İstanbul ve Ankara'da öldürülen 3 kişinin katil zanlısı olarak aranan Atalay Filiz, İzmir'in Menderes İlçesi'nde yakalandı.
İskenderun'da Hıristiyan Ortodoks cemaati kilisenin duvarına astıkları pankartla islam aleminin mübârek Ramazan ayını tebrik ediyor. Açık açık hiç tereddüt etmeden hemde.
/gorseller/yukle/images/kilise3.jpg
/gorseller/yukle/images/kilise3.jpg
bir kişiden başlar bu durum genellikle.
Türk yönetmen, yapımcı, senarist, oyuncu ve fiziatrist. Baba tarafından Konyalı, anne tarafından ise Batum'dan Ünye'ye göç etmiş Gürcü bir aileye mensuptur.
Not: Bişeler yazarsınız diye açtım başlığı.
Not: Bişeler yazarsınız diye açtım başlığı.
türk isidir. baska hicbir millet henüz kurumamis betonun üzerine tarih isim gibi seyler yazmamistir.
dünya üzerinde yaşayan ve yaşamış olan insan zümrelerinin hemen hepsi kendi düşüncelerinin ve inanışının doğru olduğunu düşünüyor ve diğer yanlışçılara acıyor. hatta onları düzeltmek için çaba veriyor. herkes kendince en haklı. acaba kaç inanış, kaç dünya görüşü gelmiştir bu gezegene. inandıkları gibi yaşadıklarından
yedi tepeli şehir; istanbul için kullanılan bir ifadedir. bu tepelerin tamamı suriçi'nde bulunur. bu tepelerin her birinde; antik roma, bizans ve osmanlı dönemlerinden kalma bir eser bulmak mümkündür. yedi tepe tanımlaması antik roma dönemi'nden beri yapılagelmektedir.
tepeler şunlardır:
1. sultanahmet tepesi
2. çemberlitaş tepesi
3. fatih tepesi
4. yavuzselim tepesi
5. beyazit tepesi
6. kocamustafapaşa tepesi
7. edirnekapı tepesi
(bkz: yedi tepeli roma)
tepeler şunlardır:
1. sultanahmet tepesi
2. çemberlitaş tepesi
3. fatih tepesi
4. yavuzselim tepesi
5. beyazit tepesi
6. kocamustafapaşa tepesi
7. edirnekapı tepesi
(bkz: yedi tepeli roma)
dün yıl dönümü olan cumhuriyet tarihinde ki en büyük eylemlerden biri.
\"Hiçbir aklıselim insan, 4-5. asırdan kalan tarihî bir alanın üzerine avm kurmaz, inşaat yapmaz.\" İlber ortaylı.
\"Hiçbir aklıselim insan, 4-5. asırdan kalan tarihî bir alanın üzerine avm kurmaz, inşaat yapmaz.\" İlber ortaylı.
Mardin, Hasankeyf ve Harput bölgelerinde 1102-1409 yılları arasında hüküm sürmüş bir Oğuz Türkmen Beyliğidir.
1453 ten beri sadece türklerin yaşadığı ondan önce bir sürü farklı medeniyete ev sahipliği yapan yer, tarih.
Barok stilinden sonra sanat akımlarına verilen addır. 18. yüzyılın ortalarına doğru Barok stilinde kullanılan doğru çizgilerden meydana getirilen süslemeye karşı tepki olarak doğmuş olan barok stilin hatları gibi eğri büğrü çizgili motiflerden ibaret olup Baroktan daha ince ve şekillerin kıvrımları daha zarif bir stildir.
ismet özel şiiri.
