confessions

piri fani

1. nesil Gammaz - Gammaz -

  1. toplam entry 1196
  2. takipçi 31
  3. puan 43533

hoşverdi

Rıhtım
Baklavanın şerbeti yerine süt tercih edilerek, ustune fıstık taneleri ile kakao ile süslenmiş halı. Hafif çok leziz bir tatlı. Gaziantep orijinli olup Erzincan da daha popüler bir tatlı.

arçelik

gruda
Üretim mantık olarak 2 ye ayrıldı; 60,70,80 li yıllarda bir ürünü ömür boyu kullanın amacı vardı.
Çelik kullanılıyordu. 90 lı yıllar sonrası bu uzun soluklu kullanıcı yararına olan üretim mantığının yerini; çabuk bozulan ve sürekli yenisini almak isteyeceğiniz kısa ömürlü ürün kullanımını teşvik eden üretim mantığı aldı.

Plastik kullanımı yayıldı. Her yerde servis alt yapısı kuruldu çünkü istihdam sağlamak ve kapitalizm için bu daha önemliydi.

Ancak ürünlerin bozulması üzerine kurulan sistemde insana verilen değer ve önemde giderek azalmaya başladı...

vladivostok

imschrolled
1860 yılında kurulan ve rusya'nın büyük okyanus'a açılan en büyük liman şehri.

Başkent Moskova'ya uzaklığı nedeniyle sibirya ekspresi 1881'de planlanıp yapıma başlanmış. Mahkumlar ve askerler birlikte çalıştırılmış ve 1916'da tamamen yapım tamamlanmış. Sonucunda, Vladivostok-Petrograd (9000km) 8 gün mesafesine düşürülmesiyle yük ve yolcu taşımayı kolaylaştıran büyük bir işe imza atmışlar.



bize de mi lolo

issiz adam
hikaye olunur ki,

adamın birinin bir kişiye borcu varmış ancak ödemeye hiç niyeti yokmuş. uzun bir süre parasını tahsil edemeyen alacaklı sonunda borçluyu mahkemeye vermiş. duruşma günü yaklaştıkça borçlunun etekleri tutuşmuş. zira borcu sabit olduğundan mahkemenin kendisini haksız bulma ihtimali çok yüksekmiş. ne yapayım diye kara kara düşünürken bir arkadaşına rastlamış. halden anlayan arkadaşı da "derdin nedir?" diye sorunca borçlu durumu özetlemiş. arkadaşı demiş ki, "ben sana bir çözüm söylerim ama davadan yırtarsan 3 liranı alırım." çaresiz durumdaki borçlu hemen kabul etmiş. bunun üzerine arkadaşı demiş ki, "hakim sana ne derse desin 'lolo' de, böylece hakim yakandan düşer"

duruşma günü gelmiş çatmış, hakim borçluya "senin bu adama borcun olduğu doğru mu" diye sormuş. borçlu hemen "lolo" demiş. hakim "ne diyorsun evladım" demiş. borçlu yine "lolo" demiş. hakimin yarım saat boyunca sorduğu her soruya "lolo" diye cevap veren borçlu sonunda hakimi bezdirmiş, hakim "çık git gözüm görmesin seni hergele!" demiş.

borçlu sevinç içinde çıkıp giderken bir de ne görsün, kendisine akıl veren arkadaşı yolun karşı tarafında dikilip kendisini beklemiyor mu? arkadaşı yaklaşmış ve sormuş "ne oldu, davadan yırttın mı?" borçlu bu soruya müspet cevap vermesi halinde kendisinden 3 lira isteneceğini bildiği için "lolo" demiş. bunun üzerine akıl veren arkadaşının gözleri kocaman açılmış ve o tarihi soruyu patlatmış: "bize de mi lolo?"

barış manço

cayisallama
Özlemle anıyorum kendisini, hasretle...

Anadolu Rock müziğinin efsane ismi şarkıcı,besteci ve söz yazarı Barış MANÇO, vefatının 18. yılında anılıyor.
Sanat yaşamı boyunca 200 den fazla besteyle 12 altın ve bir platin albüme imza attı.

Bazı ödülleri;



Devlet Sanatçısı Ünvanı
Hacettepe Üniversitesi Onursal Doktora Ünvanı
Japonya Uluslararası Kültür ve Barış Ödülü
Belçika krallığı Leopold ll. Şovelyesi Nişanı
Fransız Kültür Bakanlığı Edebiyat ve Sanat Şovelyesi Nişanı
Hayatı;


