elfirâşetüzzerka

bir davranışın tekrarını, sıklığını arttırmak için organizmaya verilen uyarıcıdır. ikiye ayrılır. olumlu pekiştireç, organizmaya verilince davranışın yapılma sıklığını arttıran pekiştireçtir. olumsuz pekiştireç ise (birincil olanı) organizmaya zarar veren, veya (ikincil olanı) başlangıçta nötr bi uyarıcı iken olumsuz pekiştireç özelliği kazanmasıdır.
sözlük dilinden konuşulursa, 10.000 puana ulaşan yazarlara gammaz, 20.000 puana ulaşanlara moderatörlük rütbesi verilmesi, yazarların puanlama yapmaları pekiştireç örnekleridir.

Öabt'ye......... Gün kaldı.
(Günleri sayıyorum)

(bkz: Zuhal)

Erkekler için normal karşılanırken, aynı şeyi kadın yapsa anormal görülür. Şarkıcı türkücü kitlesinden bahsetmiyorum, normal vatandaş kastettiğim. Adam 70 yaşına da gelse 15 yaşında genç kızla evlenmesini normal karşılarken kendinden 5-10 yaş büyük bir kadınla evlenilmesini anormal karşılayan insanlarla yaşıyoruz biz. Burası Türkiye!
Hz. Hatice annemiz de peygamberimizden 15 yaş büyüktü, 25 yaşında bir delikanlı iken 40 yaşında bir kadın ile evlendi. Kimse de yaş farkını sorun etmedi. Biraz da kültürle alakalı bir durum bu. Ataerkil toplumumuzda Kadının küçük olmasını daha makbul görüyorlar, söz geçirebilmek için.
Bana kalırsa herkes yaşıtıyla evlensin. Erkek ile kadının aynı yaşta olmasında hikmet var ki, cennette de hepimiz aynı yaşta olacağız(bu benim şahsi fikrim :)😊)

Üç kuruşluk insanlara beş kuruşluk değer verirsen, kalan iki kuruşa da seni satar.

20:44
Ân itibariyle yaklaşık 17 saat sonra

herhangi bir çaba sarfetmeden, dikkat etmeden ve kasıtsız olarak, rastgele edinilen öğrenmelerdir. Örneğin annesi yemek yaparken mutfakta onunla sohbet eden bir çocuğun, üniversiteyi kazanıp başka bi şehre gittiğinde mutfağa girince kendini acemi hissetmeden yemek yapabilmesi. İlk başta annesinden yemek yapmayı öğrenmemişti, nasıl yaptığına dikkat etmemişi. bi çaba da sarfetmemişti.
aşure yapmayı böyle öğrendim ben de.

(bkz: Gizil öğrenme)

Sen ol küçük bir kıvrımdan, bir heceden
aşk için bir vaha değil aşka otağ yaratan
sen ol zihnimde yüzen dağınık şarkıları
bir harfin başlattığı yangın ile söndür
beni bir ses sahibi kıl, kefarete hazırım
öyle mahzun
ki hüzün ciltlerinde adına rastlanmasın
--------------------
İsmet Özel

Neden hayat karşısında hep haksızlığa uğrayan taraf ben oluyorum sözlük? Neden bu dünyada iyi niyetli oluşumunuzun karşılığında iyi niyetiniz hep suistimal ediliyor? Haksızlık karşısında sabır göstermeye çalışıyorsun, bu da gittikçe tüketiyor insanı işte. Böyle olunca içinde ki tüm hümanist taraf ölüyor. Dünyanın adaletsizliğinden, daha doğrusu dünyada ki insanların ergenlik benmerkezciliğinden kurtulamamış adaletsiz ve kendinden başkasını düşünmeyen hallerinden nefret ediyorsun.

Havalar serin güzel gidiyor elhamdülillah, açlık ve susuzluk konusunda bir sıkıntım yok da, baş dönmesi, uykusuzluk ve migren sorunum var.
Oruç tutan 9 yaşında ki öğrencilerine sıcak havada futbol oynatıp karşılarında buz gibi suyu kafaya diken ve onlara da oruçlarını bozmaları için baskı yapan bir öğretmene karşı tepkiniz ne olurdu?

Müslümanın Müslümanı kırmasından bıktık. Kardeş kavgasının kazananı olmaz.
Recep Tayyip Erdoğan

Tasavvuf mensubları olan dervişler
tarafından çok benimsenen ÇAY'ın mânâ olarak ayrı bir yeri vardır. Semâver üzerine mehdiyeler, şiirler ve ilahiler yazılmış, ona apayrı bir anlam yüklenmiştir.
Aslında Semâver; Mürşid-i Kâmil veya Derviş'in bir simgesidir.
Nasıl ki semâverin ortasındaki ateş közü yandıkça içerisindeki kaynar.
Dervişinde derûninde ki aşk ateşi ile gönlü kaynar gelir.
Semâver ateşin tesiriyle kaynadıkça düdüğünden ıslık sesi gelir ki,
bu da Dervişin Hakk'ı zikretmesi gibidir.
Semâver olgunlaşınca yâni suyu kaynayınca çay demlenir.
Bunun evveli ve âhirinde fayda hâsıl olmaz. Kaynamadan önce çayın demlenmeyeceği gibi...
Vakte riâyet Semâverde olduğu gibi Mürşidden faydalanmakta da öyledir.
Çayın belli bir ömrü olduğu gibi, mürşidin de irşâd müddeti bellidir.
Her ikisinde de tezelden davranmak icab eder.
ÇAY'ın ; Kahve'nin tersine insanın kalbine bir uyanıklık verdiği mâlumdur.
Bu yüzden bir sohbet vesilesi olagelmiştir.
Eskiden Dervişler bir araya geldiklerinde Sohbet hâsıl olması için içlerinden güzel sesliler;
Semâveri yandırın,
Orta yere kondurun,
ÇAY içmeyen dervişleri,
Vurup vurup içirin!
Diye çay ilâhilerini okurlar idi..
Semâver ve ÇAY muhabbete bahâne edilir,
Her birinin yüzlerinde tebessümle muhabbetin izleri görülürdü.
Sonra çayı dolduran kişiye şöyle nidâ ederlerdi;
Doldur Sâkî çay doldur,
Aşk elinden al doldur,
Burası âlem yeri,
Allah de de say doldur !
Doldurulan çayların ardından koyu bir muhebbet başlar istenilen elde edilirdi.
Şu bir gerçek ki, ÇAY' ların bulunduğu öyle sohbet ve muhabbetler ortamları oluşmuş ki, içilen o ÇAY ile anıla gelmiştir.
ÇAY'ın bahanesinde gönül muhabbetimiz en dem'den olsun sevgili yazarlar...

Eşref ziya'nın muhteşem yorumuyla gelsin

dışarda yağmur içerde sevda
yağmur toprağa düşer kavuşmak bana
ay ışığından uzak bahçelerde
sen misin? esen yosa rüzgar mı?
ölüm mü gezinen köşelerde
sen misin? okşayan saçlarımı

Yağmur toprağa düşer, kavuşmak bana...

koyunun yavrusu