Piyade Kurmay Albay Sait Ertürk
15 Temmuz gecesi kendi insiyatifiyle yanına aldığı 1 polis ve 2 uzman çavuşla birlikte 66. Zırhlı Tugay Komutanlığı'na gitmiş, buradaki zırhların ve darbecilerin dışarı çıkmasını engellemiş ve çıkan çatışmada şehit düşmüştür. Şehit Albay'ın o gece yanında götürdüğü defterinde kendi el yazısıyla yazdığı, Yahya Kemal Beyatlı'nın şu dörtlüğü bulunuyordu:
"Şu kopan fırtına Türk ordusudur ya Rabbi,
Senin uğrunda ölen ordu budur ya Rabbi,
Ta ki yükselsin ezanlarla müeyyed namın,
Galip et, çünkü bu son ordusudur İslam'ın."
1- Ömer Halisdemir'in yerinde ben olsam o emri yerine getirebilir miydim acaba?
2- Gölbaşında bomba ile yakılan 54 özel harekat polisinden biri de benim oğlum olsa ne yapardım?
3- Acıbademde sokak ortasında vurulan muhtarın yerinde ben olsam ailem ne hissederdi?
4- Üstünden tank geçen, cesedi asfalta yapışan, beyni parçalanan benim eşim olsaydı halim nice olurdu?
5- Köprüde sıkılan tank mermileri benim torunumu şehit etse ne hissederdim?
6- Kazan'da bir kolumu, bir bacağımı kaybetsem ne iş yapardım?
7- Gözleri bağlanıp kafasına sıkılan terörle mücadele daire başkanının yerinde ağabeyim olsa ailemiz bunu nasıl atlatırdı?
8- Hainler başarılı olsa, iç savaş çıksa ben nasıl davranırdım?
vs.vs....
Evet... 15 Temmuz'u yad ederken bir kendi kendine bu soruları soranlar var...
Bir de... Evet bir de... Üç beş ay hapis yattığı için, işini kaybettiği için Dünyadan ve herkesten nefret eden, keşke bu darbe başarılı olsaydı da benim başıma bu gelmeseydi... diye düşünen bir tip var. Fetö bizi nasıl kullanmış, nasıl zihnimizi duygumuzu istismar etmiş. demek yok. İşimi kaybettim ama hayatımın geri kalanını ve ahiretimi kurtardım... diyen yok! (Varsa da çok az)
Bir de Fetöcü olmayan, normalde dünya yansa bir kalbur samanı da yanmayan, yani 15 Temmuz'un acısını bir an bile hissetmeyen... Fakat güya Fetöcülere merhamet hissi duyan kalın kafalılar var. Beyni tank paletleri altında parçalanan gencecik insanı umursamayan ama askeri liseden atılan komşu çocuğuna üzülen bir tip bu! Polislikten atılana üzülen, ama şehit polisin hakkını hukukunu zerre kadar düşünmeyen bir tip... Öğretmenlikten atılana üzülen ama böyle bir öğretmen benim çocuğumu vatanını bombalayan hainler gibi bir haşhaşi yapsa ben ne yapardım? Diye aklına getirmeyen bir tip...
Hasılı kelam, profesyonel muazzam bir medya operasyonu ile 15 Temmuz faciası toplumun birçok kesimi için unutulmuş, unutturulmuş bir masala dönüştürüldü... Bazılarına göre iş Fetöcülere üzülmeye kaldı... En çok da eğitimli, sözümona kendini bilinçli vatandaş sanan, kül yutmaz havasında kişiler bu halde. Gariban, sütü temiz, her devrin mazlum ve mağduru Anadolu insanı için ise, herşey çok berrak! Bunlar başarılı olsa mahalle bakkalına bile emniyet içinde gidemeyeceğini bilen teyzelere selam olsun!
2- Gölbaşında bomba ile yakılan 54 özel harekat polisinden biri de benim oğlum olsa ne yapardım?
3- Acıbademde sokak ortasında vurulan muhtarın yerinde ben olsam ailem ne hissederdi?
4- Üstünden tank geçen, cesedi asfalta yapışan, beyni parçalanan benim eşim olsaydı halim nice olurdu?
5- Köprüde sıkılan tank mermileri benim torunumu şehit etse ne hissederdim?
6- Kazan'da bir kolumu, bir bacağımı kaybetsem ne iş yapardım?
7- Gözleri bağlanıp kafasına sıkılan terörle mücadele daire başkanının yerinde ağabeyim olsa ailemiz bunu nasıl atlatırdı?