2 Ocak 1943–> Üsküdar’da dünyaya geldi.
1957–> Amatör olarak müzikle ilgilenmeye başladı.
1958–> Kafadarlar adlı müzik grubunu kurdu.
1959–> Babasının vefatının ardından Galatasaray Lisesinden ayrılarak, eğitimini Şişli Terakki Lisesinde tamamladı. İkinci grubu Haromoniler ile Galatasaray Lisesi konferans salonunda ilk konserini verdi.
1962–> Harmoniler’in ilk 45’likleri yayımlandı.
1963–> Belçika da kraliyet akademisinde resim,grafik ve iç mimari eğitimi almaya başladı.
1964–> Fransızca dört parçadan oluşan mini albüm (EP) çıkardı.
1966–> ”Les Mistigris” adlı müzik grubuna katıldı ve grupla Fransa, Belçika, Almanya, İsveç ve Çekoslavakyada konser verdi.
1968–> Kaygısızlar gurubu ile çalışmaya başladı.
1969–> ”Ağlama Değmez Hayat” isimli 45’liği 50 bin üzerinde satışla ilk altın plağını kazandı. Belçika Kraliyet Akademisini birincilikle bitirdi ve Türkiye’ye döndü.
1970–> ”Dağlar Dağlar” yayımlandı. Plak 700 binden fazla satarak Manço’ya Platin Plak Ödülü getirdi. Moğollar grubu ile birleşti ve grup Manchomongol adıyla yola devam etti.
1971–> Grup anlaşmazlıklar ve Manço’nun sağlık sorunları nedeniyle dağıldı.
1972–> Kurtalan Ekspresini kurarak ”Ölüm Allah’ın Emri” ve ”Gamzedeyim Deva Bulmam” şarkılarının da yer aldığı ilk plağı kaydetti.
1973–> ”Hey Koca Topçu” şarkısına ilk video klibini çekti.
1975–> ”Baba Bizi Eversene” adlı filmde oynadı.
1978–> Lale Çağlar ile evlendi. Doğukan ve Batıkan adında iki erkrek evladı oldu.
1988–> TRT 1 de 7’den 77’ye programını hazırlayıp sunmaya başladı.
1996–> ”Live in Japan” adlı son albümünü çıkarttı.
1 Şubat 1999–> Kalp krizi nedeniyle vefat etti.

[http://www.malayani.com/kultur/baris-mancoyu-kaybedeli-18-yil-olmus-hayatina-birde-burdan-bakin/.html tık tık]

afganistan

axit
Mazlum ülkelerden.

(mohammad ismail)- ne yapıyorsun burada?
- ölümden koruyorum kendimi.

(mezarlığın bir köşesinde, mayınlara basarak ya da bir atış sırasında ölen çocuklara bakarken/kendisini ölümden bir şemsiye ile korumaya çalışan kız çocuğu beliriyor fotoğrafın içinde...)

yer: afganistan.

ikinci abdülhamid

axit
İlk defa elektriği, gazı getiren, ilk modern eczanemizi açtıran,

İlk otomobili getiren, 5 bin km kara yolunu yaptırtan,

Dünyanın ilk metrolarından birini Karaköy-Taksim arasına yaptıran, atlı ve elektrikli tramvaylar kuran,

Kudüs-Yafa, Ankara-İstanbul ve Hicaz demir yollarını yaptıran (Haydarpaşa Tren İstasyonunu da tabi),

İstanbul'un binlerce fotoğrafını çektiren, Arkeoloji müzeciliğini başlatan,

Chicago'daki turizm fuarına ülkemizi ilk kez sokan,

Kuduz aşısının bulunmasından sonra Ülkemizin ilk Kuduz Hastanesini (İst. Darü'l-Kelb Tedavihanesi) açtıran,

Polisiye romanların ülkemize girişini sağlayan, (14 yıl içinde basılan 4000 kitaptan sadece 200 kadarı dinle ilgili idi.)

Okullara (Hıristiyan okulları dahil) gönderdiği emirde Türkçe'nin iyi öğretilmesini isteyen, Azerbaycan okullarında Türkçe yasağını kaldıran, Paris'te İslam Külliyesi kuran !

Teselya savaşı sürerken saraylı hanımlara askerler için çamaşır diktirende, hastaneleri ziyaret edip hastaların ihtiyaçlarını soranda, sarayın bahçesinde bile hastalara hizmet ettirtende !

Midilli adasını eşi Fatma Pesend Hanım'ın şahsi mülkünden ısrarla verdiği para ile Fransızlardan geri alanda O !

