ne siyah ne de beyaz, ikisi arasındaki renktir gri. gri insanlar da her hangi bir kitleye dahil olmadıklarını söyleyen insanlardır. renklerini belli etmezler. en tehlikeli insan tipidir. hangi safta olduğunu belli etmez. mutedil davranma adına, işi ikiyüzlülüğe dönüştürür. sizinle herşeye evet derler, bir başka bir ortamda, size aykırı gelen kişileri onaylar ve onlara hak verirler. farklı renklerin olduğu ortamlarda sivrilip kendileri olmak istemezler. aynı zamanda korkaktırlar. dikkatleri, tepkileri üzerlerine çekmekten korkarlar, saflarını belli edince, ötekileştirilmekten, diğerleri tarafından eleştirilip dışlanmaktan korkarlar.
hiçbir özellikleri yoktur. kendi isteklerine göre değil, başkalarının isteklerine göre fikir beyan ederler.
en sevmediğim insan tipidir.
(bkz:münafıklık)
Onlar iman edenlere rastladıkları zaman: \"İnandık\" derler. Fakat şeytanlarıyle yalnız kaldıkları zaman: \"Biz, sizinle beraberiz, biz sadece (onlarla) alay ediyoruz.\" derler. (bakara suresi 14)
Öğretim Teknolojileri ve Materyal tasarımı dersi hocamızın tanıştırdığı öğrenci öğretmen platformu.
Öğretmen burada ders materyallerini paylaşabiliyor, öğrencilere ödev verebiliyor sınav yapabiliyor.
Kullanım Şekli facebooka benzese de arkadaş dürtme nesajlasma vs gibi uygulamaları yok.
Yeni keşfettik, alışmaya çalışacağız.
edmodo.com
Öğretmen burada ders materyallerini paylaşabiliyor, öğrencilere ödev verebiliyor sınav yapabiliyor.
Kullanım Şekli facebooka benzese de arkadaş dürtme nesajlasma vs gibi uygulamaları yok.
Yeni keşfettik, alışmaya çalışacağız.
edmodo.com
Bünyeye ağır gelebileceği için kahve makinelerinden yarım bardak şeklinde alınan, bol miktarda kafein içerdiği için içeni gün boyu dinç tutan, sınav dönemlerinde uykumu açmaya yetmeyen nescafelerin yerine türk kahvesinden sonra alternatif olarak kullandığım güzel kokulu italyan kahvesi
kelimelerin kökenlerini irdelemeyi pek bi seven yazar olarak şunu belirteyim, bu kelimenin kökeninin nereden geldiği konusunda bir kaç görüş olmasına rağmen tam bir netlik yoktur. (u:çünkü çok mübArek bi kelime. bu konuda ciddiyim)
saflaşmak anlamında sÂfa/savvefa kelimesinden, yün elbise giyinmiş anlamında sûf kökünden,Peygamberin evinin yanında ikamet eden ve peygamber tarafından yetiştirilen ve oldukça fakir olan Ashab-ı Suffe gibi yaşama anlamında suffe kökünden türemiş olabilir. kelime kökü nereden gelirse gelsin, tasavvuf ehli, şu insanlardır dediğim durum.
''Doğrusu, ümmetim arasında öyle insanlar vardır ki, Allah'ın rahmetinin genişliğinden açıkça neşe duyar ve O'nun gazabı korkusuyla gizlice ağlar. Yeryüzünde yaşarlar ama kalpleri cennettedir. Kendileri dünyadadır ama kafaları öte dünyaya takılmıştır. Sükunet içinde yaşar, Allah'ın kayrası yoluyla O'na yaklaşırlar.(cami'ul beyan)
özetle: 'Tasavvuf, Rabbi sevmek ve onun yarattığı herşeye karşı yumuşak davranmaktır. böceklere bile...
saflaşmak anlamında sÂfa/savvefa kelimesinden, yün elbise giyinmiş anlamında sûf kökünden,Peygamberin evinin yanında ikamet eden ve peygamber tarafından yetiştirilen ve oldukça fakir olan Ashab-ı Suffe gibi yaşama anlamında suffe kökünden türemiş olabilir. kelime kökü nereden gelirse gelsin, tasavvuf ehli, şu insanlardır dediğim durum.
