Çinli filozof, eğitimci ve yazar. MÖ 551 - MÖ 479 tarihleri arasında, Doğu Zhou Hanedanlığı döneminde yaşadığı sanılmaktadır. Kong Qiu adı altında, Lu devletinin Qufu şehrinde doğmuş ve aynı şehirde vefat etmiştir.
"Büyük bir imparatorluğu yönetmek, küçük balıkları kızartmaya benzer. Ne kadar az çevirirseniz, o kadar iyi sonuç alırsınız."
Yüz yıl önce İngiltere, imparatorluğumuzu parçalarken, biz Misâk-ı Milli Kararlarında, Arap memleketlerinde Osmanlıdan ayrılıp ayrılmama konusunda referandum yapılmasını talep etmiştik... Çünkü en azından Suriye, Filistin ve Kuzey Irak ahalisinin Türkiye'de kalmak yönünde rey kullanacağını biliyorduk... Tabii ki, yaptırmadılar.
Yüz yıl sonra bugün geldiğimiz nokta, hem Türkiye hem İslam Dünyası açısından acıklıdır... Günübirlik gerçekleri bir tarafa koyduğumuzda durum bu! Yüz yıldır, kendi var oluş anlamımızı reddede reddede... Bugünlere geldik. Artık, düşmanlarımız bize, "Anadolu Beylerbeyliği"nin de fazla olduğunu söylüyor! Hem de yüzümüze... Bütün bir Haçlı dünyası ve Yahudi de beraber. Keşke mesele Barzani olsaydı...
Yüz yıl sonra bugün geldiğimiz nokta, hem Türkiye hem İslam Dünyası açısından acıklıdır... Günübirlik gerçekleri bir tarafa koyduğumuzda durum bu! Yüz yıldır, kendi var oluş anlamımızı reddede reddede... Bugünlere geldik. Artık, düşmanlarımız bize, "Anadolu Beylerbeyliği"nin de fazla olduğunu söylüyor! Hem de yüzümüze... Bütün bir Haçlı dünyası ve Yahudi de beraber. Keşke mesele Barzani olsaydı...
Meslek okulları.
Meslek lisesine gidip, bir meslek öğrenen bu çocukların alnından öpmek lazım... değil mi? Ne gezer... Başta eğitim bürokrasisi kimsenin yeterli değeri verdiği yok. Halbuki gerçekten meslek sahibi kişilerin Türkiye'ye katkısı da, kişisel durumu da, çoğu üniversite mezunlarından daha iyi...
Eğitimde, son yıllarda yapılan en büyük hata, meslek lisesi mezunlarına üniversite giriş sınavlarında verilen ek puanın kaldırılması oldu... Halbuki ek puan verilen bölümlerin sayısını daha da arttırmak gerekirdi. Örneğin, Sağlık Meslek Lisesi mezunu bir gence, Tıp Fakültesini tercih ettiği zaman ek 10 puan verirseniz, Fen Liselerine talebi azaltırsınız. Makine bölümünü bitiren Teknik Lise mezununa Makine Mühendisliğinde ek puan verirseniz aynı şekilde... Bu kadar basit. Bunlar yapılmıyor. Eskiden kısıtlı da olsa ek puan veriliyordu. Mesela mühendisliğe, tıpa değil, makine öğretmenliğine, hemşireliğe vb. ek puan veriyorlardı. Şimdi bu da kalktı. Böyle olunca üniversite hayali olan çocuklar niçin meslek lisesine gitsin? Gitmez... Meslek lisesine yönelişi sağlamadan da TEOG'dan kurtulamazsınız...
Uzun uzun yazılacak çok konu var. Fakat artık bıktım. Eğitimde sahadan haberi olmayan veya olup da özel sektöre buradan ne ekmek çıkar diye düşünen yaklaşımlarla hiçbir sorunu çözmek mümkün değildir. Özel okullar ellerini ovuşturuyor. Üstelik acaip uygulamalar yapıyorlar. Kendi okullarının içinde seviye sınıfı yapan özel okulları duyuyoruz. Hem para alıyorlar. Hem seviye sınıfı yapıyorlar. Şu konuşmaları duyar gibiyim: "Çocuğunuzun bir üst seviyedeki sınıfa geçmesi için biraz özel ders desteğine ihtiyaç var."
TEOG konusu giderek karmaşık hale geliyor... Ankara'da bir çözüm yolu bulma mevkiindeki bürokratların işi çok zor. Kolay gelsin... TEOG'u aratmayacak bir sistem kurmak kolay olmayacaktır.
