cinayet sebebidir. Erkek tarafından yapılması gereken orayı terk etmesidir. terk etmediği takdirde ciddi bir kavganın ortaya çıkması an meselesidir.
Bu laf atan kişi ve kişiler bildiğin şer...sizdir. Ahlaktan nasibini almamış pisliktir.
Şiddet olayını çok doğru bulmasam da bu olayda adamın en tabi hakkıdır. Laf atan kişinin ağzını burnunu kırması lazım gelir ki bir daha yapamasın. Şöyle mesela.
https://www.facebook.com/memursozluk313/videos/773305172803918/
onedio'da kelimelerin anlamlarından yaşını tahmin etme testi vardı.
cayısallama başlıklarından yaşını tahmin etme olmalı. !
cayısallama başlıklarından yaşını tahmin etme olmalı. !
devremdir kendisi. epey severim, sefa getirmiş..
hayatın o güzel anlarını kaçıran insanlardır. yapmayın bu kötülüğü...
Rahat hissettiren renk. Bu yüzden bazı büyük mağazalar tezgahtarlarına pembe üniforma giydirir ki, müşteriler kendilerini rahat hissetsin diye. Pembe çocuk rengidir ayni zamanda.
avrupalıların ağzının tadını bilmediğini bize bir kere daha gösteren muhteşem orgazmik yiyecek.
İlkokula başlamak, her çocuğun yaşamında son derece önemli bir olaydır. Çocuk eğer daha önce bir okul öncesi kuruma gitmemişse ilkokul başlangıcında, ilk kez annesinden, evinden, alışkın olduğu arkadaş ortamından ayrılarak yepyeni bir çevreye girecek ve günün bir bölümünü öğretmeni ve arkadaşları ile geçirecektir. Üstelik bu kez kendisinden beklenen belirli davranışlar ve görevler de vardır. Artık evde yaptığı gibi istediği zaman oyun oynayamayacak, aksine her hareket ve faaliyetin bir zamanı ve yeri olacaktır. Bahçe, teneffüslerde oyun oynamak içindir ama, ders zili çaldığında sınıfa girip sırasına oturacak ve öğretmenin anlattıklarını dinleyip öğrenmeye çalışacaktır. İlk günlerde, özellikle evde düzenli bir disiplin uygulanmasına alışmamış çocukların, ilkokulda birden bire başlayan kurallara uygun davranmaya alışmakta güçlük çektikleri gözlenebilir. Hatta bu tür çocuklar, okulda ilk günler ve ilk haftalarda, annelerinden ayrılmak konusunda genellikle en fazla güçlük gösteren çocuklardır. Bu bakımdan ailelerin çocukların ilkokul yaşamındaki ilk izlenimlerinin "zorluk ve korku" olmaması için, evde ılımlı ve kararlı bir disiplin yöntemi uygulamaları zorunludur. Bu da yaşamın ilk günlerinden itibaren belirlenecek kuralların düzenli olarak uygulanmasına bağlıdır.
Ayrıca, çocuğa okulun nasıl bir yer olduğu, orada neler yapılabileceği, neler öğretilebileceği anlatılmalı, mümkünse çocuk daha önceden okulu ve sınıfı görebilmeli ve öğretmeni ile tanışabilirle lidir. Böylece ilk günlerde yabancı bir ortam ve yabancı bir yetişkinle gün boyu birlikte olmanın zorluğu kısmen de olsa giderilmiş olacaktır.
Okul, çocuk için isteyerek gidilen, sevilen bir kurum olmalıdır. Bu büyük ölçüde ailenin tutumuna bağlı olduğu kadar, öğretmenin çocuğa karşı davranışı ile de ilgilidir. Ailede okula ve okumaya büyük değer verildiğini gösterir davranış örnekleri varsa, (çocuğa zaman zaman anlatılan okul anıları, okula giden ağabey ve ablalar, anne veya babanın boş zaman uğraşları arasında kitap okumanın geniş yer alması, okulu ve öğretmeni sevdirici konuşmalar) çocuğun okula başlarken büyük istek duyması da olağandır. Tersine aile, özellikle anne, okulu çocuktan kurtulmak için bir araç olarak görüyorsa ve bunu zaman zaman "Okula başlasan da kurtulsam", "öğretmenin seninle ne yaparsa yapsın" gibi ifadelerle belirtiyor ve ailede okumanın sevilmesine yardımcı olacak herhangi bir davranış görülmüyorsa, çocuğun okula başlamak için büyük bir istek duyması da beklenemez. Böyle bir ortamda yetişen çocuk muhtemelen okula korku ve isteksizlikle başlayacak ve daha ilk günlerde olumsuz bir tavırla girdiği bu kurumda kendisinden istenilenleri yerine getirmekte güçlük çekecektir. Bu durumda okula başlayan çocuklardan ancak belirli bir bölümünün, ilk günlerin ve ailenin olumsuz etkisinden kurtularak başarılı birer öğrenci olduklarını da hatırlatmak isteriz. "Okuyup da ne olacak" veya "Gör bak, öğretmenin seni nasıl cezalandıracak" türünden sözlerin çocuğa okulu, öğretmeni ve okumayı sevdirdiği yolundaki kanıtlar da pek fazla değildir.