''Doğrusu, ümmetim arasında öyle insanlar vardır ki, Allah'ın rahmetinin genişliğinden açıkça neşe duyar ve O'nun gazabı korkusuyla gizlice ağlar. Yeryüzünde yaşarlar ama kalpleri cennettedir. Kendileri dünyadadır ama kafaları öte dünyaya takılmıştır. Sükunet içinde yaşar, Allah'ın kayrası yoluyla O'na yaklaşırlar.(cami'ul beyan)
özetle: 'Tasavvuf, Rabbi sevmek ve onun yarattığı herşeye karşı yumuşak davranmaktır. böceklere bile...
ileride (u:yaşlanınca) bir eğitim kurumu kurma isteğim vardı, birileri benden önce davranmış (u::D)
http://www.vildankoleji.com/
yalnız okulu beğendim, her şehide bir yasin ve önce namaz projelerine ise bayıldım dediğim okul
ben de okul kursam böyle projelere öncelik verirdim. karakter ve değerler eğitimine, önce (gbkz:müslüman da olması gereken karakterler)i geliştirerek başlardım.
http://www.vildankoleji.com/
yalnız okulu beğendim, her şehide bir yasin ve önce namaz projelerine ise bayıldım dediğim okul
ben de okul kursam böyle projelere öncelik verirdim. karakter ve değerler eğitimine, önce (gbkz:müslüman da olması gereken karakterler)i geliştirerek başlardım.
(gbkz:aniden gelen mutsuzluk hissi)yle kapışır. aslında aniden gelmemiştir. bardağa biriken damlaların taşması sonucu gözlerinizden yaş olarak dökülmüştür.
Allahtan aldığı vahiyleri peygamberlere ulaştırmakla görevli melek
(bkz:Elçi)
(bkz:Cibril)
(bkz:Elçi)
(bkz:Cibril)
Allah'ın izni ile tabiat olaylarının gerçekleşmesini sağlayan melek.
Yağmurun yağması, bulutların gitmesi, güneşin doğması, dünyanın ve evrenin belli bir yörüngede gitmesi vs. ile alakalı olaylarla ilgilenir.
Yağmurun yağması, bulutların gitmesi, güneşin doğması, dünyanın ve evrenin belli bir yörüngede gitmesi vs. ile alakalı olaylarla ilgilenir.
Kıyamet günü, súr adlı boruya üfleyecek melek
Vakti gelen insanların ruhlarını, Allahın izni ile kabz etmekle görevli melek
(bkz:Melekül mevt)
(bkz:Ölüm meleği )
(bkz:Melekül mevt)
(bkz:Ölüm meleği )
korkumuz ölümden değil, amelimizin tam olmamasından kaynaklıdır, dediğim durum.
Neden ölümden korkuyoruz biliyor musunuz?
Çünkü herkes Cenneti hak etmediğinin farkında.
Neden ölümden korkuyoruz biliyor musunuz?
Çünkü herkes Cenneti hak etmediğinin farkında.
1926 yılında, erzurum'da şapka kanununa muhalif olduğu gerekçesiyle idam edilen kadın.
kadınlar günün kutlu(!) olsun şalcı bacı.
--- (gbkz: spoiler) ---
YIL 1926. Yer Erzurum. Şehirde gizli bir heyecan var. Bir kadın asılacak. Osmanlılar zamanında kadınlar idam edilmezmiş. Bir meydana bir sehpa kurulmuş. Jandarmalar kadını götürüyorlar. Kadın çarşaflı. O tarihte Anadolu’da bütün Müslüman kadınlar çarşaflıydı. Kadının suçu ne? Yeni çıkartılan Şapka Kanunu’nu tenkit etmiş.
Kadın bohçacılık yapan ve “Şalcı Bacı” adıyla tanınan bir vatandaş. İdam edilmeye götürülürken Erzurum ağzıyla “Kadın şapka giye ki asıla” diye söyleniyor. Kadın söyleniyor, kadın sürükleniyor, kadın asılacak.
