Uçağın yolcuları, önlerinden geçen kaptan pilot ile yardımcı pilota bakmışlar… Bir de ne görsünler?
Kaptan pilotun elinde beyaz bir baston, kolunda kör olduğunu ifade eden üç noktalı bant… Yardımcı pilotun elinde bir köpek tasması, tasmanın ucunda yol gösteren bir köpek… Sağa sola çarparak pilot kabinine girmişler.
Günlerden “1 Nisan değil ama şaka herhalde” demiş yolcular…
Uçak pistte hızla ilerlemeye başlamış. Yolcuların gözleri camda… Uçak hızlanmış. Yolcular endişelenmeye başlamışlar. Uçak daha da hızlanmış. Pistin sonu hızla yaklaşmaya başlamış.
Bazı yolcular panik içinde dua etmeye başlamışlar…
Uçak son hıza ulaşmış, bu arada pistin sonuna da gelmiş… Yüz metre sonra beton pistin bitip çimlerin başladığını gören yolcular dehşet içinde kalarak:
“HAAYIIRR” diye çığlığı basmışlar.
Aynı anda kaptan pilot levyeyi sonuna kadar çekmiş. Uçak tam pist biterken tekerleklerini yerden kesip havalanmış…
Kaptan pilot arkasına yaslanarak derin bir nefes almış ve yardımcı pilota dönmüş:
“Biliyor musun azizim? Bir gün yolcular çığlık atmakta ve HAAYIIR diye bağırmakta gecikecekler ve hep beraber yok olacağız diye ödüm kopuyor!”
Müslümanlarca ele geçirilen bir ülkede yaşamları bağışlanmış olan kimseler.
Bu ifade 'düşman bellenen bir toplumun, bir inanç grubunun ya da bir ordunun kılıçtan geçirildikten sonra kalan kısmının boyun eğdirilmesi anlamına geliyor. O insanlara kılıç artığı deniliyor. “Kılıç artığı” deyimi genel anlamda Kurtuluş Savaşı sonrası ülkemizde kalan gayrimüslim yurttaşlar için kullanılırdı. Kaba, incitici ve hoyratça olan deyimi kullananların maksadı, muhatabın onurunu kırmak, aşağılamak, hakaret etmekti.
Bu ifade 'düşman bellenen bir toplumun, bir inanç grubunun ya da bir ordunun kılıçtan geçirildikten sonra kalan kısmının boyun eğdirilmesi anlamına geliyor. O insanlara kılıç artığı deniliyor. “Kılıç artığı” deyimi genel anlamda Kurtuluş Savaşı sonrası ülkemizde kalan gayrimüslim yurttaşlar için kullanılırdı. Kaba, incitici ve hoyratça olan deyimi kullananların maksadı, muhatabın onurunu kırmak, aşağılamak, hakaret etmekti.
Yıllardır tartışılan bir soru var. Okulun sorumlulukları nerede başlar ve nerede biter?
Bu sınırı çizmek son derece önemli. Çünkü okuldan öğrenilecek şeyler ile evde öğrenilecek şeyler birbirinden farklı.
Portekiz'deki bir okul konuya dair bir afişi okulunun duvarına astı. Afişte yazılan ve internette paylaşılan mesaj olay oldu!
Okulun duvarına astığı ve fotoğrafını çekip Facebook'ta paylaştığı afiş kısa sürede dünyaya yayıldı.
Kulağa basit gelen ancak göz ardı edilen bu çok önemli gerçekleri bütün ebeveynlerin okuması gerekiyor.
İşte afişte yazanlar:
“Sevgili veliler
Hatırlatmak isteriz ki “Merhaba”, “Lütfen”, “Rica ederim”, “Özür dilerim”, “Teşekkür ederim” gibi ifadeler önce evde öğrenilir.
Yine dürüstlük, arkadaşa, yaşlılara ve öğretmenlere saygı da ilk evde öğrenilir.
Temiz olmak, ağzında yiyecek varken konuşmamak ve düzenli olmak da önce evde öğrenilir.
Sorumluluklarını bilmek, eşyalarına ve değerlerine sahip çıkmak ve başkalarının eşyalarına el sürmemek yine evde öğrenilen şeylerdir.
Bizler okulda yabancı dil, matematik, tarih, coğrafya, fizik, kimya ve biyoloji gibi şeyler öğretiriz. Unutmayın ki eğitim evde başlar!
Afiş, velileri etkiledi ve hızla yayıldı.
Bu sınırı çizmek son derece önemli. Çünkü okuldan öğrenilecek şeyler ile evde öğrenilecek şeyler birbirinden farklı.
Portekiz'deki bir okul konuya dair bir afişi okulunun duvarına astı. Afişte yazılan ve internette paylaşılan mesaj olay oldu!
Okulun duvarına astığı ve fotoğrafını çekip Facebook'ta paylaştığı afiş kısa sürede dünyaya yayıldı.
Kulağa basit gelen ancak göz ardı edilen bu çok önemli gerçekleri bütün ebeveynlerin okuması gerekiyor.
İşte afişte yazanlar:
“Sevgili veliler
Hatırlatmak isteriz ki “Merhaba”, “Lütfen”, “Rica ederim”, “Özür dilerim”, “Teşekkür ederim” gibi ifadeler önce evde öğrenilir.
Yine dürüstlük, arkadaşa, yaşlılara ve öğretmenlere saygı da ilk evde öğrenilir.
Temiz olmak, ağzında yiyecek varken konuşmamak ve düzenli olmak da önce evde öğrenilir.
