Maşallahlar gerçek millî takımımıza... Göğsümüzü kabarttılar. Meselenin para ve hava değil ruh ve samimiyet olduğunu gösterdiler. Bütün bu takımın bir yıllık maliyeti, Fatih Terim'in bir aylık maaşından kesinlikle çok daha azdır.
Türkiye, üç büyüklerdeki eşeklere anca para versin. Yesinler. Araba alsınlar, kadın ve kumar peşinde dolaşsınlar. Yaptıkları spor üstüne bir gün bile düşünmesinler. Velev ki sporu bıraktıktan sonra olsun, içlerinden bir tane bu ülkede spor üzerine düşünen, yazan, bir yenilik, bir araştırma ortaya koyan insan çıkmış mı? Şu Dünyada tek bir düzgün cümle bile kuramadan, boş gözlerle etrafa bakan mal futbolcu tipi artık de sıkmaya başladı... Bunlara özenen gençler de böyle oluyor. Bu halin sebebi, maalesef Türk futbolunda adam kayırma, torpil ve adam harcamanın çok yaygın olması. Her sektörden daha fazla. Futbol kulüpleri bazı iş adamları için para aklama kapısı olmuş.
Bu açık bir düşmanlık... Amerikalılar, elçilikte kullandıkları Türk vatandaşı bir CIA/FETÖ ajanını tutukladığımız için, Türkiye'den ülkelerine seyahat etmek isteyen hiç kimseye vize vermeyeceklerini ilan ettiler.
Biz 15 Temmuz darbesini engellemenin ciddiyetini henüz anlamadık. Türkiye 1945'te II.Dünya Savaşı'ndan sonra davul zurna ile Amerikan eyaleti yapılmış bir memlekettir. Eğitiminden istihbaratına, askeriyesinden ekonomisine kadar... Adamlar Türkiye'ye bakarken bir peyk görüyor ve hep görmek istiyor. En küçük bir bağımsızlık tavrına bile tahammülleri yok. Öte yandan bizde hala FETÖ'yü dini cemaat zannedenler var. Her Fetöcü'nün, farkında olsun/olmasın CIA hesabına çalışan ve ajanlık yöntemlerini kullanan profesyonel bir istihbarat elemanı olduğunu hala anlamayanlar çoğunlukta... CIA, 40 yıllık hayran kalınacak bir istihbarat aklıyla FETÖ'yü bizim için hazırlamış. Tıpkı daha önce Kemalist, sol ve sağ çeşitli grupları hazırlayıp kullandıkları gibi, bu sefer de bunları hazırlamışlar. 1960, 1971, 1980, 1997 darbeleri ile aralardaki sayısız örtülü müdahalenin hepsi CIA operasyonuydu. Devletin damarlarında CIA dolaşıyordu. Hala da az çok dolaştığına eminim. Unutmayalım ki, MİT mensupları yıllar boyu CIA'den yasal olarak maaş almışlardı.
17-25 Aralık ve Mit tırları hadisesinde, Türkiye ilk defa bir CIA müdahalesine direndi. O zamanki ABD büyükelçisi, yakında imparatorluğun çöküşünü izleyeceğiz demişti. Ama olmadı. Türkiye direndiği için, 15 Temmuz'da tanklarla uçaklarla vurdular. Yine direndi ve engelledi. 15 Temmuz Dünya'da örneği görülmeyen şanlı bir direnişti. Şimdi Türkiye, bu CIA uzantısı FETÖ denen örgütten eline geçirdiklerini yargılıyor ve cezalandırıyor. ABD bunu kabul eder mi? Mümkün mü?