Öğretmenin Çocuğun Yaşamındaki Yeri ve İyi Bir Öğretmenin Nitelikleri
Öğretmene gelince; öğretmen, çocuğun yaşamındaki en önemli bireylerden biridir. Çocuk, annesinden sonra evin dışında en yakını olarak karşılaştığı öğretmenine giderek artan bir biçimde bağlanır ve sever. Hatta bazen bu bağlılık öylesine güçlü olur ki, çocuk öğretmenini annesinden veya babasından da daha önemli bulmaya, onun söylediklerinin daha doğru olduğu konusunda anne-baba ile tartışmaya bile başlar.
Çocuğun yaşamında kendisine bağlandığı ve model olarak aldığı öğretmenin de, bu görevin gerektirdiği nitelikleri taşıması son derece önemlidir. Çocuğu, sınıfa girdiği ilk gün, onu sevgi ile anlayış ve güleryüzle karşılayan bir öğretmen, o günün akşamına kadar çocukların sevgisini kazanmakta güçlük çekmeyecektir. Bunun aksine asık suratlı, çocuklara seslenirken devamlı azarlayan bir öğretmen, hele çocuğun birinci sınıfta karşılaştığı ilk öğretmeni ise, ona kendisini zor da olsa kabul ettirecek ama muhtemelen sevgiden yoksun bir ilişki içine girecektir. Oysa, insanın hele çocuğun- hayatında sevginin ne kadar önemli olduğunu sanırız tartışmaya bile gerek yok. Güleryüzlü, sevgi dolu bir öğretmen mesleğiyle ilgili bilgi ve becerilere de sahipse, kanımızca iyi bir öğretmen olmaması için pek az neden vardır.
Kuşkusuz öğretmen de insan olarak bir takım kişisel sorunlara sahiptir. Ama iyi bir öğretmenin en belirgin niteliği de, görev yaparken kendi sorunlarını ikinci sıraya alabilmesidir. Evinde eşiyle sorunları olan veya çocukları" olan bir öğretmen sınıfa girdiğinde, sınıftaki çocukların sorunları daha önce gelmelidir. Ailenin öğretmen seçerken göz önünde bulundurması gerekli noktalardan biri de budur.
Kısaca, öğretmenin yalnızca bilgili olması değil, insanlarla ve özellikle çocuklarla iyi bir iletişim kurmayı başarabilmesi gereklidir.
İlkokul öğretmenleri, çocuğun eğitimi konusunda, ailenin başlıca yardımcılarından biridir. Öğretmen gün boyu çocuğun çeşitli davranışlarını ders sırasında öğrenirken, arkadaşları veya yetişkinlerle sınıf içi ve dışındaki ilişkilerini gözleyebilir ve bu konuda anne-babaya bilgi verebilir.
İyi bir öğretmenin çocuğun davranışlarını değerlendirirken tarafsız olması gereklidir. Ancak burada da anne-babalara hatırlatmak istediğimiz bir nokta, öğretmenden kendi başaramadıkları konularda başarılı olmasını beklememeleridir. Çocuğun beş-altı yıl boyunca edindiği tüm yanlış alışkanlıklarından öğretmenin yardımıyla vazgeçmesi hemen hemen olanaksızdır. Öğretmen, kuşkusuz bazı yanlış davranışların düzeltilmesinde ve yeni alışkanlıkların kazanılmasında etkili olabilir ama bu konuda ailenin, özellikle anne-babanın kendisi ile işbirliği yapması zorunluluğu vardır. Anne-babanın katkısı olmadan öğretmenin, çocuğun eğitimi konusunda başarılı olabilmesi çok güçtür.
http://www.kesfetkendini.com/Blog/kisiselgelisim/ilkokuluncocugunhayatindakiyeriveonemi-3581/
Ayrıca, çocuğa okulun nasıl bir yer olduğu, orada neler yapılabileceği, neler öğretilebileceği anlatılmalı, mümkünse çocuk daha önceden okulu ve sınıfı görebilmeli ve öğretmeni ile tanışabilirle lidir. Böylece ilk günlerde yabancı bir ortam ve yabancı bir yetişkinle gün boyu birlikte olmanın zorluğu kısmen de olsa giderilmiş olacaktır.
