tam trabzonsporlu olmuş oldu. Hem gol attı hem kolbastı oynadı. Kolbastıyı oldukça güzel oynadı.
hırsız denince aklıma elif doğan türkmen geliyor. Tescilli hatta. Faturası bile var. Öde o faturayı vatandaş olarak sonra çamur at.
kendini müslüman adleden ben bu tarz insanların olmasından ciddi ölçüde mutluluk duyuyorum. Adam bi harika.
Meşhur olmayı taşıyabilen insanlardan biri. keşke galatasaray da oynasaydı.
Meşhur olmayı taşıyabilen insanlardan biri. keşke galatasaray da oynasaydı.
fenerin yarıştan koptuğu maç. Şimdi nasıl ağlayacak acaba aziz efendi.
günahım kadar sevmediğim futbolcu.
Türkiye de olan köyleri. Ne kadar doğru bilemedim.
http://devletimiz.blogcu.com/turkiye-deki-tatar-koyleri/6755880
O kadar yaşlandı ki artık dizi de sinemada oynamamalı. Bu eskimeye yüzü de dahil.
Gelsin isterim. Ara ara bende kızsam da bazı yazdıkları oldukça güzeldi. Bana katkı yapıyordu ciddi anlamda.
Hep neden seviyorum ben bu adamı derdim. Kan bağı bir artı bu sevgi ve saygıda.
Allah insana can verir. Allah ister biz oluruz. Babama sevgim ve saygım beni hayatla tanışmama vesile olduğu içindir.
Baba yaşam verir insana.
Allah insana can verir. Allah ister biz oluruz. Babama sevgim ve saygım beni hayatla tanışmama vesile olduğu içindir.
Baba yaşam verir insana.
Günahtır.
Kullanmaktan daha kötü olanı kullanmayı normal görmektir.
Alkolün tadını bilmeyen, nefret eden anne baba çocuklarına bir çift laf bile etmiyor.
Sonuç: ayık insan kalmadı etrafta.
Kullanmaktan daha kötü olanı kullanmayı normal görmektir.
Alkolün tadını bilmeyen, nefret eden anne baba çocuklarına bir çift laf bile etmiyor.
Sonuç: ayık insan kalmadı etrafta.
bir galatasaraylı olarak izlerken az bi heycan duyamadığım maç. Galatasaray ruhu diye bir şey var. Gol atarsın golü attırana koşup sarılırsın. Takımda bir bütünlük olur.
Bu adamlar bi acayip.
Bu adamlar bi acayip.
uzun zamandır beklediğimiz kar bu gece kendini göstermiş, durma da bari şöyle bi tadını çıkartalım, hasret kaldık doğrusu.
açıklamada bulunmuş.
Saat biraz geç biliyorum ama tam da şu anda söylemek istediğim şeyler var. Geçenlerde yeni anayasa referandumu ile ilgili, kimseyi kırmadan, birey olma hakkımı kullanarak, hür irademle fikrimi belirttim. Demokrasinin temel ve gerekli şartlarından biridir; fikrini ifade etmek. İşin teknik tarafı siyasi bir tartışmadır; ben bu ülkenin bir vatandaşı olarak, sadece görüşümü belirttim. Bu konu üzerinden, Atatürk ve vatan sevgimi hedef alan ithamlara maruz kaldım. Öncelikle söylemek isterim ki benim bu ülkeye ve Atatürk’e olan sevgimi, mesnetsiz ithamlarla sorgulamak ve yargılamak, kimsenin haddi değildir.