Meslek lisesine gidip, bir meslek öğrenen bu çocukların alnından öpmek lazım... değil mi? Ne gezer... Başta eğitim bürokrasisi kimsenin yeterli değeri verdiği yok. Halbuki gerçekten meslek sahibi kişilerin Türkiye'ye katkısı da, kişisel durumu da, çoğu üniversite mezunlarından daha iyi...
Eğitimde, son yıllarda yapılan en büyük hata, meslek lisesi mezunlarına üniversite giriş sınavlarında verilen ek puanın kaldırılması oldu... Halbuki ek puan verilen bölümlerin sayısını daha da arttırmak gerekirdi. Örneğin, Sağlık Meslek Lisesi mezunu bir gence, Tıp Fakültesini tercih ettiği zaman ek 10 puan verirseniz, Fen Liselerine talebi azaltırsınız. Makine bölümünü bitiren Teknik Lise mezununa Makine Mühendisliğinde ek puan verirseniz aynı şekilde... Bu kadar basit. Bunlar yapılmıyor. Eskiden kısıtlı da olsa ek puan veriliyordu. Mesela mühendisliğe, tıpa değil, makine öğretmenliğine, hemşireliğe vb. ek puan veriyorlardı. Şimdi bu da kalktı. Böyle olunca üniversite hayali olan çocuklar niçin meslek lisesine gitsin? Gitmez... Meslek lisesine yönelişi sağlamadan da TEOG'dan kurtulamazsınız...
Uzun uzun yazılacak çok konu var. Fakat artık bıktım. Eğitimde sahadan haberi olmayan veya olup da özel sektöre buradan ne ekmek çıkar diye düşünen yaklaşımlarla hiçbir sorunu çözmek mümkün değildir. Özel okullar ellerini ovuşturuyor. Üstelik acaip uygulamalar yapıyorlar. Kendi okullarının içinde seviye sınıfı yapan özel okulları duyuyoruz. Hem para alıyorlar. Hem seviye sınıfı yapıyorlar. Şu konuşmaları duyar gibiyim: "Çocuğunuzun bir üst seviyedeki sınıfa geçmesi için biraz özel ders desteğine ihtiyaç var."
TEOG konusu giderek karmaşık hale geliyor... Ankara'da bir çözüm yolu bulma mevkiindeki bürokratların işi çok zor. Kolay gelsin... TEOG'u aratmayacak bir sistem kurmak kolay olmayacaktır.
TEOG kaldırıldı ya... Ortaokul idare ve öğretmenlerini bir telaş aldı. TEOG vesilesiyle çocukları biraz kontrol ediyorlardı. Şimdi ne olacak? Aşk meşk borsası hareketlenecek, sosyal medya coşacak, okul asmalar artacak... Ohhh... Gel keyfim gel. Nasılsa TEOG artık yok..
Duyduğuma göre, TEOG kaldırıldı haberini duyar duymaz kitabı defteri bırakanlar, "niye çalışacağım anne ya... kaldırıldı işte..." diye posta koyanlar çoğalmış. Hadi hayırlısı. Cümbüş havası, bu memlekette daima en hızlı yayılan havadır...
Duyduğuma göre, TEOG kaldırıldı haberini duyar duymaz kitabı defteri bırakanlar, "niye çalışacağım anne ya... kaldırıldı işte..." diye posta koyanlar çoğalmış. Hadi hayırlısı. Cümbüş havası, bu memlekette daima en hızlı yayılan havadır...
1288 - 1417 Osmanlı Devleti'nin kuruluş döneminden bir kumandan.
Slav kökenli olabileceği, babasının adının Pranko Lazarat (Pranko İsa) olduğu belirtilmektedir. Boz Oklu Han, Evrenosoğulları'nın bilinen en eski atasıdır. Gazi Evrenos, Boz Oklu Han'ın Vırsk Han, Kasun Han, Yoregür Han, Pranko İsa Bey, Koç Demir Han, Ozar Han ve Gündüz Alp Han adlı 7 oğlundan Pranko İsa Bey'in tek oğludur. Günümüz Evrenosoğulları Gazi Evrenos'un soyundan gelmektedirler.
gazi evrenos bey türbesi Yenice Vardar- Yunanistan
Slav kökenli olabileceği, babasının adının Pranko Lazarat (Pranko İsa) olduğu belirtilmektedir. Boz Oklu Han, Evrenosoğulları'nın bilinen en eski atasıdır. Gazi Evrenos, Boz Oklu Han'ın Vırsk Han, Kasun Han, Yoregür Han, Pranko İsa Bey, Koç Demir Han, Ozar Han ve Gündüz Alp Han adlı 7 oğlundan Pranko İsa Bey'in tek oğludur. Günümüz Evrenosoğulları Gazi Evrenos'un soyundan gelmektedirler.
gazi evrenos bey türbesi Yenice Vardar- Yunanistan
Adnan Bey... Ah Adnan Bey... Bu kadar kuduz olduklarını nereden bilecektin..? Biz de bilmiyorduk.
