ahmet arif'in leyla erbil'e yazdığı bir mektup. "gözlerinden öperim canım. en çok da burnundan. gülme, ciddi söylüyorum."
15 mayıs 1954
ankara
leyla, canım,
kayb, berbat ve sessizim...sessiz ve dolu: allahtan ki sen varsın. yoksa halim korkunçtu.
burası bir köy! yakınlarımın bütün ısrar ve gayretlerine rağmen, hemen anneme gideceğim.
pazartesiye trendeyim. eve gidince senin mektubunu bulmalıyım. anneme ilk sorum o olacak zaten.
sen nasılsın ömrüm? son telefonda canını sıktım mı? ben artık annenden korkmuyorum. aksine onu, kendi annemmiş gibi seviyorum. buna ne dersin?
hınca hınç mısra doluyum. kara ve yeşil fon, hepsinde hakim. biraz kendime geleyim, mendillerine, bluzlarına, yastığına mısralar serpeyim. ha?
fotoğrafındaki "halbuki..."yi hala anlayabilmiş değilim. anlatır mısın?
bütün bunlar, beyhude biliyorum. şaheser olan, benim oraya uçakla gelebilmemdir. allah kahretsin, bu hastalık, bu rezaletler ve bu aile mecburiyetleri...ne yapsam?
gözlerinden öperim canım. en çok da burnundan. gülme, ciddi söylüyorum.
yarı parçan
ankara'da gerçekleşmiş hadisedir. trafikte aracından inen kuveytli diplomatlar kurmay binbaşımızı dövmüşler.
dokunulmazlığına güvenen bu şerefsiz diplomatlara bakalım türkiye'nin ve tsk'nın tavrı ne olacak.
http://www.milliyet.com.tr/kuveytli-diplomatlardan-f-16-gundem-1938649/
edit: aslında mesele basite ingirgenebilecek bir şey değil. yabancı bir diplomatın, türkiye cumhuriyeti vatandaşını, darp etmeye cesaret edebilmesidir. eğer doğruysa, haberde geçen ayda bunların bir kişiyi öldürdüğü yazıyor. bu kadar cesareti nerden aldıkları ve cezasız kalması mesele.
dokunulmazlığına güvenen bu şerefsiz diplomatlara bakalım türkiye'nin ve tsk'nın tavrı ne olacak.
http://www.milliyet.com.tr/kuveytli-diplomatlardan-f-16-gundem-1938649/
edit: aslında mesele basite ingirgenebilecek bir şey değil. yabancı bir diplomatın, türkiye cumhuriyeti vatandaşını, darp etmeye cesaret edebilmesidir. eğer doğruysa, haberde geçen ayda bunların bir kişiyi öldürdüğü yazıyor. bu kadar cesareti nerden aldıkları ve cezasız kalması mesele.
melih gökçek'in yeni bombası. ve ilerisinde bu su sıkıntısını yine chp ve diğer muhaliflere bağladı. arkadaş böyle bir insana verirsen oy kendinden başka herkesi suçlu görür.
http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/117617/Gokcek_suclu__aritma_lobisi__dedi__suyu_icti.html#
http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/117617/Gokcek_suclu__aritma_lobisi__dedi__suyu_icti.html#
peygamber efendimiz araplığı bir yana bugünün arapları zerre miktarı itibar edilmeyecek bir güruh. ne müslüman alemine bir faydaları var ne kendi halklarına. ancak zevk, sefa, israf. zülüm gören dindaşlarına ne de araplara yardım etmemekte, aksine zarar vermekte. geçmişte bu millete onca yapılan iyiliğe rağmen bize yaptıkları da ortada. ancak bugün ısrarla o beş para etmez önderlerine arap sermayesi için imtiyazlar verilmekte ve bazı şeyler peşkeş çekilmekte. madem o kadar müslüman bunlar hiçbir şey yapmadan getirsinler ortadoğu'da bıraksınlar o sermayeyi. işte insanların sevmemesi bundan. adam olmayanlara gösterilen hürmetten. ben feto'cu değilim, böyle bir suçlama da duymadan bunlardan. her şeyi bunlara bağlamayın. başınıza taş düşse feto'dan bileceksiniz. aynısı onlar içinde geçerli. tayyip'ten bilirler her şeyi. çok komiksiniz. bu sıfatı genelde sol kesim ve milliyetçiler kullanır.