Ben Atatürk ilkelerini ve inandığım doğrularımı hayatımın her saniyesinde uygulamaya çalışan biriyim. Onun bize armağan ettiği bayramların, dünyanın her tarafında, onlarca coğrafyada, onlarca dilde kutlanmasına ve hatırlanmasına vesile olmuş biriyim aynı zamanda. Defalarca bayrağımızı, milyarların gözü önünde, Avrupa’nın ve dünyanın en büyük stadyumlarında sırtımda gururla taşıdım. Eleştiri hakkını kullanmak yerine bana hakaret eden, beni vatan hainliğiyle suçlayanlara, üstteki bilgileri hatırlatmak isterim. Ben 11 yaşında Bayrampaşa’dan çıktım. Ben hiçbir şeyi illa insanlar beni sevsin diye yapmadım. Ama ben hep çok sevdim; ülkemi, bayrağımı, takımımı, insanları, hayatı. Hayatım boyunca devletin herhangi bir kurumundan veya kişisinden ne tek bir şey istedim, ne de kendime menfaat sağladım. Benim vicdanım rahat, özgür ve hürdür. İnandığım doğruları her zaman söyledim, söylemeye de devam edeceğim. Ben bu ülkenin her bireyini; annem gibi, babam gibi, kardeşim gibi sevdim, sevmeye de devam edeceğim. Her eleştiriye tahammülüm var ama vatan sevgime, bayrağıma olan aşkıma yapılan hakarete tahammülüm yok. Bu hayat bana; benim gibi olmayanlarla, benim gibi düşünmeyenlerle birlikte barış içinde yaşamayı öğretti. Hepsinin başımın üzerinde yeri var. Bu ülke benim sevdam. Tekrar hatırlatmak istedim. Sevgiyle, saygıyla ve de mutlulukla…
Saat biraz geç biliyorum ama tam da şu anda söylemek istediğim şeyler var. Geçenlerde yeni anayasa referandumu ile ilgili, kimseyi kırmadan, birey olma hakkımı kullanarak, hür irademle fikrimi belirttim. Demokrasinin temel ve gerekli şartlarından biridir; fikrini ifade etmek. İşin teknik tarafı siyasi bir tartışmadır; ben bu ülkenin bir vatandaşı olarak, sadece görüşümü belirttim. Bu konu üzerinden, Atatürk ve vatan sevgimi hedef alan ithamlara maruz kaldım. Öncelikle söylemek isterim ki benim bu ülkeye ve Atatürk’e olan sevgimi, mesnetsiz ithamlarla sorgulamak ve yargılamak, kimsenin haddi değildir.
Ben Atatürk ilkelerini ve inandığım doğrularımı hayatımın her saniyesinde uygulamaya çalışan biriyim. Onun bize armağan ettiği bayramların, dünyanın her tarafında, onlarca coğrafyada, onlarca dilde kutlanmasına ve hatırlanmasına vesile olmuş biriyim aynı zamanda. Defalarca bayrağımızı, milyarların gözü önünde, Avrupa’nın ve dünyanın en büyük stadyumlarında sırtımda gururla taşıdım. Eleştiri hakkını kullanmak yerine bana hakaret eden, beni vatan hainliğiyle suçlayanlara, üstteki bilgileri hatırlatmak isterim. Ben 11 yaşında Bayrampaşa’dan çıktım. Ben hiçbir şeyi illa insanlar beni sevsin diye yapmadım. Ama ben hep çok sevdim; ülkemi, bayrağımı, takımımı, insanları, hayatı. Hayatım boyunca devletin herhangi bir kurumundan veya kişisinden ne tek bir şey istedim, ne de kendime menfaat sağladım. Benim vicdanım rahat, özgür ve hürdür. İnandığım doğruları her zaman söyledim, söylemeye de devam edeceğim. Ben bu ülkenin her bireyini; annem gibi, babam gibi, kardeşim gibi sevdim, sevmeye de devam edeceğim. Her eleştiriye tahammülüm var ama vatan sevgime, bayrağıma olan aşkıma yapılan hakarete tahammülüm yok. Bu hayat bana; benim gibi olmayanlarla, benim gibi düşünmeyenlerle birlikte barış içinde yaşamayı öğretti. Hepsinin başımın üzerinde yeri var. Bu ülke benim sevdam. Tekrar hatırlatmak istedim. Sevgiyle, saygıyla ve de mutlulukla…
Fetöcüler soru çalmışlar, kaymakam olmuşlar...
Hayat boyu çalıntı soruyla kaymakamlık, yargıçlık, subaylık filan yapmak nasıl bir duygu acaba? Her halde berbat bir aşağılık kompleksi her sabah aynaya baktığında gelir bunların içine oturur. Sonra günü gelip, şapşal bir fetö abisi yukarıdan gelen talimatı ilettiğinde de gereğini yaparlar... Çekilen bunca acı, bunca kompleks işte bugün içindi diyerek... Öyle midir, yoksa o kadar bile muhasebe yapmazlar mı? ne bilelim...