Sene 2016'da F-16 ile ülkesini bombalayan CIA/NATO piçleri, 1960'ta seni rahat bırakır mıydı? Cennette olasın...
Sene 2016'da F-16 ile ülkesini bombalayan CIA/NATO piçleri, 1960'ta seni rahat bırakır mıydı? Cennette olasın...
Çok güzel bir marştır... Ruhi Su ve Ahmet Kaya'nın da çok güzel yorumları vardır... Tarih öğretmeni olmak böyle bir şey.. Sürekli nostalji halinde yaşamak... Ne Sivastopol, ne Arap binbaşı kalmış... Ne de Erenlerin imdadına, Kırklara Yedilere inanan kalmış... Allah, heman güzel vatanımızı muhafaza ede...
27 Mayıs 1960 darbesini yapan cunta istedikleri şenaatleri yaptıracak bir diyanet reisi aramış fakat bulamamışlardı... Zira hepsi Osmanlı bakiyesi din alimleri idiler. Ömer Nasuhi Bilmen'i getirdiler. Mecburiyetten kabul etti ve bir süre sonra dine zarar verecek istekleri redderek istifa etti.
Bugün, diyanet reisi yapacak adam arıyoruz... Fakat bulamıyoruz. İlahiyat Fakültelerinin Türkiye'ye armağanı on binlerce unvan sahibi içinde; ilmiyle, bu vakte kadar yapıp ettikleriyle, kültürü, irfanı ve dini mesaildeki ciddiyetiyle herkeste saygı ve güven uyandıran bir alim yok... Medeniyetin çöküşü böyle bir şey.
Bugün, diyanet reisi yapacak adam arıyoruz... Fakat bulamıyoruz. İlahiyat Fakültelerinin Türkiye'ye armağanı on binlerce unvan sahibi içinde; ilmiyle, bu vakte kadar yapıp ettikleriyle, kültürü, irfanı ve dini mesaildeki ciddiyetiyle herkeste saygı ve güven uyandıran bir alim yok... Medeniyetin çöküşü böyle bir şey.
Ortaokul ve liselerde seçme öğrencilerin okuduğu okullar oluşturmak Türkiye'ye pahalıya patladı. Eleye eleye seçtiğimiz çocuklara ne oldu? Bir çoğu steril aşırı temiz laboratuar ortamı gibi okullarda mikroplara karşı dayanıksız yetiştiklerinden, ya FETÖ'ye ya aşırı sol gruplara kapıldı gitti. Bütün okullarda her seviyeden öğrenci bir arada okusaydı, hem o öğrenciler için hem de Türkiye için çok daha yararlı olurdu.
Öğrenciler bir liseyi puanına göre değil, uyguladığı programa ve yönlendirdiği mesleğe göre tercih etmeli... Yani liseler çeşitlenmeli ama girişleri sınavsız olmalı. Tabii ki, her giren her lisenin aynı programı uygulamadığını ve bu yüzden bazı okulların kendisine ağır geleceğini ve okuyamayacağını da bilmeli. Ama sınıfta kalmayı göze alıyorsa, bir dönem sonra okul değiştirmeye razıysa da istediği okula girmeli. Yani eğitimin bir sınav değil, süreç işi olduğunu anlamalıyız artık. Sadece sınavla ölçülen başarıların elimizde patladığını görmeliyiz. Başarının sadece sınavla ölçüldüğü bu sistemde, dersleri çok iyi ama vicdanı olmayan tipler çoğalıyor... komşusuna selam veremeyen... morali bozulursa dersleri de bozulur diye öz dedesinin cenazesine götürülmeyen gençler...
