4 yan kubbe ile destekli güzeller güzeli camimiz. Bu yüzden çıraklık eseri zaten. Etrafı gezilecek yerlerle dolu. Hemen arkası vefa. Hemen yanında İstanbul'daki tek burmalı minareye sahip camimiz. Tam karşısında en uzun isimli camimiz(pek bilinmez). Vezneciler'e doğru yürürseniz Mimar Sinan'ın suriçinin merkezi dediği taş.. Yakınlarında güzel bir kelle paçacı var efenim tavsiye ederim. Fatih Camii'ne doğru çıkarken cadde üstünde solda.
şimdiki şairler ilminin tozunu alabilse, onlara yeter de artar... 2 hafta kadar oluyor Hayati inanç şanlıurfa'ya geldi. Üstadı anlattı epeyce. Öğreneceğimiz çok şey var ama yazdıkları çoğumuz için kütüphanelerin raflarında bir süsten öteye gitmiyor, gidemiyor...
"Tutup kees'in kenarından, zerafetle bir höpürdet,
Desinler ayran içmekte bu emmi amma mahir ha."
Nabi
Desinler ayran içmekte bu emmi amma mahir ha."
Nabi
şair eşref'in şu dizelerini aklıma getirir:
Vakt-i istibdatta söz söylemek memnu idi
Ağlatırdı ağzını açsan hükümet ananı
Devr-i hürriyetteyiz şimdi değişti kaide
Söyletirler evvela, sonra s…..ler ananı
Vakt-i istibdatta söz söylemek memnu idi
Ağlatırdı ağzını açsan hükümet ananı
Devr-i hürriyetteyiz şimdi değişti kaide
Söyletirler evvela, sonra s…..ler ananı
Her insan yaşadığı acıyı bilir,
Kendi yağmurunda ıslanır
Bir başına.
Kendisine bestelenmiş
Hüzün dolu bir müziği dinler
Bir başına
Ömrü boyunca
Çok isterdim
Başka acıları da anlamayı
Yani insanları anlamayı
Başka müzikleri de dinlemek isterdim
En çok da annemin
En çok da babamın
Ama en çok da annemin müziğini
Dinlemek isterdim.
Farklı yağmurlarda da ıslanmak
Farklı keman, piyano sesleriyle
Hüzünlenerek gözlerimin göğünde
Yağmur yağmasını
Çok isterdim.
Lakin her insan
Kendi acısıyla yaşar,
Her insan yalnızdır
Bir yağmur damlası kadar yalnız.
Kendi yağmurunda ıslanır
Bir başına.
Kendisine bestelenmiş
Hüzün dolu bir müziği dinler
Bir başına
Ömrü boyunca
Çok isterdim
Başka acıları da anlamayı
Yani insanları anlamayı
Başka müzikleri de dinlemek isterdim
En çok da annemin
En çok da babamın
Ama en çok da annemin müziğini
Dinlemek isterdim.
Farklı yağmurlarda da ıslanmak
Farklı keman, piyano sesleriyle
Hüzünlenerek gözlerimin göğünde
Yağmur yağmasını
Çok isterdim.
Lakin her insan
Kendi acısıyla yaşar,
Her insan yalnızdır
Bir yağmur damlası kadar yalnız.
tam bir amme hizmeti. çok güzel düşünülmüş gerçekten :))
Halin icabına uygun söz söyleme kabiliyeti. Çok önemli bir kabiliyet bence. Her zaman gıpta etmişimdir belagat sahibi insanlara.
fatih sultan mehmet döneminde yaşamış kayserili divan şairi. diyor ki üstat:
"destimi kessen kalır daman-ı lütfunda elim
damenin kessen elimde kalır lutfun dameni"
(Ey sevgili! Elimi kessen lütuf eteğinde kalacak, karlıyım; yok eteğini kessen de gam değil, çünkü bu durumda da eteğin elimde kalacak yine kazançlıyım.)
"destimi kessen kalır daman-ı lütfunda elim
damenin kessen elimde kalır lutfun dameni"
(Ey sevgili! Elimi kessen lütuf eteğinde kalacak, karlıyım; yok eteğini kessen de gam değil, çünkü bu durumda da eteğin elimde kalacak yine kazançlıyım.)
toplam 3 kitaptan oluşan seri. hayati inanç'a ait seçmece beyitlerden oluşan güzel bir eser. açıklamaları gayet güzel.