8- Hainler başarılı olsa, iç savaş çıksa ben nasıl davranırdım?
vs.vs....
Evet... 15 Temmuz'u yad ederken bir kendi kendine bu soruları soranlar var...
Bir de... Evet bir de... Üç beş ay hapis yattığı için, işini kaybettiği için Dünyadan ve herkesten nefret eden, keşke bu darbe başarılı olsaydı da benim başıma bu gelmeseydi... diye düşünen bir tip var. Fetö bizi nasıl kullanmış, nasıl zihnimizi duygumuzu istismar etmiş. demek yok. İşimi kaybettim ama hayatımın geri kalanını ve ahiretimi kurtardım... diyen yok! (Varsa da çok az)
Bir de Fetöcü olmayan, normalde dünya yansa bir kalbur samanı da yanmayan, yani 15 Temmuz'un acısını bir an bile hissetmeyen... Fakat güya Fetöcülere merhamet hissi duyan kalın kafalılar var. Beyni tank paletleri altında parçalanan gencecik insanı umursamayan ama askeri liseden atılan komşu çocuğuna üzülen bir tip bu! Polislikten atılana üzülen, ama şehit polisin hakkını hukukunu zerre kadar düşünmeyen bir tip... Öğretmenlikten atılana üzülen ama böyle bir öğretmen benim çocuğumu vatanını bombalayan hainler gibi bir haşhaşi yapsa ben ne yapardım? Diye aklına getirmeyen bir tip...
Hasılı kelam, profesyonel muazzam bir medya operasyonu ile 15 Temmuz faciası toplumun birçok kesimi için unutulmuş, unutturulmuş bir masala dönüştürüldü... Bazılarına göre iş Fetöcülere üzülmeye kaldı... En çok da eğitimli, sözümona kendini bilinçli vatandaş sanan, kül yutmaz havasında kişiler bu halde. Gariban, sütü temiz, her devrin mazlum ve mağduru Anadolu insanı için ise, herşey çok berrak! Bunlar başarılı olsa mahalle bakkalına bile emniyet içinde gidemeyeceğini bilen teyzelere selam olsun!
Ehl-i gaflet zanneder ki yığdığum eşya benim
Bilmez o mağlub-u gaflet bir kuru kavga benim
Alvarlı Muhammed Lütfi hz.
Bilmez o mağlub-u gaflet bir kuru kavga benim
Alvarlı Muhammed Lütfi hz.
Tercih döneminde Prof.Dr.Haluk Dursun Hocadan gençlere tavsiyeler:
"KİMLER İŞE ALINIR?
Sevgili gençlerimiz size kamuda üst düzey yönetici sıfatıyla uzun yıllar bulunan bir ağabeyiniz olarak bazı tavsiyelerde bulunmak istiyorum.
Ne okuduğunuz kadar nerede okuduğunuz da önemlidir.Üniversite tercihi bu açıdan en hassas seçiminiz olacaktır.Marka değeri yüksek olan bir üniversite'yi bitirmiş olmak şansınızı yükseltir.Mümkünse yabancı dille eğitim yapan uluslararası bilinmişliği olan bir okul olsun.
Hukuk ve ekonomi temel ve mesleki ağırlığı olan fakültelerdir.Uluslararası ilişkiler ve siyasal bilgiler öyle değildir. Arkeoloji ve sanat tarihi meslektir. Tarih ise değildir.Mühendis her zaman tarihi öğrenebilir, ama tarihçi mühendislik öğrenemez...
Kendi dilinizde iyi ve doğru okumayı, yazmayı,tarihi,edebiyatı, sosyolojiyi, felsefeyi, din kültürünü, güzel sanatları, mimariyi mesleğiniz ne olursa olsun ihmal etmeyin.
Güzel giyinmek,bakımlı olmak kadar, güzel konuşmak,güzel bakmak ve güzel gülmek de önemlidir. Can kulağıyla dinlemek ve not almayı,cep telefonu kapalı olarak görüşmelere girmeyi de unutmayınız.."
"KİMLER İŞE ALINIR?
Sevgili gençlerimiz size kamuda üst düzey yönetici sıfatıyla uzun yıllar bulunan bir ağabeyiniz olarak bazı tavsiyelerde bulunmak istiyorum.
Ne okuduğunuz kadar nerede okuduğunuz da önemlidir.Üniversite tercihi bu açıdan en hassas seçiminiz olacaktır.Marka değeri yüksek olan bir üniversite'yi bitirmiş olmak şansınızı yükseltir.Mümkünse yabancı dille eğitim yapan uluslararası bilinmişliği olan bir okul olsun.