Israrla yerli kumaş giyen, Hereke bez fabrikası ve Feshaneyi kuran,

Ziraat Bankasını kuran, Ticaret, Sanayi ve Ziraat Odalarını açtıran,

Yıldız Çini fabrikasını, Beykoz ve Kağıthane kağıt fabrikalarını,

Toplu sünnet merasimleri yaptırıp her bir çocuğa çeyrek altın gönderen bu yüzden yaz aylarında toplu sünnetleri moda eden,

Mezuniyet törenlerinde öğrencilere hediye kitap gönderen, Yoksul halkına kendi cebinden ödeyerek kömür dağıtan,

Ermeni Onnik'in mektubu üzerine kendi parasından takma bacak yaptırtan,

Biriktirdiği parasından bir kısmını her sene borç yüzünden hapse düşenleri kurtarmaya tahsis eden,

Modern matbaa makinelerini Türkiye ye getirten,ücretsiz kitap dağıttıran, 6 bin kitabın çevrilmesini sağlayan, Beyazıt kütüphanesini kurup 30 bin kitap bağışlayan (10 bini el yazmasıdır),

Yabancı bilim adamı ve yazarlara Nişanlar veren, Her yıl 30 bin saksı satın alıp çiçek ektiren,

Bizim Hekimbaşı çöplüğü dediğimiz yerde gül yetiştiriciliği yaptıran da (Isparta'daki gül yetiştiriciliği de O'nun öncülüğünde başlamıştır),

Türkiye'nin bir çok yerinde saat kuleleri yaptıranda O dur! (İzmir, Dolmabahçe..),

Hindistan, Cava, Afganistan, Çin, Malezya, Endonezya, Açe, Zengibar, Orta Asya ve Japonya ya elçiler ve din adamları gönderen,

Latin Amerika ülkeleri ile diplomasiyi başlatan,

Yalova Termal kaplıcalarını kurduran, Terkos'un sularını İstanbul'a taşıtan, Bursa'nın bir köyünde bile çeşme yaptırabilen O dur. (Sadece İstanbul'a 40 çeşme yaptırmıştır),

Sarayında yaptırdığı tiyatroda oyunlar ve opera izleyen,

Sarayda müzik okulu kurduran, çocuklarına piyano çaldırtan, hatta sarayda kızlar bandosu oluşturan,

Kendi elleri ile yaptığı marangozluk eşyalarını hediye etmeyi seven,

Kendisine yapılan bombalı suikast de 26 kişinin ölmesine, 58 kişinin yaralanmasına rağmen Ermeni katili affedip Avrupa da hafiyelik yapmaya gönderen de O dur.

Doğu Türkistan'a gönderdiği askeri yardım ile Çinlilere karşı onları örgütleyen, Çinin göbeği Pekinde Hamidiye Üniversitesini kurdurtan da,

Beş vakit namazını aksatmadan kılan, hiçbir evrakı abdestsiz imzalamayan (hatta yere bile basmayan [yatağının dibinde teyemmüm tuğlası bulunduruyordu]),

Yeni gemiler alan, toplar (çanakkale savaşımızdaki çoğu top), tüfekler getirten de !

Telefonu Avrupa'dan 5 yıl sonra ülkemize getiren de O dur !

Kiliselere, sinagoglara yardım eden (hatta Vatikan da kilise yapılmasına bile yardım eden),

Peygamberimize, dinimize veya Osmanlıya hakaret içeren oyunları kaldırtan (Fransa-İngiltere-Roma-ABD) (Bir piyes için bile Alman İmparatorunu devreye sokmuştur),

ABD'nin Erzurum'da konsolosluk açmasını reddeden, İzmir limanına izinsiz giremeye kalkan ABD savaş gemisini top ateşine tutturan,

İstanbul boğazı için iki köprü projesi çizdiren (bir tanesi tam bu günkü Fatih S.M.köprüsünün bulunduğu mevkidedir),

Darülaceze yaptırıp içine sinagog,kilise ve cami koyduran, Çocuk hastanesi (Şişli Etfal[çocuklar] Hastanesi) açtıran,

Kendisine “Allah'ın belası”diyen Namık Kemal'i Rodos ve Sakız adası valiliklerine atayan, parasını cebinden ödediği yerde kabir yaptırtan,

Posta ve Telgraf teşkilatını kurduran(Sirkeci Büyük Postane binası…

Abdülhamit ve Abdülmecid (dünyanın ilk torpido atan denizaltısı) adında denizaltılarımızı Taşkızak tersanesinde yaptırtan da (üstelik kendi cebinden), O !

İlkokulu zorunlu tutan (kız ve erkeklere), İlk kız okullarını açtıran, 15 tane okulda karma eğitime ilk defa gecen,

Öğretmen yetiştirmek için okullar yaptıran (32 tane) (ör. şimdiki adı ile Bursa Çelebi Mehmet okulu), Kız Öğretmen Okullu açan (Daarül Malumat),

Cami yaptırdığı her köyde birde ilkokul yaptıran (Mesela sadece Sivas'taki ilkokul sayısı 1637), okuma yazma oranının 5 kat arttıran, (1900 yılında ilkokul sayısı 29.130'u bulmuştu. Sadece Anadolu da 14 bin ilkokul vardı)

Orta okul (Rüşdiye) sayısı 619 çıktı, Fransızca dersleri konuldu,

Lise eğitimi için İdadiler açan (109 tane), (İstanbul Erkek-Kabataş Lisesi)

