tığ işi.
bu daha başlangıç.
başına bunlar gelebilir.
İşte İslam büyükleri ve Kanuni`nin eşlerine sevgi sözcükleri:
Sevginin, insan psikolijisine olumlu katkı yaptığını vurgulayan Mevlânâ Hazretleri aşk ve sevginin benliği hor ve hakir kılıp, insanı yükselttiğine dikkat çekiyor. ”Onsuz bütün beden tamahtan ibarettir. Tamah ise alçaltandır. Sevgi ve şefkat insanın, öfke ve şefkat ise hayvanın temel hasletleridir. Sevgi güneştir; ama kusurları örtmede gece gibi olun!” şeklinde özetler aşk ve sevgiyi.
Osmanlı İmporatorluğu`nun en şaşaalı döneminde yaşamış ve koca imparatorluğun bir anlamda kaderine hükmeden kararlara etki eden birisi olarak Hürrem Sultan`ın bu anlamda Kanuni Sultan Süleyman`a yazdığı mektup ve ona hitapta kullandığı ifadeler çok önemli;
”Ayağınızın bastığı toprağı yüzlerce defa öptükten sonra, benim güneşim ve saadetimin sermayesi sultanım.”
”Eğer siz, bu ayrılık ateşi ile yanmış, ciğeri kebap, sinesi harap olmuş, gözleri yaşla dolmuş, gecesini gündüzünden ayıramayacak kadar hasret denizinde boğulmuş biçareyi; aşkınızla, Ferhat ve Mecnun`dan beter olmuş âşık kölenizi sorarsanız, sultanımdan ayrı olduğumdan beri bülbül misâli âhım ve feryatlarım dinmemiştir. Öyle bir hale düştüm ki, bu hasretin verdiği kahrı ve acıyı, Rabbim düşmanlarıma vermesin.”
Saraya bir esir olarak getirilen Hürrem Sultan`ı görür görmez Kanuni Sultan Süleyman Han`ın da bir anda âşık olduğunu haber verir kaynaklar. İnsan bir kere de âşık olunca artık onu anlatmayla geçer bütün vakti. Hürrem Sultan`ın Kanuni`ye yazdığı o sözlerden sonra şimdi gelin hep birlikte Kanuni Sultan Süleyman`ın onun için neler yazdığına bakalım:
”Benim birlikte olduğum, sevgilim, parıldayan ay`ım, can dostum, en yakınım, güzellerin şahı sultanım. Hayatımın, yaşamımın sebebi cennetim, kevser şarabım. Baharım, sevincim, günlerimin anlamı, gönlüme nakşolmuş resim gibi sevgilim, benim gülen gülüm. Sevinç kaynağım, eğlenceli meclisim, nurlu parlak ışığım, meşalem. Turuncum, narım, narencim, hayatımın aydınlığı. Gönlümdeki Mısır`ın sultanı, varlığımın anlamı, İstanbul`um, Karaman`ım, Bütün Anadolu ve Rum ülkesindeki diyara bedel sevdiğim.
İbrahim Hakkı Hazretleri`nin eşlerine yazdığı mektuptan şefkat, sevgi ve aşk dolu ifadeler de şöyle:
”İzzetli, hürmetli, hakikatli, adamlıklı, şefkatli, hatırlı, gönüllü, asilli, usullu, akıllı, izanlı, hünerli, marifetli, üsluplu, yakışıklı, güzel huylu, tatlı dilli, uzun boylu ince belli, ayıpsız hatunum, helalim Firdevs Hatun huzuruna, derun-i dilden ve can u gönülden selamlar ve dualar edip ol mübarek nazik hatırın sual ederiz, Huda`nın birliğine emanet veririz. Benim nazlı yar-ı gamgusârım. Benim şenliğim, şöhretim, benim sevdiğim, keyfim, benim canım Firdevsim! Neylersin n`işlersin, ne keyftesin, ne fikirdesin, ne haldesin, ne demdesin? Benim güzelim, garip gönlünü ne ile eğlersin? Benim güzel keyfim, senden ayrılmak ne çetin ahval imiş bilmezdim.”
https://yukarikayalar.wordpress.com/2007/10/16/onlar-eslerine-nasil-hitap-ediyordu/
Sevginin, insan psikolijisine olumlu katkı yaptığını vurgulayan Mevlânâ Hazretleri aşk ve sevginin benliği hor ve hakir kılıp, insanı yükselttiğine dikkat çekiyor. ”Onsuz bütün beden tamahtan ibarettir. Tamah ise alçaltandır. Sevgi ve şefkat insanın, öfke ve şefkat ise hayvanın temel hasletleridir. Sevgi güneştir; ama kusurları örtmede gece gibi olun!” şeklinde özetler aşk ve sevgiyi.
