medeniyet ile uzaktan yakından alakalı olmamaları.
Duruma göre davranan, içinde bulunduğu şartları değerlendirmeyi bilen kimse.
Bir toplumda fırsatçılık ne kadar yaygınsa, ahlaklı olma kaygısı da o kadar azalmış demektir
Bir toplumda fırsatçılık ne kadar yaygınsa, ahlaklı olma kaygısı da o kadar azalmış demektir
Kişilik bozukluğunun ölçütü, sahte bir gururun vitrine konulmasıdır
Söylenmesi gerekenin ne olduğunu öğretene öğretmen denilir, her gün onların günüdür.
Bazılarının söyledikleri, söylemek istemedikleridir; bunlar temiz kalplidir. Bazılarının söyledikleri asıl söylemek istedikleri değildir;bunlar fesattır. Bazlarının söylemedikleri asıl söylemesi gerekli olandır, bunlar politikacılardır.
Bazılarının söyledikleri asıl söylemesi gerekenler değildir; bunlar yalancılardır. Bazılarının söylemedikleri söylememesi gerekenlerdir, bunlar kurmazlardır. Söyledikleri söylemek istedikleri olanlar 200 ışık yılı uzaktaki B67 gezegeninden yola çıkmışlar, geliyorlarmış.
Bazılarının söyledikleri, söylemek istemedikleridir; bunlar temiz kalplidir. Bazılarının söyledikleri asıl söylemek istedikleri değildir;bunlar fesattır. Bazlarının söylemedikleri asıl söylemesi gerekli olandır, bunlar politikacılardır.
Bazılarının söyledikleri asıl söylemesi gerekenler değildir; bunlar yalancılardır. Bazılarının söylemedikleri söylememesi gerekenlerdir, bunlar kurmazlardır. Söyledikleri söylemek istedikleri olanlar 200 ışık yılı uzaktaki B67 gezegeninden yola çıkmışlar, geliyorlarmış.
Bilgi kişinin kendisini, cehalet başkasını yargılama aracıdır. Bu yüzden bilgi özgürleştirir, cehalet tutsak kılar.
dünyaya fırlatıldık...
dünyanın en yaşanılası memleketi. Çok kötü günlerden bu günlere nasıl geldiler?
İsveç'in hikayesi: Nasıl başardılar?
19. yüzyılın sonunda fakirlik ve sefalet yüzünden yüz binlerce insanın terk ettiği İsveç bugün dünyanın değişik ülkelerindeki milyonlarca mültecinin rüyalarını süsleyebilecek kadar başarılı bir ülke. Birçok alanda dünyanın zirvesinde bulunuyor. Bu başarının sırrı ne?
Yıl 1876, Uzun süredir fakirlik ve sefaletle mücadele eden binlerce İsveçli birazdan Amerika Birleşik Devletleri'ne doğru yol alacak gemide kendine yer bulabilmek için Göteborg limanına toplanmış durumda. Bilet parası için en rezil işlerde aylarca çalışmak zorunda kalanlar bugün gururlu. Kendilerini geminin en arka bölümüne yönlendiren mürettebatın talimatlarına büyük bir özenle itaat ediyorlar. En büyük hayalleri Şigago, Mineapolis, Worcester, Minnesota, Delaware gibi şehirlerdeki fabrikalarda işçi olabilmek. Ancak herkes onlar kadar şanslı değil. Bir kere çoğunun bileti yok. Zaten esasen yük taşımak için kullanılan geminin kapasitesi de sınırlı. Senelerdir; fakirlik, adaletsizlik ve yolsuzluklarla mücadele ediyorlar. Ekonomi berbat durumda. İş bulmak yol ortasında para dolu bir çanta bulmak kadar zor. Herhangi bir sosyal hakları ve geleceğe dair elle tutulur bir ümitleri yok. Bu yüzden çoğu gemiye binemese de geldiği şehre geri dönmeyi düşünmüyor bile. Ne zaman olduğunu bilmedikleri bir sonraki sefere kadar limanda yatıp kalkacaklar. Bekleme süresi arttıkça bekleyen sayısı da artıyor. Bazıları daha güneydeki Karskrona ve Trelleborg şehirlerindeki limanlara gidip orada şanslarını deniyor bazıları ise Avrupa'nın değişik şehirlerindeki limanlara doğru uzun ve zorlu bir yolculuğa başlıyor.
Bu göç dalgası bu şekilde yıllarca devam etti. Yüz binlerce İsveçli değişik şekillerde Amerika'ya göç etti. Öyle ki; 1890 yılına gelindiğinde Amerika'daki İsveçli nüfusu 800 bini bulmuştu. O yıllarda başkent Stockholm hariç bütün şehirlerin nüfusundan fazla olan bu rakam yetkilileri endişelendirmeye başlamıştı. Ülke yavaş yavaş boşalıyordu. Göçü durdurabilmek yada en azından yavaşlatabilmek için bir dizi önlem hayata geçirildi. Ancak Amerika'daki ücretlerin İsveç'tekilerle kıyaslanamayacak kadar yüksek olması ve artık Amerika'da hatırı sayılır bir İsveç toplumunun oluşmuş olması göç akınını sürekli canlı tutuyordu. 1907 yılına gelindiğinde göç artık İsveç için tahammül edilemez bir sorun haline gelmişti. Parlamento acil olarak toplantı. Olağanüstü yetkilere sahip özel bir 'Göç Komisyonu' kuruldu. Söz konusu komisyonun tek bir görevi vardı: Ülkeyi hızla çöküşe sürükleyen göçü durdurmak…
yazı çok uzun devamı linkte.
http://haberisvec.com/isvecin-hikayesi-nasil-basardilar/
İsveç'in hikayesi: Nasıl başardılar?