Jandarmalar ite kaka kadını sehpanın yanına götürüyor. Kara yüzlü cellat orada. Kadının boynuna yağlı ilmeği geçiriyor, ayaklarının altındaki sandalyayı çekiyor. Kadının vücudu titriyor, sallanıyor. Şalcı Bacının gırtlağından ölüm hırıltıları çıkıyor. Acaba o son dakika ve saniyelerinde Kelime-i Şehadet getirebildi mi? İnşaallah getirmiştir. Cellat kadının bacaklarından hızla çekiyor, boyun kemiğini kırıyor. Kadın ölüyor. Cesedi sehpada sabah rüzgarı ile sallanıyor. Titrek bir ezan sesi duyuluyor.
Bu kadının idam hükmünü Çetin Altan’ın dedesi Tatar Hasan Paşa vermiştir. Altan bu konuda şu satırları yazmıştır:
“Dedem Hasan Paşa çok sert bir askerdi. İsmet Paşa topçu okulunda öğrenci iken, Hasan Paşa okul müdürüydü. Sonrası ünlü komutanlar olan o dönemin öğrencileri, anlatıp dururlar Hasan Paşa’nın sertliğini. Bir şapka isyanını bastırmakla görevlendirildiği bir kentte, hızını alamayıp bir de kadın asmıştı. Sanırsam siyasal suçtan ilk asılan kadın odur tarihimizde. Kadın sehpaya çıkmadan önce “Ben bir hatun kişiyim. Şapka ile ne derdim ola ki” demiş galiba. Ben o tarihte henüz doğmamışım. Çok ama çok sonradan öğrendim bunları. Ve inanın ince sızı gibi tatsız bir burukluk kaldı içimde.”
Gazeteci Nimet Arzık, bu olayı duyduğunda bir hikâye yazmış (gerçek hikâye) ve başlığını “Şalcı Bacı Asılmaya Gidiyordu” koymuştur.
Şalcı Bacı’nın asıldığı gün bütün Erzurum ağlamıştı. O dehşet günlerinde açıktan, herkesin önünde hıçkıra hıçkıra ağlamak suçtu. Rejime ve inkılaplara karşı gelmek demekti. Erzurumlular kıyıya kenara çekilmişler ve sessiz sedasız ağlamışlardı. Şalcı Bacı şehid olmuştu. Şalcı Bacı’yı şehid etmişlerdi.
Şapka yüzünden asılan, şehid edilen Müslüman sadece o mazlum kadın değildi. Ülkenin nice yerinde idamlar sergilenmişti. Ulemâdan İskilipli Âtıf Efendi, Babaeski müftüsü ve daha binlerce kişi.
Şalcı Bacı Şapka Kanunu’na muhalefetten asılmıştı. O zavallı bir bohçacı kadındı. Sırtında bohçası, bohçasının içinde kumaşlar, havlular, başörtüleri; evden eve dolaşır, bir iki parça mal satarak ekmek parası çıkartırdı. Kocası var mıydı, çocukları var mıydı? Bilmiyorum. Mutlaka kendisini sevenler, ona acıyanlar vardı. Çok ağladılar ama gözyaşları ölüleri diriltmiyordu.
Şalcı Bacı’yı astılar, sehpada sallanan cesedini bir iki gün, halkı korkutmak, dehşete düşürmek için teşhir ettiler, sonra kaldırıp bir çukura gömdüler.Acaba cenazesi yıkandı, kefenlendi mi, namazı kılındı mı, kendisine rahmet okundu mu?
Şapka Kanunu’na muhalefet eden bir âsiye rahmet dilemek de o devirde büyük suçtu.
Mehmet Şevket Eygi, Milli Gazete (19 ARALIK 2008)
alıntı
--- (gbkz: spoiler) ---
kadınlar günün kutlu(!) olsun şalcı bacı.
--- (gbkz: spoiler) ---
YIL 1926. Yer Erzurum. Şehirde gizli bir heyecan var. Bir kadın asılacak. Osmanlılar zamanında kadınlar idam edilmezmiş. Bir meydana bir sehpa kurulmuş. Jandarmalar kadını götürüyorlar. Kadın çarşaflı. O tarihte Anadolu’da bütün Müslüman kadınlar çarşaflıydı. Kadının suçu ne? Yeni çıkartılan Şapka Kanunu’nu tenkit etmiş.