Hukuk ve ekonomi temel ve mesleki ağırlığı olan fakültelerdir.Uluslararası ilişkiler ve siyasal bilgiler öyle değildir. Arkeoloji ve sanat tarihi meslektir. Tarih ise değildir.Mühendis her zaman tarihi öğrenebilir, ama tarihçi mühendislik öğrenemez...
Kendi dilinizde iyi ve doğru okumayı, yazmayı,tarihi,edebiyatı, sosyolojiyi, felsefeyi, din kültürünü, güzel sanatları, mimariyi mesleğiniz ne olursa olsun ihmal etmeyin.
Güzel giyinmek,bakımlı olmak kadar, güzel konuşmak,güzel bakmak ve güzel gülmek de önemlidir. Can kulağıyla dinlemek ve not almayı,cep telefonu kapalı olarak görüşmelere girmeyi de unutmayınız.."
Erdoğan'a suikast timindeki bu köpek duruşmaya üzerinde HERO yani kahraman yazan bir tişörtle getiriliyor... Bunlar için yürüyenler başta, bütün devlet millet düşmanı kesimler çok iyi biliyor ki, bu ülkenin her kurumunda hala CIA-FETÖ vesayeti var!
Hala göremeyene herifler bağıra bağıra gösteriyor... Milletin can siperane fedakarlığı sayesinde bugün koltuklarda oturanlar biraz ciddi olun.! Biraz utanın.. Bence o cezaevinden itibaren bunu gören, getiren, götüren bütün yetkili personel işten atılmalı... Memlekette bir sürü işsiz vatansever genç var.
Hala göremeyene herifler bağıra bağıra gösteriyor... Milletin can siperane fedakarlığı sayesinde bugün koltuklarda oturanlar biraz ciddi olun.! Biraz utanın.. Bence o cezaevinden itibaren bunu gören, getiren, götüren bütün yetkili personel işten atılmalı... Memlekette bir sürü işsiz vatansever genç var.
Üstad Necip Fazıl, 60 sene evvel böyle yazmış. Allah'tan bugün dizleri dışarda bırakan yırtık blue jeanleri ve göbeği fora eden T-Shirt'leri görmemiş...
Daha önce okumuştum. Tekrar daha büyük bir zevkle okuyorum. Üstadın dilinden 1940'ların İstanbul hayatı... Hayal ötesi tasvir ve teşbihlerle İstanbul İstanbul...
Herif haşa Allah'la, Peygamber Efendimizle görüşerek yurt ve dünya sorunlarını ele aldığını iddia eden bir yalancı... Abdullah Gül'le görüştük demiş çok mu?
"Abdullah Gül'den FETÖ liderine çok sert cevap!
11. cumhurbaşkanı Abdullah Gül, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'le hiçbir zaman görüşmediğini açıkladı. / 12.07.2017 16:16
Abdullah Gül'den FETÖ liderine çok sert cevap!
11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'le görüştükleri iddiasına ilişkin, hayatının hiçbir döneminde yakınlık duymadığı FETÖ elebaşıyla Başbakanlık, Dışişleri Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı görevleri süresinde kesinlikle bir görüşmesi olmadığını bildirdi.
Terörist başı Gülen, bir Amerikan radyosuna verdiği demeçte Abdullah Gül'ün kendisini ziyaret ettiğini söylemişti.
Batı medyasına konuşan terörist başının açıklamalarına tepki gösteren Gül, FETO'ya yakınlık duymadığını da vurguladı:
"KESİNLİKLE BİR GÖRÜŞMEM OLMADI"
"Düşünce, din ve siyaset anlayışım açısından hayatımın hiçbir döneminde yakınlık duymadığım bu örgüt lideri ile; Başbakanlığım, Dışişleri Bakanlığım ve Cumhurbaşkanlığı görevlerim süresinde kesinlikle bir görüşmem olmamıştır. Kamuoyunun bilgisine.”
"Abdullah Gül'den FETÖ liderine çok sert cevap!
11. cumhurbaşkanı Abdullah Gül, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'le hiçbir zaman görüşmediğini açıkladı. / 12.07.2017 16:16
Abdullah Gül'den FETÖ liderine çok sert cevap!
11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'le görüştükleri iddiasına ilişkin, hayatının hiçbir döneminde yakınlık duymadığı FETÖ elebaşıyla Başbakanlık, Dışişleri Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı görevleri süresinde kesinlikle bir görüşmesi olmadığını bildirdi.