Cumhurbaşkanımız iyi niyetle TEOG sınavının kaldırılması yönünde bir adım atmak istiyor. Konuşmasından amacının çocuklar üzerindeki sınav baskısını azaltmak, ailelerin sınav için para harcamasının önüne geçmek, olduğu görülüyor. Fakat, yerine önerdiği "sınavları liseler kendileri yapsın" önerisi, çocuklar üzerindeki sınav baskısını daha arttıracak, para konusunda aileleri daha da zora sokacak ve istismarlara da yol açacaktır. Eğitim işinin içinde olmayanların kolay anlayamayacağı teknik bir konu... Attığınız bir adım tam tersi sonuçlara yol açabilir. Halbuki şu andaki TEOG, Cumhurbaşkanının istediği sonuçlar açısından, kendi önerdiğine göre daha uygun bir model. MEB'de bunu kendisine izah edecek kim vardır bilemiyorum.
TEOG, 8.sınıflarda ve çocukların sadece o dönemdeki derslerinden, tıpkı bir okul yazılısı gibi yapılan bir sınav... Aslında dışarıdan ders almaya gerek bırakmayan, panik atak veliler ve öğretmenler bir tarafa bırakılırsa (onlar her zaman olacaktır) aileleri rahatlatan bir sınav... TEOG'da çocuklar kendi sınıflarında kendi arkadaşlarıyla sınava giriyor. Sadece gözetmen öğretmenleri tanımadıkları başka okullardan geliyor. Asla müfredat dışı soru sorulamıyor. Sorulursa itirazla iptal ediliyor. TEOG sonucu aynı zamanda bir yazılı notu yerine geçiyor. Sonra, çocuklar okulda aldıkları diğer notların da katkı sağladığı bir puanlamayla girecekleri liselere yerleşiyorlar... Esasen, öğrenciyi okula yönlendiren, dışarıda dershane ve kurs aramak yerine okula odaklanmasını sağlayan bir sınav sistemi. Sonuçta çoktan seçmeli bir sınav. Elbette ki, sakıncaları var. . Ancak, şu ana kadar uygulanan sınavlar arasında bence okulu en çok destekleyen sistem TEOG sistemi olmuştur. Keşke yazılı, izahlı, kişinin çok çeşitli yönlerini ölçen sınavlar yapılabilse...
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın son açıklamaları:
"Dün sayın başbakan ile bu konuyu etraflıca görüştük. Uygulamaya girmesi konusunda herhangi bir mani yok. Çok basit bir konu. Sayın başbakanımız ve bakan arkadaşlarımızla birlikte hemen bu adımın atılması mümkün. Ve bu konuda sayın başbakan ile dün mutabakatımız oluştu. Temenni ediyorum ki hemen süratle bunu ülke gündeminden çıkarmak, düşürmek. Bütün aileleri, yavrularımızı rahatlatacaktır. Bu konuyu gündemimizden çıkarırken çocuklarımızın okul derslerine yönlenmesinin önünü açmamız ve yarışı okullarında yapmasını sağlamamız çok daha isabetli olacaktır. Bütün mesele, orta kısımları bitirdikten sonra liseye geçerken tercihlerinde ne yapacakları konusu, okullarda atılacak adımlardır.
Gidecekleri liselere yönelik, gidecekleri liselerde yapılacak hazırlıklarla atılacak adımlardır. Ve bu liseler, özellikle milli eğitimin kontrolü altında yapılacak imtihanlarla, bir fen lisesine mi gidecek, düz liseden Anadolu lisesine mi gidecek, bu liseler kendi imtihanları kendi yapar. Ve bu sorular MEB tarafından hazırlanır. Ama o sınavlar yapılırken MEB'in kontrolü altında yapılır.
Çocuklarımız TEOG denen, ciddi manada sıkıştıran ve paraların akıtıldığı bu süreçten inşallah çocuklarımızı kurtarırız diyorum."
Öğrenciler bir liseyi puanına göre değil, uyguladığı programa ve yönlendirdiği mesleğe göre tercih etmeli... Yani liseler çeşitlenmeli ama girişleri sınavsız olmalı. Tabii ki, her giren her lisenin aynı programı uygulamadığını ve bu yüzden bazı okulların kendisine ağır geleceğini ve okuyamayacağını da bilmeli. Ama sınıfta kalmayı göze alıyorsa, bir dönem sonra okul değiştirmeye razıysa da istediği okula girmeli. Yani eğitimin bir sınav değil, süreç işi olduğunu anlamalıyız artık. Sadece sınavla ölçülen başarıların elimizde patladığını görmeliyiz. Başarının sadece sınavla ölçüldüğü bu sistemde, dersleri çok iyi ama vicdanı olmayan tipler çoğalıyor... komşusuna selam veremeyen... morali bozulursa dersleri de bozulur diye öz dedesinin cenazesine götürülmeyen gençler...