(bkz: hasibu kable en tuhasebu)
"hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekin." mealindeki hadis-i şerif.
abd başkanlarından theodore roosevelt'in bir yavru ayıyı vurmayı reddetmesi ve bunun haberleştirilmesi neticesinde yapılan oyuncak ayı. oyuncak ayı adını da theodor roosevelt'ten alır. theodor roosevelt'e halk arasında teddy roosevelt denmektedir.
uzatmalara giden maç. buraya kadar geldik gerisi de gelir inşallah.
bu çeviri sorunu yıllar önce çözüldü sanıyordum. ancak görüyorum ki hala bob marley hayranı türk gençlerinin zihnini meşgul eden bir soru. no woman no cry ne demek. bu sözün basılı olduğu tişörtler bile basıldı. çok eskiden magazin programında görmüştüm kenan doğulu giymişti bu tişörtlerden bir tane. şöyle haber yapılmıştı "kenan aşka tövbe etti" araştırmacı gazeteciler ve cahil kenan'da bunu yanlış biliyordu tabi. hayatında bu şarkıyı dinlemeyen adamlar, kime ait olduğunu dahi bilmeyenler yorum yapar olmuştu. asıl anlamı üstün ingilizce mi(!) devreye sokarak açıklıyorum. "hayır kadın ağlama". ancak bu gizemli soru yıllarca daha ülkem gençlerinin zihnini meşgul edecek.
böyle bir şey mümkün değildir. nitekim grammy çeşitli dallarda müzik performans ödülüdür. doğrusu emmy olmalı sanırım.
bu tür haksızlıkları yapanlarında, yapılırken sessiz kalıp yol verenlerinde allah cezasını verecektir elbet. inşallah bu iki güruhunda cezalandırıldıklarını önce dünyada görürüz. hepsi sırayla tabi.
(bkz: haşırt)
(bkz: barney stinson )
mümin ve kafirlere ayırt etmeden dünyada inam ve ihsan eden manasınadır. cenab-ı hakkın bu ismi dünya hayatı ile ilgilidir.
ahirette müminlere inam ve ihsan edip, kafirlere adaleti ile muamele edendir. cenab-ı hakk'ın bu ismi ahiretle ilgilidir.
(bkz: rahman)
(bkz: rahman)
faruk nafiz çamlıbel'in güzel şiiri.
hasretinle geçiyorken bu gençlik çağım,
ey sevdiğim, ben umitsiz değilim gene
ak düşünce saçların kumral rengine
kollarında son aşıkın ben olacağım.
ey başında şimdi sevda rüzgarları esen,
böyle her gün yollarımdan geçsen de süzgün
sen benimsin büsbütün terk olunduğun gün ...
o mukadder günü, bilmem, düşündün mü sen?
ben bir beyaz şaçlı aşık, sen bir ihtiyar ...
o gün bana yalaşırken ey ilahi yar,
esirgeme gözlerimden bir son buseni,
kirpiğinden yavaş yavaş bir damla aksın,
çünkü, ruhum, sen de o gün anlayacaksın
ki hiç kimse benim kadar sevmemiş seni.
hasretinle geçiyorken bu gençlik çağım,
ey sevdiğim, ben umitsiz değilim gene
ak düşünce saçların kumral rengine
kollarında son aşıkın ben olacağım.
ey başında şimdi sevda rüzgarları esen,
böyle her gün yollarımdan geçsen de süzgün
sen benimsin büsbütün terk olunduğun gün ...
o mukadder günü, bilmem, düşündün mü sen?
ben bir beyaz şaçlı aşık, sen bir ihtiyar ...
o gün bana yalaşırken ey ilahi yar,
esirgeme gözlerimden bir son buseni,
kirpiğinden yavaş yavaş bir damla aksın,
çünkü, ruhum, sen de o gün anlayacaksın
ki hiç kimse benim kadar sevmemiş seni.
amerikalı şarkıcı. 'all about that bass' şarkısı dinlemeye değer.
yanılgı değildir. gayette doğrudur. akp'lilerin -küçük bir kesim hariç- düşmanlığı 17 aralık'tan sonra başladı. çünkü düşmanlarını kendileri değil, başkası belirliyor. yarın çıkıp "paralel yok feto candır." dese, evvelsi günü beklemeden, sorgulamadan herkes döner. çevremde çok var "ne oldu da ben söverken toz konduramıyodunuz" diyorum. "bilememişiz" diyorlar. bazısı da inkar ediyor. türkçe olimpiyat etkinliklerinde stadları, tv önlerini, yurtlarını, dershanelerini vs. sadece bunlar kullanmıyordu. ve hepsi de doluydu. bir milyondan fazla gazete satıyordu, çoğu zorla olsa da. hepsi feto'dan değildi bunların.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?