Terörist başı Gülen, bir Amerikan radyosuna verdiği demeçte Abdullah Gül'ün kendisini ziyaret ettiğini söylemişti.
Batı medyasına konuşan terörist başının açıklamalarına tepki gösteren Gül, FETO'ya yakınlık duymadığını da vurguladı:
"KESİNLİKLE BİR GÖRÜŞMEM OLMADI"
"Düşünce, din ve siyaset anlayışım açısından hayatımın hiçbir döneminde yakınlık duymadığım bu örgüt lideri ile; Başbakanlığım, Dışişleri Bakanlığım ve Cumhurbaşkanlığı görevlerim süresinde kesinlikle bir görüşmem olmamıştır. Kamuoyunun bilgisine.”
Bunlar gerçekten alçak... 15 Temmuz'la ilgili afişler hazırlanmış. Diyorlar ki, Nasıl olur da asker üniforması kullanırsınız bu afişlerde? Baktım uniformaların üstünde bayrak, işaret, bir birliğin arması gibi birşey yok... Sadece kamuflaj kıyafetiyle halka saldıran darbeciler ve milletin onlara karşı direnişi resmedilmiş...
Ne yapılacaktı? Uzaylılar mı yaptı bu darbeyi? Adam gibi söyleyin "gitti gül gibi darbe" diye. Bunu deyin daha gerçek birşey söylemiş olursunuz. Gerici halk, darbeye dur diyerek aydınlık geleceğimizi çaldı. deyin.
İstiyorlar ki, 15 Temmuz unutulsun, askerden, tanktan, fetöden, son üç yılda bu hainlerden medet uman, darbe brkleyen alaçaklardan kimse bahsetmesin... 15 Temmuz bir rüya idi. Zaten darbeyi Tayyip'in uzaylıları yaptı... Diye höykürsünler. Bunlar gerçekten namussuz alçaklar. Orduyu sevdiklerinden değil bu itirazları. Darbecileri sevdiklerinden. Darbenin kotarılamamasına üzüldüklerinden... Gerçekten Türk ordusunu seviyor olsalardı, hem orduya hem Türk milletine yapılan bu ihanete ve darbeye ilk andan itibaren tepki koyarlardı. Felaketi önemsizleştirmek için, korkaklıklarını gizlemek için laf ebeliği yapmazlardı.
Ne yapılacaktı? Uzaylılar mı yaptı bu darbeyi? Adam gibi söyleyin "gitti gül gibi darbe" diye. Bunu deyin daha gerçek birşey söylemiş olursunuz. Gerici halk, darbeye dur diyerek aydınlık geleceğimizi çaldı. deyin.
İstiyorlar ki, 15 Temmuz unutulsun, askerden, tanktan, fetöden, son üç yılda bu hainlerden medet uman, darbe brkleyen alaçaklardan kimse bahsetmesin... 15 Temmuz bir rüya idi. Zaten darbeyi Tayyip'in uzaylıları yaptı... Diye höykürsünler. Bunlar gerçekten namussuz alçaklar. Orduyu sevdiklerinden değil bu itirazları. Darbecileri sevdiklerinden. Darbenin kotarılamamasına üzüldüklerinden... Gerçekten Türk ordusunu seviyor olsalardı, hem orduya hem Türk milletine yapılan bu ihanete ve darbeye ilk andan itibaren tepki koyarlardı. Felaketi önemsizleştirmek için, korkaklıklarını gizlemek için laf ebeliği yapmazlardı.
sağlam tarihçilerden biri.
Hoca darbe girişiminden 3 gün sonra böyle yazmıştı.
"Sakın yanılmayalım; darbeye karşı çıkıyormuş gibi görünen önemli bir kesim; aslında darbenin önlenmesinden fena halde rahatsız ve ardından timsah gözyaşları döküyorlar! Kanmayın; kandırmayın... Eğer darbe başarılı olsaydı; şu anda 27 Mayıs sonrasında olanlarla karşılaşılırdı!"
Hala aynı durum söz konusu... Darbe yapılamadı diye üzülüyorlar... Türkiye'de kimisi solcu, kimisi milliyetçi, kimisi dindar geçinen milyonlarca insan... ve onları yönlendiren bir takım siyasetçi, gazeteci ve aydın bozuntusu halen aynı yerde duruyor. Milim değişiklik yok. Fetö örgütü ile ilgili ortaya çıkan her bilgiye kulakları tıkalı. Tek dertleri var. Ülke yansın, yıkılsın, bölünsün... sorun değil tek Erdoğan indirilsin..! Gerisini o indirildikten sonra düşünürüz.
