erkek otoritesine dayanan bir tür toplumsal örgütlenme düzeni. Bu düzenin temelini erkeğin üstünlüğü fikri oluşturur; soy erkekler tarafından belirlenir, hakimiyet erkeklerindir. Bu toplumlarda erkeklere kadınlardan daha çok saygı gösterilir.
Ünlü Fransız iktisatçı Mirabeau Markisi Victor Riqueti'nin büyük oğlu.
adalet topaldır, Ağır ağır yürür, fakat gideceği yere er geç ulaşır.
adalet topaldır, Ağır ağır yürür, fakat gideceği yere er geç ulaşır.
güzel çok güzel hemde.
Avustralya yerlileri ya da Avustralya Aborijinleri Avustralya kıtası yerlilerine verilen ad. Aborijinler Avustralya'ya Güneydoğu Asya'dan gelmişlerdir. Bir göçebe hayatı sınırları boyunca hareket halinde yaşamışlardır.
Kimseye etmem şikâyet ağlarım ben halime; titrerim mücrim gibi baktıkça istikbalime.
hikayesi;
“Kimseye Etmem Şikâyet”i yazmasına yol açacak “talihsiz hadise” İhsan Raif 13 yaşındayken Taş Konak'ta yaşanır.
Odasında kardeşi Belkıs'la oynarken bir gürültü kopar. Kapı açılır ve içeri hayatında hiç görmediği bir adam dalar. İhsan Raif'in hatıralarında “Arap Bacıların komplosu” olarak anacağı olayda içeri dalan ve İhsan'ı kaçırmaya kalkışan adam Reji memuru Mehmet Ali'dir.
Hiçbir temas olmaz, Mehmet Ali korkar ve kaçar ancak İhsan Raif'in “adı kirlenmiştir”.
Babası, İhsan Raif'in ve diğer aile fertlerinin ağlamalarına, yalvarmalarına aldırmaz ve 13 yaşındaki kızını “o hain Mehmet Ali'yle” evlendirir ve İzmir'e bir sürgün havasında yollar.
1890'da, 14 sene dönemeyeceği İstanbul'a veda ederken içinde ailesinden, çocukluk masumiyetinden, çok sevdiği İstanbul'dan, hem de hiç sevmediği kocaman bir adamın karısı olarak ayrılırken yazar İhsan Raif o şiiri:
“Kimseye etmem şikâyet; ağlarım ben halime
Titrerim mücrim (suçlu) gibi baktıkça istikbalime
Perde-i zulmet (karanlık perdesi) çekilmiş korkarım ikbalime
Titrerim mücrim gibi baktıkça istikbalime...”
Ancak 27 yaşında 3 çocuk annesi bir genç kadın olarak döner İzmir'den. Bir süre sonra çapkınlıklarıyla bezdiren hayırsız kocadan boşanmasına izin çıkar.
İkinci evliliği bir gün sürer. Zorla elini öptürmek isteyen ikinci eşi hemen boşar.
İlk ve tek büyük aşkı, entelektüel, yazar-çizer Şahabettin Süleyman ile üçüncü evliliğini yapar. Yahya Kemal'den Ahmet Haşim'e, Ruşen Eşref'ten Fazıl Ahmet'e entelektüel bir çevresi vardır. Şair olarak kabul, ilgi ve takdir görür.
“Fecr-i Âti”ci eşi Şahabettin Süleyman'ın bir Avrupa seyahatinde beklenmedik şekilde ölmesi tekrar karanlığa gömülmesine yol açsa da yas döneminde yanında duran bir Fransız'la (Bell) dördüncü evliliğini yapar. Bell, İhsan Raif Hanım'a aşkından dinini değiştirse de pek hoş karşılanmaz son evliliği.
Milli Mücadele'nin ateşli destekçilerinden İhsan Raif Hanım, 1926'da, henüz 49 yaşındayken ölür.
