futbol sahada oynanıyor 90 dk boyunca futbolcular birbiriyle mücadele ediyor yeri geldiğinde saha içerisinde bir birleriyle kavga eder laf dalaşına girerler 90 dk bittikten sonra can ciğer kuzu sarması olurlar hatta birbirleriyle çok iyi dostturlar mekanlarda takilir ailece yemek yerler ama tribunde taraftarlar 90 dk boyunca tezahurat yapar rakip takima ve taraftarina sover maç biter dışarıda birbirine girer bunu yapanlar simdi kendilerini bir bok zannedip gezecek rakip takimi tutan arkadaslarla seviyeli şakalaşırsın takılırsın ama bu cocugun ne gunahi var harçlıgıyla aldıgı formayi elinden aldınız diye adam mı oldunuz konya spor şampiyon mu olacak bu soylediklerim sadece bu olay icin gecerli degil tum takim taraftarlari icin gecerlidir mac 90 dk bittikten sonra nasil ki futbolcular her seyi orada birakiyorsa taraftarinda artik 90 dk sonunda herseyi tribunde birakmasi lazim eskiden rakip takim taraftarlari birlikte maç izlerdi tek bir olay da cikmazdi herkesin birbirine saygısı vardı. Ülkenin bunca sıkıntısı varken birlik beraberlik olma zamaninda yapılan bu şerefsizlik gerçekten utanç verici keşke herkesin birbirine saygısı olsa keşke tum takim taraftarlari birlikte maç izleyebilse bu çocuga gercekten yazık günahtır.
kimya profesörü de olsan kafa aynı kafa ki adam bi de rektör. yazık cidden ülkenin haline.
Tüpraş'ın İzmir İş güvenliğini ciddiye almayanlar ölen insanların hesabını nasıl verecek. Daha da önemlisi bakalım suçlu cezasını çekecek mi?
Yalnızlıktan cenazelerimize ağlayacak düğünümüz de oynayacak adam bulamayacağız yakında. Biz anadolu'da yaşıyoruz tuhaf geliyor ama İstanbul'da işler böyle.
Siz en iyisine layıksınız. Bırakın 'hatalı üretimi'bilakis Size 'özel yapım' ayakkabı üretmeliler !Yokluktan şampiyonluğa...Örnek alsınlar..
Hipnotize olmuş gibi oynuyoruz.İzlandanın böyle oynayacağı belliydi ve biz hiç çalışmamışız.Hem de hiç...
oğuzhan özyakup golü kalenin içinden çıkardı resmen. Şu Caner'i niye almış takıma hayret.
müthiş sakat bir düşünce. çoluğumuzun çocuğumuzun rızkıyla itibar arıyorsunuzda bizim itibarımızı yerlerde süründürüyorsunuz.
Hint oyuncu, yapımcı ve yönetmendir. Tam adı Mohammed Aamir Hussain Khan'dır.
Aamir Khan başarılı kariyeri boyunca, Hint sinema tarihinin en etkileyici ve popüler aktörü olmuş ve dört Ulusal Film Ödülü ile yedi Filmfare Ödülü kazanmıştır. Bununla birlikte Hindistan Hükümeti tarafından 2003 yılında Padma Shri ve 2010 yılında Padma Bhushan olarak onurlandırılmıştır. ] 30 Kasım 2011 de UNICEF Ulusal Barış Elçisi seçilmiştir. Ayrıca 2014 yılında 2. Kez Barış Elçisi seçilmiştir.
Aamir Khan başarılı kariyeri boyunca, Hint sinema tarihinin en etkileyici ve popüler aktörü olmuş ve dört Ulusal Film Ödülü ile yedi Filmfare Ödülü kazanmıştır. Bununla birlikte Hindistan Hükümeti tarafından 2003 yılında Padma Shri ve 2010 yılında Padma Bhushan olarak onurlandırılmıştır. ] 30 Kasım 2011 de UNICEF Ulusal Barış Elçisi seçilmiştir. Ayrıca 2014 yılında 2. Kez Barış Elçisi seçilmiştir.
4 yıl üniversite okumuş bir genç.
2 yıl da yüksek lisansını yapmış.
Neden yüksek lisans diye soruyorsun.
“Cila olsun diye” cevabını veriyor.
