popüler kültüre yenik düşmemiş kişilerdir.
en başarılı reklam art direktörlerinden biri. ünlü reklam ajanslarından mccan'de de çalışmıştır.
ilk işi olan "tamek'se koy sepete" reklamlarından, sabancı'nın mavi "sa" logosuna kadar inanılmaz başarılı ve kalıcı işleri vardır.
bunun yanında muazzam donanımlı ve sıra dışı bir kişidir. anlattıklarını saatlerce dinleyebilirsiniz.
ilk işi olan "tamek'se koy sepete" reklamlarından, sabancı'nın mavi "sa" logosuna kadar inanılmaz başarılı ve kalıcı işleri vardır.
bunun yanında muazzam donanımlı ve sıra dışı bir kişidir. anlattıklarını saatlerce dinleyebilirsiniz.
torrent'ten indirmeyi kapsamıyorsa sorun olmayandır.
sürekli bir şekilde bozulan uygulama.
(bkz: wrando)
köklü bir şeylerin değiştirilmeye çalışıldığı toplumlarda ilk uygulanandır. kuşaklar arası bağlantının koparılması, kültürel bölünmenin artışı, sürekli yer-şehir-kasaba isimleri ile oynanması gibi birçok yöntemi vardır.
insanın kanını donduran olay. kendi yavrusuna bizim kadar zarar verebilen başka bir canlı daha var mı? ağır çok ağır...
bir dönem ölümlere alıştırıldık. haberin gereksiz tarafları ve sayı unsuru ile. artık sanki başka bir evredeyiz ve burada da en dip iğrençlikler ile sürekli karşı karşıyayız. bir insanın bir zarara uğraması hepimize olduğu anlamına gelir. yine bu süreçlerin götürüsüne bakarsak toplumsal hafızanın yaşadığı çöküş. bir acı etrafında taraf tutmayla başlıyor bu maalesef. acılar ortaktır, burada bir olup esas suçlunun kaçmasına izin vermemeliyiz...
yaklaşık bir ay önce bir haber bültenine denk gelmiştim. yolculuk esnasında. o süreçte hiç olmadığım kadar enerjik ve neşeliydim... ama o 10 dakika... şu haber bültenine bakmaz olaydım. insanın tüm yaşam sevinci gidiyor resmen. habere kısmına yansıyanlar buysa arka planda, kayıt dışı olan da kim bilir neler vardır... tamam gerçeklerle yüzleşmek şart ama öyle bir mutsuzluk aşılanıyor ki, bu gidişle gelecek nesillerin dünyası (bir şeyler en baştan düzelmediği sürece) maalesef daha vahim tabloları yaşayacak.
her zaman umutluyum. çok okumalıyız, çok çalışmalıyız, çok üretmeliyiz...
bir dönem ölümlere alıştırıldık. haberin gereksiz tarafları ve sayı unsuru ile. artık sanki başka bir evredeyiz ve burada da en dip iğrençlikler ile sürekli karşı karşıyayız. bir insanın bir zarara uğraması hepimize olduğu anlamına gelir. yine bu süreçlerin götürüsüne bakarsak toplumsal hafızanın yaşadığı çöküş. bir acı etrafında taraf tutmayla başlıyor bu maalesef. acılar ortaktır, burada bir olup esas suçlunun kaçmasına izin vermemeliyiz...
yaklaşık bir ay önce bir haber bültenine denk gelmiştim. yolculuk esnasında. o süreçte hiç olmadığım kadar enerjik ve neşeliydim... ama o 10 dakika... şu haber bültenine bakmaz olaydım. insanın tüm yaşam sevinci gidiyor resmen. habere kısmına yansıyanlar buysa arka planda, kayıt dışı olan da kim bilir neler vardır... tamam gerçeklerle yüzleşmek şart ama öyle bir mutsuzluk aşılanıyor ki, bu gidişle gelecek nesillerin dünyası (bir şeyler en baştan düzelmediği sürece) maalesef daha vahim tabloları yaşayacak.
her zaman umutluyum. çok okumalıyız, çok çalışmalıyız, çok üretmeliyiz...
oldukça keyifli bir seslenme. özellikle arada belli bir mesafe varsa daha çabuk dikkat çekmek için kullanılır.
geleneksel türevi de "hop birader" olarak bilinir.
geleneksel türevi de "hop birader" olarak bilinir.
sanat yapıtlarını, sanatçıları, toplumu, belirli uzmanlık alanlarını dışarıdan bir gözle inceleyen kişinin analizleridir. bir de eleştiri denildiğinde akla gelen birçok sözcük var; yergi, tenkit, hiciv, taşlama, dokundurma, iğneleme, tariz...
(bkz: torbacı olup okumak)
(bkz: torbacı olup çocuk okutmak)
gibi alternatif senaryolara meyil veren başlık.
(bkz: torbacı olup çocuk okutmak)
gibi alternatif senaryolara meyil veren başlık.
(bkz: kemal sunal) filmi. komedi filmi ama öyle yergiler var ki... izledikçe daha bir enteresan geliyor.
(bkz: kadıköy)
askere gitmek.
güzel insanlardır.
yasal düzenin geri kalmış ya da gelişmekte olan ülkeler açısından tam bir göz boyama olgusu olduğunun açık bir kanıtı.
toplumun sağlıklı bir şekilde kendini sürdürebilmesi için en önemli kalemin hukukun değil "eğitim" olduğunu da gösterir.
toplumun sağlıklı bir şekilde kendini sürdürebilmesi için en önemli kalemin hukukun değil "eğitim" olduğunu da gösterir.
enteresan bir proje. anlamlı ve hatta öğrenciler ile çekilmiş kısa filmler ile çok etkili bir şekilde aşılanabileceğini düşünüyorum. Her değer için bir 2-3 dakikalık kısa film.
aslında zamanın iyi değerlendirilmediğinin bir göstergesidir. sürekli peşinde olabileceğiniz bir ilgi alanı tüm sorunu çözer. günümüzde o kadar çok alternatif var ki... buna da öyle tamamen vakti boşa geçirmemeyi değil tam tersine o vakti sistemli bir şekilde kullanmayı ifade ediyorum. insan hayatına o kadar çok şey sığdırabilir ki, kendini karbondioksit döngüsüne teslim etmesi hatadır.
izlediğinizde gerçek bir oyuncu izliyorsunuz hissi veren başarılı oyuncu. doğallığı ve samimiyeti ile de daha bir farklılaştığını söylemek mümkün.
zamanla daha da iyi oluruz inşallah.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?