Şunu en basit şekliyle bilmek zorundayız. Biz ne kadar bağımsız hareket etmeye çalışırsak, ABD de o kadar tepemize binmeye çalışacak... Bağımsız hareket etmezsek zaten biniyor... PKK'ya 1000 tır'dan fazla silah verdiler. Daha da verecekler. Önceki darbeler Türkiye'nin içini istenilen kıvama getirmek, yoldan çıkanları hizaya sokmak için yapılmıştı. Mesela, Menderes Rusya'ya yakınlaşma siyaseti gütmeye niyetlendiği için astırıldı. Erbakan yerli ve milli olduğu için tahkir edildi. 15 Temmuz ise, öncekilerden farklı olarak Türkiye'yi kolay yoldan bölmek için yapıldı. Darbe başarılı olsa ve Türkiye Fetöcülerin eline geçseydi, millet devletle kavgalı hale gelecekti. Millete, Allah belalarını versin, bölünürse bölünsün dedirteceklerdi. Başaramadılar. Şimdi ABD'nin Türkiye'ye verdiği mesaj açıktır: Madem kolayca bölünmüyorsunuz, eze eze böleceğiz ülkenizi, diyorlar. Bu Obama ya da Trump meselesi değil. ABD'nin görünen devletini de aşan ve arkasında Yahudi olan bir proje. Başabilirler mi? Hiç kolay değil. Türkiye devlet millet bilinci çok yüksek bir ülke... Haini her ne kadar çoksa da, geniş kitlenin vatan-millet-devlet bilinci çok yüksek.. Fakat eğer bağımsızlığın bedelini ödemeyi göze almaz, rahat hayatımıza devam edelim dersek... Ülkede yıkıcı muhalefet anlayışı güçlenir, ırkçılık pompalanır, bürokrasi bu lakaytlığına devam ederse... her şey olabilir. Olmaz olmaz dediğimiz neler olmuş tarihte. Allah muhafaza etsin.
Biz 15 Temmuz darbesini engellemenin ciddiyetini henüz anlamadık. Türkiye 1945'te II.Dünya Savaşı'ndan sonra davul zurna ile Amerikan eyaleti yapılmış bir memlekettir. Eğitiminden istihbaratına, askeriyesinden ekonomisine kadar... Adamlar Türkiye'ye bakarken bir peyk görüyor ve hep görmek istiyor. En küçük bir bağımsızlık tavrına bile tahammülleri yok. Öte yandan bizde hala FETÖ'yü dini cemaat zannedenler var. Her Fetöcü'nün, farkında olsun/olmasın CIA hesabına çalışan ve ajanlık yöntemlerini kullanan profesyonel bir istihbarat elemanı olduğunu hala anlamayanlar çoğunlukta... CIA, 40 yıllık hayran kalınacak bir istihbarat aklıyla FETÖ'yü bizim için hazırlamış. Tıpkı daha önce Kemalist, sol ve sağ çeşitli grupları hazırlayıp kullandıkları gibi, bu sefer de bunları hazırlamışlar. 1960, 1971, 1980, 1997 darbeleri ile aralardaki sayısız örtülü müdahalenin hepsi CIA operasyonuydu. Devletin damarlarında CIA dolaşıyordu. Hala da az çok dolaştığına eminim. Unutmayalım ki, MİT mensupları yıllar boyu CIA'den yasal olarak maaş almışlardı.
17-25 Aralık ve Mit tırları hadisesinde, Türkiye ilk defa bir CIA müdahalesine direndi. O zamanki ABD büyükelçisi, yakında imparatorluğun çöküşünü izleyeceğiz demişti. Ama olmadı. Türkiye direndiği için, 15 Temmuz'da tanklarla uçaklarla vurdular. Yine direndi ve engelledi. 15 Temmuz Dünya'da örneği görülmeyen şanlı bir direnişti. Şimdi Türkiye, bu CIA uzantısı FETÖ denen örgütten eline geçirdiklerini yargılıyor ve cezalandırıyor. ABD bunu kabul eder mi? Mümkün mü?