İstanbul'da Darülfünün (Üniversite) açan, Dünyanın ilk Dişçilik okulunu kuran,

Ayrıca Deniz Mühendis Okulu, Askeri Tıp Okulu (GATA'nın atası), Kuleli Askeri okulu, Mekteb-i Harbiyeler (Harp Okulları yani), Askeri Baytar Okulu, Kurmay Okulu, Mekteb-i Mülkiye (Siyasal Bilgiler Fak), Mekteb-i Tıbbıye-i (Marmara Ünv. Tıp Fak), Mekteb-i Hukuk, Ziraat ve Baytar Mektebi, Hendese-i Mülkiye(Yüksek mühendis okulu), Daarül Muallim-i Adliye(Yüksek Adalet Okulu), Maliye-i Mekteb-i Ali(Yüksek Ticaret Okulu), Ticaret-i Bahriye(Deniz Ticaret Okulu), Sanayi-i Nefise Mektebi(Güzel sanatlar fak.), Hamidiye Ticaret Mektebi(İktisadi ve Ticari ilimler akademisi), Aşiret Mektebi(Osmanlılık fikrini yaymak için), Bursa'da İpekböçekçiliği okulu, Dilsiz ve Âmâ Okulu, Bağcılık ve Aşıcılık Okulu, Orman ve Madencilik Okulu, Polis Okulu onun tarafından kurulmuştur.

Unutmadan bi de Ankara'da ÇOBAN OKULU var. Dünyanın ilk Deniz altısı, yani submarine'i onun talimatıyla üretti Osmanlı. Bütün dinamikler ona karşı olmasına rağmen o kadar başarılı olabildi

bir şey ücretsizse ürün sensindir

gruda
Bilgi dolu paylaşımlarını ilgiyle takip ettiğimiz lagaribey'in bu flood'ını okuduğunuzda bir distopyada yaşadığınızı düşüneceksiniz!

Twitleri alt alta yazıyorum: Bende spoiler'e kaydediyim. devamını oku olsa çok güzel olurdu.

Sokaktan çevirdiğiniz herhangi birine Google'ın, Twitter'ın, Facebook'un ya da Instagram'ın neden ücretsiz olduğunu sorun.
Çoğu kişi cevabı tam bilemese de reklam için diyecektir. Cevap doğru olsa da, olay boş bir alanda reklam göstermek kadar basit değil, keşke öyle olsaydı...



1)Adam, mağazadan kızına gönderilen broşürler ve hediye kuponlarıyla adeta deliye dönmüştü, çünkü gelen şeyler hamilelikle ilgiliydi. Oysa kızı daha liseye gidiyordu, değil hamile olması, mağazanın bu ürünleriyle ilgilenmesi bile imkansızdı. Soluğu doğruca mağazada aldı

2)Mağaza müdürünü bulup, "kızımı hamileliğe mi teşvik ediyorsunuz, o daha liseye gidiyor" diye bağırdı ve ortalığı birbirine katarak evine döndü. Ancak bir kaç gün sonra aynı müdürü arayıp, “kızım hamileymiş, size bir özür borçluyum” demek zorunda kalmıştı.

3)Peki ama mağaza, kızın sadece kendisinin bildiği bu özel bilgiye nasıl ulaşmıştı? Bu sorunun cevabı, çoğu kişi tarafından bilinmeyen, ancak büyük bir sektör haline gelmiş olan gözetleme ekonomisinde yatıyor. Mağaza, müşteri profillerini çıkarmak için özel analizler yapıyordu

4)Bu analizlerden biri de hamilelik tahmin algoritmasıydı. Algoritma, hamile kadınların, özellikle hamileliğin ikinci üç ayından itibaren magnezyum ve çinko içerikli vitamin ürünlerini aldığını, kokusuz losyonlar tercih ettiğini belirlemişti.

5)Bu bilgileri kredi kartı bilgileriyle eşleştiren algoritma, bir kadının hamile olup olmadığını yüksek bir oranla belirleyebiliyordu.Kızın hamile olduğunu da bu şekilde belirlemişti. Amerika'daki Target isimli bu mağaza 2013'de hacklendi ve 110 milyon müşterisinin verisi çalındı

6)Kapısına bırakılan satış broşüründeki notu gören Mike'ın canı oldukça sıkılmıştı, çünkü üzerinde “Mike Seay, kızı trafik kazasında öldü” yazıyordu. Kızı gerçekten de geçen yıl geçirdiği bir trafik kazası sonucu genç yaşta ölmüştü. Ancak firma bunu nasıl bilebilirdi?