--- alıntı ---
amentü
insan
eşref-i mahlûkattır, derdi babam
bu sözün sözler içinde bir yeri vardı
ama bir eylül günü bilek damarlarımı kestiğim zaman
bu söz asıl anlamını kavradı
geçti çıvgınların, çıbanların, reklâmların arasından
geçti tarih denilen tamahkâr tüccarı
kararmış rakamların yarıklarından sızarak
bu söz yüreğime kadar alçaldı
damar kesildi, kandır akacak
ama kan kesilince damardan sıcak
sımsıcak kelimeler boşandı
aşk için karnıma ve göğsüme
ölüm için yüreğime sürdüğüm ecza uçtu birden
aşk ve ölüm bana yeniden
su ve ateş ve toprak
yeniden yorumlandı.
dilce susup
bedence konuşulan bir çağda
biliyorum kolay anlaşılmayacak
kanatları kara fücur çiçekleri açmış olan dünyanın
yanık yağda boğulan yapıların arasında
delirmek hakkını elde bulundurmak
rahma çağdaş terimlerle yanaşmak için
bana deha değil
belgeler gerekli
kanıtlar, ifadeler, resmi mühür ve imza
gençken
peşpeşe kaç gece yıllarca
acıyan, yumuşak yerlerime yaslanıp uçardım
bilmezdim neden bazı saatler
alaturka vakitlere ayarlı
neden karpuz sergilerinde lüküs yanar
yazgı desem
kötü bir şey dokunmuş olurdu sanki dudaklarıma
tokat
aklıma niye gelmezdi
babam onbeşli olmasa.
meyan kökü kazarmış babam kırlarda
ben o yaşta koltuğumda kitaplar
işaret parmağımda zincir, cebimde sedef çakı
cebimde kırlangıçlar çılgınlık sayfaları
kafamda yasak düşünceler, gide meselâ.
kar yağarken kirlenen bir şeydi benim yüzüm
her sevinç nöbetinde kusmak sunuldu bana
gecenin anlamı tıkansın diye ıslık çalar
resimli bir kitaptan çalardım hayatımı
oysa her gün
merkep kiralayıp da kazılan kökleri
forbes firmasına satan
babamdı.
budur
işte bir daha korkmamak için korkmaz görünen korku
işte şehirleri bayındır gösteren yalan
işte mevsimlerin değiştiği yerde buharlaşan
kelepçeler, sürgünler, gençlik acılarıyla
güçbelâ kurduğum cümle işte bu;
ten kaygusu yüklü ağır bir haç taşımaktan
tenimin olanca ağırlığı yok oldu.
solgun evler, ölü bir dağ, iyice solmuş dudak
bile bir bir çınlayan
ihtilâl haberidir
ve gecenin gümüş ipliklerden işlenmiş oluşu
nisan ayları gelince vücudu hafifletir
şahlanan grevler için kahkahalarım küstah
bakışlarım beyaz bulutlara karşı obur
marşlara ayarlanmak hevesindeki sesim
gider şehre ve şaraba yaltaklanarak
biraz ağlayabilmek için
fotoğraflar çektirir
babam
seferberlikte mekkâredir.
insanın
gölgesiyle tanımlandığı bir çağda
marşlara düşer belki birkaç şey açıklamak
belki ruhların gölgesi
düşer de marşlara
mümkün olur babamı
varlık sancısıyla çığırmak:
ezan sesi duyulmuyor
haç dikilmiş minbere
kâfir yunan bayrak asmış
camilere, her yere
Ãyle ise gel kardeşim
hep verelim elele
patlatalım bombaları
Ãanlar sussun her yerde
Ãanlar sustu ve fakat
binlerce yılın yabancısı bir ses
değdi minarelere:
tanrı uludur tanrı uludur
polistir babam
cumhuriyetin bir kuludur
bense
anlamış değilim böyle maceralardan
ne godiva geçer yoldan, ne bir kimse kör olur
yalnız
coşkunluğu karşısında içlendiğim şadırvan
nüfus cüzdanımda tuhaf
ekmek damgası durur
benim işim bulutlar arşınlamak gün boyu
etin ıslak tadına doğru
yavaş yavaş uyanmak
çocuk kemiklerinden yelkenler yapıp
hırsız cenazelerine bine bine
temiz döşeklerin ürpertisinden çeşme
korkak dualarından cibinlikler kurarak
dokunduğum banknotlardan tiksinmeyi itiraz
nakışsız yaşamakları
silâhlanmak sayarak
çıkardım
boğaza tıkanan lokmanın hartasını
çıkınımda güneşler halka dağıtmak için
halkı suvarmak için saçlarımda bin ırmak
ıhtırdım caddeleri meğer ki mezarlarmış
hazırmış zaten duvar sıkılmış bir yumruğa
fly pan-am
drink coca-cola.
tutun ve yüzleştirin hayatları
biri kör batakların çırpınışında kutsal
biri serkeş ama oldukça da haklı.
