yakbenivatankurtulsun

müslümanların birbirini kestiği bir dünyada mümkün olmayandır.

türkiye adına yürüttüğü uluslararası siyaseti tükenmiş, dışişleri bakanı.

edit: hala dış siyasette başarılı olduğumuzu düşünenler var maalesef. nasıl bir at gözlüğü taktınız anlamadım ki. etrafta, ortadoğu'da dost ülke kalmadı neyin peşindesiniz. gitmeyeceğiniz ülkelerle vizelerin kalkmasına tatmin oluyonuz.

dünya kamuoyuna yahudilerin türkiye'de can güvenliğinin olmadığı görüşünü yerleştirmeye çalışıyor. daha önce de yahudi vatandaşlara dikkatli olması yönünde çağrı yapmıştı. türkiye'nin itibarına ve arabuluculuk çağrılarını etkisiz kılma çalışmaları.

maalesef dün bazılarında gördüm ki 6-7 eylül olayları benzeri hareketler tekrar hortlatılmaya çalışılıyor. dikkatli olmak lazım.

hangi sebeple savaşacağımızı merak ettiğim savaştır. kimse kusura bakmasın da israil filistin'e saldırdı diye savaş mı ilan edilir neyin kafasını yaşıyonuz. duygularla ülke yönetilmez. daha dün mısır, suriye, mynmar diye üzülüyoduk ne oldu bugün hepsini unuttuk filistin var önümüzde. kaldı ki esed savaşa bir sürü sebep verdi. ama kınamaktan başka ne yapıldı. savaş öyle -hiç yaşamadık allah'a şükür- mahalle kavgasına benzemez.
devletin diplomatik girişimi ve bizim dualarımızdan başka yapabileceğimiz bir şey yok.

olimpiyatlarda 10 tam puan alan ilk jimnastikçi. 10 puan alınabileceği tahayyül edilemediğinden panolar en fazla 9.99 puan yazılabilecek şekilde tasarlanmıştır. 10. 00 puan yazamadıkları için panoya 1.00 olarak yansıtılmıştır.

cüneyt arkın ve ailesinin rol aldığı aynı zamanda kendisinin yönettiği film. cüneyt arkın'ın en güzel filmidir.
zengin aile çocuğu olan sümer tilmaç rıza'nın el emeği gecekondusuna keyfine arabayla dalar ve evi yıkar. zengin çocuğun babası para ile olayı örtmek ister. ama rıza reis kabul etmez ve hakkını aramaya koyulur ve film gelişir.

bu durumda yavuz sultan selim'e de beddua mı etmemiz lazım sorusu geliyor akla. irkçılık iyi bir şey değildir öğrenemediniz mi? yapacak bir şeyiniz yoksa kalbinizde buğz edin. kahhar zalim israil'i kahretsin duanızı edin yollayın mevlaya.

venezuela'nın israil büyükelçisini sınırdışı ettiği, şili'nin tüm ticari ilişkileri kestiği dünyada;

-samimiyetsizliğinin ve acziyetinin belli olduğu türkiye'dir.

-küçümsedikleri bülent ecevit'in yarısı kadar olamamış idarecilerin idare ettiği türkiye'dir.

-bağırıp çağırıp kınamaktan başka bir şey yapamayan türkiye'dir.

edit: burdan anlaşılan savaş mı? israil'e savaş açmak için meşru bir neden yok ki. sadece aktif ve etkili siyaset. ilk olarakta ilişkileri gözden geçirerek başlanmalı kanaatimce.

garipsediğim vaziyet.

birçok insan yahudilerin sahibi olduğu sosyal paylaşım siteleri üzerinden yahudi mallarını boykot çağrısı yapıyor. boykot çağrısı yaparken bile adamlara para kazandırıyorlar. her ne kadar mark zuckerberg ateist olduğunu idda etse de, israil'e yaptığı yatırımlar ve şimon perez ile olan samimiyeti ortada. instagram hakeza öyle. google ve google plus'ta aynı. twitter hakkında bilgim yok ama onun geçmişte israil lehine birkaç kıyağı vardı.

ağlanır mı bu hale gülünür mü bilemedim.

sibernetiğin babası olarak bilinir.

osmanlı medreselerinde okutulan mantık kitabıdır.
musannıfı mufazzal ibni ömer'dir.
isagoci yunanca kökenli bir kelime olup, anlamı beş yapraklı güldür.
kitabın gayesi fikirdeki hatadan kaçınmaktır.
isagoci'de denir.

sezai karakoç, ismet özel, abdurrahman cahit zarifoğlu gibi şairlerden habersiz kişi beyanıdır.

sözün bittiği yeri tevekkül ile umuda bağlayan sözcük.

maddi manevi elinden geleni yaptıktan sonra gerisini allah'a bırakmaktır

bir ramazan klasiği.

mahya gibi bir şey. ramazanla ortaya çıkar bitince kaybolur.