Hayat boyu çalıntı soruyla kaymakamlık, yargıçlık, subaylık filan yapmak nasıl bir duygu acaba? Her halde berbat bir aşağılık kompleksi her sabah aynaya baktığında gelir bunların içine oturur. Sonra günü gelip, şapşal bir fetö abisi yukarıdan gelen talimatı ilettiğinde de gereğini yaparlar... Çekilen bunca acı, bunca kompleks işte bugün içindi diyerek... Öyle midir, yoksa o kadar bile muhasebe yapmazlar mı? ne bilelim...
Herkes istemiş... Özal, Demirel, Türkeş, Erbakan, Yazıcıoğlu... Amma şu da var ki; Ben başkana başkan demem başkan benim olmayınca... Demirel kendisi için istediği başkanlığı, bugün yaşasa ister miydi acaba?
tık tık
tık tık
Okumak birçok insan için hayattan, sorunlarla yüzleşmekten kaçmanın bir yolu.. tıpkı sürekli film izlemek, bilgisayarda oyun oynamak gibi... uyuşturucu gibi... Yıllar önce bir dostum bana şöyle söylemişti: Kitapları okumak var, bir de kitapların seni okuması var! İkincisinden olmamaya dikkat et. Bu yüzden çok okumak, herşeyi okumak değil, okuduğunu gerçekten okumak önemli. Nice insanın, bana tavsiye ettiği kitaptan, makaleden çok az şey anladığını görmüşümdür. Tersi de olmuştur mutlaka. Bugün bizim toplumda okumamak büyük sorun ama başka bir sorun da okudukları üzerinde konuşmayan, tartışmayan, böylece okuduklarını yeniden üretemeyen okur tipi... Bunları en çok fuarlarda ve büyük kitapçılarda görürsünüz. Şüpheli gözlerle uyuşturucu satıcısı arayan kullanıcı gibidirler... Çeşit çeşit okur tipleri de var tabii. Burada Borges üstadı hatırlamanın tam sırası. Ne diyordu: \"İyi okur iyi yazardan daha az bulunur.\"
http://www.dusunbil.com/schopenhauer-her-bos-vakitte-okumak-insani-ahmaklastirir-zihni-felc-eder/
http://www.dusunbil.com/schopenhauer-her-bos-vakitte-okumak-insani-ahmaklastirir-zihni-felc-eder/
Bu, evet diyenler de birşey bilmiyor anlamıyor diyen ve aslında kendilerinin hiç bakmadığı, bunlar istiyorsa vardır bize bir zarar diyerekten muhalefet ettikleri başkanlık sistemi kısaca şu şekilde arkadaşlar. Soran olursa..
-Üniter yapıda(bölünme hikayesinin olmadığı),
- Cumhurbaşkanının daha az sayı ile hertürlü suçtan yargılanabilir olduğu-normalde sadece vatana ihanetten yargılanabilir-,
- Yüce divanda suçlu olursa yeni seçim yapılmasını düzenleyen,
- Yargının sivilleşmesini sağlayan,
- Askeri mahkemeleri kaldıran,
- Hakimler savcılar kurulunda avukatların da bulunabileceği - demekki avukatsız olmuyor -,
- Yasama yetkisinin yine Meclis'te olduğu,
- Yürütmenin yine Meclis tarafından denetlendiği,
- Koalisyonları tarihe gömen,(EN ÖNEMLİSİ)
- Güçlü, kararların hızlı uygulanabilir olmasını sağlayan bir mekanizma getiren,
- Vesayet makamlarını tarihe gömen,
- Milletvekillerinin parti parti gezemeyeceği,
- Seçim vaadleri ile ülke ekonomisine verilen zararı engelleyecek,
- Darbe yapmak, terör estirmek isteyenlerin hevesini alamayacağı,
- Daha geniş tabandan destek alması gereken kişilerin yürütme organını kullanabileceği, Cumhurbaşkanı olabileceği,
- Muhalefetin de bir aday etrafında toplanıp temsil gücünü arttırabileceği,
- Bütün güçlü devletler tarafından uygulanan,
- Son olarak REİS TARAFINDAN DA TERCİH EDİLEN( küçük ama gönülden gelen çok önemli bir tercih sebebi)bir sistem.
