mezopotamya mitolojisinde yaratılmış ilk insandır.
23 yıl önce bugün, 25 günlük öğretmenken teröristlerce evi basılıp babası ile birlikte şehit edilen öğretmen. hikayesini okuduğumda tüylerim diken diken olmuştu. hatırladıkça da aynı etkiyi yaratır. unutulmaması gereken insanlardan. hikayesi :
UNUTTURULANLARDAN…
HAZİN BİR ÖĞRETMEN ”HİKAYESİ”…(!)
“NEŞE ÖĞRETMEN, Tekirdağ Şarköy’de, 1972 yılında, Alten ailesinin en küçük kızı olarak dünyaya gelmişti. Öğretmen olmak istiyordu.
Eğitim Fakültesi’nden 1993 yılında mezun oldu.Ataması Diyarbakır’ın Bismil ilçesine yapıldı.
Bölücü örgüt, öğretmenleri “Türk asimilasyonunun” en önemli parçası sayarak,eylem yapma kararı almıştı.Emri, bugünlerde devlet yetkililerince “kanı durdurmak için herkesle görüşülür” denilerek müzakere yapılan Apo vermişti.
Neşe henüz 22 yaşındaydı.Çıtı pıtı,çocuk görünümlü bir kızcağızdı. “Bayrağımızın dalgalandığı her yere giderim” diyor, başka bir şey demiyordu.
Nokta tayininin çıktığı teröre müzahir bölge olan Çavuşlu Köyü’ne ulaşır ulaşmaz, görev yapacağı okula gitti.Hali içler acısıydı.
Köy muhtarı ve köyün ileri gelenleriyle konuşup, eksikleri gidermek için yardım istedi.Köylüler isteksizdi. Ancak “Parasını ben vereyim” deyince onarımı başlatabildi. İlk maaşının büyük bölümünü ustalara verdi, gerisini de borçlandı.
1993 yılının 26 Ekim’i…Neşe yorgun argın okuldan eve geldi.Program defterine ertesi günün derslerini yazdı.
Biraz dinlendikten sonra babasına “Tamirat işleri yüzünden açıldık. Evde sivri biberimiz var istersen onları kızartalım ekmek ve yoğurtla yeriz” dedi.
Henüz bir ocakları yoktu.Biberleri hazırladı,tavayı mavi piknik tüpüne koydu. Ekmek ve yoğurdu masaya bıraktı.
Hava iyice kararmış, köydeki köpekler sürekli havlıyor;onun ötesinde uluyordu.
Köpek ve rüzgar sesinden,önce kapının vurulduğunu duymadılar. Sertçe çalmaya devam edince, babası “Kim o” diye seslendi.
“Açın, hoca hanımla bir şey görüşeceğiz” dedi kapıyı çalanlar.
Açtılar. Karşılarında silahlı iki yarasa. “Dışarı çıkın” diye bağırdılar.
Türkçeyi düzgün konuşanı, “Biz faşist T.C.’nin hiçbir öğretmenini Kürdistan’a sokmayacağız, biletlerini iptal etsinler” demedik mi diyerek, Neşe’nin yaşlı babasını tokatlayarak yere yuvarladı.
Neşe, köylülerden yardım gelir umuduyla bağırmaya başladı.Avazı çıktığı kadar haykırdı ama köyden “yardıma gelen kimse” çıkmadı.
Doğrulan babası “Yapmayın” diye yalvarıyordu.
Yarasalardan biri silahın namlusunu Neşe’nin babasının kafasına dayadı ve tetiğe bastı.
Neşe donup kaldı.Tekrar bağırmak istedi ama sesi çıkmadı.
Kendini olduğu gibi yere bıraktı.
Neşe’yi saçından tutup tekme ve dipçik darbeleriyle köyün çıkışındaki tepeye kadar sürüklediler.
Genç kızın üstündeki elbise paramparça oldu.Bedeni sefil yaratıkların gözleri önündeydi.
Bu arada yarasaların sayısı beş olmuştu.
Neşe gözleri açık ve donuk, ölüme hazır bir huri gibi bakıyordu.
Biri kalaşnikofunu seriye aldı ve Neşe’nin sağ göğsünün üstüne dayayıp tetiği çekti.Beş mermi Neşe’nin göğsünü parçalamaya yetmişti.
Yarasalar tatmin olmadı. Diğer göğsünün de hakkını verelim dediler gülerek. Aynı işlemi cansız bedeninin diğer göğsünde de tekrarladı biri.
