yakbenivatankurtulsun

atıf yılmaz'ın yönettiği başrollerini tarık akan ve necla nazır'ın paylaştığı bir film. değişik bir film çekimi, ilerleyişi ve film içerisindeki uzman görüşleri açısından. yaşanmış bir olaydan uyarlanmış. şöyle ki tarık akan ve necla nazır evlenir. daha sonraları bir iftira ile tarık akan hapse düşer. ve "eğer hapisten çıkarsam" diye bir adak adar. ve devamında bu adağı gerçekleştirme veya gerçekleştirmeme süreci. bence fena bir film değil izlenebilir.

birinden fena halde dayak yemiş veya bir başkası tarafından kötülük edilmiş kişinin feryadı.

her sınıfta bir tane bulunur.

(bkz: dede korkut)

the old turkiye is the new turkiye. i am sorry to say, not change.

not: turkiye yazmayı tercih ederim.

"siz gidin ben shredder ile yeraltından geliyorum." diye cevap vereceğim kişinin sözü. shredder ustayı tanımıyorsa ayıp eder.

troll ne arar la bura'da. adam bildiğin iman etmiş.

özel harp dairesi tarafından 1950'li yıllarda kurulmuş devletin en derin ve karmaşık yapılarından biri. devletin şehirlerdeki gizli personelleri. bunlar harp halini için görevlendirilmiş olsada, sulh zamanında da devletin dengesini sağlamak için faaliyete geçirildiği söylenmektedir. tabiki bunu tsk ve diğer kurumlar yalanladı. bu kuvvete dahil olanların birbirlerinden haberleri yoktur. sokaktaki herhangi biri olabilir. arkadaşınız, mahallenizdeki bakkal ve hatta babanız bile. bazı önceden belirlenmiş parola gibi şeylerle harekete geçirilir ve görevlerini gerçekleştirirler. devletin içerisinde olumsuz hadiselerde beyaz kuvvetlerin parmağı olduğu söylenir. hrant dink, rahip santora cinayeti, zirve katliamı gibi. zaten zirve katliamı faillerinden biri beyaz kuvvetlere dahil olduğunu söylemiştir. ancak herhangi bir belge olmadığından netlik kazanamamıştır. başkaları da söyletmiş olabilir, yapının deşifre olması için. gezi olaylarını beyaz kuvvetlerin çıkardığı iddia edilmiştir. ilk defa beyaz kuvvetlerin varlığını 1970'li yılların sonlarında başbakan bülent ecevit farketmiştir. ancak girişimleri boşa çıkmıştır. kimisi savaş halinde seferberlik olaylarının hızlandırılması ve organizesi için olduğunu, kimisi devletin dengesini sağlamak için faaliyet yürüttüğünü, kimisi abd ve nato güdümüyle yükseliş zamanında kaos ortamı yaratmak için faaliyete geçirildiğini söylüyor.

(bkz: siyah kuvvetler)

(bkz: turuncu kuvvetler)

1950'li yıllarda özel harp dairesi tarafından arazide faaliyet göstermek için kurulmuş kuvvet. askerliğini komando olarak yapmış askerler arasından seçilir. belli dönemlerde eğitim için çağrılırlar ve eğitim sonunda normal hayatlarına devam ederler. seferberlik zamanında hizmet etmek için eğitilirler.

(bkz: beyaz kuvvetler)

(bkz: turuncu kuvvetler)

beyaz kuvvetler ve siyah kuvvetlerden yeterliliklerini kaybettikleri için ilişiği kesilenler.

limon çekideği ile ilgili bir olay yazacağım, her duyduğumda aklıma geliyor.
yer: trabzon - akçaabat - cemil usta restaurant

cemil usta'da salatanın yanına gelen limon, çekirdekler salatanın içerisine düşmesin diye ince bir fileye sarılmış halde gelir. şimdi restauranta gidiyorlar, salata geliyor, adam limonun üzerindeki fileyi çıkarıyor o sırada garson geliyor ve;

-efendim o file çekirdekler salatanın içine düşmesin diye çıkarmanıza gerek yok.
durur mu laz cevabı yapıştırmış:

+biliyorum ama ben çekirdekli seviyorum.

bu anekdotu arkadaşım anlattı. onun birlikte gittiği biri söylemiş.

osmanlı'nın macaristan budin'de ki son valisidir. yaklaşık doksan bin kişilik haçlı ordusuna, on bin kişilik savunma kuvveti ile üç ay budin'i savunmuştur. 18 taarruzu püskürtmüştür. en sonunda bir öğle namazından sonra " şehitlik ne için vardır, işte bugün için" diyerek askerleriyle kılıçlarını kuşanarak son savaşını vermiş ve 70 yaşında şehit düşmüştür. bugün macaristan'da şehit düştüğü yerin yakınlarında temsili mezar taşı vardır. mezar taşında şöyle yazmaktadır.