Kadın bohçacılık yapan ve “Şalcı Bacı” adıyla tanınan bir vatandaş. İdam edilmeye götürülürken Erzurum ağzıyla “Kadın şapka giye ki asıla” diye söyleniyor. Kadın söyleniyor, kadın sürükleniyor, kadın asılacak.
Jandarmalar ite kaka kadını sehpanın yanına götürüyor. Kara yüzlü cellat orada. Kadının boynuna yağlı ilmeği geçiriyor, ayaklarının altındaki sandalyayı çekiyor. Kadının vücudu titriyor, sallanıyor. Şalcı Bacının gırtlağından ölüm hırıltıları çıkıyor. Acaba o son dakika ve saniyelerinde Kelime-i Şehadet getirebildi mi? İnşaallah getirmiştir. Cellat kadının bacaklarından hızla çekiyor, boyun kemiğini kırıyor. Kadın ölüyor. Cesedi sehpada sabah rüzgarı ile sallanıyor. Titrek bir ezan sesi duyuluyor.
Bu kadının idam hükmünü Çetin Altan’ın dedesi Tatar Hasan Paşa vermiştir. Altan bu konuda şu satırları yazmıştır:
“Dedem Hasan Paşa çok sert bir askerdi. İsmet Paşa topçu okulunda öğrenci iken, Hasan Paşa okul müdürüydü. Sonrası ünlü komutanlar olan o dönemin öğrencileri, anlatıp dururlar Hasan Paşa’nın sertliğini. Bir şapka isyanını bastırmakla görevlendirildiği bir kentte, hızını alamayıp bir de kadın asmıştı. Sanırsam siyasal suçtan ilk asılan kadın odur tarihimizde. Kadın sehpaya çıkmadan önce “Ben bir hatun kişiyim. Şapka ile ne derdim ola ki” demiş galiba. Ben o tarihte henüz doğmamışım. Çok ama çok sonradan öğrendim bunları. Ve inanın ince sızı gibi tatsız bir burukluk kaldı içimde.”
Gazeteci Nimet Arzık, bu olayı duyduğunda bir hikâye yazmış (gerçek hikâye) ve başlığını “Şalcı Bacı Asılmaya Gidiyordu” koymuştur.
Şalcı Bacı’nın asıldığı gün bütün Erzurum ağlamıştı. O dehşet günlerinde açıktan, herkesin önünde hıçkıra hıçkıra ağlamak suçtu. Rejime ve inkılaplara karşı gelmek demekti. Erzurumlular kıyıya kenara çekilmişler ve sessiz sedasız ağlamışlardı. Şalcı Bacı şehid olmuştu. Şalcı Bacı’yı şehid etmişlerdi.
Şapka yüzünden asılan, şehid edilen Müslüman sadece o mazlum kadın değildi. Ülkenin nice yerinde idamlar sergilenmişti. Ulemâdan İskilipli Âtıf Efendi, Babaeski müftüsü ve daha binlerce kişi.
Şalcı Bacı Şapka Kanunu’na muhalefetten asılmıştı. O zavallı bir bohçacı kadındı. Sırtında bohçası, bohçasının içinde kumaşlar, havlular, başörtüleri; evden eve dolaşır, bir iki parça mal satarak ekmek parası çıkartırdı. Kocası var mıydı, çocukları var mıydı? Bilmiyorum. Mutlaka kendisini sevenler, ona acıyanlar vardı. Çok ağladılar ama gözyaşları ölüleri diriltmiyordu.
Şalcı Bacı’yı astılar, sehpada sallanan cesedini bir iki gün, halkı korkutmak, dehşete düşürmek için teşhir ettiler, sonra kaldırıp bir çukura gömdüler.Acaba cenazesi yıkandı, kefenlendi mi, namazı kılındı mı, kendisine rahmet okundu mu?
Şapka Kanunu’na muhalefet eden bir âsiye rahmet dilemek de o devirde büyük suçtu.
Mehmet Şevket Eygi, Milli Gazete (19 ARALIK 2008)
alıntı
--- (gbkz: spoiler) ---
belli bir dersle alakalı, öğrencilerin yapması istenen çalışmalar.