Osmanlı İmporatorluğu`nun en şaşaalı döneminde yaşamış ve koca imparatorluğun bir anlamda kaderine hükmeden kararlara etki eden birisi olarak Hürrem Sultan`ın bu anlamda Kanuni Sultan Süleyman`a yazdığı mektup ve ona hitapta kullandığı ifadeler çok önemli;
”Ayağınızın bastığı toprağı yüzlerce defa öptükten sonra, benim güneşim ve saadetimin sermayesi sultanım.”
”Eğer siz, bu ayrılık ateşi ile yanmış, ciğeri kebap, sinesi harap olmuş, gözleri yaşla dolmuş, gecesini gündüzünden ayıramayacak kadar hasret denizinde boğulmuş biçareyi; aşkınızla, Ferhat ve Mecnun`dan beter olmuş âşık kölenizi sorarsanız, sultanımdan ayrı olduğumdan beri bülbül misâli âhım ve feryatlarım dinmemiştir. Öyle bir hale düştüm ki, bu hasretin verdiği kahrı ve acıyı, Rabbim düşmanlarıma vermesin.”
Saraya bir esir olarak getirilen Hürrem Sultan`ı görür görmez Kanuni Sultan Süleyman Han`ın da bir anda âşık olduğunu haber verir kaynaklar. İnsan bir kere de âşık olunca artık onu anlatmayla geçer bütün vakti. Hürrem Sultan`ın Kanuni`ye yazdığı o sözlerden sonra şimdi gelin hep birlikte Kanuni Sultan Süleyman`ın onun için neler yazdığına bakalım:
”Benim birlikte olduğum, sevgilim, parıldayan ay`ım, can dostum, en yakınım, güzellerin şahı sultanım. Hayatımın, yaşamımın sebebi cennetim, kevser şarabım. Baharım, sevincim, günlerimin anlamı, gönlüme nakşolmuş resim gibi sevgilim, benim gülen gülüm. Sevinç kaynağım, eğlenceli meclisim, nurlu parlak ışığım, meşalem. Turuncum, narım, narencim, hayatımın aydınlığı. Gönlümdeki Mısır`ın sultanı, varlığımın anlamı, İstanbul`um, Karaman`ım, Bütün Anadolu ve Rum ülkesindeki diyara bedel sevdiğim.
İbrahim Hakkı Hazretleri`nin eşlerine yazdığı mektuptan şefkat, sevgi ve aşk dolu ifadeler de şöyle:
”İzzetli, hürmetli, hakikatli, adamlıklı, şefkatli, hatırlı, gönüllü, asilli, usullu, akıllı, izanlı, hünerli, marifetli, üsluplu, yakışıklı, güzel huylu, tatlı dilli, uzun boylu ince belli, ayıpsız hatunum, helalim Firdevs Hatun huzuruna, derun-i dilden ve can u gönülden selamlar ve dualar edip ol mübarek nazik hatırın sual ederiz, Huda`nın birliğine emanet veririz. Benim nazlı yar-ı gamgusârım. Benim şenliğim, şöhretim, benim sevdiğim, keyfim, benim canım Firdevsim! Neylersin n`işlersin, ne keyftesin, ne fikirdesin, ne haldesin, ne demdesin? Benim güzelim, garip gönlünü ne ile eğlersin? Benim güzel keyfim, senden ayrılmak ne çetin ahval imiş bilmezdim.”
https://yukarikayalar.wordpress.com/2007/10/16/onlar-eslerine-nasil-hitap-ediyordu/
Yıllardır tartışılan bir soru var. Okulun sorumlulukları nerede başlar ve nerede biter?
Bu sınırı çizmek son derece önemli. Çünkü okuldan öğrenilecek şeyler ile evde öğrenilecek şeyler birbirinden farklı.
Portekiz'deki bir okul konuya dair bir afişi okulunun duvarına astı. Afişte yazılan ve internette paylaşılan mesaj olay oldu!
Okulun duvarına astığı ve fotoğrafını çekip Facebook'ta paylaştığı afiş kısa sürede dünyaya yayıldı.
Kulağa basit gelen ancak göz ardı edilen bu çok önemli gerçekleri bütün ebeveynlerin okuması gerekiyor.
İşte afişte yazanlar:
“Sevgili veliler
Hatırlatmak isteriz ki “Merhaba”, “Lütfen”, “Rica ederim”, “Özür dilerim”, “Teşekkür ederim” gibi ifadeler önce evde öğrenilir.