Şunu en basit şekliyle bilmek zorundayız. Biz ne kadar bağımsız hareket etmeye çalışırsak, ABD de o kadar tepemize binmeye çalışacak... Bağımsız hareket etmezsek zaten biniyor... PKK'ya 1000 tır'dan fazla silah verdiler. Daha da verecekler. Önceki darbeler Türkiye'nin içini istenilen kıvama getirmek, yoldan çıkanları hizaya sokmak için yapılmıştı. Mesela, Menderes Rusya'ya yakınlaşma siyaseti gütmeye niyetlendiği için astırıldı. Erbakan yerli ve milli olduğu için tahkir edildi. 15 Temmuz ise, öncekilerden farklı olarak Türkiye'yi kolay yoldan bölmek için yapıldı. Darbe başarılı olsa ve Türkiye Fetöcülerin eline geçseydi, millet devletle kavgalı hale gelecekti. Millete, Allah belalarını versin, bölünürse bölünsün dedirteceklerdi. Başaramadılar. Şimdi ABD'nin Türkiye'ye verdiği mesaj açıktır: Madem kolayca bölünmüyorsunuz, eze eze böleceğiz ülkenizi, diyorlar. Bu Obama ya da Trump meselesi değil. ABD'nin görünen devletini de aşan ve arkasında Yahudi olan bir proje. Başabilirler mi? Hiç kolay değil. Türkiye devlet millet bilinci çok yüksek bir ülke... Haini her ne kadar çoksa da, geniş kitlenin vatan-millet-devlet bilinci çok yüksek.. Fakat eğer bağımsızlığın bedelini ödemeyi göze almaz, rahat hayatımıza devam edelim dersek... Ülkede yıkıcı muhalefet anlayışı güçlenir, ırkçılık pompalanır, bürokrasi bu lakaytlığına devam ederse... her şey olabilir. Olmaz olmaz dediğimiz neler olmuş tarihte. Allah muhafaza etsin.
Demir tavında dövülür. Geciken görevden almalar şimdi sancılara yol açıyor.. Daha erken alınmalıydılar. Hayırlısı... Darısı başımıza diyen birçok şehir olduğuna eminim.
İstanbulun güzide bir ilçesi.
Meclise kanun teklifi verilmiş. Eyüp ilçesinin adı, Eyüp Sultan olarak değiştirilecekmiş....
Bu haber, İstanbul'dayken dinlediğim bir anektodu hatırlamama vesile oldu... Eskiden, Vatan caddesinden kalkan Eyüp dolmuşları durağında gecenin bir vakti, yolcu toplamak için bağıran simsar ortalığı inletiyor:
- Eyüp, Eyüp, Eyüüüp, haydi abiler Eyüp bir iki, Eyübe gider, Eyüüüp...
İnsanlar dolmuşlara biniyor... Ağır ağır yürüyerek yaklaşan, ayakta durmakta zorlanan, sarhoş olduğu her halinden belli, ceketi omuza atmış bir kabadayı ise narayı basıyor:
- Asker arkadaşın mı laaaan...
- Buyur abi anlamadım.
- Eyüp demek yok..! Eyüp Sultan Hazretlerine gider diyeceksin. Dalağını alırım!
- Eyvallah abi. Haydi... Eyüp Sultan Hazretlerine gider haydi bir iki... Eyüp Sultan Hazretleri...
- Ha şöyle. Asker arkadaşın mı oluum... Eyüp diye bağırıyorsun burda. Aferin. Bundan sonra böyle...
İşte böyle... Adam sarhoş ama hasbi Müslüman! İnsan düşünmeden edemiyor, o sarhoştaki din hürmeti, İlahiyatçılarımızda olsaydı... bu sun'i tartışmalarla vatandaşın kafasını çöplüğe döndürürler miydi?
Meclise kanun teklifi verilmiş. Eyüp ilçesinin adı, Eyüp Sultan olarak değiştirilecekmiş....
Bu haber, İstanbul'dayken dinlediğim bir anektodu hatırlamama vesile oldu... Eskiden, Vatan caddesinden kalkan Eyüp dolmuşları durağında gecenin bir vakti, yolcu toplamak için bağıran simsar ortalığı inletiyor:
- Eyüp, Eyüp, Eyüüüp, haydi abiler Eyüp bir iki, Eyübe gider, Eyüüüp...
