bir adet (bkz: folksonomi) alanı olan sözlük üzerine düşünmeyi ve bir an olsun büyük resme bakıp, ortamı-dinamiklerini ele almak. belki bir süre sonra tarih olacaklar ve insanlar daha mikro-sitelere bölünecekler ama ne olursa olsun hatırlanacağına eminim. internet çağında, sözlükler dönemi. kullanıcıların kendi içeriklerini üretmesi, bununla etkileşimde bulunması ve öğrenme ile diğer geliştirilen davranışlar üzerine çalışmalar, analizler.
bir ara görsellere karşı çıkıldığını hatırlıyorum. sözlükler metne dayalıdır. yazı ana unsurdur, tek unsurdur gibi. ama sosyal medyanın internet egemenliği ile video, karikatür ve fotoğraf gibi görsellerin hatta reklam içeriklerinin bile yer verildiği bir alan haline geldi. yani farklılaştı. tıpkı sinemanın, sesli sinemaya geçtiği dönem gibi... bu nedenle, bütün bir iletişimi de sunuyor.
kişinin ürettiklerine göre değişir. (bkz: sözlüğün hayatla bağlantısı)
yazmak, derin yazmak, imalı yazmak, sessiz sakin yazmak, kendi iç dünyana yolculuk, kendini geliştirmek, hiç tanımadığın insanlarla etkileşimde bulunmak, fikir alış verişi, görsellerle ifade etmek... bir sürü var. (bkz: sözlük felsefesi) kollektif öğrenme yapıyoruz gerçekten. askerde sözlüksüz nasıl yaparım bilmiyorum.
kelimelere özgürlük vermek. düşüncelere özgürlük vermek. bu ikisi en sevdiklerim. hatalarını keşfetmek. diğer yazarların da yardımıyla düşüncedeki eksiklikleri, farklı yönleri ve gerçekten hata unsuru bulunan kısımları yontmak... (bkz: mükemmel entry) sonuçta, her insan birbirine ayağından olmasa da, toplumsal olarak bağlı...
anlama, anlamlandırma ve çağrışım. burası da önemli. farklı kişilerin ne kadar farklı şekillerde düşünebileceği, mesaj üretebileceği ve buna yönelik kendini nasıl ifade ettikleri. gerçekten de hayat farklılıklarla, sözlük için kelime baharatları ile güzel. sözlük öncesinde ne kadar kapalı ve tek görüşlü olduğumu hatırlıyorum. belki ileri de bu anı da beğenmem, onu bilmiyorum ama "iğdelenmek" güzel bir şey.
yazmak, derin yazmak, imalı yazmak, sessiz sakin yazmak, kendi iç dünyana yolculuk, kendini geliştirmek, hiç tanımadığın insanlarla etkileşimde bulunmak, fikir alış verişi, görsellerle ifade etmek... bir sürü var. (bkz: sözlük felsefesi) kollektif öğrenme yapıyoruz gerçekten. askerde sözlüksüz nasıl yaparım bilmiyorum.
kelimelere özgürlük vermek. düşüncelere özgürlük vermek. bu ikisi en sevdiklerim. hatalarını keşfetmek. diğer yazarların da yardımıyla düşüncedeki eksiklikleri, farklı yönleri ve gerçekten hata unsuru bulunan kısımları yontmak... (bkz: mükemmel entry) sonuçta, her insan birbirine ayağından olmasa da, toplumsal olarak bağlı...
anlama, anlamlandırma ve çağrışım. burası da önemli. farklı kişilerin ne kadar farklı şekillerde düşünebileceği, mesaj üretebileceği ve buna yönelik kendini nasıl ifade ettikleri. gerçekten de hayat farklılıklarla, sözlük için kelime baharatları ile güzel. sözlük öncesinde ne kadar kapalı ve tek görüşlü olduğumu hatırlıyorum. belki ileri de bu anı da beğenmem, onu bilmiyorum ama "iğdelenmek" güzel bir şey.
tatil bin yıl olsa da, bir gün gibidir.
piri fani: özellikle tarifi fotoğraflar kısmındaki görsellerini severek takip ettiğim yazarımız. bu konuda bir blog yapsa hoş olabilir. ya da e-dergi formatı da olabilir.
kesinlikle ski jumping. izlemesi bile çok muazzam.
ramazan nasıl gidiyor? zorlanıyor musun?
ramazan nasıl gidiyor? zorlanıyor musun?
elfirâşetüzzerka: lafını esirgemeyen, mavi rengi hayranı ve oldukça az rock müzik dinleyen yazarımız. sevgiler kendisine.
orta asya.
bazı öğrenciler için neredeyse kendinden geçme sebebidir. sürekli başarıya alışmış biri için güçlü bir yıkım olabiliyor. kabullenmesi zor oluyor ve zaman alıyor.
o an için lazım olduğu halde evden çıkarken almayı unuttuğumuz şeylerdir.