7)Oysa, ofis malzemeleri satan o firmaya sadece bir defa gitmiş ve yazıcısı için kağıt almıştı. Firmayı arayıp şikayet ettiğinde, yetkili durumu inkar etti. Ancak olay medyaya taşınınca, firma bizden kaynaklanmayan bir nedenle oluşan bu hatadan dolayı özür dileriz demekle yetindi

8)Acxiom, Epsilon, RapLeaf, Flurry, BlueKai... Bunlar muhtemelen çoğunuzun ismini duymadığı şirketler. Yüz milyarlarca dolarlık gözetleme sektörünün arkasındaki bu veri simsarlarının yaptığı iş, verilerimizi toplamak, analiz etmek ve reklamcılara ya da pazarlamacılara satmak

9)Hangi verileri topluyorlar derseniz, bir kişiye dair ulaşabildikleri ne kadar veri varsa hepsini. Bu verileri kişilerin online aktivitelerinden bankalara, kredi kartı hareketlerinden kullandıkları mobil operatörlere ya da üye oldukları yerlere kadar pek çok yerden topluyorlar.

10) Bu firmalardan mesela Acxiom'un arşivinde, tüm dünyadan 700 milyondan fazla kişinin bilgisi var ve her kişiye 13 haneli bir kod atanmış durumda. Bu kodlar, her biri farklı bir profil içeren 70 kümeden birine atanıyor ve kişi o profille tanımlanıyor (bilim kurgu filmi gibi?)

11)Mesela 56 nolu kümedekiler; “30-35 yaş aralığında, üniversite mezunu, boşanmış, 1 ya da 2 çocuğu olan, orta düzey geliri olan, kirada oturan erkekler” gibi. Firma bu bilgileri olduğu gibi satabiliyor ya da kategoriyi daha da daraltmak için başka bir firmaya verebiliyor.

12)Bu durumda diğer firma, aldığı bilgilere ek olarak; “kamuda çalışanlar”, “babası sağ olanlar”, “şu lokasyonda oturanlar” ya da “alkole düşkün olanlar” gibi daha da detaya inebiliyor. Bazı firmalarsa bu kümelerle ilgili çok daha derin detaylara ve özel bilgilere inebiliyor

13) Mesela “kanser hastası olanlar”, “HIV virüsü taşıyanlar”, “X ameliyatı olanlar” ya da “cinsel saldırıya uğrayanlar” gibi. Büyük veri simsarlarından MEDBASE200 isimli şirket, bu bilgileri çok ucuz bir fiyata (1000 kişi için 79$) isteyen ilaç firmalarına satıyor.

14)Veri simsarlarının topladığı veriler pek çok amaç için kullanılabiliyor. Bunlardan gün yüzüne çıkan en meşhur örnek, çoğu kişinin en azından kısmen bildiği Facebook-Cambridge Analytica (CA) skandalı. CA da veri simsarlarından veriyi alıp işleyen şirketlerden biri

15) Olayı kısaca hatırlatalım. Son Amerika seçimlerinde, Trump lehine çalışan CA firması, milyonlarca Amerikalı seçmeni, yukarıdaki gibi profillere ayırmış ve her bir profile, Facebook'da gösterilmek üzere özel içerikli gösterimler hazırlamıştı.

16)Mesela beyazların olduğu profil grubuna, Meksikalı göçmenlerin karıştığı bir olay gösteriliyor, ardından Trump'ın göçmen karşıtı vaatleri ekrana getiriliyordu. İşsiz gençlerin olduğu gruba ise Trump'ın ekonomi vaatleri ve gençlere yönelik sözleri hatırlatılıyordu

17)Veri simsarlarının topladığı verilerin önemli bir kısmı, bedava diye düşünüp telefona kurduğumuz uygulamalardan geliyor. Mesela Angry Birds, Candy Crush, Fruit Ninja gibi ücretsiz popüler oyunlar neden sizden lokasyona ve temel bilgilere erişim izni ister?

18)Milyonlarca kişinin oynadığı bu oyunları yazan firmalar, nasıl para kazanıyor? Borsadan mı :) Ya da neden Google, yıllarca üzerinde çalıştığı onlarca uygulamayı hiç para almadan herkese bedava dağıtıyor? Peki ya Twitter, Facebook, Instagram, Snapchat ve diğer uygulamalar?

19) Facebook'un, hiçbir geliri olmayan Instagram'ı, 2012 yılında 1 milyar $ gibi oldukça yüksek bir ücret ödeyerek satın almasının nedeni neydi? Instagram'ın doğa üstü güçlere sahip(!) toplam 13 çalışanı mı, yoksa çok süper (!) bir resim paylaşma uygulaması mı?

20) Bu soruların cevabı aslında açık: Ürün onlar değil, sizsiniz. Firmalar geliştirdiği uygulamalardan değil, onları kullanan insanlardan para kazanıyor. 2018 Verilerine göre, Twitter'da bir kişinin değeri 48$, Facebook'da 253$, Google'da 359$, Amazon'da ise 1793$ ediyor.