Cumhurbaşkanımız iyi niyetle TEOG sınavının kaldırılması yönünde bir adım atmak istiyor. Konuşmasından amacının çocuklar üzerindeki sınav baskısını azaltmak, ailelerin sınav için para harcamasının önüne geçmek, olduğu görülüyor. Fakat, yerine önerdiği "sınavları liseler kendileri yapsın" önerisi, çocuklar üzerindeki sınav baskısını daha arttıracak, para konusunda aileleri daha da zora sokacak ve istismarlara da yol açacaktır. Eğitim işinin içinde olmayanların kolay anlayamayacağı teknik bir konu... Attığınız bir adım tam tersi sonuçlara yol açabilir. Halbuki şu andaki TEOG, Cumhurbaşkanının istediği sonuçlar açısından, kendi önerdiğine göre daha uygun bir model. MEB'de bunu kendisine izah edecek kim vardır bilemiyorum.
TEOG, 8.sınıflarda ve çocukların sadece o dönemdeki derslerinden, tıpkı bir okul yazılısı gibi yapılan bir sınav... Aslında dışarıdan ders almaya gerek bırakmayan, panik atak veliler ve öğretmenler bir tarafa bırakılırsa (onlar her zaman olacaktır) aileleri rahatlatan bir sınav... TEOG'da çocuklar kendi sınıflarında kendi arkadaşlarıyla sınava giriyor. Sadece gözetmen öğretmenleri tanımadıkları başka okullardan geliyor. Asla müfredat dışı soru sorulamıyor. Sorulursa itirazla iptal ediliyor. TEOG sonucu aynı zamanda bir yazılı notu yerine geçiyor. Sonra, çocuklar okulda aldıkları diğer notların da katkı sağladığı bir puanlamayla girecekleri liselere yerleşiyorlar... Esasen, öğrenciyi okula yönlendiren, dışarıda dershane ve kurs aramak yerine okula odaklanmasını sağlayan bir sınav sistemi. Sonuçta çoktan seçmeli bir sınav. Elbette ki, sakıncaları var. . Ancak, şu ana kadar uygulanan sınavlar arasında bence okulu en çok destekleyen sistem TEOG sistemi olmuştur. Keşke yazılı, izahlı, kişinin çok çeşitli yönlerini ölçen sınavlar yapılabilse...
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın son açıklamaları:
"Dün sayın başbakan ile bu konuyu etraflıca görüştük. Uygulamaya girmesi konusunda herhangi bir mani yok. Çok basit bir konu. Sayın başbakanımız ve bakan arkadaşlarımızla birlikte hemen bu adımın atılması mümkün. Ve bu konuda sayın başbakan ile dün mutabakatımız oluştu. Temenni ediyorum ki hemen süratle bunu ülke gündeminden çıkarmak, düşürmek. Bütün aileleri, yavrularımızı rahatlatacaktır. Bu konuyu gündemimizden çıkarırken çocuklarımızın okul derslerine yönlenmesinin önünü açmamız ve yarışı okullarında yapmasını sağlamamız çok daha isabetli olacaktır. Bütün mesele, orta kısımları bitirdikten sonra liseye geçerken tercihlerinde ne yapacakları konusu, okullarda atılacak adımlardır.
Gidecekleri liselere yönelik, gidecekleri liselerde yapılacak hazırlıklarla atılacak adımlardır. Ve bu liseler, özellikle milli eğitimin kontrolü altında yapılacak imtihanlarla, bir fen lisesine mi gidecek, düz liseden Anadolu lisesine mi gidecek, bu liseler kendi imtihanları kendi yapar. Ve bu sorular MEB tarafından hazırlanır. Ama o sınavlar yapılırken MEB'in kontrolü altında yapılır.
Çocuklarımız TEOG denen, ciddi manada sıkıştıran ve paraların akıtıldığı bu süreçten inşallah çocuklarımızı kurtarırız diyorum."
Acara/Batum bölgesindeki Müslümanlar üzerinde Gürcistan'ın korkunç bir baskısı var. Türkiye'de özellikle 80 öncesi Marksist -Sol hareketin içinde yer almış, bugün ideolojik zeminini kaybetmiş birçok kişi, bugün Karadeniz'de Gürcü hükümetinin Hristiyanlaştırma politikasının adeta birer kültür misyoneri gibi çalışıyorlar. Şaraptan başka derdi olmayan herifler.
devamını okumak için tıklayınız...
devamını okumak için tıklayınız...
Sonuçları iyi düşünülmeyen bazı ekonomik düzenlemeler maksadının tam zıddına hizmet ediyor.