Okul, çocuk için isteyerek gidilen, sevilen bir kurum olmalıdır. Bu büyük ölçüde ailenin tutumuna bağlı olduğu kadar, öğretmenin çocuğa karşı davranışı ile de ilgilidir. Ailede okula ve okumaya büyük değer verildiğini gösterir davranış örnekleri varsa, (çocuğa zaman zaman anlatılan okul anıları, okula giden ağabey ve ablalar, anne veya babanın boş zaman uğraşları arasında kitap okumanın geniş yer alması, okulu ve öğretmeni sevdirici konuşmalar) çocuğun okula başlarken büyük istek duyması da olağandır. Tersine aile, özellikle anne, okulu çocuktan kurtulmak için bir araç olarak görüyorsa ve bunu zaman zaman "Okula başlasan da kurtulsam", "öğretmenin seninle ne yaparsa yapsın" gibi ifadelerle belirtiyor ve ailede okumanın sevilmesine yardımcı olacak herhangi bir davranış görülmüyorsa, çocuğun okula başlamak için büyük bir istek duyması da beklenemez. Böyle bir ortamda yetişen çocuk muhtemelen okula korku ve isteksizlikle başlayacak ve daha ilk günlerde olumsuz bir tavırla girdiği bu kurumda kendisinden istenilenleri yerine getirmekte güçlük çekecektir. Bu durumda okula başlayan çocuklardan ancak belirli bir bölümünün, ilk günlerin ve ailenin olumsuz etkisinden kurtularak başarılı birer öğrenci olduklarını da hatırlatmak isteriz. "Okuyup da ne olacak" veya "Gör bak, öğretmenin seni nasıl cezalandıracak" türünden sözlerin çocuğa okulu, öğretmeni ve okumayı sevdirdiği yolundaki kanıtlar da pek fazla değildir.
Öğretmenin Çocuğun Yaşamındaki Yeri ve İyi Bir Öğretmenin Nitelikleri
Öğretmene gelince; öğretmen, çocuğun yaşamındaki en önemli bireylerden biridir. Çocuk, annesinden sonra evin dışında en yakını olarak karşılaştığı öğretmenine giderek artan bir biçimde bağlanır ve sever. Hatta bazen bu bağlılık öylesine güçlü olur ki, çocuk öğretmenini annesinden veya babasından da daha önemli bulmaya, onun söylediklerinin daha doğru olduğu konusunda anne-baba ile tartışmaya bile başlar.
Çocuğun yaşamında kendisine bağlandığı ve model olarak aldığı öğretmenin de, bu görevin gerektirdiği nitelikleri taşıması son derece önemlidir. Çocuğu, sınıfa girdiği ilk gün, onu sevgi ile anlayış ve güleryüzle karşılayan bir öğretmen, o günün akşamına kadar çocukların sevgisini kazanmakta güçlük çekmeyecektir. Bunun aksine asık suratlı, çocuklara seslenirken devamlı azarlayan bir öğretmen, hele çocuğun birinci sınıfta karşılaştığı ilk öğretmeni ise, ona kendisini zor da olsa kabul ettirecek ama muhtemelen sevgiden yoksun bir ilişki içine girecektir. Oysa, insanın hele çocuğun- hayatında sevginin ne kadar önemli olduğunu sanırız tartışmaya bile gerek yok. Güleryüzlü, sevgi dolu bir öğretmen mesleğiyle ilgili bilgi ve becerilere de sahipse, kanımızca iyi bir öğretmen olmaması için pek az neden vardır.
Kuşkusuz öğretmen de insan olarak bir takım kişisel sorunlara sahiptir. Ama iyi bir öğretmenin en belirgin niteliği de, görev yaparken kendi sorunlarını ikinci sıraya alabilmesidir. Evinde eşiyle sorunları olan veya çocukları" olan bir öğretmen sınıfa girdiğinde, sınıftaki çocukların sorunları daha önce gelmelidir. Ailenin öğretmen seçerken göz önünde bulundurması gerekli noktalardan biri de budur.