21)Bir firmanın envanterinde, ne kadar çok kullanıcı varsa, o kadar çok veri var demektir. Bizlerin kişisel verileri de, firmalar için tekrar tekrar satılacak reklam kaynağı demektir. Bizim paylaştığımız verileri satararak, Google dünyanın en büyük 2.firması haline geldi

22) ”Facebook kullanmıyorum, kapattım ya da gizlilik ayarlarımı en üst düzeye getirdim” diyerek kendinizi rahatlatan bir açıklama yapabilirsiniz ancak bilmediğiniz bir şey var: Facebook, hesabınız olmasa bile reklam ortakları sayesinde sizi izliyor

23) Girdiğiniz bir sitede, Facebook'un o meşhur “beğen” tuşunun olması yeterli, hesabınızın olup olmaması, o tuşa basıp basmamanız önemli değil, kayıt altındasınız. Hatta o sitede “beğen” tuşu da olmayabilir, veri simsarları vasıtasıyla ne yaptığınızı yine takip ediyor.



24)Benzer şekilde Google'ın Gmail'ini de kullanmıyorum diyebilirsiniz, ancak yine bir şey fark etmiyor. Eğer Gmail hesabı olan birine mail attıysanız, bu Google'ın sizin hesabınızı mercek altına alması için yeterli, çünkü Gmail lisans anlaşmasına göre Google'ın buna hakkı var.

25) Google, hem kendi ürünleri (Gmail, Google Docs, Google Drive, Haritalar), hem satın aldığı firmalar (Youtube gibi), hem de veri simsarları vasıtasıyla bizi bizden daha iyi tanıyor. Google'ın CEO'su şöyle demişti: "Şu an nerede olduğunuzu ve az çok ne düşündüğünüzü biliyoruz"

26) Google ve Facebook, bu sektörün en büyük oyuncuları ancak bizi gözetleyerek verilerimizi alan, analiz ederek ya da etmeyerek satan Twitter, Linkedln, Pinterest, Snapchat ve Foursquare gibi irili ufaklı binlerce firma var daha var.

27)Bu firmalara, “konum” bilgisine erişmek için izin vermek bile çok şey ifade ediyor. Çünkü konum bilgisi sayesinde sadece bugün nerede olduğunuzu bilmiyorlar, 1 ay önce nerede olduğunuzu da biliyorlar, daha da önemlisi yarın nerede olacağınızı da biliyorlar

28)Sadece bu kadar mı? Kişinin daha önce gitmediği halde, birden rakip firmanın binasına gitmesi ve ilerleyen günlerde o firmadan birileriyle bir kafede olması, iş değişikliği hakkında o firmalara çok şey söyler.

28)Sadece bu kadar mı? Kişinin daha önce gitmediği halde, birden rakip firmanın binasına gitmesi ve ilerleyen günlerde o firmadan birileriyle bir kafede olması, iş değişikliği hakkında o firmalara çok şey söyler.

30) Tüm bu olanların nedeni, bedava diye bize sunulan uygulamalar, bir şey olmaz diye internete bıraktığımız bilgiler ve buralarda paylaştığımız bilgiler... Ve tüm bu olanlardan şikayet etmeye hakkımız yok, çünkü daha en başta “Hükümleri ve koşulları okudum, kabul ediyorum” dedik

31) Bizler sanal dünya için kullanıcı değil, ürünün kendisiyiz. Ve bize dair bu verileri kullanmak isteyenler sadece reklam firmaları değil, kötü niyetli kişiler, hackerlar ya da organizasyonlar da var. Bu nedenle, şunu hiçbir zaman unutmayın: Hayattaki en pahalı şeyler bedavadır

32) Son olarak, konu hakkında detaylı okuma yapmak isteyenler için kaynaklar(bu floodun da kaynakları):
-Geleceğin Suçları
-Data and Goliath
-Dragnet Surveillance Nation: How Data Brokers Sold Out America

30 ağustos zafer bayramı

imschrolled
The Sanat ekibinin hazırladığı 30 ağustos kahramanları çalışması.




KAZIM KARABEKİR: Davaya bağlılığın ve vefakarlığınla tanındın. Ne kadar muharebe varsa nerdeyse hepsine katıldın. Tecrübelerinle bize yol gösterdin. Özellikle Doğu Cephesi Komutanı olarak kazandığın zaferler, tüm dünyada hayranlıkla karşılandı. Ve ne olursa olsun, bizi hiç yalnız bırakmadın.

Teşekkür ederiz asker, teşekkür ederiz komutanım!
ESER: Şahan Noyan


İSİMSİZ KAHRAMAN: Acıkmaz mıydın, acıkırdın elbet. Hem de zil çalardı karnın. Ama menünde sadece bir kuru ekmek olurdu. Hoşaf da çıkarsa ziyafet sayardın. Uykun da gelirdi elbet. Uyurdun; yarımşardan toplam iki saat. Yatağın toprak, yorganın gece olurdu. Sonra bir gün, bir şarapnel parçası geldi şakağına ve öldün. Hiç şikayet etmedin. Ne açlıktan ne uykusuzluktan ne de ölümden. Sen öldüğün için biz yaşıyoruz.