Cep telefonuna kredi kartı taksitleri kaldırıldı. Sebep ithalatı azaltmak, israfa mani olmak. Sebep iyi de, peki ya sonuç?
Sonucu ne oldu? Telefon satışları düşmedi ama 3 tane GSM şirketi, bütün Türkiye'yi telefon hatları üzerinden takside bağladı. Hem de telefon fiyatlarını yarı yarıya şişirerek... Adeta telefon kredisi veren banka konumuna geçtiler, Tekel oldular. Telefon satan küçük esnaf zarar etti. İstihdam zarar gördü, fiyat artışı yüzünden enflasyona kötü tesiri oldu.
(Kim bilir, hükümete telefon satışında taksidi kaldıralım aklını veren bürokratlar, belki sonuçlarını da düşünmüşlerdir...)
Cep telefonuna kredi kartı taksitleri kaldırıldı. Sebep ithalatı azaltmak, israfa mani olmak. Sebep iyi de, peki ya sonuç?
Sonucu ne oldu? Telefon satışları düşmedi ama 3 tane GSM şirketi, bütün Türkiye'yi telefon hatları üzerinden takside bağladı. Hem de telefon fiyatlarını yarı yarıya şişirerek... Adeta telefon kredisi veren banka konumuna geçtiler, Tekel oldular. Telefon satan küçük esnaf zarar etti. İstihdam zarar gördü, fiyat artışı yüzünden enflasyona kötü tesiri oldu.
(Kim bilir, hükümete telefon satışında taksidi kaldıralım aklını veren bürokratlar, belki sonuçlarını da düşünmüşlerdir...)
parçalardan oluşan bir resim veya fotoğrafın birleştirilmeye çalışıldığı bir tür oyuncaktır. Zorluklarına, parça sayılarına ve büyüklüklerine göre pek çok yapboz türü bulunur. Yapboz parçalarının genel bir şekli yoktur.
AVM'lerdeki oyuncakçılarda, marka satan lüks mağazalarda kültürümüzle ilgili oyuncaklar yok. Türk çocuklarına hitap eden tek bir kahramanın oyuncağı yok. Çıkartma kağıdı, yap-boz'u, plastikten bir Selçuklu, Osmanlı askeri yok. Hikaye kitabı yok. Hiçbir şey yok. Halbuki çocuklar için, oyuncak üretilebilecek ne çok kahraman tipi var bizde... Ama çocuklarımız bunlardan mahrum. Gavurun ürettiği kahraman tipine öykünerek büyüyorlar. Fakat bu çocuk kitabı ve oyuncağı işi çok ciddi bir iş. Uzmanların ciddi mesai harcaması gereken bir iş. Ben yaptım oldu mantığıyla yürümez. Tam tersi sonuçlar doğurabilir...
AVM'lerdeki oyuncakçılarda, marka satan lüks mağazalarda kültürümüzle ilgili oyuncaklar yok. Türk çocuklarına hitap eden tek bir kahramanın oyuncağı yok. Çıkartma kağıdı, yap-boz'u, plastikten bir Selçuklu, Osmanlı askeri yok. Hikaye kitabı yok. Hiçbir şey yok. Halbuki çocuklar için, oyuncak üretilebilecek ne çok kahraman tipi var bizde... Ama çocuklarımız bunlardan mahrum. Gavurun ürettiği kahraman tipine öykünerek büyüyorlar. Fakat bu çocuk kitabı ve oyuncağı işi çok ciddi bir iş. Uzmanların ciddi mesai harcaması gereken bir iş. Ben yaptım oldu mantığıyla yürümez. Tam tersi sonuçlar doğurabilir...
Bu iyiye işaret. Ne olursa olsun, mutlaka üniversite okuyayım anlayışı artık bitmeli. Gençler daha erken yaşta bir mesleğe ve hayata atılmalı. Herkese üniversite okutmak merakından vaz geçmeli...
Toplam ek kontejan sayısı: 373 bin
yerleşen sayısı: 51 bin
boş kalan kontejan sayısı: 322 bin.
Toplam ek kontejan sayısı: 373 bin
yerleşen sayısı: 51 bin
boş kalan kontejan sayısı: 322 bin.
avukata bak. İşleri güçleri olmayan insanlar neler yapabiliyorlar nelerle uğraşıyorlar. Yazık gerçekten insanların düşüncelerini duygularını engellemek için yemiyor içmiyorlar.
Hakareti engellet tabi ama düşünce prangası nedir?
Hakareti engellet tabi ama düşünce prangası nedir?