Ailesinin üzerine titreyip kıyamadığı Neşe’nin elbiseleriyle birlikte vücudu da lime lime oldu…
UNUTTURULANLARDAN…
HAZİN BİR ÖĞRETMEN ”HİKAYESİ”…(!)
“NEŞE ÖĞRETMEN, Tekirdağ Şarköy’de, 1972 yılında, Alten ailesinin en küçük kızı olarak dünyaya gelmişti. Öğretmen olmak istiyordu.
Eğitim Fakültesi’nden 1993 yılında mezun oldu.Ataması Diyarbakır’ın Bismil ilçesine yapıldı.
Bölücü örgüt, öğretmenleri “Türk asimilasyonunun” en önemli parçası sayarak,eylem yapma kararı almıştı.Emri, bugünlerde devlet yetkililerince “kanı durdurmak için herkesle görüşülür” denilerek müzakere yapılan Apo vermişti.
Neşe henüz 22 yaşındaydı.Çıtı pıtı,çocuk görünümlü bir kızcağızdı. “Bayrağımızın dalgalandığı her yere giderim” diyor, başka bir şey demiyordu.
Nokta tayininin çıktığı teröre müzahir bölge olan Çavuşlu Köyü’ne ulaşır ulaşmaz, görev yapacağı okula gitti.Hali içler acısıydı.
Köy muhtarı ve köyün ileri gelenleriyle konuşup, eksikleri gidermek için yardım istedi.Köylüler isteksizdi. Ancak “Parasını ben vereyim” deyince onarımı başlatabildi. İlk maaşının büyük bölümünü ustalara verdi, gerisini de borçlandı.
1993 yılının 26 Ekim’i…Neşe yorgun argın okuldan eve geldi.Program defterine ertesi günün derslerini yazdı.
Biraz dinlendikten sonra babasına “Tamirat işleri yüzünden açıldık. Evde sivri biberimiz var istersen onları kızartalım ekmek ve yoğurtla yeriz” dedi.
Henüz bir ocakları yoktu.Biberleri hazırladı,tavayı mavi piknik tüpüne koydu. Ekmek ve yoğurdu masaya bıraktı.
Hava iyice kararmış, köydeki köpekler sürekli havlıyor;onun ötesinde uluyordu.
Köpek ve rüzgar sesinden,önce kapının vurulduğunu duymadılar. Sertçe çalmaya devam edince, babası “Kim o” diye seslendi.
“Açın, hoca hanımla bir şey görüşeceğiz” dedi kapıyı çalanlar.
Açtılar. Karşılarında silahlı iki yarasa. “Dışarı çıkın” diye bağırdılar.
Türkçeyi düzgün konuşanı, “Biz faşist T.C.’nin hiçbir öğretmenini Kürdistan’a sokmayacağız, biletlerini iptal etsinler” demedik mi diyerek, Neşe’nin yaşlı babasını tokatlayarak yere yuvarladı.
Neşe, köylülerden yardım gelir umuduyla bağırmaya başladı.Avazı çıktığı kadar haykırdı ama köyden “yardıma gelen kimse” çıkmadı.
Doğrulan babası “Yapmayın” diye yalvarıyordu.
Yarasalardan biri silahın namlusunu Neşe’nin babasının kafasına dayadı ve tetiğe bastı.
Neşe donup kaldı.Tekrar bağırmak istedi ama sesi çıkmadı.
Kendini olduğu gibi yere bıraktı.
Neşe’yi saçından tutup tekme ve dipçik darbeleriyle köyün çıkışındaki tepeye kadar sürüklediler.
Genç kızın üstündeki elbise paramparça oldu.Bedeni sefil yaratıkların gözleri önündeydi.
Bu arada yarasaların sayısı beş olmuştu.
Neşe gözleri açık ve donuk, ölüme hazır bir huri gibi bakıyordu.
Biri kalaşnikofunu seriye aldı ve Neşe’nin sağ göğsünün üstüne dayayıp tetiği çekti.Beş mermi Neşe’nin göğsünü parçalamaya yetmişti.
Yarasalar tatmin olmadı. Diğer göğsünün de hakkını verelim dediler gülerek. Aynı işlemi cansız bedeninin diğer göğsünde de tekrarladı biri.