Bilinçsizce, amaçsızca, alelacele…
Sonra iş başvurularına gitmeye başlıyor…
Cv'ye bakıyorsun, diğerlerinden hiçbir farkı yok, sadece isim farklı.
Gidip sağlam bir staj yapmamış.
Kulüplerde görev almamış.
Derneklerde, vakıflarda, kısacası sivil toplumda yer almamış.
Sadece okumuş.
Farkında olmadan boş yere okumuş.
Çevre yapmamış, insanlarla tanışmamış.
Rol modeli olan kişilere bir e-posta gönderip “Bir kahvenizi içmek istiyorum” deyip yanına gitmemiş.
Şimdi iş arıyor.
Milyonlarca CV ile aynı özellikteki bir CV ile iş arıyor.
İşin kötüsü yapmış olmak için yapmaya o kadar alışmış ki;
Çalışmayı da verimli olmak, kendisini göstermek, deneyim kazanmak, o alanda en iyi olmak için istemiyor.
Peki ya ne için?
Cevap basit : Para
Pekala, buna da saygı gösterelim. Soralım, “Ne kadar maaş istiyorsun?”
Cevap : “2000 Lira”.
Gözleri ışıldıyor bu rakamı söylerken, bir ömür ufak ufak artışlarla bu ortalamada bir maaşa çalışabilir.
Alıyorum kağıdı, kalemi. Basit bir hesap yapıyorum.
“Bak” diyorum, “2000 Lira istiyorsun ya, o 2000 liraya ayda 20 gün çalışacaksın. 20 güne böldüğünde günlük maaşın 100 Lira yapar. O paraya da temizlikçi Fatma Abla gelip evini temizlemez. Doğru mu?”
Gözlerindeki parıltı kayboluyor. Bu hesabı daha önce hiç yapmamış. Boynu bükülüyor.
“Evet” diyor.
“Peki sen 18 sene bunun için mi okudun?” diyorum.
Cevap vermiyor, ne desin ki? “Hayır” dese, cv'si öyle demiyor. “Evet” dese, yüreği el vermiyor.
Mesele bireyin ne kadar maaş aldığı da değil aslında. Esas olan bireyin kendisini daha lise sıralarında geliştirmeye başlaması, hedeflerini koyması. Üniversitede kendisini geliştirmeye ve hayata entegre olmaya çaba göstermesi, üniversite bittikten sonra bir işe herhangi bir maaşla -bu asgari ücret de olabilir- girmesi ve orada da kendisini geliştirmeye devam edip iyinin peşinden koşması ve hep daha iyiye gitmesi.
2 yıl da yüksek lisansını yapmış.
Neden yüksek lisans diye soruyorsun.
“Cila olsun diye” cevabını veriyor.
Bilinçsizce, amaçsızca, alelacele…
Sonra iş başvurularına gitmeye başlıyor…
Cv'ye bakıyorsun, diğerlerinden hiçbir farkı yok, sadece isim farklı.
Gidip sağlam bir staj yapmamış.
Kulüplerde görev almamış.
Derneklerde, vakıflarda, kısacası sivil toplumda yer almamış.
Sadece okumuş.
Farkında olmadan boş yere okumuş.
Çevre yapmamış, insanlarla tanışmamış.
Rol modeli olan kişilere bir e-posta gönderip “Bir kahvenizi içmek istiyorum” deyip yanına gitmemiş.
Şimdi iş arıyor.
Milyonlarca CV ile aynı özellikteki bir CV ile iş arıyor.
İşin kötüsü yapmış olmak için yapmaya o kadar alışmış ki;
Çalışmayı da verimli olmak, kendisini göstermek, deneyim kazanmak, o alanda en iyi olmak için istemiyor.
Peki ya ne için?
Cevap basit : Para
Pekala, buna da saygı gösterelim. Soralım, “Ne kadar maaş istiyorsun?”
Cevap : “2000 Lira”.
Gözleri ışıldıyor bu rakamı söylerken, bir ömür ufak ufak artışlarla bu ortalamada bir maaşa çalışabilir.
Alıyorum kağıdı, kalemi. Basit bir hesap yapıyorum.