Yine dürüstlük, arkadaşa, yaşlılara ve öğretmenlere saygı da ilk evde öğrenilir.
Temiz olmak, ağzında yiyecek varken konuşmamak ve düzenli olmak da önce evde öğrenilir.
Sorumluluklarını bilmek, eşyalarına ve değerlerine sahip çıkmak ve başkalarının eşyalarına el sürmemek yine evde öğrenilen şeylerdir.
Bizler okulda yabancı dil, matematik, tarih, coğrafya, fizik, kimya ve biyoloji gibi şeyler öğretiriz. Unutmayın ki eğitim evde başlar!
Afiş, velileri etkiledi ve hızla yayıldı.
Bu sınırı çizmek son derece önemli. Çünkü okuldan öğrenilecek şeyler ile evde öğrenilecek şeyler birbirinden farklı.
Portekiz'deki bir okul konuya dair bir afişi okulunun duvarına astı. Afişte yazılan ve internette paylaşılan mesaj olay oldu!
Okulun duvarına astığı ve fotoğrafını çekip Facebook'ta paylaştığı afiş kısa sürede dünyaya yayıldı.
Kulağa basit gelen ancak göz ardı edilen bu çok önemli gerçekleri bütün ebeveynlerin okuması gerekiyor.
İşte afişte yazanlar:
“Sevgili veliler
Hatırlatmak isteriz ki “Merhaba”, “Lütfen”, “Rica ederim”, “Özür dilerim”, “Teşekkür ederim” gibi ifadeler önce evde öğrenilir.
Yine dürüstlük, arkadaşa, yaşlılara ve öğretmenlere saygı da ilk evde öğrenilir.
Temiz olmak, ağzında yiyecek varken konuşmamak ve düzenli olmak da önce evde öğrenilir.
Sorumluluklarını bilmek, eşyalarına ve değerlerine sahip çıkmak ve başkalarının eşyalarına el sürmemek yine evde öğrenilen şeylerdir.
Bizler okulda yabancı dil, matematik, tarih, coğrafya, fizik, kimya ve biyoloji gibi şeyler öğretiriz. Unutmayın ki eğitim evde başlar!
Afiş, velileri etkiledi ve hızla yayıldı.
hastaların doktorlara, hemşirelere
hemşirelerin,doktorların hastalara saygılı olmaması.
hemşirelerin,doktorların hastalara saygılı olmaması.
İnşallah Ben Geldim
Hoca, yarına şunları yapacağım, edeceğim, diye plan yaparmış. Plan yaparmış yapmasına da her şeyin nasip kısmet işi olduğunu iyi bilen hanımı onu uyarmaktan geri kalmazmış: “Hoca, inşallah de!”, “Hoca, insanlık hâli!” “Hoca, kader kısmet var!”, “Hoca, nasipten öte yol git.' mez!”
Hoca bu, hanımının her sözüne itibar etmediği gibi bu sözlerine de itibar etmezmiş.
Günlerden bir gün, akşam yatmadan önce bizim Hoca kansına:
– Hatun, demiş, yarın güneş açarsa tarlaya, hava yağmurlu olursa oduna gideceğim.
Hanımı yine: “İnşallah de Hoca.” diye uyarmış ama uyarmasıyla cevabını alması bir olmuş.
– Be kadın, demiş, bunun inşallah) maşallahı mı var, yarın hava ya kapalı olacak ya açık. Ben de ya tarlaya gideceğim ya oduna!
Sabah uyanmış ki hava kapalı. Eşeğe bindiği gibi dağın yolunu tutmuş. Neyse uzatmayalım, odunu etmiş, tam eşeğe yükletecekken, bir grup haydut etrafını çevirip:
– Babalık, demişler, filan köyü biliyor musun?
– Biliyorum, demiş Hoca, ne olacak?
– O zaman düş önümüze bizi oraya götür.
Hoca yalvarmış yakarmış ama iş bildiğiniz gibi değil. Üstelik filan köy dedikleri çeyrek günlük yol. Kaçsa arkadan mızraklayacaklar, yere yatsa üstünü çiğneyecekler, bu melanet heriflerden kurtulmanın çaresi yok. Önlerine düşüp o köyü bulmuş ama gün de batmak üzere. Yayan yapıldak onca yolu yürüyüp sabaha karşı evin kapısını çalmış. Hanımı içeriden seslenmiş:
– Kim o?
Hoca yorgunluk akan bir sesle cevap vermiş:
– Aç hanım aç, inşallah ben geldim!