Hoca darbe girişiminden 3 gün sonra böyle yazmıştı.
"Sakın yanılmayalım; darbeye karşı çıkıyormuş gibi görünen önemli bir kesim; aslında darbenin önlenmesinden fena halde rahatsız ve ardından timsah gözyaşları döküyorlar! Kanmayın; kandırmayın... Eğer darbe başarılı olsaydı; şu anda 27 Mayıs sonrasında olanlarla karşılaşılırdı!"
Hala aynı durum söz konusu... Darbe yapılamadı diye üzülüyorlar... Türkiye'de kimisi solcu, kimisi milliyetçi, kimisi dindar geçinen milyonlarca insan... ve onları yönlendiren bir takım siyasetçi, gazeteci ve aydın bozuntusu halen aynı yerde duruyor. Milim değişiklik yok. Fetö örgütü ile ilgili ortaya çıkan her bilgiye kulakları tıkalı. Tek dertleri var. Ülke yansın, yıkılsın, bölünsün... sorun değil tek Erdoğan indirilsin..! Gerisini o indirildikten sonra düşünürüz.
Hürriyet gazetesinin eski başyazarı ve TBMM 25. Dönem Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul milletvekili.
Efendim 2004 MGK kararları ile hükümet Fetö konusunda uyarılmış, başsavcı Nuh Mete Yüksel FETÖ hakkında terör örgütüdür diye iddianame hazırlamış... Ancak hükümet ve Tayyip Bey bunlara kulak asmamış...
Doğru. Fakat, MGK kararları ve Nuh Mete gibi savcılar sadece Fetöcüler hakkında değil; bizzat Tayyip Erdoğan'ın kendisi başta olmak üzere Türkiye'deki bütün dindar bilinen kesimler için bu tür suçlamalarda bulunuyorlardı. Fetö ile alakası olmayan birçok vakfı ve derneği kapatıp mallarına el koydular. Siyasetçilere siyaset yasağı koydular. "Metatas yapmış habis ur" ifadesi Refah Partisinin kitlesi için kullanıyordu. Dindar insanlar toptan PKK'dan tehlikeli İrticacılar olarak suçlanıyordu. Ak Parti'ye iki defa kapatma davası açıldı. Gen.Kur.Başkanları kısa günde iki defa bizzat Erdoğan'ı başbakan olduğu sırada bile hedef göstererek açıklama yapıyor, bildiri yayınlıyorlardı. CB Sezer, Erdoğan'la savaşıyor, bürokratlar hakkında karısı başörtülü mü, evinde ayakkabı ile mi geziyor çorapla mı dolaşıyor diye araştırma yaptırtıyor; üçlü kararnameleri buna göre imzalıyordu... Belediye parkları kamusal alan olduğu için başörtüsü ile gezmek yasal mıdır değil midir diye bizzat CB Sezer tartışma açtırtıyordu. Üstelik bu ayıp şeyler manşetlere, ana haber bültenlerine konu oluyordu.
Yani bunların Fetö'ye o zamanki düşmanlığı, Fetöcüleri samimi Müslüman bildiklerinden dolayı idi. Ne zaman ki Fetö'nün dinle bir ilgisinin olmadığı, vatan haini, din müfsidi, uluslar arası bir şebeke olduğu ortaya çıktı.... İşte ondan sonra hepsi Fetöcülerin kuyruğuna takıldılar... Tıpkı müseccel din düşmanı Oktay Ekşi gibi. Hepsi böyle.
Efendim 2004 MGK kararları ile hükümet Fetö konusunda uyarılmış, başsavcı Nuh Mete Yüksel FETÖ hakkında terör örgütüdür diye iddianame hazırlamış... Ancak hükümet ve Tayyip Bey bunlara kulak asmamış...