“Kimseye Etmem Şikâyet”in güftesinin İhsan Raif Hanım'a ait olduğu kesin. Mehmet Öklü, bestenin de ona ait olabileceğini yazıyor ancak güvenilir pek çok kaynak bu nihavent bestenin Kemani Serkis Efendi'nin bestesi olduğunu yazıyor.
hikayesi;
“Kimseye Etmem Şikâyet”i yazmasına yol açacak “talihsiz hadise” İhsan Raif 13 yaşındayken Taş Konak'ta yaşanır.
Odasında kardeşi Belkıs'la oynarken bir gürültü kopar. Kapı açılır ve içeri hayatında hiç görmediği bir adam dalar. İhsan Raif'in hatıralarında “Arap Bacıların komplosu” olarak anacağı olayda içeri dalan ve İhsan'ı kaçırmaya kalkışan adam Reji memuru Mehmet Ali'dir.
Hiçbir temas olmaz, Mehmet Ali korkar ve kaçar ancak İhsan Raif'in “adı kirlenmiştir”.
Babası, İhsan Raif'in ve diğer aile fertlerinin ağlamalarına, yalvarmalarına aldırmaz ve 13 yaşındaki kızını “o hain Mehmet Ali'yle” evlendirir ve İzmir'e bir sürgün havasında yollar.
1890'da, 14 sene dönemeyeceği İstanbul'a veda ederken içinde ailesinden, çocukluk masumiyetinden, çok sevdiği İstanbul'dan, hem de hiç sevmediği kocaman bir adamın karısı olarak ayrılırken yazar İhsan Raif o şiiri:
“Kimseye etmem şikâyet; ağlarım ben halime
Titrerim mücrim (suçlu) gibi baktıkça istikbalime
Perde-i zulmet (karanlık perdesi) çekilmiş korkarım ikbalime
Titrerim mücrim gibi baktıkça istikbalime...”
Ancak 27 yaşında 3 çocuk annesi bir genç kadın olarak döner İzmir'den. Bir süre sonra çapkınlıklarıyla bezdiren hayırsız kocadan boşanmasına izin çıkar.
İkinci evliliği bir gün sürer. Zorla elini öptürmek isteyen ikinci eşi hemen boşar.
İlk ve tek büyük aşkı, entelektüel, yazar-çizer Şahabettin Süleyman ile üçüncü evliliğini yapar. Yahya Kemal'den Ahmet Haşim'e, Ruşen Eşref'ten Fazıl Ahmet'e entelektüel bir çevresi vardır. Şair olarak kabul, ilgi ve takdir görür.
“Fecr-i Âti”ci eşi Şahabettin Süleyman'ın bir Avrupa seyahatinde beklenmedik şekilde ölmesi tekrar karanlığa gömülmesine yol açsa da yas döneminde yanında duran bir Fransız'la (Bell) dördüncü evliliğini yapar. Bell, İhsan Raif Hanım'a aşkından dinini değiştirse de pek hoş karşılanmaz son evliliği.
Milli Mücadele'nin ateşli destekçilerinden İhsan Raif Hanım, 1926'da, henüz 49 yaşındayken ölür.
“Kimseye Etmem Şikâyet”in güftesinin İhsan Raif Hanım'a ait olduğu kesin. Mehmet Öklü, bestenin de ona ait olabileceğini yazıyor ancak güvenilir pek çok kaynak bu nihavent bestenin Kemani Serkis Efendi'nin bestesi olduğunu yazıyor.
- İnsanlara ne tavsiye edersin?
Andrei Tarkovsky: Bilmiyorum … Bence tavsiye etmek istediğim tek şey, yalnız olmayı ve mümkün olduğu kadar çok tek başlarına vakit geçirmeyi öğrenmeliler. Bence günümüz gençliğinin yaptığı hatalardan bir tanesi gürültülü ve her daim agresif etkinlikler ile bir araya gelmeye çalışmaları. Bana kalırsa yalnız hissetmemek için bir araya gelme arzusu talihsiz bir hastalık belirtisi. Her insan çocukluğundan itibaren kendi kendine vakit geçirmeyi öğrenmeli. Bu insanlar yalnız olmalı anlamına gelmiyor, fakat kişi kendinden sıkılmamalı çünkü öz benlik tarafından baktığımda kendi kendine vakit geçirmekten sıkılan insanlar bana tehlikede geliyor.