(bkz:ev ödevi)
(bkz:ev ödevi)
herhangi bir bedel ile ifade edilebilen maddi değerlerin veya hizmetin alım-satımı
herhangi bir konuda bir görüşü ya da düşünceyi savunmak, kendi görüşlerimizi öne sürüp iddialarımızı kanıtlamak için yazdığımız yazılara denir.
aşk ile ağlayan gözü temsil eder,
--- (gbkz: spoiler) ---
Hazreti Musa (a.s.) Allah (C.C.) ile konuştu, Kelîmullah oldu.Hazreti İbrahim (a.s.) Allah’ı dost edindi, Halilullah oldu.Hazreti Muhammed (s.a.v.) Allah’ın (C.C.) sevgilisi, sevgi muhatabı oldu, Habibullah oldu.O ve sevgi sayesinde gül ile bülbül doğdu.
Allah’ın (C.C.) birliği aynaya yansıdı ve muhabbetle Muhammed oldu.Ahadiyet -teklik- kesret -çokluk- oldu.Kesret, vahdette -teklik- hayat buldu.Hepimizin bildiği İhlas-ı Şerif’te; ‘Gul hûvallahû ahad; De ki: Allah birdir.’ deki Ahad’e, muhabbetin ‘mim’i yansıdı, Ahad iken AhMed oldu.
‘Vema ersalnâke illâ rahmetellil âlemin.’ Biz seni alemlere rahmet olarak gönderdik.Rahmete ‘mim’ yansıdı, merhamet oldu.Efendimiz (s.a.v.) bize sevgiyi ve güzel ahlakı öğretti.Merhamet ve sevgiyle medeniyet inşa etti.Merhametini kaybeden insanlığını kaybeder.
‘Mim’ harfi muhabbetle, Ahad’e yansıdı, Ahmed oldu.Peki Medeniyet kelimesinden ‘mim’ harfi kalkarsa ne olur?
Me-deniyet, deniyet olur.Deniyetin kelime manası alçaklık, zalimlik demektir.Evet; işte bu da ‘mim’in sırrı.
Allah (C.C.) -haşa- yok diyen merhametsize, merhamet eden Allah’tır (C.C.). Merhamet edip, onu yaşatan ve belki tevbe eder de doğru istikamete yönelir diye bekleten Allah’tır (C.C.).
İnsanlar ne kadar az düşünüyorlar.Medeniyet kurmak adına Allah’a karşı geliyorlar. Gökyüzünü bodurum edinmiş insanlar.Onların kurduğu medeniyette; körlerle sağırlar birbirini ağırlar.İnşası tamamlanmış, temeli sevgi olan bir bina varken başlarına buyruk davranıyorlar.
Hainlikle kurmak ve zalimlikle geliştirmek istedikleri medeniyeti getirmek adına, yaptıkları zulümler, katlettikleri canlar aslı itibariyle deniyettir.Onlar karşı geldi ve küfrettiler. (alıntı)
--- (gbkz: spoiler) ---
ayrıca, sözlüklerin en kalın kısmını, bilginin en çok olduğu kısmı temsil eder çünkü en çok kelime m ile başlamaktadır. bu sözlüğü kuran şahıs her kim ise, onun da bunu bilerek sözlük logosu olarak mim harfini kullandığını düşünmüş ve onu, bu ince düşüncesinden ötürü takdir etmiştim gerçekten.
--- (gbkz: spoiler) ---
Hazreti Musa (a.s.) Allah (C.C.) ile konuştu, Kelîmullah oldu.Hazreti İbrahim (a.s.) Allah’ı dost edindi, Halilullah oldu.Hazreti Muhammed (s.a.v.) Allah’ın (C.C.) sevgilisi, sevgi muhatabı oldu, Habibullah oldu.O ve sevgi sayesinde gül ile bülbül doğdu.
Allah’ın (C.C.) birliği aynaya yansıdı ve muhabbetle Muhammed oldu.Ahadiyet -teklik- kesret -çokluk- oldu.Kesret, vahdette -teklik- hayat buldu.Hepimizin bildiği İhlas-ı Şerif’te; ‘Gul hûvallahû ahad; De ki: Allah birdir.’ deki Ahad’e, muhabbetin ‘mim’i yansıdı, Ahad iken AhMed oldu.