şükrü erbaş'a ait muhteşem bir şiir. mutlaka kendi sesinden dinleyiniz.
Ayrılık ne biliyor musun?
Ne araya yolların girmesi,
Ne kapanan kapılar,
Ne yıldız kayması gecede,
Ne ceplerde tren tarifesi,
Ne de turna katarı gökte.
--------------------------
İnsanın içini dökmekten vazgeçmesi ayrılık!
--------------------------
İpi kopmuş boncuklar gibi yollara döktüğü gözlerini,
Birer damla düş kırıklığı olarak toplaması içine.
Ardında dünyalar ışıyan camlar dururken,
Duvarlara dalıp dalıp gitmesi.
Türküsünü söyleyecek kimsesi kalmamak ayrılık.
---------------------------
Ödünç sesle konuşan bir kalabalık içinde
Kendi sesiyle silinmek.
Birdenbire büyümesi
Gülüşü artık yaprak kıpırdatmayan bir çocuğun.
İnsanın yaşlandıkça kendi kuyusuna düşmesi
Bir kadının yatağına uzanan kül bağlamış bir gövde.
-----------------------------
Saçına rüzgar,
sesine ışık düşürememek kimsenin.
Parmaklarını sözüne pınar edememek
Uzaklarda bir adamın üşümesi
bir kadın dağlara daldıkça.
Işıklı vitrinlere bakmadan geçmek çarşılardan
Çiçekçilerden uzağa düşmesi insanın yolunun.
Evlerle sokaklar arasında bir ayrım kalmaması
Ayrılık yağmurdan vazgeçiş, sudan üşüme
Yalnızca gölge vermesi ağaçların
İyiliğin küfre dönmesi ayrılık.
Güneşin bir ceza gibi doğması dünyaya
Başını alıp gitmek gibi bir geri dönüş
İki adımından birisi insanın, sevincin kundakçısı,
Hüznün arması, süren korkusu inceliğin.
-----------------------------
Ayrılık, o küçük ölüm!
------------------------------
Usta dokunuşlarla bizi büyük ölüme hazırlayan.
-----------------------------
Şimdi anlıyor musun
gidişinin neden ayrılık olmadığını,
Bir yaprak düşmesi kadar ancak,
acısı ve ağırlığı olduğunu.
Bir toplama işleminin
sonucunu yazmak gibi bir değer taşıdığını.
Boşluğa bir boşluk katmadığını,
kar yağdırmadığını yaz ortasında....
---------------------------
Ayrılık, o köpüklü öpüşlerin ardından
kalkıp ağzını yıkadığında başlamıştı.
Ben bulutları gösterirken,
“Bulmacanın beş harfli bir yemek sorusuna”
yanıt aramanla halkalanmış,
“Aşkın şarabının ağzını açtım,
yar yüzünden içti murt bende kaldı”
Türküsü tenimde düğümlenirken,
odadan çıkışınla yolunu tutmuş,
Dağlarda öldürülen çocukların
fotoğraflarını kenara itip,
“Bu eteğin üstüne bu bluz yakıştı mı?”
Dediğinde varacağı yere varmıştı çoktan.
-----------------------------------
Ne mi yapacağım bundan sonra?
-------------------------------
Ayak izlerimi silmek için
sana gelen yolları tersinden yürüyeceğim önce.
Şiir okumayacağım bir süre,
Hediyelik eşya satan dükkanların
önünden geçmeyeceğim.
Senin için biriktirdiğim yağmur suyunu,
bir gül ağacının dibine dökeceğim.
Yeni bir yanlışlık yapmamak için
telefonlara çıkmayacağım
Ardı kuş resimli aynalar
arayacağım mahalle pazarlarında
Gençliğimi anımsamak için.
Emekli kahvehanelerinde yaşlılarla konuşarak,
Sonumu görmeye çalışacağım.
Fotoğraflarını güneşe koyacağım,
bir an önce solsun diye.