Andrei Tarkovsky: Bilmiyorum … Bence tavsiye etmek istediğim tek şey, yalnız olmayı ve mümkün olduğu kadar çok tek başlarına vakit geçirmeyi öğrenmeliler. Bence günümüz gençliğinin yaptığı hatalardan bir tanesi gürültülü ve her daim agresif etkinlikler ile bir araya gelmeye çalışmaları. Bana kalırsa yalnız hissetmemek için bir araya gelme arzusu talihsiz bir hastalık belirtisi. Her insan çocukluğundan itibaren kendi kendine vakit geçirmeyi öğrenmeli. Bu insanlar yalnız olmalı anlamına gelmiyor, fakat kişi kendinden sıkılmamalı çünkü öz benlik tarafından baktığımda kendi kendine vakit geçirmekten sıkılan insanlar bana tehlikede geliyor.
Üstad, Bu Ne Hal!
Einstein, Almanya'da eski, yamalı, ipleri sarkmış bir pardesü ile sokakta görülüyor ve kendisine, ''Üstad, bu ne hal? denilince, ''Ne var ki halimde? Nasıl olsa beni herkes tanıyor'' cevabını verir.
Amerika'da da aynı kıyafet içinde görürler onu ve aynı soruyu sorarlar. Bu defa, ''Ne olsun ki! Beni burada kim tanır?'' der.
Einstein, Almanya'da eski, yamalı, ipleri sarkmış bir pardesü ile sokakta görülüyor ve kendisine, ''Üstad, bu ne hal? denilince, ''Ne var ki halimde? Nasıl olsa beni herkes tanıyor'' cevabını verir.
Amerika'da da aynı kıyafet içinde görürler onu ve aynı soruyu sorarlar. Bu defa, ''Ne olsun ki! Beni burada kim tanır?'' der.
Dünyanın en büyük ilaç markası olan Bayer, dünyanın en büyük GDO firması olan Mansanto'yu 66 milyara satın aldı.
Bu ne demek biliyor musunuz ?
Bütün bütün hasta edip , parça parça iyileştirecekler demek .
Bu ne demek biliyor musunuz ?
Bütün bütün hasta edip , parça parça iyileştirecekler demek .
Nerde o eski ucu yanık mektublar...sevgiliye yazılanlar hani yada sevdiklerine nsanların...
Artık aynı çatı altında başka başka hayatlar yaşıyor anne ve babalar!
Adam dışarıdan içeriye gelmeden hemen önce telefonunu kontrol edip mesaj kaydını arama kaydını gözden geçirip eve adım atıyor...
Kadınsa o işi çoktaaan yaptığı için rahatta bekliyor zaten!
Tek sıkıntı aniden gelebilecek bir mesaj yahut arama trafiği iki eli kolu birbirine dolaştıracak tarzda olan...
Sıkıntı büyük değil mi????
Peki insanların ve özellikle evli çiftlerin başka başka hayatlar yaşıyor olmalarına sebep nedir?
Heyecan mı, adrenalin ihtiyacı mı?
Eşinden görmediği yakınlığı iyiliği, güzel bir cümleyi,saygı dolu bir ifadeyi,beğenilmeyi,övülmeyi,desteklenmeyi,sevilmeyi,aşkı,şehveti,küfrü,imanı mı ney yani?
Artık aynı çatı altında başka başka hayatlar yaşıyor anne ve babalar!
Adam dışarıdan içeriye gelmeden hemen önce telefonunu kontrol edip mesaj kaydını arama kaydını gözden geçirip eve adım atıyor...
Kadınsa o işi çoktaaan yaptığı için rahatta bekliyor zaten!
Tek sıkıntı aniden gelebilecek bir mesaj yahut arama trafiği iki eli kolu birbirine dolaştıracak tarzda olan...
Sıkıntı büyük değil mi????
Peki insanların ve özellikle evli çiftlerin başka başka hayatlar yaşıyor olmalarına sebep nedir?
Heyecan mı, adrenalin ihtiyacı mı?