Doğru. Fakat, MGK kararları ve Nuh Mete gibi savcılar sadece Fetöcüler hakkında değil; bizzat Tayyip Erdoğan'ın kendisi başta olmak üzere Türkiye'deki bütün dindar bilinen kesimler için bu tür suçlamalarda bulunuyorlardı. Fetö ile alakası olmayan birçok vakfı ve derneği kapatıp mallarına el koydular. Siyasetçilere siyaset yasağı koydular. "Metatas yapmış habis ur" ifadesi Refah Partisinin kitlesi için kullanıyordu. Dindar insanlar toptan PKK'dan tehlikeli İrticacılar olarak suçlanıyordu. Ak Parti'ye iki defa kapatma davası açıldı. Gen.Kur.Başkanları kısa günde iki defa bizzat Erdoğan'ı başbakan olduğu sırada bile hedef göstererek açıklama yapıyor, bildiri yayınlıyorlardı. CB Sezer, Erdoğan'la savaşıyor, bürokratlar hakkında karısı başörtülü mü, evinde ayakkabı ile mi geziyor çorapla mı dolaşıyor diye araştırma yaptırtıyor; üçlü kararnameleri buna göre imzalıyordu... Belediye parkları kamusal alan olduğu için başörtüsü ile gezmek yasal mıdır değil midir diye bizzat CB Sezer tartışma açtırtıyordu. Üstelik bu ayıp şeyler manşetlere, ana haber bültenlerine konu oluyordu.
Yani bunların Fetö'ye o zamanki düşmanlığı, Fetöcüleri samimi Müslüman bildiklerinden dolayı idi. Ne zaman ki Fetö'nün dinle bir ilgisinin olmadığı, vatan haini, din müfsidi, uluslar arası bir şebeke olduğu ortaya çıktı.... İşte ondan sonra hepsi Fetöcülerin kuyruğuna takıldılar... Tıpkı müseccel din düşmanı Oktay Ekşi gibi. Hepsi böyle.
Fetö'nün katil ajanları profesyonel piar yöntemleri uyguluyor... Darbe başarılı olsaydı, bunlar 24 saat olmadan Türkiye'de topluma liderlik edebilecek binlerce insanı öldüreceklerdi... Şimdi bizde işkence yok, kötü muamele yok, 4 çeşit kaliteli yemek var. Mehdinin haşhaşı da bol bol geliyor. Daha bunlar niye tiyatro yapmasın... Bunlar 13-14 yaşında rol yapmaya başlamış ruh hastaları... Ölene kadar rol yapabilme becerisine sahip, üstelik buna kendileri de inanarak yapan yaratıklar. Modern hukukun labirentlerinden bunlara adalet tecelli etmez. Dünyanın her gerçek devletinde, başka devlet namına ajanlık yaparak kendi ülkesini bombalayan askerin cezası ölümdür. İster yasal idamla... İster gayri resmi yöntemlerle.... Yoksa biz bu tiyatroları çok izleriz.
devamını okumak için tıklayınız...
devamını okumak için tıklayınız...
Bütün Avrupa devletleri, BM ve ABD 200.000 Boşnak'ın sistematik şekilde katledilmesine destek verdi... O sıralardaki yalandan görüşmeler, zart zurt açıklamalar... Hepsi görüntüydü. Boşnaklardan silahları toplayıp Sırplara katliamı isteyerek yaptırdılar. Bosna Hersek katliamı sırasında Türkiye'de medyanın en önemli gündemi, Erbakan Hocanın kayıt dışı yollardan (çünkü ambargo vardı) Bosna'ya göndermeye çalıştığı yardımları yolsuzluk olarak lanse etmeye çalışmaktı.
O gün de bugün de, bütün Avrupa, Müslüman bir halkın Avrupa'da var olmaması gerektiğine inanıyordu ve hala inanıyor. Dinli dinsiz, Katolik Ortodoks fark etmiyor. Balkanlarda halen Müslüman katliamlarının başlaması an meselesi...Yine seyredeceklerine emin olunuz. Bu Müslüman temizliği tam 200 yıldır sistematik şekilde yürüyor. Ve yine 200 yıldır, Avrupa bize İnsan hakları, azınlık hakları dersi veriyor. Ve yine 200 yıldır ruhunu kaybetmiş mankurt Türk aydınları bu macerada Türk devletinin gavurdan daha amansız düşmanlığını yapıyor... Şunu anlamıyoruz. Batı insan deyince bütün insanları kast etmiyor. Bu insanlığın içinde biz yokuz. Ellerinden gelse Türkiye'de aynı katliamları organize ederler. Terör örgütlerini besleyerek yapıyorlar zaten.
Katliamı kimin yaptığından daha önemlisi kimin cesaret verdiği, kimin yönlendirdiği, yukarıdan kimin organize ettiğidir... BM'yi elinde tutan devletler, Bosna Hersek katliamlarında baş sorumludur. Tıpkı Suriye, Irak ve diğer yerlerde olduğu gibi...