Kısaca, öğretmenin yalnızca bilgili olması değil, insanlarla ve özellikle çocuklarla iyi bir iletişim kurmayı başarabilmesi gereklidir.
İlkokul öğretmenleri, çocuğun eğitimi konusunda, ailenin başlıca yardımcılarından biridir. Öğretmen gün boyu çocuğun çeşitli davranışlarını ders sırasında öğrenirken, arkadaşları veya yetişkinlerle sınıf içi ve dışındaki ilişkilerini gözleyebilir ve bu konuda anne-babaya bilgi verebilir.
İyi bir öğretmenin çocuğun davranışlarını değerlendirirken tarafsız olması gereklidir. Ancak burada da anne-babalara hatırlatmak istediğimiz bir nokta, öğretmenden kendi başaramadıkları konularda başarılı olmasını beklememeleridir. Çocuğun beş-altı yıl boyunca edindiği tüm yanlış alışkanlıklarından öğretmenin yardımıyla vazgeçmesi hemen hemen olanaksızdır. Öğretmen, kuşkusuz bazı yanlış davranışların düzeltilmesinde ve yeni alışkanlıkların kazanılmasında etkili olabilir ama bu konuda ailenin, özellikle anne-babanın kendisi ile işbirliği yapması zorunluluğu vardır. Anne-babanın katkısı olmadan öğretmenin, çocuğun eğitimi konusunda başarılı olabilmesi çok güçtür.
http://www.kesfetkendini.com/Blog/kisiselgelisim/ilkokuluncocugunhayatindakiyeriveonemi-3581/
çamaşır makinesini ilk bulan kişi olarak geçiyor kayıtlarda. Bulduğu şey ise bir ahşap kova ve içinde çamaşırı sıkıştırıp döndürülmesini sağlayan çubuklar.
Ağda durumuna getirmek.
prezervatif
bir haşhaşinin anatomisi
/gorseller/yukle/images/hhhh.jpg
dip not: bu başlığı açtığım zaman eksiyi basan haşhaşinin ıp adresini bilmek istiyorum. haşhaşileri ihbar etmek vatan görevimizdir
dip not: bu başlığı açtığım zaman eksiyi basan haşhaşinin ıp adresini bilmek istiyorum. haşhaşileri ihbar etmek vatan görevimizdir
Aklıma murat çobanoğlu'nu -ruhu şad olsun- getiren destansı karakter. O çatallaşmış aşıkane sesiyle ne güzel söylerdi, kiziroğlu destanını.
ilan metni için;
http://erdogan.edu.tr/idari/personel/wp-content/uploads/2015/04/%C4%B0LAN.pdf
napolyon bonapart hayranı kumandan.
geçen bir baktım; taret musluğu, bir tane bidon kapağı, üç tane ayaklı tırnak makası, başka bir cisim daha vardı ama ne olduğunu bilmiyorum.
Bismillahirrahmanirrahim.
t: kirletilmeye mahkum zihinlerin mahsulüdür. batıl davanın adamları; evlatlarını gece-gündüz hak saydığı davası uğruna eğitiyor ve nihayetinde muvaffak oluyor. kirlendikçe kirleniyor, kirletiyor. çamurunu her yere bulaştırıyor. bize de, \"kahrolsun israil, kahrolsun siyonizm!\" vaveylasını koparmak düşüyor.
\"Şimdilik gökyüzünde yıldızlar sönük,
Öyle ışıldayacak ki şaşırtacak körü;
Ölüm, sizi bulacak dönüp..
ALLAH’I göremiyorsanız, O’na olan sevgimizi görün.\"
t: kirletilmeye mahkum zihinlerin mahsulüdür. batıl davanın adamları; evlatlarını gece-gündüz hak saydığı davası uğruna eğitiyor ve nihayetinde muvaffak oluyor. kirlendikçe kirleniyor, kirletiyor. çamurunu her yere bulaştırıyor. bize de, \"kahrolsun israil, kahrolsun siyonizm!\" vaveylasını koparmak düşüyor.
\"Şimdilik gökyüzünde yıldızlar sönük,
Öyle ışıldayacak ki şaşırtacak körü;
Ölüm, sizi bulacak dönüp..
ALLAH’I göremiyorsanız, O’na olan sevgimizi görün.\"
Depresyondan nasıl çıkılır yazısını inceleyin.
https://doktorbilgini.com/depresyondan-nasil-cikilir/
https://doktorbilgini.com/depresyondan-nasil-cikilir/
ülkece huzur. Ülkece her şey.
''Tüm gayretimiz canlı kitaplar için''
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?