Eşinden görmediği yakınlığı iyiliği, güzel bir cümleyi,saygı dolu bir ifadeyi,beğenilmeyi,övülmeyi,desteklenmeyi,sevilmeyi,aşkı,şehveti,küfrü,imanı mı ney yani?
boştur, boşunadır.
Hayatı boyunca evlenmeden kalmış bir adam duymuştum. Ve doksan yaşında ölüm döşeğindeyken birisi ona, “Yaşamın boyunca evlenmedin fakat nedenini asla söylemedin artık ölüyorsun, en azından merakımızı dindir. Bir sır varsa şimdi söyleyebilirsin çünkü birazdan göçmüş olacaksın. Sırrın açığa çıkmış bile olsa sana bir zararı olamaz” dedi.
"Evet, bir sır var. Ben evliliğe karşı değilim ama mükemmel bir kadın arıyordum. Aradım ve aradım ve tüm yaşamım kayıp gitti” dedi adam.
Soruyu soran “Fakat bu koca dünya üzerinde, milyonlarca insan var, onların yarısı kadın, bir tane mükemmel kadın bulamadın mı?” diye sordu.
Ölmek üzere olan adamın gözlerinden yaşlar aktı. “Evet, bir tane buldum” dedi.
Soruyu soran tamamıyla şoka uğramıştı. “O halde ne oldu? Niçin evlenmedin?” dedi.
Ve yaşlı adam, “Fakat kadın mükemmel bir koca arıyordu.”
Hayatı boyunca evlenmeden kalmış bir adam duymuştum. Ve doksan yaşında ölüm döşeğindeyken birisi ona, “Yaşamın boyunca evlenmedin fakat nedenini asla söylemedin artık ölüyorsun, en azından merakımızı dindir. Bir sır varsa şimdi söyleyebilirsin çünkü birazdan göçmüş olacaksın. Sırrın açığa çıkmış bile olsa sana bir zararı olamaz” dedi.
"Evet, bir sır var. Ben evliliğe karşı değilim ama mükemmel bir kadın arıyordum. Aradım ve aradım ve tüm yaşamım kayıp gitti” dedi adam.
Soruyu soran “Fakat bu koca dünya üzerinde, milyonlarca insan var, onların yarısı kadın, bir tane mükemmel kadın bulamadın mı?” diye sordu.
Ölmek üzere olan adamın gözlerinden yaşlar aktı. “Evet, bir tane buldum” dedi.
Soruyu soran tamamıyla şoka uğramıştı. “O halde ne oldu? Niçin evlenmedin?” dedi.
Ve yaşlı adam, “Fakat kadın mükemmel bir koca arıyordu.”
Ölmeden mezara girmiş bir ülkenin karanlık çağındayız. Deriden kefenlerle dolu bir toplum olduk. Aylak, amiyane, korkak.
Cemil Meriç
Cemil Meriç
Dört bin yıl boyunca dünyanın en kalabalık kentleri:
Kurşun kalem uçlarında H "hard", B "black", F "fine" demekmiş. Rakamlar da sertlik ve siyahlık derecesiymiş.
En sevdiğim daima 2B...
En sevdiğim daima 2B...
Doğa tarihi müzesi: yok
Fen bilimleri müzesi: yok
Merkezi büyük kütüphane: yok
- Yalancılar
- Boş konuşanlar
- Küstahlar
- Kırıcılar (umut + kalp)
- Manipülasyoncular
- Boş konuşanlar
- Küstahlar
- Kırıcılar (umut + kalp)
- Manipülasyoncular
üç gün önce ölüm yıldönümüymüş.
Bugün Tolstoy üstadın ölüm yıl dönümü.
Mezarı ne kadar sade, doğal, tekil:
Bugün Tolstoy üstadın ölüm yıl dönümü.
Mezarı ne kadar sade, doğal, tekil:
muhteşem, muazzam.
1,2 milyon kitap ve muhteşem bir mimari...
https://www.mvrdv.nl/projects/tianjin-binhai-library
1,2 milyon kitap ve muhteşem bir mimari...
https://www.mvrdv.nl/projects/tianjin-binhai-library
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?