İçinde ay ışığı, iğde kokusu ve begonvil bulunan
Tüm resimleri duvarlardan indireceğim
Mican türküsünü asacağım yerlerine.
Falcı kadınlara inanmayacağım artık
Trafik polislerine adres sormayacağım.
Geleceğe ışık düşüren bir gülüşle
gülmeyeceğim kimseye.
Fesleğenden başka bir çiçek
Koymayacağım penceremin önüne.
Büyük kentlerin varoşlarında çırpınan
Üç milyon yurtsuza evimi açacağım.
Nerde bir kayıp, bir faili meçhul varsa
Bıraktığı acının yanına resmini asacağım.
Şaşırma! Yetimi korumak için
Yeni aşklar bulacağım kendime.
------------------------------------
Ne yapacağımı sanıyorsun ki?
-----------------------------------
Tenin tenime bu kadar sinmişken,
Ömrüm azala azala akarken önümde,
Gittiğin gerçek bu kadar herkese benzerken..
Senin korkularını,
benim inceliğimi doldurup yüreğime,
Bıraktığın boşluğu yonta yonta
binlerce heykelini yapacağım.
Ayrılık ne biliyor musun?
Ne araya yolların girmesi,
Ne kapanan kapılar,
Ne yıldız kayması gecede,
Ne ceplerde tren tarifesi,
Ne de turna katarı gökte.
--------------------------
İnsanın içini dökmekten vazgeçmesi ayrılık!
--------------------------
İpi kopmuş boncuklar gibi yollara döktüğü gözlerini,
Birer damla düş kırıklığı olarak toplaması içine.
Ardında dünyalar ışıyan camlar dururken,
Duvarlara dalıp dalıp gitmesi.
Türküsünü söyleyecek kimsesi kalmamak ayrılık.
---------------------------
Ödünç sesle konuşan bir kalabalık içinde
Kendi sesiyle silinmek.
Birdenbire büyümesi
Gülüşü artık yaprak kıpırdatmayan bir çocuğun.
İnsanın yaşlandıkça kendi kuyusuna düşmesi
Bir kadının yatağına uzanan kül bağlamış bir gövde.
-----------------------------
Saçına rüzgar,
sesine ışık düşürememek kimsenin.
Parmaklarını sözüne pınar edememek
Uzaklarda bir adamın üşümesi
bir kadın dağlara daldıkça.
Işıklı vitrinlere bakmadan geçmek çarşılardan
Çiçekçilerden uzağa düşmesi insanın yolunun.
Evlerle sokaklar arasında bir ayrım kalmaması
Ayrılık yağmurdan vazgeçiş, sudan üşüme
Yalnızca gölge vermesi ağaçların
İyiliğin küfre dönmesi ayrılık.
Güneşin bir ceza gibi doğması dünyaya
Başını alıp gitmek gibi bir geri dönüş
İki adımından birisi insanın, sevincin kundakçısı,
Hüznün arması, süren korkusu inceliğin.
-----------------------------
Ayrılık, o küçük ölüm!
------------------------------
Usta dokunuşlarla bizi büyük ölüme hazırlayan.
-----------------------------
Şimdi anlıyor musun
gidişinin neden ayrılık olmadığını,
Bir yaprak düşmesi kadar ancak,
acısı ve ağırlığı olduğunu.
Bir toplama işleminin
sonucunu yazmak gibi bir değer taşıdığını.
Boşluğa bir boşluk katmadığını,
kar yağdırmadığını yaz ortasında....
---------------------------
Ayrılık, o köpüklü öpüşlerin ardından
kalkıp ağzını yıkadığında başlamıştı.
Ben bulutları gösterirken,
“Bulmacanın beş harfli bir yemek sorusuna”
yanıt aramanla halkalanmış,
“Aşkın şarabının ağzını açtım,
yar yüzünden içti murt bende kaldı”
Türküsü tenimde düğümlenirken,
odadan çıkışınla yolunu tutmuş,
Dağlarda öldürülen çocukların
fotoğraflarını kenara itip,
“Bu eteğin üstüne bu bluz yakıştı mı?”
Dediğinde varacağı yere varmıştı çoktan.