"Rahmetli başkan Kennedy, taçsız kral Pele, Beckenbauer, kaleci Maier, Nadia Comaneci, Fenerli Cemil. Hepsi şöhretlerini bize borçludur.
daha güzel maçlar görmek dileğiyle başakşehir.
Medipol Başakşehir, UEFA Avrupa Ligi C Grubu'ndaki ilk maçında Bulgaristan temsilcisi Ludogorets'le evinde 0-0 berabere kaldı.
Medipol Başakşehir, UEFA Avrupa Ligi C Grubu'ndaki ilk maçında Bulgaristan temsilcisi Ludogorets'le evinde 0-0 berabere kaldı.
Hadis-i Şerif meali...
Bir yerde varsa, başka yerlerde de olması kuvvetle muhtemeldir. Her işimizde en sıkıntılı nokta, denetim mekanizmalarının yetersizliği ve şeffaf olmama. Adeta, adliyeye ve polise intikal etmeyen hiçbir mevzuu, idare mekanizmasını ilgilendirmez hale gelmiş. Bu toplumu kokutur. Burnumuzun direği bu koku yüzünden sızlıyor!
Bir yerde varsa, başka yerlerde de olması kuvvetle muhtemeldir. Her işimizde en sıkıntılı nokta, denetim mekanizmalarının yetersizliği ve şeffaf olmama. Adeta, adliyeye ve polise intikal etmeyen hiçbir mevzuu, idare mekanizmasını ilgilendirmez hale gelmiş. Bu toplumu kokutur. Burnumuzun direği bu koku yüzünden sızlıyor!
Bir yaygara var: Eğitim müfredatı "dinsel" leştiriliyor, seklinde. Bir haber sitesinin konuyla ilgili haberinden bir kesit. 'Medine İslam Devleti' denmemeliymiş, İslam devleti çağrışımı yaparmış. Laiklik elden gidermiş. İslam toplumu demek ümmetçiliğe yol açar, İslam hukuku demek seriatçılığa.... vs.vs.
Hasılı bir kesim var ki, A'dan Z'ye İslam'ın kendisine düşman. Böyle söyleyemiyor da, başka türlü caz yapıyorlar. Açıkça biz bu memlekette dinin kendisine toptan karşıyız deseler... hiç değilse, saygı duyulacak bir tutum takınmış olurlar.
Bazıları, sol'un bu tepkilerine bakarak dindar nesil yetişiyor filan sanmasın... Böyle müfredattan dindarlık filan çıkmaz. Sevinen sevinmesin, korkan korkmasın!
Bu ülkede bir çocuğa, bir gence İslam dini nasıl anlatılır? Dini vecibeler nasıl öğretilir? Kur'an nasıl ezberletilir? Kur'an-ı Kerim'deki kıssalar nasıl anlatılır? Hadis nasıl öğretilir? vs.vs. konularında günümüze uygun elle tutulur tek bir ciddi çalışma bilmiyorum ben. Bugün yine en çok işe yarayan tek yöntem, eski mahalle mekteplerinin uyguladığı yöntem. Fakat o devirler geçti. O kuşaklar bitti. Köy mahalle ve mektep kalmadı. Bizim artık bu devirde, dinimizi bilmediğimiz gibi, yeni nesillere nasıl öğreteceğimize dair en ufak bir fikrimiz de yok... İlahiyat programını özetle imam hatip lisesine ders olarak ver... Onu özetle din kültürü dersine dönüştür... Pedagoji, uygulama, hayata katma... Hak getire...
İlahiyat mezunları bile çocukluğunda köyün mektebinde öğrendiğiyle amel ediyor. Diğer öğrenilenler sınıf geçmek, diploma almak, muhabbet konusu yapmak için... Eee medeniyet böyle birşey. Bilginin davranış haline gelmesi ancak bir medeniyetle olur... Farkına bile varmadan yaşarsın. Ama o hayat baştan sona dine dayanıyordur, farketmezsin bile... O mahalle mektebinin arkasında bin yıllık kültür vardır... Bu öyle imam-hatip veya ilahiyat binası yapmaya, tabela asmaya benzemez.
Hasılı bir kesim var ki, A'dan Z'ye İslam'ın kendisine düşman. Böyle söyleyemiyor da, başka türlü caz yapıyorlar. Açıkça biz bu memlekette dinin kendisine toptan karşıyız deseler... hiç değilse, saygı duyulacak bir tutum takınmış olurlar.