Ailesinin üzerine titreyip kıyamadığı Neşe’nin elbiseleriyle birlikte vücudu da lime lime oldu…
22 Ekim bütün dünyada kekemelik günü olarak belirlenmiştir. Bu günün amacı kekemeliğe dikkat çekmek ve kekemelik konusunda doğru bilgiler vermektir.
azerbaycan'ın bağımsızlığını kazandığı gündür.
doğruluğu tartışılır ama bazen insanı rahatlatır.
Kurda dönüşebildiğine inanılan kişi. Özellikle dolunayın
etkisiyle bu durumun ortaya çıktığı kanısı yaygındır.
etkisiyle bu durumun ortaya çıktığı kanısı yaygındır.
Şimden gerü hiç gimesne divanda, dergahda, bergahda
ve dahi her yerde Türk dilinden özge söz söylemeye.
Karamanoğlu Mehmet Bey - 13 Mayıs 1277
kutlu olsun.
ve dahi her yerde Türk dilinden özge söz söylemeye.
Karamanoğlu Mehmet Bey - 13 Mayıs 1277
kutlu olsun.
şimdilik 7 şehidimizin olduğu hain saldırılardan biri.
giden 7 can. ne kolay söylemesi. ya yakınları tanıyanlar.. kaç eve ateş düştü yine..
ölenlere Allah rahmet eylesin. yapanların Allah bin bir türlü belasını versin. yurdumuzun biran önce hainlerden temizlenmesi dileğiyle..
giden 7 can. ne kolay söylemesi. ya yakınları tanıyanlar.. kaç eve ateş düştü yine..
ölenlere Allah rahmet eylesin. yapanların Allah bin bir türlü belasını versin. yurdumuzun biran önce hainlerden temizlenmesi dileğiyle..
kasdettiğim sınav ilkokullardaki yazılı sınavlar.
insanın sabrının ve psikolojisinin sınandığı dönemdir.
insanın sabrının ve psikolojisinin sınandığı dönemdir.
istiklal marşımızın kabulü ve erzurum'un düşman işgalinden kurtuluşu.
Açık, ortada, meydanda demektir.
ayrıca güzel bir volkan konak şarkısıdır.
https://www.youtube.com/watch?v=z70nga_dCgs
ayrıca güzel bir volkan konak şarkısıdır.
https://www.youtube.com/watch?v=z70nga_dCgs
1-7 mart tarihleri arasında kutlanır.
alkol, sigara ve uyuşturucuyla mücadele eder.
alkol, sigara ve uyuşturucuyla mücadele eder.
Türk, Moğol ve Altay mitolojisinde İyilik Tanrısı. Yayagan (Zayagan) Han da
denir. Kötü ruhlara karşı mücâdele eder. Barışı sağlamak için mücâdele eder. Bu bağlamda Barış
Tanrısı olarak da görülebilir.
denir. Kötü ruhlara karşı mücâdele eder. Barışı sağlamak için mücâdele eder. Bu bağlamda Barış
Tanrısı olarak da görülebilir.
Umut veya ümit bir kimsenin kişisel yaşamındaki olay ve durumlarla ilgili olumlu sonuçlar çıkabileceği ihtimaline dair duygusal inancı olarak tanımlanmaktadır.
\"Bir umut yorar insanı, bir de vicdan.\" söyleyen ne kadar da doğru söylemiş.
\"Bir umut yorar insanı, bir de vicdan.\" söyleyen ne kadar da doğru söylemiş.
pek kimsenin geçmediği tenha yerler için kullanılan tabir.
bu aralar sözlük için de kullanılabilir.
bu aralar sözlük için de kullanılabilir.
ayaklarımızı yazın serin kışın sıcak tutmaya yarayan giyim eşyası.
kullandığı tek amaç giyim olmadığı için çok amaçlı bir eşyadır.
kullandığı tek amaç giyim olmadığı için çok amaçlı bir eşyadır.
insanı yoran ama aynı zamanda rahatlatan eylem.
ama eve eli boş dönmüşseniz sinir olabilirsiniz.
ama eve eli boş dönmüşseniz sinir olabilirsiniz.
Türk ve Altay mitolojisinde İyilik Tanrısı. Kötülüğe dair içinde hiçbir duygu yoktur.
tatilde yapılabilecek işlerden.
hem vakit çabuk geçiyo hem bişeyler üretmiş oluyosunuz.
hem vakit çabuk geçiyo hem bişeyler üretmiş oluyosunuz.
önümüzde iki haftalık bir tatil süreci var.
şimdiden herkese iyi tatiller.
şimdiden herkese iyi tatiller.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?