-Üniter yapıda(bölünme hikayesinin olmadığı),
- Cumhurbaşkanının daha az sayı ile hertürlü suçtan yargılanabilir olduğu-normalde sadece vatana ihanetten yargılanabilir-,
- Yüce divanda suçlu olursa yeni seçim yapılmasını düzenleyen,
- Yargının sivilleşmesini sağlayan,
- Askeri mahkemeleri kaldıran,
- Hakimler savcılar kurulunda avukatların da bulunabileceği - demekki avukatsız olmuyor -,
- Yasama yetkisinin yine Meclis'te olduğu,
- Yürütmenin yine Meclis tarafından denetlendiği,
- Koalisyonları tarihe gömen,(EN ÖNEMLİSİ)
- Güçlü, kararların hızlı uygulanabilir olmasını sağlayan bir mekanizma getiren,
- Vesayet makamlarını tarihe gömen,
- Milletvekillerinin parti parti gezemeyeceği,
- Seçim vaadleri ile ülke ekonomisine verilen zararı engelleyecek,
- Darbe yapmak, terör estirmek isteyenlerin hevesini alamayacağı,
- Daha geniş tabandan destek alması gereken kişilerin yürütme organını kullanabileceği, Cumhurbaşkanı olabileceği,
- Muhalefetin de bir aday etrafında toplanıp temsil gücünü arttırabileceği,
- Bütün güçlü devletler tarafından uygulanan,
- Son olarak REİS TARAFINDAN DA TERCİH EDİLEN( küçük ama gönülden gelen çok önemli bir tercih sebebi)bir sistem.
Güzel yılların olsun
Soros'un çocukları Trump'a karşı... Aynı anda birçok ülkede... Orak çekiç ABD'de iş görüyor. Dünyanın başka yerlerinde başka metaforlar. Niçin? Trump globalcilere savaş açtı. ABD'yi bir ulus devlet olarak yeniden yapılandıracağını ilan etti. Dünya ölçeğinde de ulus devletlerin egemenlik haklarına saygı göstereceğini açıkladı. Ne kadar güvenilebilir ayrı bahis, fakat bu 90 sonrası dünyada büyük bir paradigma değişikliğine işaret ediyor. 90 sonrası dev şirketlerin para babası agaları \"dünya bizim köyümüz, sınır, devlet, kültür, din vs. tanımayız, her yere girer ve kanını emeriz\" dediler ve teknolojik gelişmelerin baş döndürücü hızı karşısında apışıp kalan devletlere boyun eğdirerek bunu yaptılar. Bu arada ABD'nin içini yeterince doyurmayı ihmal ettikleri için Trump bu açığı iyi kullandı ve başkanlığa yerleşti. Şimdi parayı geri toplayacağım ve ABD için kullanacağım, uzakdoğu'da şirketlerin çok kar etmeleri beni ilgilendirmiyor diyor. Globalciler medya ve sosyal ağlarla onu Rus ajanı, kadın düşmanı ve faşist olmakla suçladı. Tam bir şeytanlaştırma. Soros bunu birçok ülkede başardı, bizde de geziden itibaren Erdoğan'a karşı yaptılar ama yemedi... Eğer, Trump açıklamalarına göre davrabilirse, Türkiye ekonomik olarak sıkıntı yaşayacak fakat güvenlik noktasında rahatlayacak diye düşünüyorum.
yeni başkan.
Görevi almadan önce kiliseye gitti sonra incile el basarak yemin etti.
Bizim cuhmurbaşkanımız Ayasofyada iki rekat namaz kılıp Kuran'a el basıp yemin edip görevini alsa,
O cumhurbaşkanını topa tutarlar, laiklik elden gidiyor diye topa tutarlar.
Görevi almadan önce kiliseye gitti sonra incile el basarak yemin etti.
Bizim cuhmurbaşkanımız Ayasofyada iki rekat namaz kılıp Kuran'a el basıp yemin edip görevini alsa,
O cumhurbaşkanını topa tutarlar, laiklik elden gidiyor diye topa tutarlar.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?