- mitolojiden bir paris masalı -

çağların en bol tanrılı olan çağında, bugüne çok uzak birgün de savaş tanrısı ares bir düğünde üzerinde 'en güzele' yazılı bir elmayı ortaya bırakır. maksat ortalığı karıştırma -işi bu adamın- istediği gibi de olur. kudret tanrıçası hera, bilgelik tanrıçası athena, aşk ve güzellik tanrıçası afrodit "benden güzeli mi var ayol" deyip elmayı almaya niyetlenirler. ancak ortada bir elma, üç kadın vardır. o yüzden saç baş birbirlerine girmeleri pek uygun olmayacağından tanrılar tanrısı yüce zeus'a sormaya karar verirler en güzel kim diye. zeus'a varırlar mevzuyu anlatırlar. zeus 'bu deli karılarla uğraşılmaz' düşüncesiyle, "gidin ölümlü paris'e sorun koskoca beni uğraştırdığınız işe bak" deyip paris'e kitler olayı. paris'in yanına giden tanrılar "hangimiz güzelsek elmayı al ona ver" derler. paris'te "lan bende bir şey var sandım da tırstım üçününüzü birden görünce, yarın gelin ben bi düşüneyim bugün" der. tanrıçalar giderler. bir müddet sonra kudret tanrıçası hera gelir "o elmayı yarın bana ver seni asya'nın avrupa'nın en kudretli kralı yapayım" der, ve gider. ardından bilgelik tanrıçası athena gelir "seni en bilge kral yaparım, ve yunanistan'da büyük bir zafer vaat ediyorum" der, ve gider. son olarak aşk ve güzellik tanrıçası afrodit gelir " o elmayı bana ver sana dünyanın en güzel kadınını eş edeyim" der. dünya malında gözü olmayan lakin uçkur meraklısı paris bu teklifi kabul eder. elmayı afrodite verir. hera ve athena bu duruma çok kızar ve yunanistan'ı bir savaşa sokma planları yapmaya başlarlar. afrodit verdiği sözü yerine getirmek için, o sıralarda dünyanın en güzel kadını olan sparta kralı menelaus'un eşi helen'in olduğu yere paris'in bir şekilde yolunu düşürür. menelaus paris'i evinde ağırlar. paris'te helen'e göz koymuştur. menelaos birgün savaşa gider ve paris'e güvenip helen'i orda bırakır. bu ırz düşmanı, nankör paris alır helen'i troya'ya kaçırır. gelince helen'i göremeyen menelaos troya üzerine yürür ve hera ile athena'nın istediği savaş başlar. işte gördüğünüz gibi dostlar bir elma ve üç kadın yüzünden savaş çıktı.

kimle iftar yaptıkları umrumda değil. itikadımız ramazan'ın dostluk, kardeşlik, uzlaşma ayı olduğu yönünde. lakin o kadar ikiyüzlü insan varki o daveti chp, mhp veya paralel yapmış olsaydı şimdi linç ediyorlardı. ancak yedi evliya kudretinde (!) olan rte yapınca ak genç kardeşlerimizin sesi çıkmıyo. niye ? sorun bakalım bi kendinize nasıl böyle ikiyüzlü olduk diye ...

rte o sözü söylediğinde ne yalan söyleyeyim bir gururlandım. -tipik türk özelliği- ama ertesi gün tekrar izlediğim de bu adam ne diyo la böyle dedim.
şu minvalde sözleri vardı:
-siz adam öldürmeyi iyi bilirsiniz. siyasetçilerinizden bana gazze'ye tanklar üstünde girince mutlu olduklarını söyleyenler oldu.
işte bu son kısım, madem sana böyle bir şey söylediler o zaman niye one minute demedin de seçimler öncesine sakladın. neden her seçim öncesi mağduru oynayıp vicdanlara saldırıyon. ki sonra yahudi cesaret madalyalı başbakanımız benim tepkim israile değil moderatöre diye dönmüştür. yani yalan mı bunlar ak genç kardeşlerim. artık bi one minute de siz deyin sizi aldatan bu insana.

allah yardımcıları olsun. televizyondan dahi izleyemiyorum. bu zulme dur diyebilecek gücü olup da sessiz kalanları da israili de allah kahretsin.

olası büyük bir krizin önüne geçmek için olması gerekendir. her ne kadar şerefsiz israil uluslarası hukuka riayet etmese de ortada bir hukuk var. ki orda ortalığı karıştıranlarda mevcut. elçilik içine girmeye yeltenenler var. en son önünde ateş yakmışlardı.