İnsanlar dolmuşlara biniyor... Ağır ağır yürüyerek yaklaşan, ayakta durmakta zorlanan, sarhoş olduğu her halinden belli, ceketi omuza atmış bir kabadayı ise narayı basıyor:
- Asker arkadaşın mı laaaan...
- Buyur abi anlamadım.
- Eyüp demek yok..! Eyüp Sultan Hazretlerine gider diyeceksin. Dalağını alırım!
- Eyvallah abi. Haydi... Eyüp Sultan Hazretlerine gider haydi bir iki... Eyüp Sultan Hazretleri...
- Ha şöyle. Asker arkadaşın mı oluum... Eyüp diye bağırıyorsun burda. Aferin. Bundan sonra böyle...
İşte böyle... Adam sarhoş ama hasbi Müslüman! İnsan düşünmeden edemiyor, o sarhoştaki din hürmeti, İlahiyatçılarımızda olsaydı... bu sun'i tartışmalarla vatandaşın kafasını çöplüğe döndürürler miydi?
Çok mu iyi birşey kadın istihdamı? Uzun mesaiyle çalışan kentli kadınlar çocuklarına, ailelerine acaba ne kadar vakit ayırabiliyorlar? Hele bazı sektörlerde kadınların da erkeklerin de gayri insani şartlarda çalıştığını çok iyi biliyoruz. Bununla övünmek yerine, "Türkiye'de kadınlar evlerinde mutlu, çocuklarına, ailelerine kaliteli zaman ayırıyorlar... Geçinmek için sabahın 6'sında gecenin 11'inde yollara düşmüyorlar..." denilebilse çok daha iyi olmaz mı? Kadınları canından bezdiren stresli iş kollarında calışmaları çok mu iyi bir şey? Üstelik bir de ev işleri, ev hanımları gibi aynen yapılacak. Mecbur olmasa kim çalışır? Özel sektör, çalıştırdığı kadınlara evlenmesin, evlenirse çocuk yapmasın, çocuğu olursa işini aksatmadan çalışmaya devam etsin diye bakıyor. Sorsan, bunun adını kadın hakları koymuşlar.
Yeni sezon yeni heyecan diyelim...
ABD'de bugünlerde yaşananlar Suriye, Irak Afganistan, Myanmar, Libya ve birçok başka ülkede sıradan bir gün. Haber değeri olmayan tek cümlelik bir alt yazıdan ibaret...
Fazla güvenmeyin... İran da satar... Ne zaman? Akdeniz'e uzanan Şii koridoru projesini garantiye aldığı zaman... Kuzey Irak ve Kuzey Suriye'de Akdeniz'e bağlanan Kürt koridoru; Bağdat, Şam ve Lübnan üzerinden Akdeniz'e uzanan Şii koridoru... Üst üste binen bu iki koridor Türkiye'nin İslam Dünyasından ilelebet tecrit olması anlamına gelir ki, hem bütün Batı'nın hem İran'ın işine gelir... Bu Şii hattı projesi yeni değil. Sultan Tuğrul'un Bağdat seferiyle mani olduğu, sonra Osmanlıların engellediği bin yıllık Haçlı projesi..
Güzel başlık. Ama keşke bu manşetler şortlu kıza saldırıldığı zaman da atılabilseydi. Yaşam biçimimiz tehlikede havası pompalanmasaydı... Ruh hastası, sapık, manyak, alçak... Her ne ise... Bu çeşit insanların yapıp ettiklerini bir inanca mal etmek, en az bu saldırılar kadar alçakça bir nefret suçu... Ve Türkiye'de basın bunu çok rahat yapıyor. Fakat saldırıya uğrayan karşı mahalleden bir kadın; saldırgan ise kendi mahallerinden bir erkek olunca... canım sapık işte, ne yapalım moduna geçiyorlar.
devamını okumak için tıklayınız...
devamını okumak için tıklayınız...
Reis ne dedi; iş yapmayanı, davaya zarar vereni, millete tepeden bakanı, yanlış yapanı, yanlış konuşanı bu saatten sonra parti de tutmam dedi, dediğini yapıyor.