19. yüzyılın sonunda fakirlik ve sefalet yüzünden yüz binlerce insanın terk ettiği İsveç bugün dünyanın değişik ülkelerindeki milyonlarca mültecinin rüyalarını süsleyebilecek kadar başarılı bir ülke. Birçok alanda dünyanın zirvesinde bulunuyor. Bu başarının sırrı ne?
Yıl 1876, Uzun süredir fakirlik ve sefaletle mücadele eden binlerce İsveçli birazdan Amerika Birleşik Devletleri'ne doğru yol alacak gemide kendine yer bulabilmek için Göteborg limanına toplanmış durumda. Bilet parası için en rezil işlerde aylarca çalışmak zorunda kalanlar bugün gururlu. Kendilerini geminin en arka bölümüne yönlendiren mürettebatın talimatlarına büyük bir özenle itaat ediyorlar. En büyük hayalleri Şigago, Mineapolis, Worcester, Minnesota, Delaware gibi şehirlerdeki fabrikalarda işçi olabilmek. Ancak herkes onlar kadar şanslı değil. Bir kere çoğunun bileti yok. Zaten esasen yük taşımak için kullanılan geminin kapasitesi de sınırlı. Senelerdir; fakirlik, adaletsizlik ve yolsuzluklarla mücadele ediyorlar. Ekonomi berbat durumda. İş bulmak yol ortasında para dolu bir çanta bulmak kadar zor. Herhangi bir sosyal hakları ve geleceğe dair elle tutulur bir ümitleri yok. Bu yüzden çoğu gemiye binemese de geldiği şehre geri dönmeyi düşünmüyor bile. Ne zaman olduğunu bilmedikleri bir sonraki sefere kadar limanda yatıp kalkacaklar. Bekleme süresi arttıkça bekleyen sayısı da artıyor. Bazıları daha güneydeki Karskrona ve Trelleborg şehirlerindeki limanlara gidip orada şanslarını deniyor bazıları ise Avrupa'nın değişik şehirlerindeki limanlara doğru uzun ve zorlu bir yolculuğa başlıyor.
Bu göç dalgası bu şekilde yıllarca devam etti. Yüz binlerce İsveçli değişik şekillerde Amerika'ya göç etti. Öyle ki; 1890 yılına gelindiğinde Amerika'daki İsveçli nüfusu 800 bini bulmuştu. O yıllarda başkent Stockholm hariç bütün şehirlerin nüfusundan fazla olan bu rakam yetkilileri endişelendirmeye başlamıştı. Ülke yavaş yavaş boşalıyordu. Göçü durdurabilmek yada en azından yavaşlatabilmek için bir dizi önlem hayata geçirildi. Ancak Amerika'daki ücretlerin İsveç'tekilerle kıyaslanamayacak kadar yüksek olması ve artık Amerika'da hatırı sayılır bir İsveç toplumunun oluşmuş olması göç akınını sürekli canlı tutuyordu. 1907 yılına gelindiğinde göç artık İsveç için tahammül edilemez bir sorun haline gelmişti. Parlamento acil olarak toplantı. Olağanüstü yetkilere sahip özel bir 'Göç Komisyonu' kuruldu. Söz konusu komisyonun tek bir görevi vardı: Ülkeyi hızla çöküşe sürükleyen göçü durdurmak…
yazı çok uzun devamı linkte.
http://haberisvec.com/isvecin-hikayesi-nasil-basardilar/
Saati saat yapan akıp gitmesi değil, hep dönmesidir.
ölümün üvey kardeşi.
Hannah Arendt üstadın ölüm yıl dönümü bugün.
İtaat etmek düşünmekten çok daha kolay, demişti bir yerde.
Ne kadar kaygı verici bir tespit...
Almanya doğumlu Amerikalı siyaset bilimcidir. Çoğu kişi tarafında felsefeci olarak da bilinmekle birlikte, kendisi felsefenin "bireyin kendisi"ne dair sorunlarla uğraştığını söyleyerek bu sıfatı reddetmiştir.
İtaat etmek düşünmekten çok daha kolay, demişti bir yerde.
Ne kadar kaygı verici bir tespit...
Almanya doğumlu Amerikalı siyaset bilimcidir. Çoğu kişi tarafında felsefeci olarak da bilinmekle birlikte, kendisi felsefenin "bireyin kendisi"ne dair sorunlarla uğraştığını söyleyerek bu sıfatı reddetmiştir.
Felsefe camiası için büyük bir kayıp.
Ömer Naci hoca eserleriyle yaşayacak..
Bilgi felsefesi, dil felsefesi ve estetik alanlarındaki çalışmalarıyla tanınan Türk felsefeci ve akademisyen.
Ömer Naci hoca eserleriyle yaşayacak..
Bilgi felsefesi, dil felsefesi ve estetik alanlarındaki çalışmalarıyla tanınan Türk felsefeci ve akademisyen.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?