Ãlümler
ölümlere ulanmakta ustadır
hayatsa bir başka hayata karşı.
orada
aşk ve çocuk
birbirine katışmaz
nasıl katışmıyorsa başaklara ağustos sıcağı
kendi tehlikesi peşinden gider insan
putların dahi damarından aktığı güne kadar
sürdürür yorucu kovalamayı.
hanidir görklü dünya dünyalar içre doğan?
nerde, hangi yöremizde zihnin
tunç surlardan berkitilmiş ülkesi
ağzı bayat suyla çalkanmış çocuğa rahîm olan
parti broşürleri yoksa kafiyeler mi?
hangi cisimdir açıkça bilmek isterim
takvim yapraklarının arasını dolduran
nedir o katı şey
ki gücü
gönlün dağdağasını durultacak?
hayat
dört şeyle kaimdir, derdi babam
su ve ateş ve toprak.
ve rüzgâr.
ona kendimi sonradan ben ekledim
pişirilmiş çamurun zifirî korkusunu
ham yüreğin pütürlerini geçtim
gövdemi âlemlere zerkederek
varoldum kayrasıyla varedenin
eşref-i mahlûkat
nedir bildim.
--- alıntı ---
--- alıntı ---
amentü
insan
eşref-i mahlûkattır, derdi babam
bu sözün sözler içinde bir yeri vardı
ama bir eylül günü bilek damarlarımı kestiğim zaman
bu söz asıl anlamını kavradı
geçti çıvgınların, çıbanların, reklâmların arasından
geçti tarih denilen tamahkâr tüccarı
kararmış rakamların yarıklarından sızarak
bu söz yüreğime kadar alçaldı
damar kesildi, kandır akacak
ama kan kesilince damardan sıcak
sımsıcak kelimeler boşandı
aşk için karnıma ve göğsüme
ölüm için yüreğime sürdüğüm ecza uçtu birden
aşk ve ölüm bana yeniden
su ve ateş ve toprak
yeniden yorumlandı.
dilce susup
bedence konuşulan bir çağda
biliyorum kolay anlaşılmayacak
kanatları kara fücur çiçekleri açmış olan dünyanın
yanık yağda boğulan yapıların arasında
delirmek hakkını elde bulundurmak
rahma çağdaş terimlerle yanaşmak için
bana deha değil
belgeler gerekli
kanıtlar, ifadeler, resmi mühür ve imza
gençken
peşpeşe kaç gece yıllarca
acıyan, yumuşak yerlerime yaslanıp uçardım
bilmezdim neden bazı saatler
alaturka vakitlere ayarlı
neden karpuz sergilerinde lüküs yanar
yazgı desem
kötü bir şey dokunmuş olurdu sanki dudaklarıma
tokat
aklıma niye gelmezdi
babam onbeşli olmasa.
meyan kökü kazarmış babam kırlarda
ben o yaşta koltuğumda kitaplar
işaret parmağımda zincir, cebimde sedef çakı
cebimde kırlangıçlar çılgınlık sayfaları
kafamda yasak düşünceler, gide meselâ.
kar yağarken kirlenen bir şeydi benim yüzüm
her sevinç nöbetinde kusmak sunuldu bana
gecenin anlamı tıkansın diye ıslık çalar
resimli bir kitaptan çalardım hayatımı
oysa her gün
merkep kiralayıp da kazılan kökleri
forbes firmasına satan
babamdı.
budur
işte bir daha korkmamak için korkmaz görünen korku
işte şehirleri bayındır gösteren yalan
işte mevsimlerin değiştiği yerde buharlaşan
kelepçeler, sürgünler, gençlik acılarıyla
güçbelâ kurduğum cümle işte bu;
ten kaygusu yüklü ağır bir haç taşımaktan
tenimin olanca ağırlığı yok oldu.