"145 yıllık türk egemenliğinin son buda valisi abdurrahman abdi arnavut paşa, bu yerin yakınında 1686 eylül ayının 2. günü öğleden sonra yaşamının 70. yılında maktul düştü. kahraman düşmandı, rahat uyusun!"

sevinmeleri.
böyle zıplar yerinde, ellerini iki yana açar, bir gülümseme gelir yüzüne -allahım sana geliyorumluk-, acayip bir tona evrilir sesi. işte o an bu detaylarlardan biri kanaatimce.

en büyük müsebbibi aşiretler olan üzücü hadise. kendi kurulu ağalık düzenlerinin bozulmasını istemeyen, vergi vermeyen, askere gitmeyen devlete karşı mükellefiyetlerini yerine getirmeyen aşiretlerin silahlanıp, devlete isyan etmesi ve karakolları basıp askerlerimizi şehit etmesiyle başlatılan müdahalelerin sonucudur bu katliam. devlet gerekeni yapmıştır, lakin abartmıştır. belki de o dönem gereken buydu. görüyoruz ki ilk isyanın bastırılmasından sonra birkaç deneme daha oluyor.

edit: 1000 yıldır bu topraklarda varolanları, işgalci gözüyle bakanları hala görmekteyiz. ne kemalistim, ne de ırkçı. sadece doğru olanın bu olduğunu düşünüyorum. çoluk, çocuğun katillerini savunmak değildir bu. ağalık yaparak kendi halkını ezen bir topluluk bu zulmu zaten yapıyordu.

bu darbeyi, daha kötü hadiselerin yaşanmasına engel olan, art niyetli adamlar tarafından yapılan kötü bir hadise olarak niteliyorum.
dönemin gelişmelerine şöyle bir baktığımızda, ideolojik çatışmalar çığırından çıkmış, fiili çatışmalara dönmüştü. insanlar birbirini katletmeye başlamıştı. sadece saati sağ/sol koluna taktı diye insanlar öldüresiye dövülmüş, ve hatta öldürülmüştü. sabah sağcıyı öldüren silah, akşam solcuyu öldürüyordu. sokaklarda gezmek zor, tanımadığın semtlere girmek imkansız hale gelmişti. böylesine karanlık bir dönemdi. -bu olaylar darbeye zemin hazırlamak için bazı güçler tarafından azdırılmışta olabilir.- şimdi bu kenan evren darbeyi yapmasaydı, bu olayların son bulması imkansız gibi bir şeydi. ilerisi fazlasıyla karanlıktı. tabiki bu adan işi abartmış, canlara kıymış, işkenceler yapmıştır. bunların savunulacak tarafı yok.
not: bu bir darbe övgüsü değildir. ama maalesef gerekli bir adımdır. bugün yine insanlar neden saçını sağ/sola yatırdın, niye benim gibi düşünmüyorsun diye birbirini kesmeye başlarsa yine olmalı.

felak, nas okuyarak karşılık ver.

(bkz: iyi vs kötü)

televizyonda izlerdim eskiden murat çobanoğlu ve aşıkları. leb değmez yaparlardı. benden evde denerdim ama iğneyle değil batmayacak bir şeyle. güzel söylerdi yürekten söylerdi rahmetli. bir gece rüyasında bade içirilerek aşıklık macerasına başlamıştır.
allah rahmet eylesin.

bunu da bazen aralara sıkıştırırdı.

yatan karı yatan karı
dağların yatan karı
yigidi tez öldürür
erkenden yatan karı.

dudak harfleri olan "m,v,p,b,f" yi kullanmadan konuşmak şiir yazmak, aşıklar arasında da atışmaktır.
aşıklar arasında şöyle olur;

iki dudak arasına iğne konur, atışmaya başlanır. bu harfleri kullananın dudağına batar ve yenilir o kişi.

yeterli değildir. lakin, akit, zaman ve posta okuyanın kültür seviyesi hakkında bir yorumda bulunursanız haksız çıkma ihtimaliniz çok düşüktür.