Teşekkür ederiz asker, teşekkür ederiz İsimsiz Kahraman!
ESER: Dilek Mansur


ONBEŞLİ: En büyüğünüz on beş yaşındaydı. Çanakkale'de başladınız destan yazmaya. Oysa daha okula bile yazılmamıştı bir çoğunuz. Ve sen, ne yaşına baktın ne boyuna; en önde gittin savaşa. Boyundan büyüktü tuttuğun tüfek. Ve meşin topa benzemiyordu düşmanın topu. Baban ve ağabeyin gibi, sen de dönmedin geriye. Ama savaşı sen kazandın çocuk!

Teşekkür ederiz asker, teşekkür ederiz çocuk!
ESER: Rıza Türker


HALİDE EDİP: “Sen kadınsın, otur oturduğun yerde” dediler ama ayağa kalkan ilk sen oldun. Hatipliğinle ezberleri bozdun; binlerce ürkekten, binlerce aslan yarattın. Yetmedi, çocuklarını yatılı okula bırakıp at sırtında yola çıktın. Cephede, hastanede ve ihtiyaç olan her yerde, en önde oldun. İngilizler'in hakkında idam emri çıkardığı altı kişiden biri oldun. Ama hiç kaçmadın!

Teşekkür ederiz asker, teşekkür ederiz yürekli kadın!
ESER: Nuri Keli


MEHMET AKİF: Kalemin öyle güçlüydü ki; seni okuyup da Milli Mücadele'ye katılmamak ayıptı. İstiklal için destan yazmamak ise olanaksızdı. Ve sen, destan yazanların, destanını yazdın; bizlere İstiklal Marşı'nı bıraktın. Ve sen öyle gururlu, öyle gözü toktun ki; tüm yoksulluğuna rağmen, kazandığın ödülü yine bu vatana bıraktın; beş kuruş para almadın.

Teşekkür ederiz asker, teşekkür ederiz vatan şairi!
ESER: Murat Kara


KÖYLÜ: Kim derdi ki tarlada kullandığın kazma kürek, gün gelecek, düşmanın makineli tüfekleriyle çarpışacak. Ve kim derdi ki, kazma kürek, koskoca topları yenecek!

Teşekkür ederiz asker, teşekkür ederiz hemşerim!
ESER: Ayhan Öztürk


FEVZİ ÇAKMAK: Bizi bir kere değil, bin kere kurtardın. Düşmanın amacına ulaşmasını tekrar tekrar engelledin. Hiç arkada durmadın, cephede bizzat en önde çarpıştın. Düzenli ordu, senin sayende oluştu. Yunan ordusunu kesin yenilgiye uğratan Başkumandanlık Meydan Muharebesi gibi dev bir savaşın planlarını da sen hazırladın. Bize hep zafer, bize hep mutluluk getirdin.

Teşekkür ederiz asker, teşekkür ederiz komutanım!
ESER: Miraç Akçelep Yıldırım


GAZİ: Ne çok şeyi feda ettin bizim için! Yeri geldi kolunu, yeri geldi bacağını kaybettin. Ama sen kaybettiğin için kazandık.

Teşekkür ederiz asker, teşekkür ederiz gazi!
ESER: Ebru Kuduoğlu Çetinkol


FAHRETTİN ALTAY: Milli mücadelenin vazgeçilmez ismi oldun. Yunan mevzilerine baskın üzerine baskın yaptın. Yıldırım gibiydin; hızlı, parlak ve güçlü. Bu yüzden İzmir'e de giren ilk sen oldun. Düşmanı topyekûn denize döktün.

Teşekkür ederiz asker, teşekkür ederiz komutanım!
ESER: Cem Vural


HAFIZ SELMAN İZBELİ: Kastamonu'da gururumuz oldun. Kadın meclisini sen kurdun. Askerlerimizi ilk sen karşıladın. Karınlarını sen doyurdun. Diğer kadınlarla birlikte, cephedeki askerler için çorap ve fanila ördün. Ne çok şey borçluyuz sana!

Teşekkür ederiz asker, teşekkür ederiz anne!
ESER: Şengül Altınok


HASAN TAHSİN: Gazeteciydin. Düşman işgalini haber yapıp geçebilirdin. Geçmedin. Düşmanın elini kolunu sallayarak vatana girmesini kabul etmedin. Ve ilk kurşunu sıkmaktan da hiç çekinmedin. Ama attığın bu kurşunla Kurtuluş Savaşı'nın meşalesini sen yaktın.

Teşekkür ederiz asker, teşekkür ederiz Gazeteci!
ESER: Kürşat Çetiner


KARA FATMA: Daha 1919'da, Mustafa Kemal'le görüşebilmek için kalkıp Sivas'a gittin. I. İnönü, II. İnönü, Sakarya ve Dumlupınar'da çarpıştın. Yetmedi, İzmir'in kurtuluşu için savaştın. Üstelik, iki oğlunu ve eşini de savaşta şehit verdin.