solgun evler, ölü bir dağ, iyice solmuş dudak
bile bir bir çınlayan
ihtilâl haberidir
ve gecenin gümüş ipliklerden işlenmiş oluşu
nisan ayları gelince vücudu hafifletir
şahlanan grevler için kahkahalarım küstah
bakışlarım beyaz bulutlara karşı obur
marşlara ayarlanmak hevesindeki sesim
gider şehre ve şaraba yaltaklanarak
biraz ağlayabilmek için
fotoğraflar çektirir
babam
seferberlikte mekkâredir.
insanın
gölgesiyle tanımlandığı bir çağda
marşlara düşer belki birkaç şey açıklamak
belki ruhların gölgesi
düşer de marşlara
mümkün olur babamı
varlık sancısıyla çığırmak:
ezan sesi duyulmuyor
haç dikilmiş minbere
kâfir yunan bayrak asmış
camilere, her yere
Ãyle ise gel kardeşim
hep verelim elele
patlatalım bombaları
Ãanlar sussun her yerde
Ãanlar sustu ve fakat
binlerce yılın yabancısı bir ses
değdi minarelere:
tanrı uludur tanrı uludur
polistir babam
cumhuriyetin bir kuludur
bense
anlamış değilim böyle maceralardan
ne godiva geçer yoldan, ne bir kimse kör olur
yalnız
coşkunluğu karşısında içlendiğim şadırvan
nüfus cüzdanımda tuhaf
ekmek damgası durur
benim işim bulutlar arşınlamak gün boyu
etin ıslak tadına doğru
yavaş yavaş uyanmak
çocuk kemiklerinden yelkenler yapıp
hırsız cenazelerine bine bine
temiz döşeklerin ürpertisinden çeşme
korkak dualarından cibinlikler kurarak
dokunduğum banknotlardan tiksinmeyi itiraz
nakışsız yaşamakları
silâhlanmak sayarak
çıkardım
boğaza tıkanan lokmanın hartasını
çıkınımda güneşler halka dağıtmak için
halkı suvarmak için saçlarımda bin ırmak
ıhtırdım caddeleri meğer ki mezarlarmış
hazırmış zaten duvar sıkılmış bir yumruğa
fly pan-am
drink coca-cola.
tutun ve yüzleştirin hayatları
biri kör batakların çırpınışında kutsal
biri serkeş ama oldukça da haklı.
Ãlümler
ölümlere ulanmakta ustadır
hayatsa bir başka hayata karşı.
orada
aşk ve çocuk
birbirine katışmaz
nasıl katışmıyorsa başaklara ağustos sıcağı
kendi tehlikesi peşinden gider insan
putların dahi damarından aktığı güne kadar
sürdürür yorucu kovalamayı.
hanidir görklü dünya dünyalar içre doğan?
nerde, hangi yöremizde zihnin
tunç surlardan berkitilmiş ülkesi
ağzı bayat suyla çalkanmış çocuğa rahîm olan
parti broşürleri yoksa kafiyeler mi?
hangi cisimdir açıkça bilmek isterim
takvim yapraklarının arasını dolduran
nedir o katı şey
ki gücü
gönlün dağdağasını durultacak?
hayat
dört şeyle kaimdir, derdi babam
su ve ateş ve toprak.
ve rüzgâr.
ona kendimi sonradan ben ekledim
pişirilmiş çamurun zifirî korkusunu
ham yüreğin pütürlerini geçtim
gövdemi âlemlere zerkederek
varoldum kayrasıyla varedenin
eşref-i mahlûkat
nedir bildim.