-----------------------------------
Ne mi yapacağım bundan sonra?
-------------------------------
Ayak izlerimi silmek için
sana gelen yolları tersinden yürüyeceğim önce.
Şiir okumayacağım bir süre,
Hediyelik eşya satan dükkanların
önünden geçmeyeceğim.
Senin için biriktirdiğim yağmur suyunu,
bir gül ağacının dibine dökeceğim.
Yeni bir yanlışlık yapmamak için
telefonlara çıkmayacağım
Ardı kuş resimli aynalar
arayacağım mahalle pazarlarında
Gençliğimi anımsamak için.
Emekli kahvehanelerinde yaşlılarla konuşarak,
Sonumu görmeye çalışacağım.
Fotoğraflarını güneşe koyacağım,
bir an önce solsun diye.
İçinde ay ışığı, iğde kokusu ve begonvil bulunan
Tüm resimleri duvarlardan indireceğim
Mican türküsünü asacağım yerlerine.
Falcı kadınlara inanmayacağım artık
Trafik polislerine adres sormayacağım.
Geleceğe ışık düşüren bir gülüşle
gülmeyeceğim kimseye.
Fesleğenden başka bir çiçek
Koymayacağım penceremin önüne.
Büyük kentlerin varoşlarında çırpınan
Üç milyon yurtsuza evimi açacağım.
Nerde bir kayıp, bir faili meçhul varsa
Bıraktığı acının yanına resmini asacağım.
Şaşırma! Yetimi korumak için
Yeni aşklar bulacağım kendime.
------------------------------------
Ne yapacağımı sanıyorsun ki?
-----------------------------------
Tenin tenime bu kadar sinmişken,
Ömrüm azala azala akarken önümde,
Gittiğin gerçek bu kadar herkese benzerken..
Senin korkularını,
benim inceliğimi doldurup yüreğime,
Bıraktığın boşluğu yonta yonta
binlerce heykelini yapacağım.
hocam seni görmek ne güzel :)
bilmukabele:) kısa bir ara verdik askerlikten ötürü. bundan sonra devam inşallah.
(bkz: fildişi kule)
İzmir'e bağlı koyları çok güzel bir ilçe. İncirlikoy plajı bu yıl mavi bayrak almış. Tavsiye edilir.
İlçenin çıkışın da izmir'e doğru giderken saip köyü var. Kahvaltı yeri harika. İnsanları da çok güzel. Bir dede 2 yumurtayı tavuklarımın altına koymak için vermedin diyerek trip atıyordu bir köylüye :)
İlçenin çıkışın da izmir'e doğru giderken saip köyü var. Kahvaltı yeri harika. İnsanları da çok güzel. Bir dede 2 yumurtayı tavuklarımın altına koymak için vermedin diyerek trip atıyordu bir köylüye :)
Kafa dinlemek için güzel bir yer. Çanakkale'nin ayvacık ilçesine bağlı.
Çadırda kalınabilir. Pazarlık yapınca iyi fiyat düşüyorlar.
Çadırda kalınabilir. Pazarlık yapınca iyi fiyat düşüyorlar.
Kendimi bulduğum veya bulabileceğim her yazarı çok severim. Cemil meriç örnek verilebilir.
Ensest ilişki tanımını son derece yanlış buluyorum. Yapmayın yahu bu kadar aile var evlenmiş, çocukları olmuş. Bu tanım onlara bir hakaret olur. Kendi doğruları üzerinden bu kadar radikal söylemler yapılmasını hep yanlış bulmuşumdur. İslam hukukuna göre de helaldir. Kuran'da ayet de vardır nitekim.
Hayırlı bayramlar.
Sağ bek boşsa benim için uygundur. :)
Her mevki de oynarım sıkıntı yok
insanın öncelikle kendisiyle barışık olması öğütlendiği animasyon filmi. tavsiye edilir.
hayatımızı tabiri caizse ya kemiren ya da inşa edendir. istisnasız herkesin bir düşsel oyuncağı vardır. hatta onu aramak da düşsel bir oyuncaktır. bu bir hastalık asla değil, yığın içerisindeki hedefsiz bir insan olmadığını hatırlatan yegane nimet.
dil, lisan.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?