O gün de bugün de, bütün Avrupa, Müslüman bir halkın Avrupa'da var olmaması gerektiğine inanıyordu ve hala inanıyor. Dinli dinsiz, Katolik Ortodoks fark etmiyor. Balkanlarda halen Müslüman katliamlarının başlaması an meselesi...Yine seyredeceklerine emin olunuz. Bu Müslüman temizliği tam 200 yıldır sistematik şekilde yürüyor. Ve yine 200 yıldır, Avrupa bize İnsan hakları, azınlık hakları dersi veriyor. Ve yine 200 yıldır ruhunu kaybetmiş mankurt Türk aydınları bu macerada Türk devletinin gavurdan daha amansız düşmanlığını yapıyor... Şunu anlamıyoruz. Batı insan deyince bütün insanları kast etmiyor. Bu insanlığın içinde biz yokuz. Ellerinden gelse Türkiye'de aynı katliamları organize ederler. Terör örgütlerini besleyerek yapıyorlar zaten.
Katliamı kimin yaptığından daha önemlisi kimin cesaret verdiği, kimin yönlendirdiği, yukarıdan kimin organize ettiğidir... BM'yi elinde tutan devletler, Bosna Hersek katliamlarında baş sorumludur. Tıpkı Suriye, Irak ve diğer yerlerde olduğu gibi...
firari gazeteci.
Bugün Gazetesi Genel Yayın Yönetmenliği yaptı ve kayyum atanınca görevinden alındı. Tarık Toros, Tarsus'da dünyaya geldi. 1988 yılında Ankaraya gelen Toros, Gazi Üniversitesinde lisans öğrenimini tamamladıktan sonra gazetecilik stajına başlayarak mesleğine başlamıştır. 2006 yılında Habertürk Genel müdürlüğü ve Akşam Gazetesi Editörlüğü görevlerinde bulunmuştur.
Firari Fetöcülere bak sen... Ne möhim siyasi tespitler yaparlarmış.
Bugün Gazetesi Genel Yayın Yönetmenliği yaptı ve kayyum atanınca görevinden alındı. Tarık Toros, Tarsus'da dünyaya geldi. 1988 yılında Ankaraya gelen Toros, Gazi Üniversitesinde lisans öğrenimini tamamladıktan sonra gazetecilik stajına başlayarak mesleğine başlamıştır. 2006 yılında Habertürk Genel müdürlüğü ve Akşam Gazetesi Editörlüğü görevlerinde bulunmuştur.
Firari Fetöcülere bak sen... Ne möhim siyasi tespitler yaparlarmış.
Bir finans kurumu itibarını kaybetmektense tüm yaptığı yanlışları silip atmayı tercih edendir.
Bu yalanları tekrarlaya tekrarlaya birçok insanı inandırdılar... Nereden biliyorum? Suriyelilerin sınavsız üniversiteye gittiğini iddia eden ve buna öfkelenen öğrencilerden biliyorum. Üstelik bir imam hatip lisesinde... Başka bir okulda Suriyelilere yardım etmenin ne kadar yanlış olduğuna dair ortaokul çocuklarına nutuk atan bir öğretmeni biliyorum...
İnsanlar inanmak istedikleri yalanlara çok çabuk inanıyor. Mültecilerle ilgili doğru bilgilendirme yapılmıyor. Belki işlerin yoğunluğundan. Ancak kesinlikle ihmale gelmeyen bir konu. Çok zor bir mesele. Fakat ateşle barut gibi her an patlamaya hazır bir ruh hali oluşturuldu bazı kesimlerde... Bir provakatör ortalığı kan gölüne çevirmeye yeter de artar bile... Ve bu provakatör mülteci kılığında bir ajan da olabilir. Türkiye'yi vurabilecekleri her yerden vurmak istiyorlar.
devamını okumak için tıklayınız..
İnsanlar inanmak istedikleri yalanlara çok çabuk inanıyor. Mültecilerle ilgili doğru bilgilendirme yapılmıyor. Belki işlerin yoğunluğundan. Ancak kesinlikle ihmale gelmeyen bir konu. Çok zor bir mesele. Fakat ateşle barut gibi her an patlamaya hazır bir ruh hali oluşturuldu bazı kesimlerde... Bir provakatör ortalığı kan gölüne çevirmeye yeter de artar bile... Ve bu provakatör mülteci kılığında bir ajan da olabilir. Türkiye'yi vurabilecekleri her yerden vurmak istiyorlar.
devamını okumak için tıklayınız..