‘Vema ersalnâke illâ rahmetellil âlemin.’ Biz seni alemlere rahmet olarak gönderdik.Rahmete ‘mim’ yansıdı, merhamet oldu.Efendimiz (s.a.v.) bize sevgiyi ve güzel ahlakı öğretti.Merhamet ve sevgiyle medeniyet inşa etti.Merhametini kaybeden insanlığını kaybeder.
‘Mim’ harfi muhabbetle, Ahad’e yansıdı, Ahmed oldu.Peki Medeniyet kelimesinden ‘mim’ harfi kalkarsa ne olur?
Me-deniyet, deniyet olur.Deniyetin kelime manası alçaklık, zalimlik demektir.Evet; işte bu da ‘mim’in sırrı.
Allah (C.C.) -haşa- yok diyen merhametsize, merhamet eden Allah’tır (C.C.). Merhamet edip, onu yaşatan ve belki tevbe eder de doğru istikamete yönelir diye bekleten Allah’tır (C.C.).
İnsanlar ne kadar az düşünüyorlar.Medeniyet kurmak adına Allah’a karşı geliyorlar. Gökyüzünü bodurum edinmiş insanlar.Onların kurduğu medeniyette; körlerle sağırlar birbirini ağırlar.İnşası tamamlanmış, temeli sevgi olan bir bina varken başlarına buyruk davranıyorlar.
Hainlikle kurmak ve zalimlikle geliştirmek istedikleri medeniyeti getirmek adına, yaptıkları zulümler, katlettikleri canlar aslı itibariyle deniyettir.Onlar karşı geldi ve küfrettiler. (alıntı)
--- (gbkz: spoiler) ---
ayrıca, sözlüklerin en kalın kısmını, bilginin en çok olduğu kısmı temsil eder çünkü en çok kelime m ile başlamaktadır. bu sözlüğü kuran şahıs her kim ise, onun da bunu bilerek sözlük logosu olarak mim harfini kullandığını düşünmüş ve onu, bu ince düşüncesinden ötürü takdir etmiştim gerçekten.
biz daha, bayburt nere yaa, diye haritalarda bayburt'un yerini araştırıp tam olarak koordinatlarını tespit edememişken, fransızlar bulmuş, bi de üstüne kardeş belediye ilan etmişler. plakalarından dolayı 69 tane de otobüs vermişler.
o kadar otobüs nereye sığacak, bayburt o kadar büyük mü (u::D)
(bkz:aklımda deli sorular)
o kadar otobüs nereye sığacak, bayburt o kadar büyük mü (u::D)
(bkz:aklımda deli sorular)
1-sosyal kesimin, gücü ve saygınlığı elinde bulunduran en üst sınıfı
2- bir çikolata markası
--- (gbkz: spoiler) ---
ben, çikolata olanını tercih ediyorum
--- (gbkz: spoiler) ---
2- bir çikolata markası
--- (gbkz: spoiler) ---
ben, çikolata olanını tercih ediyorum
--- (gbkz: spoiler) ---
açıklanamayan gaybi durum ve olayları açıklamak için kullanılan kelime.
aslında hepsinin bir açıklaması var fakat insanlar zaten o açıklamaları duymaktan korktukları için bu tabiri kullanmayı tercih ediyorlar, dediğim durum.
(bkz:cin çarpması)
(bkz:karabasan)
aslında hepsinin bir açıklaması var fakat insanlar zaten o açıklamaları duymaktan korktukları için bu tabiri kullanmayı tercih ediyorlar, dediğim durum.
(bkz:cin çarpması)
(bkz:karabasan)
canlıların veya nesnelerin yaydığı varsayılan enerji.
(gbkz:his)
bir nevi (gbkz:radyasyon dalgası )olduğu da düşünülebilir. bebeklerin, hayvanların ve saf insanların, bu enerji dalgasını gördükleri söylenmektedir
(gbkz:his)
bir nevi (gbkz:radyasyon dalgası )olduğu da düşünülebilir. bebeklerin, hayvanların ve saf insanların, bu enerji dalgasını gördükleri söylenmektedir
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?