Sorumluluklarını bilmek, eşyalarına ve değerlerine sahip çıkmak ve başkalarının eşyalarına el sürmemek yine evde öğrenilen şeylerdir.
Bizler okulda yabancı dil, matematik, tarih, coğrafya, fizik, kimya ve biyoloji gibi şeyler öğretiriz. Unutmayın ki eğitim evde başlar!
Afiş, velileri etkiledi ve hızla yayıldı.
uyuyun uyuyun hiç uyanmayın
FETTAH CAN'IN ŞARKısı
İnşallah Ben Geldim
Hoca, yarına şunları yapacağım, edeceğim, diye plan yaparmış. Plan yaparmış yapmasına da her şeyin nasip kısmet işi olduğunu iyi bilen hanımı onu uyarmaktan geri kalmazmış: “Hoca, inşallah de!”, “Hoca, insanlık hâli!” “Hoca, kader kısmet var!”, “Hoca, nasipten öte yol git.' mez!”
Hoca bu, hanımının her sözüne itibar etmediği gibi bu sözlerine de itibar etmezmiş.
Günlerden bir gün, akşam yatmadan önce bizim Hoca kansına:
– Hatun, demiş, yarın güneş açarsa tarlaya, hava yağmurlu olursa oduna gideceğim.
Hanımı yine: “İnşallah de Hoca.” diye uyarmış ama uyarmasıyla cevabını alması bir olmuş.
– Be kadın, demiş, bunun inşallah) maşallahı mı var, yarın hava ya kapalı olacak ya açık. Ben de ya tarlaya gideceğim ya oduna!
Sabah uyanmış ki hava kapalı. Eşeğe bindiği gibi dağın yolunu tutmuş. Neyse uzatmayalım, odunu etmiş, tam eşeğe yükletecekken, bir grup haydut etrafını çevirip:
– Babalık, demişler, filan köyü biliyor musun?
– Biliyorum, demiş Hoca, ne olacak?
– O zaman düş önümüze bizi oraya götür.
Hoca yalvarmış yakarmış ama iş bildiğiniz gibi değil. Üstelik filan köy dedikleri çeyrek günlük yol. Kaçsa arkadan mızraklayacaklar, yere yatsa üstünü çiğneyecekler, bu melanet heriflerden kurtulmanın çaresi yok. Önlerine düşüp o köyü bulmuş ama gün de batmak üzere. Yayan yapıldak onca yolu yürüyüp sabaha karşı evin kapısını çalmış. Hanımı içeriden seslenmiş:
– Kim o?
Hoca yorgunluk akan bir sesle cevap vermiş:
– Aç hanım aç, inşallah ben geldim!
Hoca, yarına şunları yapacağım, edeceğim, diye plan yaparmış. Plan yaparmış yapmasına da her şeyin nasip kısmet işi olduğunu iyi bilen hanımı onu uyarmaktan geri kalmazmış: “Hoca, inşallah de!”, “Hoca, insanlık hâli!” “Hoca, kader kısmet var!”, “Hoca, nasipten öte yol git.' mez!”
Hoca bu, hanımının her sözüne itibar etmediği gibi bu sözlerine de itibar etmezmiş.
Günlerden bir gün, akşam yatmadan önce bizim Hoca kansına:
– Hatun, demiş, yarın güneş açarsa tarlaya, hava yağmurlu olursa oduna gideceğim.
Hanımı yine: “İnşallah de Hoca.” diye uyarmış ama uyarmasıyla cevabını alması bir olmuş.
– Be kadın, demiş, bunun inşallah) maşallahı mı var, yarın hava ya kapalı olacak ya açık. Ben de ya tarlaya gideceğim ya oduna!
Sabah uyanmış ki hava kapalı. Eşeğe bindiği gibi dağın yolunu tutmuş. Neyse uzatmayalım, odunu etmiş, tam eşeğe yükletecekken, bir grup haydut etrafını çevirip:
– Babalık, demişler, filan köyü biliyor musun?
– Biliyorum, demiş Hoca, ne olacak?
– O zaman düş önümüze bizi oraya götür.
Hoca yalvarmış yakarmış ama iş bildiğiniz gibi değil. Üstelik filan köy dedikleri çeyrek günlük yol. Kaçsa arkadan mızraklayacaklar, yere yatsa üstünü çiğneyecekler, bu melanet heriflerden kurtulmanın çaresi yok. Önlerine düşüp o köyü bulmuş ama gün de batmak üzere. Yayan yapıldak onca yolu yürüyüp sabaha karşı evin kapısını çalmış. Hanımı içeriden seslenmiş:
– Kim o?
Hoca yorgunluk akan bir sesle cevap vermiş:
– Aç hanım aç, inşallah ben geldim!
Her sabah haberlerini dinlediğim güzel insan, sabah haberlerini artık kanal D'de seyretmiyorum.
2000 yılların en sağlam en popüler telefonu.
Akıllı telefon olarak yeniden üretiliyormuş.
Annem hala kullanıyor.
Akıllı telefon olarak yeniden üretiliyormuş.
Annem hala kullanıyor.
Benzemez kimse sana, tavrına hayran olayım
Bakışından süzülen işvene kurban olayım
Lûtfuna ermek için söyle perişan olayım
Hüsnüne ermek için söyle perişan olayım
Söz : Rüştü Şardağ
Müzik : Fehmi Tokay
Bakışından süzülen işvene kurban olayım
Lûtfuna ermek için söyle perişan olayım
Hüsnüne ermek için söyle perişan olayım
Söz : Rüştü Şardağ
Müzik : Fehmi Tokay
en sevdiğim çiçektir. Normal çiçeklerden farklıdır, daha samimi daha güzeldir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?