabii bir de güvereinlerle sürmüş dostluğu...

yazar şerif benekçi'den ve komşularından derlediğimiz kadarıyla, karşımıza, aziz nesin'e hiç benzemeyen, birçok yönüyle taban tabana zıt bir kişilik, gerçek bir müslüman hanımefendi çıktı. "uzaktan" da olsa saadet teyze'yi tanıyınca aziz nesin keşke kardeşini unut- . masaydı diyor insan.

saadet nesin, gerçek bir istanbul hanımefendisiymiş su katılmamış bir istanbul türkçesi konuşurmuş. benekçi, saadet teyze'nin güzel türkçesi'ni anlatırken, "onun konuşmasında istanbul türkçesi yorgun ama içten bir ses tonuyla bugünlere taşınır, siz taşralı saflığınızla, istanbul'un gittiği kara delikten geri geldiğini düşünürdünüz" diyor.

doğup büyüdüğü istanbul'un haline de üzülür dururmuş saadet nesin; "ayağı çamurlular istanbul'u bitirdi. önce istanbul bitti, ardından herşey" diye hayıflanırmış.

dertleriyle dertlenirmiş

aziz nesin'in pek geçinemediği müslümanlar'la içiçe olmayı çok seven saadet hanım, saraç ishak camii imam~hatibi şerif benekçi'yle dini konularda sohbet etmeye can atarmış. müslümanlar'ın dertlerini kendi derdi edinir, yardımcı olmaya çalışırmış. hatta bir keresinde, şerif benekçi görevli olarak umre ziyaretindeyken, caminin bahçesindeki ağaçları belediye fen işleri budamış, dallar yerlerde kalmış. bir mahalle sakini bunu bahane edip cami imamını şikayet edeceğini söyleyince, saadet nesin daha erken davranıp, mahallenin yaşlı kadınlarını yanına aldığı gibi doğru eminönümüftülüğü'ne gidip, "hocamıza sakın ilişmeyin" demiş.

"saadet nesin ne kadar dindardı acaba" gibi bir merak alabilir sizleri belki. bir ölçü verelim: ramazan ayında te ravih namazlarını eda için, balkonunun birkaçmetre ötesindeki saraçishak camii'ne değil de, uzaktaki soğanağa camii'ne gidermiş. sebebi, soğanağa'da teravihlerin hatimle kıldırılıyor olması.

ağabeyi aziz nesin konusunda hep sessiz kalmış. söz ona geldiğinde, çok uzaklara düşmüşbirinden bahseder gibiymiş. fakat 70 yıl önceki "aziz abi"sini hala severmiş. ağabeyinin asıl öfkesinin dine değil, dindarlara olabileceğini söyleyip, onun herşeye rağmen iman üzere gitmiş olmasını dilermiş.

osmanli hanımefendisi

bir osmanlı hanımefendisi olduğu gibi, bir osmanlı bilgesiymiş de saadet nesin. gittiği misafirliklerde mutlaka e linde bir hediye götürürmüş. güvercinlere ve kedilere çok düşkün olan saadet teyze'yi hemen her sabah beyazıt camii'nin önündeki güvercinlere ekmek götürürken gördüğünü söylüyor şerif benekçi.

şu sözler saadet teyze'den kalma: "eskiden her evin bir kedisi vardı. kedi beslemeyen aileler kınanır, 'aaa! bir kedileri bile yok' diye acınır& şimdi herşey sokakta. kediler de değişti. sadece insanlar değişmedi. eskiden büyük kediler yavru kedileri dalamaz, onları himaye ederlerdi. şimdi dalıyorlar."

tanıyanlar, saadet nesin için, "mükemmel bir insan ve müslüman'dı" diyorlar. insanların yemeyip çöp kutularına attıkları ekmek artıklarını o toplar, beyazıt camii önündeki güvercinlere götürürmüş. bazan da götüremez ya da götürdükten sonra geri dönernezmiş. zira yağmura yakalanır, sular mithat paşa caddesi'nin o dik eğiminde bütün yolu kapatıp hızla akmaya başlayınca kalakalırmış. o zaman komşuları ya da iyi insanlar onu alıp evine ulaştırırmış. yani kısaca, aziz nesin'in kızkardeşinin yaşadığı yerde, "sizin oralarda insan yok mu?" denmiyormuş.

ali ihsan başak

abuzeroklava
kofçaz kaymakamıdır.
muş doğumlu olan ali ihsan başak, ilköğretimini istanbul’da, ortaöğretimini balıkesir’de balıkesir fen lisesinde, lisans eğitimini ankara’ da hacettepe üniversitesi iktisadi ve idari bilimler fakültesi (h.ü-iibf) ekonomi bölümü’nde, yüksek lisansını ingiltere’de university of essex’te siyaset bilimi alanında tamamladı.

11 kasım 2010’da kocaeli kaymakam adayı olarak içişleri bakanlığı mülki idare amirliği sınıfında göreve başlayan sayın başak. kocaeli ilinde valilik, kırşehir-kaman kaymakamlığında refiklik, diyarbakır çermik ve çüngüş ilçelerinde teftiş stajlarını tamamladı. bolu-seben ve kırşehir-mucur ilçelerinde kaymakam vekilliği görevlerinde bulundu.

ingilizce bilen sayın başak, evli ve 2 çocuk babasıdır.
153 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol

tag heuer carrera womens price montblanc timewalker 2017 replica watches rolex oyster perpetual datejust made in hong kong vintage heuer chronograph replica watches hublot 992703 price panerai limited edition 2015 replica ladies watches ulysse nardin watches platinum brand watches for ladies uk replica watches belfort watch kickstarter breitling yellow face chrono uk replica watches