(bkz: Suudi Arabistan Krallığı)
Amerikan oyuncağı ülke.
Arap Yarımadası'nda bulunan en büyük ülkedir. Kuzeybatı'da Ürdün, kuzey ve kuzeydoğu'da Irak, doğuda Kuveyt, Katar, Bahreyn ve Birleşik Arap Emirlikleri, güneydoğuda Umman, güneyde Yemen, kuzeydoğusunda Basra Körfezi ve batısında Kızıldeniz ile çevrilidir. Buraya iki kutsal caminin arazisi de denir; çünkü İslam'a göre iki kutsal şehir olan Mekke ve Medine bu ülkededir. Suudi Arabistan, Orta doğu'daki bütün körfez ülkelerinde olduğu gibi hızla gelişmektedir.
Amerikan oyuncağı ülke.
Arap Yarımadası'nda bulunan en büyük ülkedir. Kuzeybatı'da Ürdün, kuzey ve kuzeydoğu'da Irak, doğuda Kuveyt, Katar, Bahreyn ve Birleşik Arap Emirlikleri, güneydoğuda Umman, güneyde Yemen, kuzeydoğusunda Basra Körfezi ve batısında Kızıldeniz ile çevrilidir. Buraya iki kutsal caminin arazisi de denir; çünkü İslam'a göre iki kutsal şehir olan Mekke ve Medine bu ülkededir. Suudi Arabistan, Orta doğu'daki bütün körfez ülkelerinde olduğu gibi hızla gelişmektedir.
Karadeniz'in doğu kıyısında, Güney Kafkasya'da yer alan ülke.
adı Malkoç Bey olan ve I. Murad döneminden itibaren özellikle Balkan ülkelerine yapılan akınlarda görev yapmış, Türk kökenli bir akıncı beyinin soyundan gelen aile mensuplarına verilen addır. Malkoçoğulları 14. - 15. ve 16. yüzyıllarda etkin olmuş ve yaptıkları başarılı akınlarla tanınmışlardır. Malkoçoğlu akıncıları Silistre civarında bulunurdu.
Nurettin Canikli, Milli Savunma ile Ankara gücünün savunmasını karıştırmış galiba..? Bu zamanda böyle bağış olur mu?
En heyecanlı maçlardan biri. Çok özlemişiz maç seyretmeyi. 3-2 galipiz.
Emekli imam.
Kendi söküğünü dikebilenlerden.
Kendi söküğünü dikebilenlerden.
Bugün 10 Muharrem. Esed rejimi an itibariyle İdlib'te katliam yapıyor. Her gün Aşura, her yer Kerbela olmuş... Sözüm ona Hüseynî'yiz diyenler pırasa gibi insan doğrar olmuş. Vah halimize. Vah ki ne vâh..!
Bugünkü Türkiyeyi anlatan bir belgesel yaptığımızı düşünelim ve son 4 yılın konu başlıklarını yazalım:
(sadece ilk anda aklıma gelenler, altına siz ekleyin)
Türkiye'de daha önce benzeri olmayan Gezi olayları, 17-25 Aralık operasyonları, Mit tırları olayı, Türkiye İşid'i destekliyor yalanları, Kobani olayları, Rus uçağını düşürme olayı, Hendek Savaşları, Suriye'deki PKK Kantonları, şehirlerimizdeki bombalı terör olayları, MHP'ye operasyon gayretleri, 15 Temmuz Darbesi, Rus büyükelçi cinayeti, AB sistematik mobingi, Barzani Referandumu... vs.
Hepsi de Haçlı-Yahudi İttifakının hızlandırılmış Türkiye projesinden konu başlıkları...
Verdiğimiz cevaplar ise şöyle:
Sokak olaylarını kontrole alma, yargı ve emniyeti temizleme, Fırat kalkanı, darbeyi püskürtme, olağan üstü hal ile sert ve seri tedbirler, Başkanlık sistemine geçiş, Rusya ile yakınlaşma...vs.