Bazıları, sol'un bu tepkilerine bakarak dindar nesil yetişiyor filan sanmasın... Böyle müfredattan dindarlık filan çıkmaz. Sevinen sevinmesin, korkan korkmasın!
Bu ülkede bir çocuğa, bir gence İslam dini nasıl anlatılır? Dini vecibeler nasıl öğretilir? Kur'an nasıl ezberletilir? Kur'an-ı Kerim'deki kıssalar nasıl anlatılır? Hadis nasıl öğretilir? vs.vs. konularında günümüze uygun elle tutulur tek bir ciddi çalışma bilmiyorum ben. Bugün yine en çok işe yarayan tek yöntem, eski mahalle mekteplerinin uyguladığı yöntem. Fakat o devirler geçti. O kuşaklar bitti. Köy mahalle ve mektep kalmadı. Bizim artık bu devirde, dinimizi bilmediğimiz gibi, yeni nesillere nasıl öğreteceğimize dair en ufak bir fikrimiz de yok... İlahiyat programını özetle imam hatip lisesine ders olarak ver... Onu özetle din kültürü dersine dönüştür... Pedagoji, uygulama, hayata katma... Hak getire...
İlahiyat mezunları bile çocukluğunda köyün mektebinde öğrendiğiyle amel ediyor. Diğer öğrenilenler sınıf geçmek, diploma almak, muhabbet konusu yapmak için... Eee medeniyet böyle birşey. Bilginin davranış haline gelmesi ancak bir medeniyetle olur... Farkına bile varmadan yaşarsın. Ama o hayat baştan sona dine dayanıyordur, farketmezsin bile... O mahalle mektebinin arkasında bin yıllık kültür vardır... Bu öyle imam-hatip veya ilahiyat binası yapmaya, tabela asmaya benzemez.
karadeniz'in geçim kaynağı.
Karadeniz'de oynanan bir oyun var. Bu sene fındığın kilosu sürekli düşürülüyor. Tarım bakanının umursuz açıklamaları daha da indirdi fiyatı. Fındık her sene Türkiye'ye 2,5 milyar dolar kazandıran bir ürün. Merhem olduğu sosyal yaralar daha büyük bir katkı. Karadeniz'in hiçbir ürün yetişmeyen dağları fındıkla hayat buluyor. Fındığın sadece toplatma maliyeti yarısını geçiyor. Diğer masrafları da eklediğiniz zaman çiftçi adeta cebinden harcama yapmak zorunda kalıyor. Bunlar kesinlikle abartı değil. Fındık bir sanayi ham maddesi. Geçen sene 15 TL yapan fındığı bu sene 7,5 TL'ye düşüren iradenin fındık borsasını elinde tutan Almanya merkezli olduğuna şüphe yok. Bu Türkiye'ye çekilen bir operasyondur. Silah verip vermeme meselesi gibi siyasi bir toslamadır.
Fındık sahipsiz. Bir festivali bile yok. Tanıtımı yok. Büyük tüccarlar göbeğinden yurt dışına bağlı... Tarım Odasında üyelerin çoğu tüccarlardan oluşuyor. Bu sene fındık üreticisi çok gergin. Bazıları bunun siyasi sonuçları olmasını planlanıyor.
Karadeniz'de oynanan bir oyun var. Bu sene fındığın kilosu sürekli düşürülüyor. Tarım bakanının umursuz açıklamaları daha da indirdi fiyatı. Fındık her sene Türkiye'ye 2,5 milyar dolar kazandıran bir ürün. Merhem olduğu sosyal yaralar daha büyük bir katkı. Karadeniz'in hiçbir ürün yetişmeyen dağları fındıkla hayat buluyor. Fındığın sadece toplatma maliyeti yarısını geçiyor. Diğer masrafları da eklediğiniz zaman çiftçi adeta cebinden harcama yapmak zorunda kalıyor. Bunlar kesinlikle abartı değil. Fındık bir sanayi ham maddesi. Geçen sene 15 TL yapan fındığı bu sene 7,5 TL'ye düşüren iradenin fındık borsasını elinde tutan Almanya merkezli olduğuna şüphe yok. Bu Türkiye'ye çekilen bir operasyondur. Silah verip vermeme meselesi gibi siyasi bir toslamadır.
Fındık sahipsiz. Bir festivali bile yok. Tanıtımı yok. Büyük tüccarlar göbeğinden yurt dışına bağlı... Tarım Odasında üyelerin çoğu tüccarlardan oluşuyor. Bu sene fındık üreticisi çok gergin. Bazıları bunun siyasi sonuçları olmasını planlanıyor.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?