öyle bir an gelir ki, o güne kadar sürekli aklınızda olan bir şey uçar gider. tam lazım olacağı anda yanınızda değildir, almayı unutmuşsunuzdur.
benim için bir proje. günlerce uğraştık maket gibi bir şey yaptık tamamladık. teslim günü unut sen. neyse ki hoca anlayışlıydı sonra telafi ettik.
öyle bir an gelir ki, o güne kadar sürekli aklınızda olan bir şey uçar gider. tam lazım olacağı anda yanınızda değildir, almayı unutmuşsunuzdur.
benim için bir proje. günlerce uğraştık maket gibi bir şey yaptık tamamladık. teslim günü unut sen. neyse ki hoca anlayışlıydı sonra telafi ettik.
"gün bittiğinde kendi ayakların üzerinde durabiliyorsan, kazanmışsın demektir."
aslında değerlerini bilmediğimizden pek anlamadığımızdır. kimilerinin dağılmaları da onları unutturmuştur maalesef.
aklıma gelen bazıları: kurban, kargo, duman, gripin, mor ve ötesi, pentagram, yüksek sadakat, manga, cemali, bulutsuzluk özlemi, yeni türkü, moğollar, kurtalan ekspres, ayna, çilekeş, baba zula, seksendört, badem, gece yolcuları... hepsinin de akıllarda yer etmiş en az 1-2 sağlam parçası var.
aklıma gelen bazıları: kurban, kargo, duman, gripin, mor ve ötesi, pentagram, yüksek sadakat, manga, cemali, bulutsuzluk özlemi, yeni türkü, moğollar, kurtalan ekspres, ayna, çilekeş, baba zula, seksendört, badem, gece yolcuları... hepsinin de akıllarda yer etmiş en az 1-2 sağlam parçası var.
sürekli görüştüğünüz bir arkadaşla farkında olmadan görüşemez olmak.
nasıl unuturum :)
Bence unutmuş sayılmazsın. :)
Kaybettikçe bir çentik attı
Alnımın üstüne Tanrı
"Büyüdün" dedi. "Bu yağmurlar bu yüzden" :)
Alnımın üstüne Tanrı
"Büyüdün" dedi. "Bu yağmurlar bu yüzden" :)
Harika sözler. Mor ve ötesi'nin de var. o da efsane. yağmur-teşekkürler. :)
türküler.
reklam piyasasının çığırından çıkmasıyla ve utanmak bilmeyen gürültüsüyle adeta bir işkenceye dönmüş filmler, kamu spotları ya da tanıtımlardır.
cardfinans'la almış, her şeyin anlamı varmış. yeter abi, yeter...
cardfinans'la almış, her şeyin anlamı varmış. yeter abi, yeter...
direkt olarak duyurak, görerek değil sadece algılamış olarak öğrenme. yani kasıtlı olarak bir konuyu uygulamadan ya da işlemeden bir şekilde ortamda bulunmasıyla, göz ucuyla hafızaya kaydetmek.
melektir. ki çocuklar da melektir. kısa süreli bir cennete tanık olduk orada. dünya hep bu amca ve bu çocuklardan oluşsa kim hayır der ki? O teyzeyi de onaylamadığımı belirterek kendisine hidayet diliyorum.
evrensel (çok oyunculu) bir oyunda denk geldiğim düşünce. adamları inandıramıyorsun, bildiğin ırkçılık yapıyorlar ve bize de terörist gözüyle bakıyorlar. insanın kanını donduran bir durum. çok tehlikeli. tamam herkes böyle değil ama cahil insanların, onlara kanan insanların olması çok kötü. terör neden bitmez? işte bu bile bir neden. ki biz teröre karşı en büyük mücadeleyi verirken. anlatıyorum işte biz göktürkler'den geliyoruz, dna var, genetik var, adam medya ile beyni yıkanmış. çok cahilce bir durum. bazen kendi insanımızı eleştiriyoruz ama bağışlayın öküzden beter elemanlar var ve hayat boyu iflah olmayacak şekilde ılımlı maskesinde (kesin bir ırkçı) olarak yetişiyorlar.
diğer bir madde de, ırkçılığı bir suç olarak görmüyorlar, bir insanlık suçu olarak görmüyorlar. tarafsız aktaramamış olabilirim affola...
diğer bir madde de, ırkçılığı bir suç olarak görmüyorlar, bir insanlık suçu olarak görmüyorlar. tarafsız aktaramamış olabilirim affola...
korkutucu olandır. özgürlük alanının kısıtlanmaması tek şartımdır. bari burada rahatça yazalım. kurallara boğmayalım. rahatsızlık veren bir durum olursa ona göre de yöneticiler karar verir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?