(sadece ilk anda aklıma gelenler, altına siz ekleyin)
Türkiye'de daha önce benzeri olmayan Gezi olayları, 17-25 Aralık operasyonları, Mit tırları olayı, Türkiye İşid'i destekliyor yalanları, Kobani olayları, Rus uçağını düşürme olayı, Hendek Savaşları, Suriye'deki PKK Kantonları, şehirlerimizdeki bombalı terör olayları, MHP'ye operasyon gayretleri, 15 Temmuz Darbesi, Rus büyükelçi cinayeti, AB sistematik mobingi, Barzani Referandumu... vs.
Hepsi de Haçlı-Yahudi İttifakının hızlandırılmış Türkiye projesinden konu başlıkları...
Verdiğimiz cevaplar ise şöyle:
Sokak olaylarını kontrole alma, yargı ve emniyeti temizleme, Fırat kalkanı, darbeyi püskürtme, olağan üstü hal ile sert ve seri tedbirler, Başkanlık sistemine geçiş, Rusya ile yakınlaşma...vs.
Arabam 10 yaşında, motoru 1.3 Vergisi o kadar düşüktü ki, öderken utanıyordum devletimizden... Kredi kartı taksit bile vermiyordu... %40'ı yiyişin... Şöyle bi gendime geldim. Hayırlı olsun!
Asya, Avrupa ve Afrika'nın birbirlerine en çok yaklaştıkları yerleri kapsayan ve birbirine komşu ülkelerin oluşturduğu bölge. Akdeniz'den Pakistan'a kadar uzanır ve Arap Yarımadası'nı kapsar
Suriye, Irak ve son yıllardaki bütün Ortadoğu politikamız yanlışmış... Olabilir...
Hataları bir çırpıda ben de sayarım. Kendime göre, doğru politikalar da önerebilirim. Fakat hangi doğru politikayı uygulasaydık da, büyük güçler o politikayı boşa düşüreceklerdi... Zira "kavga bizim yorgan üzerine" Mesele politika değil, güç meselesi... Gücün yoksa, istediğin kadar politika üret..! İran başarılı diye gösteriliyor. Doğru başarılı. Çünkü İran'ın arkasında, yüzyıllardır olduğu gibi, Şii hançerini kendi hesabına kullanmak isteyen Haçlı-Yahudi ittifakı var. Barzani de başarılı, PKK da... Çünkü aynı ittifak onların da arkasında.
Türkiye'nin artık doğru politikalardan filan daha önce, içerde ve dışarda operasyon kapasitesi yüksek silahlı kuvvetlere ihtiyacı var. Zira savaş kabiliyetimizi eninde sonunda sınayacaklar... Eğer güçlü olursak, içerde ve dışarda daha az kan dökülür. Zayıf olursak çok kan dökülür. Bu kadar basit.
Suriye, Irak ve son yıllardaki bütün Ortadoğu politikamız yanlışmış... Olabilir...
Hataları bir çırpıda ben de sayarım. Kendime göre, doğru politikalar da önerebilirim. Fakat hangi doğru politikayı uygulasaydık da, büyük güçler o politikayı boşa düşüreceklerdi... Zira "kavga bizim yorgan üzerine" Mesele politika değil, güç meselesi... Gücün yoksa, istediğin kadar politika üret..! İran başarılı diye gösteriliyor. Doğru başarılı. Çünkü İran'ın arkasında, yüzyıllardır olduğu gibi, Şii hançerini kendi hesabına kullanmak isteyen Haçlı-Yahudi ittifakı var. Barzani de başarılı, PKK da... Çünkü aynı ittifak onların da arkasında.
Türkiye'nin artık doğru politikalardan filan daha önce, içerde ve dışarda operasyon kapasitesi yüksek silahlı kuvvetlere ihtiyacı var. Zira savaş kabiliyetimizi eninde sonunda sınayacaklar... Eğer güçlü olursak, içerde ve dışarda daha az kan dökülür. Zayıf olursak çok kan dökülür. Bu kadar basit.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?