--- alıntı ---
dede verdiği beyanatta;
\"çıplak heykeli televizyonlardan görünce erzurum’dan kalkıp sırf heykel için izmir’e gelen 98 yaşındaki mehmet yılmaz isimli vatandaş da heykelin müslümanlığa yakışmadığını savundu. yaşlı amca, nasihat verme edasıyla kocaoğlu’na şöyle seslendi: “aziz bey, sayın başkan bu müslümanlığa yakışacak bir şey değil. müslümanların bunu görmesi doğru bir şey değil. sayın başkan, ben erzurum’dan bunun için geldim buraya. bu müslümanlığa yakışmaz, asla müslümanlığa göre değil. bunu kapatmak lazım.” demiş.
http://www.hurriyet.com.tr/ciplak-diye-heykele-kilit-vurdular-40108707
\"çıplak heykeli televizyonlardan görünce erzurum’dan kalkıp sırf heykel için izmir’e gelen 98 yaşındaki mehmet yılmaz isimli vatandaş da heykelin müslümanlığa yakışmadığını savundu. yaşlı amca, nasihat verme edasıyla kocaoğlu’na şöyle seslendi: “aziz bey, sayın başkan bu müslümanlığa yakışacak bir şey değil. müslümanların bunu görmesi doğru bir şey değil. sayın başkan, ben erzurum’dan bunun için geldim buraya. bu müslümanlığa yakışmaz, asla müslümanlığa göre değil. bunu kapatmak lazım.” demiş.
http://www.hurriyet.com.tr/ciplak-diye-heykele-kilit-vurdular-40108707
türk komedyen, karikatürist, oyuncu, yönetmen, metin yazarı, entellektüel adam.
Çok ama çok başarılı bulduğum nadir insanlardan biri. Ünlü,aydın sıfatlarını tam anlamıyla karşılayan kişi.
Çok ama çok başarılı bulduğum nadir insanlardan biri. Ünlü,aydın sıfatlarını tam anlamıyla karşılayan kişi.
islamafobinin en yaygın olduğu ülkelerden biri. Avrupada bir ülke.
Şimdi diyelim ki bir kıza/erkeğe aşık oldunuz. Canım cicim aylarınız çok güzel geçti, hep buluştunuz en küçük bir şeyde birbirinizi gösterdiniz. Tamam buraya kadar her şey çok güzel. ( İnsanlar arasında seviye farkı var diye asla demiyorum. ) Ama bu canım cicim ayları geçtikten sonra ileriyi düşünmeye başlıyorsunuz ister istemez. Ve eğer düşünceleriniz tamamen farklıysa kara kara düşünmeye başlıyorsunuz acaba ne yapacağım diye. Ve aileleriniz siyah ve beyaz kadar farklıysa daha da beter oluyor. Ve ilişkinizin devamı olmadığını, çok kavga etmeye başladınız. Çünkü çok farklı şekilde büyüdünüz hayata bakış açılarınız çok farklı.
Böyle bir durumda mantığınızı dinleyip ayrılır mıydınız ya da kalbinizi dinleyip ne olursa olsun ilişkiye devam mı ederdiniz ?
Kalbi dinlemek en güzelidir belki de.
Böyle bir durumda mantığınızı dinleyip ayrılır mıydınız ya da kalbinizi dinleyip ne olursa olsun ilişkiye devam mı ederdiniz ?
Kalbi dinlemek en güzelidir belki de.
Ne biçim bir şarkı anlayışıdır bilmiyorum ama insanın ağzına dolandığı kesin. adanda adana adana merkez patlıyor herkes
http://www.wellbac.com/adana-merkez-patliyo-herkes.aspx
Fransız stoper. Bu abinin durumu baya baya içler acısı.
2005-06 : Metz'le küme düştü
2006-07 : Metz'le küme düştü
2008-09 : Newcastle küme düştü
2011-12 : Wolverhampton küme düştü
2013-14 : Norwich City küme düştü
2015-16 : Norwich City küme düştü.
2005-06 : Metz'le küme düştü
2006-07 : Metz'le küme düştü
2008-09 : Newcastle küme düştü
2011-12 : Wolverhampton küme düştü
2013-14 : Norwich City küme düştü
2015-16 : Norwich City küme düştü.
spor yapan bir türk kızının serzenişi.
https://www.youtube.com/watch?v=bw9bzp2T5t4
Ne yapalım biz de midenin içini doldurmayınca organlar ölecek hissi uyanıyor.
Ne yapalım biz de midenin içini doldurmayınca organlar ölecek hissi uyanıyor.
Türkiye den Amerika'ya gidip birer köle olarak çalışıp geri dönen insanların yaptığıdır. Acilen yasaklanmalı.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?