Teşekkür ederiz asker, teşekkür ederiz abla!
ESER: Murat Gürdal Akkoç


SÜTÇÜ İMAM: Maraşlıydın, Mataş'taydın. Sonunun ölüm olduğunu bile bile, Maraş'ta düşmana ilk kurşunu sen sıktın. Maraş'ı kahraman yaptın. Senin sayende Kahramanmaraş, kurtuluşa ilk adımını attı.

Teşekkür ederiz asker, teşekkür ederiz hocam!
ESER: Melek Eser


KAĞNI KOMUTANI: Savaşın ilk günleriydi. Ordumuzun elinde hiçbir motorize araç yoktu. Cephanenin ve diğer mühimmatın, cepheye taşınması gerekiyordu. Ve sen, buna söylenmek yerine, taşınacak her şeyi, tek geçim kaynağın kağnına yükledin. Kar demedin, kış demedin. Biz bu savaşı, senin sayende kazandık.

Teşekkür ederiz asker, teşekkür ederiz anne!
ESER: Yasin Yıldıran


YÖRÜK ALİ EFE: Yunan karakolunu tümüyle imha ettin, cephane ve erzaklarını ele geçirdin. Halka umut ve cesaret verdin. Düşmanın yurttan atılabileceğine olan inancı arttırdın. Bu inancı boşa çıkarmayıp Aydın'ı da geri aldın. Böylece düzenli ordu kurulana kadar, tam yirmi ay boyunca, düşman ilerlemesi engellendin.

Teşekkür ederiz asker, teşekkür ederiz Efem!
ESER: Semih Oduncu


İHTİYAR KÖYLÜ: Çocukların yetmedi, torunlarını da şehit verdin. Ben yaşlıyım demedin, en önde savaştın.

Teşekkür ederiz asker, teşekkür ederiz dede!
ESER: Hilal Gayberi


KILAVUZ HATİCE: Savaşa gönüllü olarak katıldın. Yaptığın baskınlarla Fransızları perişan ettin. Üstelik silahını olduğu kadar, aklını da kullandın. Onların içine sızdın, yanlış yol gösterdin. Dimyat'a pirince giderken, evdeki bulgurdan ettin. Ve sayende biz kazandık.

Teşekkür ederiz asker, teşekkür ederiz cesur kadın!
ESER: Semih Özşahin


YETİM KIZ: Baban Dumlupınar'da, annen kendi evinde vuruldu. Seni savaş büyüttü. Kurtuluşumuz, senin metanetinle geldi.

Teşekkür ederiz asker, teşekkür ederiz çocuk!
ESER: Şengül Altınok


TAMİRCİ: Büyük Taarruz'dan önce, gelen külüstür kamyonları sen onardın, savaşa sen hazırladın onları. Sevkiyat, senin sayende hızlandı. Senin sayende ulaştı mühimmat.

Teşekkür ederiz asker, teşekkür ederiz ustam!
ESER: Hakan Taşkıran


TABİP: Cephe geride durdun diye seni görmeyenler oldu. Ama belki de savaşın acısını en çok sen gördün. Düşman öldürmek için, sen yaşatmak için savaştın. Üstelik çadırdan bozma hastanelerde, eksik ekipmanla…

Teşekkür ederiz asker, teşekkür ederiz doktor!
ESER: Seda Mit


İSMET İNÖNÜ: Kaybetmek, lugatinde yoktu. Zafer üstüne zafer, gurur üstüne gurur yaşattın bize. İstiklale ilk inanlardandın; cepheye ilk koşan, alnında ışığı ilk hissedenlerdendin. Ve sonuna kadar da hep sen vardın. Ölüm fermanımız olan Sevr ve Mondros'u geçersiz kılan Lozan Antlaşması'nı sen imzaladın.

Teşekkür ederiz asker, teşekkür ederiz paşam!
ESER: Suat Tuna


MUSTAFA KEMAL ATATÜRK: Dünya tarihinin en haklı, en asil ve en onurlu savaşını zaferle taçlandırdın. Ne istediğini bilmeyen bir millete, nelere sahip olabileceğini gösterdin. Bize bir zafer değil, bir ülke bıraktın. Seni her gün ama her gün şükran ve özlemle anıyoruz.

Teşekkür ederiz asker, teşekkür ederiz Atam!
ESER: Şahan Noyan

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol

tag heuer carrera womens price montblanc timewalker 2017 replica watches rolex oyster perpetual datejust made in hong kong vintage heuer chronograph replica watches hublot 992703 price panerai limited edition 2015 replica ladies watches ulysse nardin watches platinum brand watches for ladies uk replica watches belfort watch kickstarter breitling yellow face chrono uk replica watches