Hoca, yarına şunları yapacağım, edeceğim, diye plan yaparmış. Plan yaparmış yapmasına da her şeyin nasip kısmet işi olduğunu iyi bilen hanımı onu uyarmaktan geri kalmazmış: “Hoca, inşallah de!”, “Hoca, insanlık hâli!” “Hoca, kader kısmet var!”, “Hoca, nasipten öte yol git.' mez!”
Hoca bu, hanımının her sözüne itibar etmediği gibi bu sözlerine de itibar etmezmiş.
Günlerden bir gün, akşam yatmadan önce bizim Hoca kansına:
– Hatun, demiş, yarın güneş açarsa tarlaya, hava yağmurlu olursa oduna gideceğim.
Hanımı yine: “İnşallah de Hoca.” diye uyarmış ama uyarmasıyla cevabını alması bir olmuş.
– Be kadın, demiş, bunun inşallah) maşallahı mı var, yarın hava ya kapalı olacak ya açık. Ben de ya tarlaya gideceğim ya oduna!
Sabah uyanmış ki hava kapalı. Eşeğe bindiği gibi dağın yolunu tutmuş. Neyse uzatmayalım, odunu etmiş, tam eşeğe yükletecekken, bir grup haydut etrafını çevirip:
– Babalık, demişler, filan köyü biliyor musun?
– Biliyorum, demiş Hoca, ne olacak?
– O zaman düş önümüze bizi oraya götür.
Hoca yalvarmış yakarmış ama iş bildiğiniz gibi değil. Üstelik filan köy dedikleri çeyrek günlük yol. Kaçsa arkadan mızraklayacaklar, yere yatsa üstünü çiğneyecekler, bu melanet heriflerden kurtulmanın çaresi yok. Önlerine düşüp o köyü bulmuş ama gün de batmak üzere. Yayan yapıldak onca yolu yürüyüp sabaha karşı evin kapısını çalmış. Hanımı içeriden seslenmiş:
– Kim o?
Hoca yorgunluk akan bir sesle cevap vermiş:
– Aç hanım aç, inşallah ben geldim!
En bilindik organ bağışıdır.
Hollanda'da yapılan araştırma ilginç bir sonuç ortaya koydu. Buna göre hayatında en az bir kez hamilelik yaşamış kadınlardan kan nakli yaptığı erkeklerin ölüm riski, donörü hiç hamilelik yaşamamış erkeklerinkine göre daha yüksek.
devamını okumak için tıklayınız.
Hollanda'da yapılan araştırma ilginç bir sonuç ortaya koydu. Buna göre hayatında en az bir kez hamilelik yaşamış kadınlardan kan nakli yaptığı erkeklerin ölüm riski, donörü hiç hamilelik yaşamamış erkeklerinkine göre daha yüksek.
devamını okumak için tıklayınız.
komik.
kendi parası olmayanın başkasının hesabını tutması
Araç kullanırken yan ve dikiz aynaların düzgün ayarlanması çok önemli. Kör noktaları mümkün olduğu kadar azaltmak kaza oranlarını ciddi oranda azaltmaktadır.
Bir grup kadın “Kocanızla sevgi dolu bir evlilik yaşayabilirsiniz”
konulu bir seminere giderler.
Semineri yapan psikolog sorar:
–“Kaçınız kocasını seviyor?”
Bütün eller kalkar.
Psikolog tekrar sorar:
“Bunu ona en son ne zaman söylediniz?”
Bazıları “bugün” der, bazıları “dün”, bazıları hatırlamaz.
Psikolog kadınlara cep telefonlarını çıkarmalarını ve kocalarına
“Seni seviyorum” mesajı çekmelerini, sonra da telefonlarını
birbirleriyle değişmelerini, gelen cevapları okumalarını ister…
Kadınlar söyleneni yaparlar ve beklerler.
İşte kocalardan gelen cevaplardan bazıları:
– “Ne oldu? hasta mı oldun?”
– “Ne demek istiyorsun?”
– “?!?”
– “Yine arabayı mı çarptın?”
– “Yine naptın? Bu defa affetmeyeceğim.”
– “Kaç para lazım?”
– “Beni mi? Annen mi geldi?”
– “Kimsiniz?”
Diğer paylaşımlarımızdan haberdar olmak için facebook sayfamızı beğenmeyi unutmayın…
2000 yılların en sağlam en popüler telefonu.
Akıllı telefon olarak yeniden üretiliyormuş.
Annem hala kullanıyor.
Akıllı telefon olarak yeniden üretiliyormuş.
Annem hala kullanıyor.
Ne öldüm ölüye karıştım ne dirildim diriye karıştım.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?