Irkçılık nedir, faşist bir zihin nasıl anlaşılır? Sakarya'daki vahşete yaklaşımımız üzerinden anlaşılır aslında ... Düşünelim ki tecavüze uğrayan, vahşice çocuğu ve kendisi öldürülen Suriyeli bir kadın değil de bir Türk olsaydı, hele de toplumun seküler kesiminden bir kadın olsaydı... Ve bu hunharca fiili işleyenler de Suriyeli olsalardı. Tr'deki kamuoyu ve medya nasıl işletilecekti. Zaten yıllardır Suriyelilere karşı doldurulmuş, önyargı ve hasetle kalbi kararmış kesimler toptan bütün Suriyelileri fail ilan edecekler ve muhtemelen Tr'de Suriyelilere yönelik büyük bir dram yaşanacaktı. Zaten bunun provaları da sosyal medya üzerinden yapılıyordu.. Aslında Hala bu tehlike var, zira zihni ırkçılıkla, faşizmle şekillenmiş bir toplumsal kesimle birarada yaşıyoruz. Allah mazlumları korusun ve hastalıklı kalplere fırsat vermesin."
Srebrenitsa soykırımından kaçanların orman yolundan "güvenli bölge" Tuzla şehrine ulaşmak için kullandığı güzergahta, geleneksel olarak düzenlenen "Barış Yürüyüşü" başladı.
devamını okumak için tıklayınız...
devamını okumak için tıklayınız...
Kemal Alemdaroğlu da adalet yürüyüşüne katılmış... Şimdiki gençler Alemdaroğlunu bile tanımıyor...
Bak genç arkadaşım bu kişi, İstanbul Üniversitesinde yıllarca rektörlük yaptı. Askeriyeyi kışkırtan, askerden fazla askerci olan, sokaklarda Ordu göreve pankartı açan, tertiplediği bu tür sokak toplantılarına gelmeyen akademisyenlere soruşturma açan bir herifti. Şimdi Adalet ister olmuş. Son sınıfta sadece başörtülü diye okuldan attığı tıpçıları, eğitim hayali elinden alınan binlerce genç kızı, baş açma odalarında (ikna odası diyorlardı) mobing uygulattığı kızları... unutturmuş da Adalet diye yürümeye gelmiş. İstanbuldan diğer üniversitelere örnek olan, onlara zulümde liderlik eden bir ekibin başındaydı.
Ah benim genç kardeşim, bunlar ellerine fırsat geçse bu memlekette Allah diyene nefes aldırmayacak ruh hastalarıdır. İnşallah o günler gelmez de, sen yine bana inanma, önemli değil..!
Bak genç arkadaşım bu kişi, İstanbul Üniversitesinde yıllarca rektörlük yaptı. Askeriyeyi kışkırtan, askerden fazla askerci olan, sokaklarda Ordu göreve pankartı açan, tertiplediği bu tür sokak toplantılarına gelmeyen akademisyenlere soruşturma açan bir herifti. Şimdi Adalet ister olmuş. Son sınıfta sadece başörtülü diye okuldan attığı tıpçıları, eğitim hayali elinden alınan binlerce genç kızı, baş açma odalarında (ikna odası diyorlardı) mobing uygulattığı kızları... unutturmuş da Adalet diye yürümeye gelmiş. İstanbuldan diğer üniversitelere örnek olan, onlara zulümde liderlik eden bir ekibin başındaydı.
Ah benim genç kardeşim, bunlar ellerine fırsat geçse bu memlekette Allah diyene nefes aldırmayacak ruh hastalarıdır. İnşallah o günler gelmez de, sen yine bana inanma, önemli değil..!
Suriyeli mazlumun kocası cenazeleri alıp gidecek, dönmeyecekmiş.
"Onlarin hayat ve namusunu korumak için gelmiştim, gerek kalmadı." demiş.
Ve,
Gittiler...
Suriye'ye İdlip'e gittiler.
Plajlarınız Parklarınız size kaldı...
İnsan olanların yüreğini kanatarak gittiler!
"Onlarin hayat ve namusunu korumak için gelmiştim, gerek kalmadı." demiş.
Ve,
Gittiler...
Suriye'ye İdlip'e gittiler.
Plajlarınız Parklarınız size kaldı...
İnsan olanların yüreğini kanatarak gittiler!
Şu 2. kare çok derin bir fotoğraf. Bir filmin son karesi gibi. Tabela, aracın ne olduğu, aracın içinde olanlar, o araca gelene kadar olanlar... ve maalesef gerçek... :(
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?