“Bak” diyorum, “2000 Lira istiyorsun ya, o 2000 liraya ayda 20 gün çalışacaksın. 20 güne böldüğünde günlük maaşın 100 Lira yapar. O paraya da temizlikçi Fatma Abla gelip evini temizlemez. Doğru mu?”
Gözlerindeki parıltı kayboluyor. Bu hesabı daha önce hiç yapmamış. Boynu bükülüyor.
“Evet” diyor.
“Peki sen 18 sene bunun için mi okudun?” diyorum.
Cevap vermiyor, ne desin ki? “Hayır” dese, cv'si öyle demiyor. “Evet” dese, yüreği el vermiyor.
Mesele bireyin ne kadar maaş aldığı da değil aslında. Esas olan bireyin kendisini daha lise sıralarında geliştirmeye başlaması, hedeflerini koyması. Üniversitede kendisini geliştirmeye ve hayata entegre olmaya çaba göstermesi, üniversite bittikten sonra bir işe herhangi bir maaşla -bu asgari ücret de olabilir- girmesi ve orada da kendisini geliştirmeye devam edip iyinin peşinden koşması ve hep daha iyiye gitmesi.
Ne diyosun abi arkada alkarlar var kırkada kılkarlar var agshjfklgşhşşh Dep düp döp
Vergiler düşmüyor artıyorsa ekonominin iyiye gittiğini kimse söyleyemez.
Trabzon ilinin bir ilçesidir. Doğu Karadeniz Bölgesi'nde Trabzon-Giresun sahil yolu üzerinde, Trabzon'un 34 km batısında bulunur. Eski adı İskefiye'dir.
Trabzonspor takımında orta saha pozisyonunda görev yapan Türk futbolcudur
Türk siyasetçi ve Milliyetçi Hareket Partisi genel başkan yardımcısı.
Eskişehir'in Sivrihisar ilçesi yakınlarında trafik kazası geçirdi.
Eskişehir'in Sivrihisar ilçesi yakınlarında trafik kazası geçirdi.
borunuza girsin o armalar. Aşırı milliyetçilikmiş, siz değil aşırısına normaline bile tahammül etmiyorsunuz.
Hdp li bir itcik önerge vermiş.
HDP Grup Başkanvekili Filiz Kerestecioğlu'nun "aşırı milliyetçi semboller kullanan güvenlik güçlerine ilişkin sorular" başlığıyla gündeme getirdiği eski Türkçe yazılı armalara TSK'dan yasak geldi.
Birliklere gönderilen yazıda şu ifadeler yer aldı:
Yapılan kontrollerde bazı personelin eğitim kıyafeti üzerine ilgi yönetmeliğe uygun olmayan sivil piyasadan temin edilmiş aksesuar, teçhizat, yazılı armalar (eski Türkçe yazısı) taktığı tespit edilmiştir.
Kıyafet üzerinde ilgi yönetmelikle belirtilen isimlik, birlik arması,şerit rozet, brove haricinde başka bir aksesuar bulundurulmayacaktır.
Birlik komutanlarınca anılan hususa ilişkin gerekli kontroller yapılacak, sürekli takibi sağlanacaktır.
Emrin tüm personele tebliğ edilerek gerekli tedbirlerin alınmasını.
Hdp li bir itcik önerge vermiş.
HDP Grup Başkanvekili Filiz Kerestecioğlu'nun "aşırı milliyetçi semboller kullanan güvenlik güçlerine ilişkin sorular" başlığıyla gündeme getirdiği eski Türkçe yazılı armalara TSK'dan yasak geldi.
Birliklere gönderilen yazıda şu ifadeler yer aldı:
Yapılan kontrollerde bazı personelin eğitim kıyafeti üzerine ilgi yönetmeliğe uygun olmayan sivil piyasadan temin edilmiş aksesuar, teçhizat, yazılı armalar (eski Türkçe yazısı) taktığı tespit edilmiştir.
Kıyafet üzerinde ilgi yönetmelikle belirtilen isimlik, birlik arması,şerit rozet, brove haricinde başka bir aksesuar bulundurulmayacaktır.
Birlik komutanlarınca anılan hususa ilişkin gerekli kontroller yapılacak, sürekli takibi sağlanacaktır.
Emrin tüm personele tebliğ edilerek gerekli tedbirlerin alınmasını.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?